• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM SAKIZ’DA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT …

3.2. CEMAAT VERGİLERİ

3.2.7. Avârız Vergileri: …

Mevcut sayının korunması, üretimin aksamaması onların sorumluluğunda idi.

Devlet bu konuda reaya ile karşı karşıya gelmiyordu.

derbentçilik, tuzculuk, çeltikçilik, ortakçılık, katrancılık, doğancılık gibi belirli hizmetlerle yerine getirenler ve yaşlılık, fakirlik, hastalık gibi sebeplerle ödeme gücü olmayanlar bu vergiden muaf tutulurlardı449. Bunun dışındaki tüm halk avârızhane450 adı ile vergi mükellefi haline gelmişti. Bölgenin zenginliği, halkın kentli, köylü, göçebe olması faktörlerinin yanında , bireyin tarla, konut ve dükkân gibi gayrimenkullere sahip olup olmaması avârızhânelerin tespitinde önemli etken olmuştur451.

Kaynaklarda avârız-ı divaniye ve tekâlif-i örfiye diye geçen bu vergiler çok çeşitlidir. Askerin geçeceği yollar boyunca tesis edilen menzillere belirlenen tür ve miktarda zahire temin etmek veya satmak, ordunun ihtiyacı olan savaş malzemesi yanında arpa, saman gibi ihtiyaç maddelerini tedarik etmek ve nakletmek, gerekirse amele, araba, hayvan bulmak, kürekçi, azap, cerahor, kavas isimleri altında orduya yardımcı sınıflar temin etmek, hisar yapmak ve avârız akçesi ya da avârız bedeli akçe ile seferin masraflarına katılmak avârız vergilerinin en bilinenleridir452. Buradan da anlaşılacağı üzere avârız, ayni ve nakdi olmak üzere iki türlü toplanmaktaydı. Ayni olarak toplanan avârızın başında ordunun ihtiyacı olan zahirenin sağlanması gelir. Ayrıca Osmanlı yüksek rütbeli yetkililerinin veya Osmanlı’ya gelen elçilerin seyahatleri sırasında bunların geçtikleri yerde yaşayanlar, avârız olarak, bu kişilerin ve beraberlerindeki heyetlerin iaşe vs.lerini karşılamakla yükümlülerdi453 . Avârız

449 Barkan (1943b:.15); İnalcık (1959: 598-599)

450 Osmanlı Devleti’nde avârız-ı divaniyenin tahsilinde uygulanan bir yöntem olan avârızhane, gerçek bir hane değil, itibari bir vergi hanesi olup, vergi verebilecek durumda olan hanelere verilen isimdir. Hane ile bir ailenin mi yoksa avârız kelimesiyle nitelendirilen bir vergi mükellefiyetliğinin mi kast edildiği konusunda değişik fikirler ileri sürülmüştür. Birer vergi birimi olarak oluşturulmuş avârız haneleri içinde 3, 5, 10 veya 15 kişiden oluşabilmekteydi. Avârız defterlerinde her mahalle ve köyün nüfusu kaydedildikten sonra, bu nüfusun kaç avârız hanesi addedileceği tespit edilmekteydi. Barkan (1943b: 13-15); Sahillioğlu(1991:109);

Tabakoğlu (2002: 672). Esas itibariyle avârızhane; avârız vergisini ödeme gücü bulunan yetişkin, hane sahibi erkekleri ve bazı durumda da kadınları (dul) kapsamaktaydı. Askeri sınıfa mensub olanlar raiyyet topraklarını tasarruf ediyorsa onlar da avârıza tâbi idi. Öz-Acun (2008: XXIII).

451Avârız için ayrıntılı bilgi için bkz:Sahillioğlu (1991:109); Barkan (1943b: 13-19); Özel (2000:

35-50); Özel (1999b: 739-743); Kütükoğlu (1999: CII, 539); Ergenç (1984: 76); Özkaya (1988:

135); Ayrıca güncel çalışmalar için bkz: Demirci (2006: 563-590); Demirci (2005: 897-912) Akyüz (2012: 219-232); Kurtaran (2012: 2269-2286); Özlül(2006: 381-397).

