• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM SAKIZ’IN GÖZYAŞLARI: DAMLA SAKIZI

2.2. OSMANLI DÖNEMİNDE DAMLA SAKIZI

2.2.4. Osmanlı Kayıtlarına Göre Damla Sakızı Üretimi ve Vergileri

şikayette bulunmuşlardı248. Bunun tersinin olduğu durumlar da yaşanmıyor değildi. Halkın içinden bu vergilere itiraz edip ödemek istemeyenler veyahut da halkı kışkırtarak vergilerin ödenmesini engellemeye çalışanlar da çıkıyordu.

1650’li yıllarda Sakız’daki papazlardan biri, vergi toplanmasına muhalefet etmişti. Patrika köyü Papazı Nikola, damla sakızı ve cizye vergilerinin toplanmasını engellemek için yedi köyün halkını toplayıp onları kışkırtıyordu.

Vergileri toplaması engellenmeye çalışılan Gümrük Emini Muhammed Ağa’, durumu Sakız Kadısı’na bildirerek sorunun çözülmesini istemişti249. Vergi toplanması konusunda sorunlar yaşanması çok olağandır. Sonuçta, önemli olan her seferinde sorunların çözülebiliyor olmasıydı. Zaman zaman benzer sorunlar yaşanmaya devam etmişse de hepsi sakız üretiminin devamı lehine çözüme kavuşmuştu. Mastaki köylüleri adanın fethinden beri uygulanagelen bu ayrıcalıklarını 18. yüzyılda da mastaki yani haraç (damla sakızı üzerindeki) ve cizye vergisi dışındaki vergilerden muaf olarak devam ettirdiler.

kullandığı en temel ölçü birimlerindendir, Ukıyye veya Okka diye de kullanılır. 1 vukıyye = 1,2828 kgdır250. Buna göre 20.020 vukıyye 25.681, 656 kg.’dır.

Bu miktar, 1566 yılı tahririnde farklı idi. 1566’da Damla sakızından toplamda 5.374.550 dirhem251 vergi alınıyordu252. Bu da 13.436 vukıyyeye253 tekabül ediyordu ve bu da 17.235,7008 kg. ediyordu254. Tablo 9’da damla sakızı üreten köyleri ve bunların ödedikleri yıllık vergi miktarları gösterilmektedir. (Tablo 9’da köylerin Yunanca adları da sıralanmış olup Yunancası bulunamayan birkaç köy adı soru işareti ile gösterilmiştir). Buna göre 1566 yılında damla sakızı vergisi en fazla Kalamoti’de idi. Kalamoti, vergi olarak 692,800 dirhemlik (2221.18096 kg) sakız üretiyordu255. Daha sonra sırasıyla Mesta (427,000 dirhem – 1369.389 kg), Elata (345,000 dirhem – 1106.415 kg) ve Kalamaşya (282,400 dirhem 905.6568 kg) en fazla sakız vergisi veren ve dolayısıyla üreten yerlerdi256. Tablo 9: 1566 Yılı Sakız Vergisi

Köyler

Sakız vergisi

(Dirhem) Kalamoti (Καλαμωτή) [Nahiye] 690400

Mesta (Μεστά) [Nahiye] 427000

Elata (Έλάτα) 345000

Kalamaşya (Καλλιμασιά) [Nahiye] 282400

Nenita (Νένητα) [Nahiye] 277000

Kato Elyata 259500

250 İnalcık (1983: 318, 329); Hinz (1990: 30).

251 Osmanlı’da Dirhem hem ağırlık ölçüsü hem de para birimi olarak kullanılmaktadır. Yunanca Δραχμή kelimesinden gelmektedir. Damla sakızı için vukıyyenin (okka) yanı sıra dirhem de ölçü birimi olarak kullanılırdı. Ölçü değeri coğrafyalara göre değişmekle beraber 3,207 grama karşılık gelen bir miktarı ifade etmektedir. Genellikle kıymetli maden ve ecza ölçmekte kullanılır. 1 Dirhem= 3.207g (İnalcık, 1983: 318 ; Hinz, 1990: 30, Sahillioğlu, 1994: 369).

Esasen TD 366’da kayıtlı köylerin damla sakızı vergilerini tek tek hesapladığımızda 4.536.225 dirhem çıkmaktadır (bkz. Tablo 1). Ancak defter sonundaki hesaplamada 5374550 Dirhem 13436 vukıyye olarak hesaplanmıştır (TD 366, s. 271). Başka bir deftere veyahut da başka bir usul ile kaydedilmiş olan bir miktar mastakinin de eklenerek bu sonuca (5374550 dirhem) ulaşıldığı tahmin edilmektedir.

252 BOA, TD no: 366, s.271.

253 Vukıyye, İslamda Şar’i dirhem olarak 40 dirhemdir. Ancak Osmanlı’da 400 dirheme tekabül eder. 16. Yüzyılda 1 vukıyye = 400 Dirhem idi (İnalcık, 1983: 318, 329; Hinz, 1990: 30).

