• Sonuç bulunamadı

Kissinger’ın Silah Ambargosunu Önleme Mücadelesi

BÖLÜM 2: KİSSİNGER DÖNEMİNDE ABD’NİN KIBRIS POLİTİKASI

2.6. Amerikan Silah Ambargosu

2.6.2. Kissinger’ın Silah Ambargosunu Önleme Mücadelesi

Rum lobisi tarafından parçala ve yönet taktiği ile suçlanan Kissinger, öteden beri Senato ile sıkıntılı dönemler yaşamaktaydı.710 1970’li yılların başından itibaren dünyada yükselen anti-Amerikancılığı frenlemek adına onun dış politika kararlarını irdeleyen Senato, Kissinger’ı Vietnam, Kamboçya ve Laos’ta frenlemek adına yasal düzenlemeler gerçekleştirmiş ve başarıya ulaşmıştır. 711 Kissinger’ın Kıbrıs’ta da benzer bir operasyona girmesi Yunan lobisi ile destekli senatörleri harekete geçirmişti Daha öncede bu tür Senato müdahalesi ile karşı karşıya kalmış Kissinger’ın bu sefer işi oldukça zordu.712 O dönemde ABD nüfusunun yaklaşık %1 civarını oluşturan Rumlar, American Hellenic Institute bünyesinde örgütlenmiş ve örgütlü bir şekilde hareket etme tecrübesine sahip olmuşlardı. Söz konusu enstitü ilk günden hatta Türkiye’nin askeri müdahalesinin ilk anından itibaren örgütlenerek lobi faaliyetlerini girmişti. 713

Türkiye’nin ikinci askeri müdahalesinden sonra da sayıları otuz bin civarı olarak ifade edilen Rumlar, Washington’da, Beyaz Saray önünde protestolara başlamıştı. Söz konusu protestoların ardından Senato harekete geçmiş ve böylece Türkiye’ye yönelik askeri ambargo süreci başlamıştı. Bu sürecin başında Kissinger işin ciddiyetini tam olarak kavrayamamıştı. 9 Ağustos 1974’te Watergate Skandalı nedeniyle Senato tarafından görevden alınmamak için istifa eden Nixon’ın yerine gelen Ford Türkiye’nin Kıbrıs’a gerçekleştirdiği askeri operasyon hakkında bilgilendirmeye ihtiyaç durumdaydı. Bu yüzden Rum lobisinin örgütlediği protesto karşısında şaşırmıştı.714 Aslında Ford’un devletin yönetimini tamamen ele geçirmiş olan Kissinger’a itimat

710

Argyris A. Fatourus, “The Turkish Aid Ban: Review and Assessment”, Journal of the Hellenic

Diaspora, 3/2, (Nisan 1976), 6. 711

. Louis Fisher, Presidential War Power, (Kansas: University Press of Kansas, 1995), 115.

712

Kissinger’ın silah ambargosuna yönelik bakış açısı için bakınız: AP Archive, “USA Kissinger on Cyprus”, Story No: z013466, January 28, 1975, erişim: 12 Temmuz 2019.

http://www.aparchive.com/metadata/USA-KISSINGER-ON-CYPRUS/3b026efd34e3af00d8d5831a114842c8?query=Kissinger+Cyprus&current=12&orderBy=Re levance&hits=58&referrer=search&search=%2fsearch%3fstartd%3d%26endd%3d%26allFilters%3d %26query%3dKissinger%2bCyprus%26advsearchStartDateFilter%3d%26advsearchEndDateFilter%3 d%26searchFilterHdSDFormat%3dAll%26searchFilterDigitized%3dAll%26searchFiltercolorFormat %3dAll%26searchFilteraspectratioFormat%3dAll&allFilters=&productType=IncludedProducts&page =1&b=4842c8 713

Glen D. Camp, Greek-Turkish Conflict Over Cyprus, Political Science Quarterly, 95/1 (Spring 1980)

714

Paul Y. Watanabe, Ethnic Groups, Congress, and American Foreign Policy: The Politics of the

etmekten öte seçeneği de yoktu. Dolayısıyla göreve başlar başlamaz gündemine gelen Kıbrıs’ta tüm kontrolü Kissinger’a bırakmıştı.715

