• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM SAKIZ’DA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT …

3.3. SOSYO-EKONOMİK DÜZENDE KİLİSE VE RUHBAN SINIFI

3.3.1. Kilise Gelirleri:

Osmanlı’da Kilise ve manastırların sahip olduğu mülkler serbest bırakılmıştı.

Osmanlı’daki vakıf düzenine benzer ayrıcalıklı bir düzenle mülk sahibi olabiliyorlardı. Bu nedenle de kiliseler, mal varlığı açısından hatırı sayılır güçte idi. Bunlardan biri de Kalamoti’deki Panagia kilisesi idi. Kodeks kayıtlarından

“Kato” ve “Pano” yani Aşağı Panagia ve Yukarı Panagia diye iki kilise odluğu anlaşılmaktadır. Burada bahsedilen Panagia tis Platzas da denen Yukarı Panagia kilisesidir. Elimizdeki kodekste Kalamoti’nin en büyük ve en itibarlı kiliselerinden biri olan Panagia tis Platzas’ın mal varlığı ile ilgili bazı kayıtlar mevcuttur:

Tablo 25: Panagia Platzas Kilisesinin 1710 Yılındaki Arazileri477 Arazinin yeri Miktarı

Platias Tarla -1 orgia

Sotiras Bir parça arazi

Misaria 2 orgies

Kato Kampo478 Ortak arazi Lamponta479 Ortak arazi

Kales -

Kalovergos İki parça arazi

Lionia Bir parça arazi

Chalikos 1 zeytinlik

Kini480 1 zeytinlik

Poron481 Tarla

477 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 103v, 1710

478 Agios Georgis ve Taksiarchis kiliseleri ile ortak

479 Kato Panagia ile ortak

480 Kato Panagia ile ortak

Kalamin Tarla – 1 orgia Kalovergon482 Arazi

Bu 13 parça tarla, zeytinlik ve arazilerin kimisi diğer kiliselerle ortak arazilerdi.

Panagia Platzas’ın sahip olduğu araziler bu kadar mıydı bilinemiyor ancak elimizdeki listede sadece bunlar bulunmaktadır. Kilise, çoğu bağışla elde edilmiş olan tarla, bağ, bahçe gibi arazilerinin tamamında, tarım yapabilecek iş gücüne sahip değildi. Bu nedenle elindeki toprakların bir kısmını kiraya veriyordu. Aynı kilisenin 1710 yılı kiralık arazileri ve kira gelirleri için bkz Tablo 26483:

Tablo 26: Panagia Platzas Kilisesi Kira Gelirleri Kiralayan Arazinin yeri Kira bedeli

Diakos Mentonis Misiria 1 zoulota

Michalis Georgantakis Platias ½ asilania

Pantelis Kalergakis Skalos ½ asilania

Monis oğlu Kiriakos Lamponta Çeyrek (roupin)

Asilania Stefanos oğlu Nikolas Kato Kampos 1 zoulota Pantelis oğlu Gianis Kato Kampos 5 timinia Daskalos oğlu Ksenos Platias 2 timinia484

Kilisenin gayrimenkulleri dışında menkulleri de bulunuyordu. Nakit para ihtiyacı çoğu kez bunlardan karşılanırdı. Aynı kilisenin menkul değer listesi için bkz Tablo 27485:

Tablo 27: Agia Panagia Kilisesi 1710 yılı menkulleri Asilania Zoulota Parades Timini Çeyrek486

8 2 22 4 1

½ 1 6 1

½ 2 48 2 (eski)

½ 1 5

2 1 58

½ 1

Topl. 12 Topl. 8 Topl.139 Topl. 4 Topl. 4

481 Agia Paraskevi ile ortak

482 Aynı yerde ikinci bir arazi daha var. Bu arazide kuyu da var.

483 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 104r, 1710

484 Çok silik olduğundan “2” rakamından emin değiliz.

485 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 104v, 1710

486 Roupia

Köylü, hem bütçesinde her zaman nakid para bulunduruyor olması hem de güvenilir olması nedeniyle borç için kiliseyi tercih ederdi. Kilise kayıtlarından aynı yılın borç listesi incelendiğinde kilisenin köylüye toplamda 117 parades, 2 Zoulota, 8 timinia miktarında borç verdiği anlaşılmıştır487. Maalesef kayıtlardaki borç listesinde borçlunun adı yazılmamıştır. Sadece borç verilen para miktarı belirtilmiştir.