452 Barkan (1997: 14).

453 Kütükoğlu (1999: 540).

yükümlülüklerinden nüzul, sürsat ve iştira aynî, avârız ise nakdî vergilerdendir454. Avârız vergisi toplanırken vergiye tâbi halk âlâ, evsat, ednâ kategorilerine ayrılırdı.

17. yüzyıla gelindiğinde timar sisteminin eski önemini kaybetmesi ve timar olarak tasarruf edilen mirî arazinin mukataalaşması avârız vergisinin öneminin hazine-i âmire için giderek artmasına neden olmuştu.

Avârız vergilerinin 17. yüzyıldan sonra artan önemine mukabil vergiye tâbi kişilerin sayılarının tespiti ve avârız miktarlarının belirlenmesi işlemlerinin titizlikle yapılmasını gerekli kılmıştı. Vergi tahsilinin eksiksiz yapılması için yerel görevliler, tam teşekkül çalışmak zorundaydı. Yerel düzeyde bu işlerin takibinin en üst düzeyde yetkilisi kadı idi. Kadının denetiminde olmak üzere bu işler yerel görevlilere devredilmişti.

Avârız, mahalle ve köy bazında ödenmekteydi. Dolayısıyla kendi cemaatinden sorumlu olan yetkililer bu işin sorumluluğunu üstlenmekteydi. Noter kayıtlarındaki avarız ile ilgili bilgilerden bu vergilerinin cemaat içi dağılımının yapılmasının dimogerontianın görevleri arasında olduğu görülmektedir. Devlet, avârız için belirlediği vergiyi ayni veya nakdi toplu olarak alırdı. Dimogerontes ve epitropi her hane halkını avârıza tâbi mülkü ile ayrı ayrı değerlendirip vergi borcunu tespit ediyordu. Bunun için gerontes ve halkın ileri gelenlerinden oluşan bir heyet oluşturulurdu. Tespit edilen miktar, tıpkı diğer vergilerde olduğu gibi dimogerontia tarafından görevlendirilen kişilerce toplanıyor ve devlet yetkilisine teslim ediliyordu.

Kimi zaman dimogerontia’nın belirlediği avârızhane başına düşen avârız akçesi miktarında birtakım yanlış hesaplamalar olmuyor değildi. Bu durumda halkın derhal olaya itiraz ettiğini görüyoruz. 1697 yılında Kalamoti köyü halkı avârızhaneleri için belirlenen verginin yanlış hesaplanmış olduğunu iddia ederek dimogerontia’ya şikâyette bulunmuşlar ve avârız vergisinin yeniden

454 Fakat nüzul, iştira ve sürsat zamanla nakdiye dönüşmüştür. Sahillioğlu (1991: 109);

Küçükalay ve Çelikkaya (2002: 883).

hesaplanması gerektiğini iddia etmişlerdi455. Hazine’ye gidecek, Sakız Sancağı avârızının Kalamoti köyüne düşen miktarı sabitti ancak bunun köy içindeki dağılımı cemaate (cemaat liderine-dimogerontia) bırakılmıştı. Köylü, bu verginin toplanmasında adaletsizlik yapıldığını iddia ediyordu. Bunun üzerinde Dimogerontia 12 Nisan Pazartesi günü Kalamoti köyü halkını bu sorunun çözülmesi için köy meydanında toplamıştı. Yapılan görüşmeler sonucu sorumlu tutulan eski komisyondan farklı olarak yeni bir komisyon oluşturulmasına ve bu komisyonun herkesin gelir durumuna göre yeniden bir tespit yapılarak vergi miktarının buna göre belirlenmesine karar verilmişti. Bu yeni komisyon’da görev almak üzere; Papas Nikolas Chrisolouras, Mastro Michalis Maistros, Gianis Kornilias, Kostas Gliftros gibi köyün muteber kişileri seçilmişti. Bu heyete, demogerontaslar (Papas Nikolas Amiris, Michalis Protopsaltis, Giannis Kritakis ve Nikolis oğlu Georgis ) da eşlik edecekti456. Ayrıca ikisi, adadaki Latinlerden biri de yakın köylerden sözüne itibar edilir bir papazdan oluşan bir heyet de bu komite ile birlikte hareket edecekti457. Bu üç grubun aldığı karara saygı duyulacak ve itiraz edilmeyecekti. İtiraz eden olursa Kadı huzurunda yargılanacaktı458.