Kissinger’ın Rum lobisi ile imtihanı aslında Türkiye’nin ilk askeri müdahalesinden sonra başlamıştı. Kendisi özellikle Rum lobisi, Kıbrıs’ta ve Yunanistan’da anti-Amerikancılığın yükselmeye başlaması hususunda uyarılmıştı. Ancak hedefe ulaşmak için Rum lobisini göz ardı etmesi gerektiğini düşünmekteydi. Zaten her iki operasyonda da Türkiye’ye ikişer gün operasyon yapma izni vererek ve ardından Türkiye’ye karşılık açıklamalar yaparak ortamı yumuşatmayı amaçlamıştı. Lakin Rum lobisini sakinleştirmesi mümkün olmamıştır. Rum lobisi bir yanda medya aracılığıyla toplumsal destek peşindeyken öte yandan Türkiye’ye yönelik silah ambargosu için batırmaktaydı. En sonun da Türkiye’ye yönelik silah ambargosu için çalışmalar 14 Ağustos 1974’te başlamış ve o gün Rum lobisinin temsilcisi gibi hareket eden John Brademas Türkiye’ye yönelik silah ambargosu yasa tasarısı kırk imza ile Temsilciler Meclisine sunmuştu. Benzer bir yasa tasarısı Senatör John V. Tunney tarafından 19 Ağustos tarafından Senato’ya sunulmuştu.716

İlk adımdan bir gün sonra da Brademas liderliğinde, bir grup senatör, Kissinger’dan hesap sormak için karşısına çıkmış ve onu Kıbrıs krizini yanlış yönetmekle suçlamıştır. Suçlamaları dinleyen Kissinger, Kıbrıs’ta işlerin kontrolden çıktığını ve bunun nedenin de eski Başkan Nixon olduğunu öne sürmüştür. Tüm sorumluluğu Nixon’a yükleyen Kissinger Watergate Skandalından kaynaklanan yönetim krizi nedeniyle hareket edilemediğini öne sürmüştür. Ona göre Dışişleri Bakanlığı krizin tam olarak muhatabı bile değildi. Ayrıca Cenevre görüşmelerinin başarısız olmasında sorumlu kendisinin değil sorumlu beceriksiz ve tecrübesiz İngiliz Dışişleri Bakanı Callaghan’dı. Kissinger onu Türkiye’ye barış masasında oturmaya ikna edecek öneriler sunmamakla suçlamıştır. Dahası, ona göre Türkiye beklenmedik bir operasyon gerçekleştirmiş ve çok hızlı bir şekilde operasyonunu tamamlamış ve kendisi yaklaşık otuz altı saat süren operasyon sırasında elinden gelen tüm diplomatik girişimlerde bulunmuştu. İlaveten NATO üyesi olan ve ABD için jeostratejik önemi nedeniyle vazgeçilemez olan Türkiye’ye askeri müdahale de bulunmanın mantık dışı olduğunu da iler sürmüştür. Son olarak Türkiye’ye yönelik diplomatik girişimlerde bulunacağını ve sorunu her iki tarafı memnun edecek

715

Gerald Ford, Time to Heal, (New York: Harper & Row, 1979), 30.

716

Thomas M. Franck-Edward Weisband, Foreign Policy by Congress, (Oxford: Oxford University Press, 1979), 37.

şekilde çözmeye hazır olduğunu ama Amerikan çıkarlarına büyük zarar vermesi olası silah ambargosuna kesinlikle karşı olduğunu dile getirmiştir.717

Kissinger’ın tüm çabasına rağmen Senatör Brademas önderliğindeki senatörler, Türkiye’ye yönelik ambargo talebinde ısrarcı olmuştur. Zira onlara göre Kissinger senatörleri tatmin edecek nedenler ortaya koyamamıştı. Onlar, Kissinger’ın Türkiye’yi istese durdurabileceği konusunda hemfikirlerdi. Silah ambargosu için sonuna kadar gitmeye kararlılardı. Kissinger ise geri planda kalarak Ford’u ikna ederek silah ambargosunu önlemeye odaklanmıştır. Ford’u silah ambargosu konusunda ikna eden Kissinger, ona silah ambargosuna neden karşı çıkması gerektiğini özetleyen altı neden sunmuştur. Bu nedenler aşağıdaki gibidir:

