• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE ÖRNEĞİ

1. ÜLKEMİZDEKİ KORUMA PRATİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

1.2. Cumhuriyet Dönemi

1.3.2. Örgütlenme

sınırlı kaynaklar ile yerel yönetimlerin bu görevin altından başarı ile kalkabilecekleri kuşkuludur. Özeksel yönetimce genel koruma politika ve ilkelerinin kamusal yararları ön plana çıkartacak şekilde geliştirilmesi, katılım ve denetim mekanizmalarının oluşturulması, uygulama araçlarının belirlenmesi halinde, kültür ve koruma işlevinin yerel yönetimlere aktarılmasında sakınca görülmemektedir. Ancak, öncelikle bu ön koşulları sağlayıcı araçlarla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerekmektedir.

Tablo:2- Kültür Bakanlığı’nca Koruma Kararı Getirilen Doğal ve Tarihsel-Kültürel Varlıkların Dökümü

KORUMA STATÜSÜ ADET∗

ARKEOLOJİK SİT ALANI 4920

KENTSEL SİT ALANI 182

DOĞAL SİT ALANI 787

TARİHSEL SİT ALANI 121

DİĞER SİTLER 371 SİVİL MİMARLIK ÖRNEĞİ 24210

DİNİ YAPI 5170

KÜLTÜREL TESİS 4996

İDARİ YAPI 1419

ASKERİ YAPI 696

TİCARİ VE SANAYİ YAPISI 1604

TARİHİ MEZARLIK 1647

ŞEHİTLİK 184

DOĞAL VARLIK 2500

TARİHSEL KALINTI 866

KORUNACAK SOKAK 34

İSTANBUL İLİ TOPLAMI (∗∗) 19512 SİT ALANLARI TOPLAMI 6381 KORUNACAK YAPI TOPLAMI 62891

∗Değerler 1998 yılı sonu olarak verilmektedir.

∗∗Diğer miktarlar İstanbul ili dışındaki Türkiye toplamları olarak verilmektedir.

Kaynak: < www.kulturbakanl?g?.gov.tr >, (20.03.2003).

Yukarıda sayılan korunmaya değere varlıkların saptanarak belgelenmesi (tespit ve tescil) kararları Kültür Bakanlığı, Koruma Kurullarınca verilmektedir. Bu konularda çalışmalar yapmak üzere, 1951 yılında kurulan Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu 1980

yılında ortadan kaldırıldıktan sonra yeni bir kurumsal yapılanma beklentisi içine girilmiş ancak, yeni yasanın çıkartılması üç yıl gibi bir süre almıştır.

1983 yılında çıkartılan Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu263 ile, Kültür Bakanlığı tarafından merkezde ve bölgelerde koruma kurulları oluşturulmuştur. Bu son yasa ile Bölge Kurulları oluşturularak; daha önce merkezde, bir kurulda toplanan yetkiler bölgelere dağıtılmıştır. Merkezdeki Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulunun görevi, genel ilke ve politikaları belirlemektir. Saptama, belgeleme ve koruma planlarının incelenmesi gibi görevler ise Bölge Kurullarına bırakılmış, bu iş bölümü ile konuların merkezde birikip karar sürecinin gecikmemesi öngörülmüştür.

Ancak, bugünkü yapılanması ve işleyişi ile koruma kurullarının yine de yavaş çalıştığı söylenebilir. Karar sürecindeki gecikme ise, elde kalan sınırlı varlıkların giderek yitirilmesine yol açmaktadır. Örneğin; İller Bankasınca emaneten hazırlanan “Menemen Koruma Amaçlı İmar Planı”nın Belediyesi ve ilgili koruma kurulunca inceleme ve onay süreci ise 8 yıldan fazla zaman almış, bu dönem içinde de planların güncelliği kalmamıştır.

Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi hızlı gelişen ve yoğun yapılaşma baskısına açık yerleşmelerde koruma planı hazırlanması ve koruma kurulu kararı alınarak planların ilçe ve anakent belediyelerince onaylanması sürecinde yaşanan gecikmeler kaçak yapılaşma sayılarını arttırmaktadır.