Elimizdeki kaynaklarda kiliselerin alım-satım, kira işlemlerini tüzel bir kişilik olarak değil de Papazlar aracılığıyla gerçek kişi gibi düzenledikleri de görülmektedir. Papazların kilise adına yaptıkları bu sözleşmeler kayıtlara bireysel bir işlem gibi yansımakta idi. Diğer bir deyişle sözleşmeler, kişisel satış sözleşmeleri niteliğinde idi. Alan, satan veya kiraya veren olarak doğrudan Papaz’ın ismi geçiyordu. Örneğin 1684 yılındaki bir sözleşmede, alım satım kayıtlara, Papa Grigorio Didimousi’nin, Nikola Plapti’den arazi satın almış olduğu şeklinde geçmektedir488. Bu satış işlemini papazın kendi kişisel mülkiyeti olarak mı yoksa kilise mülkü olarak mı aldığı açık değildir. Papazların veya din adamlarının kendi kişisel mülkiyetlerinin olmadığı tüm mal varlıklarının kiliseye bağışlanmış olduğu söylense de bunların kişisel mülk sahibi olup, hatta üretimde yer aldıkları bilinir. Zira elimizdeki miras kayıtlarından anlaşıldığı üzere papazlar, herkes gibi kişisel mülkiyet sahibi idiler489.

Adı geçen papazın bu işlemleri kilise adına yaptığı, sözleşmenin detayları incelenince ortaya çıkmaktadır. Papaz Grigorios, satın almış olduğu arazinin kira gelirlerinin Volissos’taki Sotiros Christou490 kilisesi yetkililerine ödeneceğini belirtiyordu.

Bir nevi kira yöntemi olan bu sistemde, satılan araziyi kiracı olarak işletme hakkı öncelikli olarak satan kişiye verilirdi. Nikola’nın Papa Grigorio Didimousi’ye satmış olduğu arazinin, işletim hakkında önceliği bulunuyordu.. Elindeki satış sözleşmesinin (paktos) kendisine verdiği bu hakka dayanarak sattığı araziyi

487 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 105r, 1710

488 GAK, Sillogi P. Zerlenti, K 143, Eggr. 20.03.1684

489 Bkz. 3.5.2. Bölüm

490 Ιερός Ναός Σωτήρος Χριστού kilisesi bugün Volisso’daki din adamlarının koruması altında olarak varlığına devam etmektedir.

kendisi kiralamıştı. Kira sözleşmesi için notere gelen taraflar yıllık 1 aslan ve 1 zoulotaya anlaşmışlardı. Buna göre Nikolas, her yıl aksatmadan kirasını Sotiras Christou Kilisesi idare heyetine (epitropoi - επίτροποι ) teslim etmek zorundaydı491. Paranın kilise heyetine teslim ediliyor oluşu arazinin kilise arazisi olduğu yönündeki ihtimalleri arttırmaktadır. Cemaat kayıtlarından anlaşıldığı üzere anastatiko yani kira uygulamasında, geniş arazileri dolayısıyla toprak sahibi, genelde kilise idi. Kilise arazisinin kiraya veriliyor oluşu hem kiliseye gelir sağlaması hem de halka kazanç sağlaması açısından arz-talep dengesi içerisinde sürüp gitmekteydi.

Kilise gelirlerinin büyük bir kısmı da bağışlar yoluyla elde ediliyordu. Noter kayıtlarında, miras bırakarak veyahut da sağlığında yaptığı bağışlarla kiliseye mülkler bağışlandığı görülmektedir. Noter aracılığıyla bu işlemin yapılması olağandı fakat bunun şer’i mahkemeler yoluyla yapılması dikkat çekicidir.

Örneğin Kalamoti köyü sâkinelerinden Yorgi kızı Papadiya (Papaz eşi), vefatından önce Aya Marina ve Kaloda mevkilerindeki iki tarlasını, Ayo Nikola Kilisesi’ne bağışlamıştı. Vasiyeti üzerinde bu tarlaların vakıf bünyesindeki işlerine yeğeni Yorgi kızı Angelina bakıyordu492. Kendisi, vefat eden teyzesinin vasiyeti üzerine kiliseye bağışlanmış mallarının mütevelliliğini yapıyordu.

Kiliseye arazi vakfedilmesi diğer bir deyişle bağışlanması durumunda bağış yapan kişi, kilisenin mütevellilerinden olur ve bağış yaptığı gayrimenkulün işleriyle kendisi ilgilenirdi. Kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla bağış yapanın vefatı durumunda ise aileden birine tevliyet verilir ve mütevelliliği o sürdürürdü.