• Türkiye’nin üzerindeki nüfuzun kaybedilmesi

• ABD’nin ulusal çıkarlarının korunması adına Türkiye’nin güçlü bir devlet olmasının gerekliliği;

• Türkiye’nin NATO’dan çıkması ihtimali;

• Türkiye’nin Amerikan üslerini kapatması ihtimali; • Amerikan nükleer silahlarının Türkiye’de olması;

• Türkiye’nin U2 Casus uçaklarının uçuşlarına ev sahipliği yapması.718

Senatörlerin bu konuya ciddi bir şekilde eğilmeleri üzerine Kissinger zaman kazanmak için 10 Eylül 1974’te Kıbrıs’a askeri müdahalede kullanılan silahların mahiyetini ortaya çıkarmak için bir araştırma başlatacağı hususunda senatörlere söz vermiş ve bu araştırmadan sonra alınacak kararın sağlıklı olabileceğini dile getirmiştir.719 Fakat, Kissinger’ın tüm çabalarına rağmen senatörler kendi kararlarını çoktan vermişlerdi ve bu nedenle onun teklifi kabul edilmemiştir. Senatörlere göre her şey ayan beyan ortadaydı. Araştırmaya gerek yoktu zire Türkiye o dönemde silahlarının %90’nını ABD’den almaktaydı.720 Dolayısıyla zaman kaybetmeden Türkiye’ye silah ambargosu uygulamak için adımlar atılmıştır. Kissinger’ın bu süreçte senatörleri ikan

717

Stern, The Wrong Horse. 140-141.

718

Mieczkowski, Gerald Ford, 276; Yiğitaslan, The Ford Administration, 62-65

719

Çağrı Erhan, ‘‘ABD ve NATO’yla İlişkiler’’, 705, Türk Dış Politikası, (Ed.) Baskın Oran, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2001), 681-715.

720

Amerikan silah ambargosunun Türk silah sanayisine etkisi için bakınız: Bekir Dölkeleş, Kıbrıs Barış

Harekâtı Sonrasında ABD’nin Uyguladığı Silah Ambargosu Ve Türk Savunma Sanayiine Etkileri,

edememesinin en önemli nedeni daha önceki vukuatları ve seçilmiş iş başına gelmiş bir olmaması neden olmuştur.721

Türkiye ve ABD arasında 12 Temmuz 1947’de imzalanmış olan Türkiye’ye Yardım Anlaşması dayanak yapılarak başlatılmak istenen silah ambargosu için ilk yasal adım 19 Eylül 1974 günü atılmıştır.722 Aynı gün senatörleri ikna etmek için Demokrat Parti mensubu senatörlerin katıldığı parti toplantısında konuşma yapan Kissinger, Amerikan silahları ile NATO müttefiki bir ülkeye karşı operasyon yapmasından dolayı silah ambargosunu haklı bulmak ile birlikte Amerikan çıkarları nedeniyle bu tür bir önleme karşı olduğunu dile getirmiştir. Fakat, o dönemde Rum lobisinin baskısıyla Kissinger’ın ne Senato’da karar çıkmasını durdurabilecek gücü ne de Senato tarafından onaylanan silah ambargosunu yürürlülüğe girmesini engelleyecek kararlılığı vardı. Böylece aynı gün ilk yasa önerisi Demokrat Parti senatörleri Thomas Eagleton ve Adlai Stevenson tarafından önerilen yasa tasarısı 64 evet oyuna karşı 27 hayır oyu ile Senato tarafından onaylanmıştır. Bu yasa Türkiye’ye her türlü askeri yardımın ve askeri yardım olarak nitelendirilebilecek herhangi bir ticari işlemin yasaklanmasını içermekteydi. Söz konusu ambargo ile yedek parça konusunda ABD’ye tamamen bağlı Türkiye’nin ya alternatif bulması ya da ABD’nin tüm isteklerini yerine getirmesi gerekecekti.723