Diğer yandan; değişen hükümetler ya da baskı gruplarının etkisi ile sık sık

263 Söz konusu Yasa, 1987 yılında değişikliğe uğramıştır.

değiştirilen koruma kurulları da gecikmelerin bir başka nedenini oluşturmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı dışında, yürürlükteki yasalar gereğince, doğal- tarihi ve kültürel değerlerin korunması konusunda yetkili ya da sorumlu kurumların sayısı oldukça fazladır. Bunlar; kamu kurumları (merkezi ve yerel yönetimler), gönüllü kuruluşlar, özel ve tüzel kişiler olarak üç grup altında toplanabilir.

a) Kamu Kuruluşları

Kamu kuruluşları arasında; Bakanlar Kurulu, Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurumu, Güneydoğu Anadolu Projesi Kalkınma İdaresi Teşkilatı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köy işleri Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü, Milli Saraylar Kurumu gibi kuruluşlar sayılabilir. Bu kurumların yetki alanlarına girebilecek konular ve ilgili mevzuat aşağıda özetlenmektedir.264

ƒ Bakanlar Kurulu; 13.11.1989 gün ve 20341 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 383 sayılı Özel Çevre Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince özel çevre koruma bölgesi, 10.8.2002 gün ve 25186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2634/4957 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun gereğince kültür ve turizm koruma ve gelişme bölgesi, 11.8.1983 gün ve 18132 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2873 sayılı Milli Parklar

264 Feridun Duyguluer, “Fiziki Mekanda Kurumların Yetkileri”, Planlama, Şehir Plancıları Odası Yayını, S.2003/3, 2003, Ankara, s. 88-91.

Kanunu gereğince milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, yaban hayatı koruma alanı vb., alanların kararlarının alınmasında Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır.

ƒ Boğaziçi Yüksek Koruma Kurulu; 22.11.1983 tarih ve 18229 sayılı Resmi gazetede yayımlanan 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu gereğince İstanbul Boğaziçi bölgesinde belirlenen ön görünüm bölgeleri için imar planlarının denetlenmesi ve onaylanması ile görevlendirilmiştir.

ƒ 6.11.1989 gün ve 20334 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 388 sayılı GAP Bölge Kalkınma İdaresinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında KHK gereğince de her ölçekteki planlamadan ve bölgedeki gelişme-koruma kararlarından Güney Doğu Anadolu Projesi Kalkınma İdaresi Teşkilatı sorumlu tutulmuştur.

ƒ Tarım ve Köyişleri Bakanlığı; 9.8.1991 gün ve 20955 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında KHK gereğince tarım alanlarının korunması ile 28.2.1971 gün ve 23272 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 43452 sayılı Mera Kanunu gereğince de mera niteliğindeki arazilerin korunarak geliştirilmesi konularında bu bakanlığın ilgili genel müdürlükleri görevlendirilmiştir.

ƒ Çevre ve Orman Bakanlığı; 1.5.2003 gün ve 25002 sayı Resmi Gazetede yayımlanan 4856/4864 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun’lar gereğince; çevre değerleri açısından önemli

yörelerin, havzaların, su kirliliği koruma bölgeleri kapsamında kalan alanların, milli parkların265, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkının, 1988-2000 yılları arasında ilan edilen 13 adet özel çevre koruma bölgesinin, ormanların, Bern Sözleşmesi kapsamında kalan Deniz Kaplumbağaları Üreme Alanlarının, Ramsar Sözleşmesi gereği Sulak Alanlar Koruma Bölgeleri içinde kalan alanlarda koruma-geliştirme kararlarını verme ve hazırlanacak planları inceleyip onaylama yetkisi adı geçen bakanlığa verilmiştir.

ƒ Yerel Yönetimler: Belediyeler ve Valilikler tarihi-kültürel değerlerin korunması konusundaki yerel uygulamalardan sorumlu yerel yönetim birimleridir. Son dönemlerde belediyelerde bu konudaki bilinç ve duyarlılık artmaya başlamıştır. Özellikle Tarihi Kentler Birliği’nin etkinliklerinin bu gelişmede katkısı olmuştur. Tarihi Kentler Birliği yerel yönetimler arasında, kentsel kimliğin korunması ya da tarihsel –kültürel çevrelerin korunmasına yönelik konularda çalışan bir örgütlenmedir.