Örneğin, Sakız şehri sâkinlerinden Manolis, şehir merkezindeki kiliselerden birine bir miktar bağ ve tarla vakfetmişti. Bunların tevliyeti için ise kızları Atanasia ve Apostoli’ye vasiyette bulunmuştu. Vefatının ardından kızları bu işi devralmıştı493.

Miras yoluyla yapılan bağışlarda, kilisenin, toprağı aile mensupları ile paylaştığı görülür. Sakız şehrinde yaşayan Aleksandros, miras olarak bıraktığı tarla ve

491 GAK, Sillogi P. Zerlenti, K 143, Eggr. 20.03.1684

492 Sakız adası İlam Defteri, [1652-1661]: 89a-89b (t.y)

493 Sakız adası İlam Defteri, [1652-1661]: 82b-83b (t.y)

bahçeyi eşi ve kuzeni Makro, kızı Maria ile birlikte Ayio Yorgi kilisesi arasında paylaştırmıştı494.

Kilise gelirlerinden bir diğeri de her türlü hizmet karşılığı halktan aldıkları paralardı. Dinsel ritüeller için papazların para aldığını biliyoruz (aşağıda ayrıntılı değinilecektir) ancak bunu kilise ile paylaşıp paylaşmadıkları konusunda kesin bir bilgi mevcut değildir. Fakat Kilisenin hukuk hizmeti karşılığında halktan bizzat para aldığı bilinir. Evlilik, miras veya ihtilaf gibi her türlü işlem karşılığında resm alırlardı. Bu, para doğrudan kiliseye kalırdı. Bu konuda görevini kötüye kullanan din adamları da oluyordu. İlam defterindeki bir kayıtta metropolit vekilinin halktan topladığı resmi inkâr ettiği konusunda bir şikâyet vardı. Sakız Metropolitliğindeki rahipler, yaşanan yolsuzluktan dolayı kadıya şikâyete gelmişlerdi. Metropolit vekili Papa İstefani, reayadan metropolid resmi toplamış, fakat daha sonra da bunu inkâr etmişti. Bunun üzerine rahipler kendisini kadıya şikâyet etmişlerdi. Şer’i mahkemede (Şer’-i Şerîf’te) yargılanan metropolit vekili, üç yıl kürek cezası almıştı. Ancak birkaç günden sonra kaçmış, cezasını çekmemişti. Bu da yetmezmiş gibi kiliseye gelip papazları rahatsız etmişti495. Hakkındaki işlemin neticesini öğrenemedik ancak Kadı Efendi, rahiplerin şikâyetlerinde haklı olduğunu tasvip etmişti.

494 Sakız adası İlam Defteri, [1652-1661]: 92a (t.y)

495 Der-i devlet-Mekîn’e ‘Arz-ı dâ’î-i kemîne budur ki;

Medîne-i Sâkız Kurâsında vâkı’ ruhbânlar, bâ-cem’i-him meclis-i ser’a gelüb “Cezîre-i mezbûrede bundan akdem Metropolîd Vekîli olan Pâpâ Estefânî nâm râhib, re’âyâdan Metropolîd rüsûmını cem’ u tahsîl itmiş iken inkâr idüb bizi rencîde ve ehl-i ‘örfe gamz ile nicemizi nefrîm itdükde, şer’-i şerîf’e da’vet olunub itâ’at itmedüği ‘arz olundukda, üç sene kürek çekmek içün emr-i şerîf vârid olub külliyyet def’ olundukda birkaç günden sonra firâr idüb mütenebbih olmamağın hâlâ kinîsemizde ba’zımızı darb u şetm idüb ve tabh itdiğimiz ta’âmı itlâf idüb bu makûle fesâddan hâlî değüldür. Hakîkatü’l-hâl, cezîre-i mezbûre re’âyâsından su’âl olunub der-i devlet-medâr’a ‘arz olunmak murâdımızdır.” didüklerinde, medîne-i mezbûre re’âyâsından cemm-i gafîr ihbâr idüb “Husûs-ı mezbûr vâkı’dır ve mezbûr Pâpâ Estefânî bir şerîr ve sâ’iyyün bi’l-fesâddır ve vâcibü’l-izâledir. Hakkından gelinmek lâzımdır, diyü su’-i hâli mukarrardur.” didüklerinde, ol ki, vâkı’-ı hâldir, der-i devlet-medâr’a ‘arz olundı. bâkî fermân, der-i ‘adlindir. tahrîran fî evâsitı rabî’i’l-evvel li-sene seb’îne ve elf.Bkz.

Sakız adası İlam Defteri, [1652-1661]:157b (Kasım 1659)