Senato tarafından onaylanan yasa tasarısına ek olarak Temsilciler Meclisine Türkiye’ye yönelik silah ambargosu teklifi gelmiştir. Burada da teklif hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar tarafından güçlü bir şekilde sahiplenilmiştir. Temsilciler Meclisi Demokrat Parti vekili Ben Rosenthal ve Cumhuriyetçi Parti vekili Pierre du Pont tarafından önerilen 224 nolu yasa tasarısı çok büyük destek bulmuştur. Evet oyu 374, buna karşılık hayır oyu ise sadece 26 olmuştur. Dolayısıyla durum Türkiye açsında oldukça ciddi hale gelmişti.724

Bu arada silah ambargosunu önlemek adına Ford veto yetkisini kullanarak ilk yasa tasarısını veto etmiştir. Bunun üzerine 30 Eylül 1974’te Senato aynı tasarıyı yeniden

721

Aykın B. Pakel, Turkish-American Relations (1945-1980): Quest For Security And Adapting To

Change, (Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Üniversitesi Ankara Ocak 2007), 86-88. 722

Çağrı Erhan, ‘‘ABD ve NATO’yla İlişkiler’’, 705. Türk Dış Politikası, Baskın Oran, (Ed.), (İstanbul: İletişim Yayınları, 2001), 681-715 akt. Pakel, Turkish-American Relations, 86-87

723

Yiğitaslan, The Ford Administration, 66.

724

Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri operasyonunu barış misyonu olarak ve Kıbrıs Türk toplumunu kurtarmak adına nefsi müdafaa olarak gösterme çabası dikkate alınmamıştı. Pakel, Turkish American Relations, 87.

gündeme almıştır. Bu sefer de evet oyu 57 hayır oyu ise 27 olmuştur.725 Başkan Ford, her iki yasa tasarısında kullanılan dili ve keskin çizgileri yumuşatmak adına yeni yasa tasarıları önerilmesini rica etse de kabul edilen iki tasarının geri çekilmesi hususunda muhatapları ikna edememiştir. Buna rağmen inisiyatif alarak Rosenthal-Du Pont ikilisi tarafından sunulan yasa tasarısına iyi niyet görülmesi halinde silah ambargosunu Başkanın inisiyatifine bırakılması cümlesinin eklenmesiyle yeniden Temsilciler Meclisi’ne 7 Ekim 1974’te göndermiştir ama bu yasa tasarısı 69 evet oyuna karşılık 291 hayır oyu ile ret edilmiştir.

Silah ambargosunu geçmemesi için büyük çaba gösteren Kissinger’ın tavsiyelerine göre hareket eden Ford, silah ambargosu kararını imzalarken çekincelerini de ortaya koymuş ve altı haftalık ertelenme süresini yürürlülüğe girmesi için süreci başlatmıştır. Bu süreçte Kissinger Kıbrıs meselesinin çözümü için Türkiye’ye baskı uygulayacağını taraflara ifade etmiştir. Fakat bu dönemde Türkiye’de hükümet krizi halen devam etmekteydi ve bu nedenle Türkiye’ye çözüm için gerekli baskı uygulayamamıştır. Buna rağmen Kissinger silah ambargosunu hafifletme ve olabilirse engelleme çabalarına devam etmiştir. 7 Aralık 1974’te Türkiye’ye silah ambargosu uygulamanın NATO’nun güney kanadını zayıflatmak anlamına geldiğini ve Kıbrıs’ta çözüm yerine çözümsüzlük getireceğini dile getirmiştir.726 Aslında Kissinger’ın çabalarının tek başına çözüm üretmesi mümkün değildi. Türkiye’nin bu süreçte aktif rol alması ve uygulamak istenen silah ambargosunun yersiz ve Kıbrıs meselesinde de insani değerler nedeniyle harekete geçtiğini ortaya koyması şarttı. Daha önce de bahsedildiği üzere silah ambargosunun gündeme geldiği dönemde Türkiye hükümetsiz kalmıştı.