“Avrupa, Bir Ortak Miras” kampanyası kapsamında Ekim 1999 tarihinde Strazburg’da düzenlenen “Avrupa Tarihi Kentler Birliği” kuruluş toplantısının ardından, Temmuz 2000 tarihinde “Türkiye Tarihi Kentler Birliği” kurulmuştur.

Birlik Ağustos 2002 tarihinde de gerekli formaliteleri tamamlayarak Avrupa Tarihi Kentler Birliğinin üyesi olmuştur.266 Türkiye Tarihi Kentler Birliği,

265 Orman Bakanlığı bilgilerine göre Bakanlıkça bugüne kadar, 33 adet milli park, 17 adet doğa parkı, 89 adet doğa anıtı ve 35 adet de doğa koruma alanı belirlenmiştir. Kaynak:

<www.milliparklar.gov.tr>, 20.03.2003.

266 Yerel Kimlik, “Tarihi Kentler Birliği Avrupa Tarihi Kentler Birliği Üyesi”, S. Ekim-Kasım-Aralık 2002, Tarihi Kentler Birliği Dergisi, s. 69.

koruma konularında duyarlılık ve bilincin arttırılması yönünde çalışmalar yapan bir örgütlenmedir. Birliğin halen 110’dan fazla üyesi bulunmaktadır.267

Son dönemlerde, belediyeler ya da valiliklerin, koruma amaçlı imar planlarının hazırlattırılması, korunmaya değer yapıların bakım ve onarımı, hatta tüm kentin korunacak bölge olarak değerlendirilmesi gibi koruma öncelikli konulardaki çabalarını arttırdığı gözlenmektedir. Ancak, yine de bu uygulamalar sınırlı sayıda olup yeterli olmaktan uzaktır.

Yerel yönetimlerin Tarihi Kentler Birliği oluşumu dışında, kendi aralarında kurdukları bölgesel birlikteliklerde koruma konularına öncelik verilmediği görülmektedir. <www.yerelnet.org.tr> web sitesindeki bilgilerden yararlanılarak yapılan taramada, Türkiye’de toplam 1443 adet Belediye Birliği bulunduğu, bunların çoğunluğunun altyapı götürme ve sulama birlikleri şeklinde kurulduğu belirlenmiştir.268

b) Gönüllü Kuruluşlar:

Son dönemlerde sayıları giderek artsa da, ülkemizde tarihsel-kültürel değerlerin korunması konusunda çalışan gönüllü kuruluş sayısı gelişmiş Batılı ülkelere göre daha azdır. Ülkemizde daha çok doğal çevre konuları alanında çalışan örgütlenmeler söz konusudur. Oysa,Cumhuriyet’in

267 Çalışmanın sonraki bölümlerinde, küreselleşmenin Türk kentleri ve yönetim sistemleri üzerindeki etkilerinin incelenmesi bağlamında Tarihi Kentler Birliği üyesi belediyelerle yürütülen anket çalışmasının sonuçları aktarılacak ve bulgular değerlendirilecektir.

268 Mevcut birlikler içinde, isminde koruma sözcüğü geçen yalnızca Kocaeli Çevre ve İmar Koruma Birliği ile Köyceğiz-Dalyan Çevre Koruma Birlikleri’ne rastlanmıştır, ki adı geçen bu iki belediye birliği de daha çok doğal çevre ve altyapı konuları ile ilgili çalışmaktadır.

<www.yerelnet.org.tr>, (2-15 Mart 2003).

kuruluşunun hemen ardından 12.1.1927 tarihinde bu konuda bir dernek kurulduğu bilinmektedir. Söz konusu derneğin ismi, “İzmir Asar-ı Atika Muhipleri Cemiyeti”dir.269 Çekül Vakfı, Turing Kurumu, TAÇ Vakfı gibi kuruluşlar, bugün restorasyon konularında çalışan sınırlı sayıdaki kurumlardan bazılarıdır.

c) Özel kişiler ve tüzel kuruluşlar:

Koruma alanında yer alan diğer aktörler arasında, özel mülk sahipleri ile tüzel kişilikler de sayılabilir. Tek yapı ölçeğinde restorasyon çalışmalarının bir kısmı bu şekilde gerçekleştirilmektedir. Özellikle 1980’ler sonrasında, kamunun küçültülüp, kamu hizmetlerinin özel sektöre devredildiği süreçte özel sektörün koruma alanındaki etkinliği de artmıştır.