Avârız vergisinin miktarı ile ilgili bu olay, merkezi yönetimi ilgilendiren bir durum olmasına rağmen sorun merkezi yönetim yetkililerine yansıtılmadan kendi içinde çözümlenme yoluna gidilmişti. Sakız Kadısının bu durumdan haberdar olduğu aşikârdır ancak kadı herhangi bir müdahalede bulunmadan sorunun cemaat içinde çözülmesinden yana tavır koymuştur. Zaten Dimogerontia sisteminin varlığı da bu nedenledir. Cemaati ilgilendiren her türlü sorunun, cemaat içinde merkezi uğraştırmadan halledilmesine olanak sağlaması dolayısıyla dimogerontia sistemi mevcudiyetini korumaktaydı. Aksi halde böyle bir kuruma ihtiyaç duyulmayacaktı.

455 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 16r, 12.04.1697

456 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 16r, 12.04.1697

457 Zaki (Zuan) Paravanian, Mise Zorzin (Michele Giorgi) ve Vavilousis köyünden Papas Stamatis Deuterevos GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 16r, 12.04.1697

458 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 16r, 12.04.1697

Adadaki Latinler Sakız’ın kent merkezinde (Chora) yaşarlardı. Adalılarla ve adadaki sosyal ve yerel yapıyla pek muhatap değillerdi. Bununla birlikte Osmanlı devleti yönetimine karşı ada halkı ve adadaki kanun-ı kadimin devamı konusunda birtakım sorumluluklarının olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıdaki örnekte; 1697 yılındaki Kalamoti’deki avârızhanelerin vereceği vergi dağılımı konusunda yaşanan krizde bizzat soruna müdahale etmişlerdi459. Kalamoti’de yaşanan bu sorunun çözümü için oluşturan yeni komisyonda Latinlerden oluşan bir heyet de görev almıştı. Zaki (Zuan460) Paravanian, Mise Zorzin (Michele Giorgio461) ve Babilousis (Vavili) köyünden Papas Stamatis Deutereuos ile üç kişilik bir heyet komisyonla birlikte hareket edecekti.

Adanın herhangi bir köyünde yaşanan cemaat içi bir probleme Latinlerin dahil olması, onların adadaki düzen içinde geçmişten gelen sorumluluklarının nispeten devam ettiğini düşündürmesi açısından dikkat çekicidir. Onların heyette yer alıyor olması, adanın sadece muteber kişilerinden olmaları ve bilirkişi olarak kendilerine danışılıyor olması ile açıklanamaz. Zira bilirkişilik vazifesi ile görevlendirilen Rumlardan oluşan bir komisyon zaten vardı. Kaldı ki bu durum, Rum cemaatinin tamamen iç problemi idi ve cemaat içinde çözülmesi uygun düşerdi. Zira olayın çözümü için herhangi bir Osmanlı görevlisinin müdahalesi olmamıştı. Bu durumun, Kalamoti’nin mastaki köylerinden olması ile ilgisi olabilir. Nitekim Adadaki Latinler, damlasakızı üretimi ile hala yakından ilgileniyorlardı. Mastaki köylerinde var olan düzenin korunması maksadıyla soruna müdahil olup çözümüne katkı sağlamaları mümkün görünmektedir. Bu sorunun esasen devlet-cemaat arası bir sorun olduğu dikkate alınırsa bu tür bir sorumluluğun devlet tarafından verildiği de düşünülebilir. Avârız’ın 18. yüzyıl Osmanlı’sı için ne kadar önemli olduğu malum. Bu düzen içerisinde herhangi bir aksaklığa asla tahammülü olmayan Osmanlı, Latinlere pekâlâ bu tür bir sorumluluk vermiş olabilirdi. Ancak buna dair herhangi bir bilgi, ipucu kaynaklarda mevcut değildir.

459 GAK, N. Chiou, Notariakos Kodikas Kalamotis, fakelo: 69, filo: 16r, 12.04.1697

460 John adının Ortaçağ Venedik’inde kullanılan halidir.

461 Zorzi İtalyan Giorgio adının Venedik döneminde kullanılan halidir