254 Esasen 5374550 Dirhem tam olarak 13436,375 vukıyyeye tekabül ediyor. Bu da 17236,18 kg ediyordu.

255 BOA, TD no: 366, s. 175-183

256 BOA, TD no: 366, s. 221-227, 227-234, 146-155

Megas Agros 247800

Armolia (Άρμόλια) 221500

Pirgi (Πυργίον) 211150

Kalkiyoz (Χαλκειόν) 191600

Vuno (Βουνός) 188750

Kini (Κοινή) 182900

Vesa (Βέσσα) 131500

Ebano Elyata 120000

Meso Didima (Μέσα Διδύμα) 120000

Pasa Limani 97800

Sorofna 92500

İsim yok 82500

Tolopotami (Θολοποτάμιον) 55500

Okso Didima (Έξω Διδύμα) 52500

Mirmingi (Μυρμήγκιον) 47300

Flocaroz (?) 45500

Bayide (Παγίδος) 38000

Ayo Yorgi (Άγιος Γεώργιος)

[Nahiye] 31500

Nihori (Νεοχώριον) 26000

Osenderkaloz (?) 18900

Batrika (Πατρικά) 12700

Aya Nocazor (?) 11000

Varvarato (Βερβεράτον) 8000

Dafnon (Δαφνών) 5600

Vasilyoniko (Βασιλεώνοικον) 5000

Zifya (Ζυφιάς) 3000

Simyana (Θυμιανά) 2500

Vavili (Βαβίλοι) 2000

Papa Nikola Andon 1925

Toplam 4.536.225

Daha önce de belirtildiği gibi, Osmanlılar, damla sakızı üretimini Kura-yi Mastaki (Mastaki köyleri) adı ile sakız üreten 21 köyden oluşan bir ekonomik birim olarak organize etmişti. 1566 yılı tahririne bakılırsa 21 köylük bu organizasyon daha sonraki yıllarda yapılmıştı. Çünkü TD 366’da köyler içerisinde bu tür bir sınıflandırmaya rastlanmamıştı. İlk kez ne zaman böyle bir organizasyona gidildiği bilinmemektedir. İncelediğimiz kaynaklar içerisinde en erken tarih 1720’li yıllardır257. Ancak Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden ve bazı

257 TKA, TD no: 22; BOA, MAD, no: 9915, 29 ca 1138 (02.02. 1726)

kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla 17. Yüzyılın ilk yarısında bu organizasyon mevcut idi258

Kaynaklarda Mastaki köylerinin adedi konusunda farklı rakamlar bulunmaktadır.

Evliya Çelebi, bunların 25 tane olduğunu söylüyordu259. 19. yy’a ait kimi kaynaklarda ise bunların 24 adet oldukları belirtilmiştir260. Oysa incelediğimiz diğer tüm kaynaklarda Mastaki köyleri adı altında bu ekonomik birimin 21 adet köyden oluştuğu açık bir şekilde belirtilmektedir261.

Bütün bu rakamlardan daha farklı olarak 1566 yılı tahririnde, damla sakızı vergisi veren 35 adet köy tespit edilmiştir (Köyler için bkz Tablo 9). Ancak 35 köyden damla sakızı vergisi alınması buralarda doğrudan bu ürünün yetiştirildiği anlamına gelmemelidir. Mastaki köylerinden gelmiş ve aynı zamanda sakız yetiştirme yükümlülüğü de devam eden kişilerin damla sakızı yetiştirdiği köy dışında başka köylere yerleşmiş olabileceği ihtimali akla gelmektedir. Osmanlı, vergi kaydı yaparken kişileri oturdukları yere göre kaydeder fakat ziraat ettikleri ürün üzerinden vergilendirirdi262. Yani damla sakızı üretmeyen bir köyde yaşayıp belli bir sayıda sakız ağacının bakımından ve üretiminden sorumlu olan bir vergi mükellefi, hangi köyde ikamet ediyorsa o köy kayıtları arasına yazılıyor ve sakız hizmetinde bulunduğu için de sakız vergisi veriyordu. Bunun da mastaki köyleri dışında da sakız vergisi veren köyler olmasına, sebep olduğu düşünülmektedir. Nitekim Simyana ve Nihori’de bu tür bir durum söz konusudur.

Simyana 21 mastaki köyünden biri olmamasına karşın 1,000 dirhemlik sakız vergisi vermekteydi263. Bunun nedeni buraya yerleşmiş olan Mastaki köyleri sakinleriydi. Tahrirde bu köye Mastaki köyü olan Pirgi, Kalamoti, Kalimasia ve

258 Ayrıntı için Bkz. 1. 3. Bölüm.

259 Dağlı-Kahraman-Dankoff (2003, C. 9: 62),

260 BOA, HAT., 40342 A ; HAT., 40342 B; HAT., 38209; Ahmet Cevdet Paşa, 1301: 45).

261 TKA, TD no: 22, v. 30; MAD, 9932, s. 161-162; MAD, 9977, s. 69; MAD, 9915, s. 234-235;

Ayrıca 19. Yüzyıl için bkz. C. ZB 2071; C. DH 5686; HAT 17280).

262 Esasında Osmanlı vergi sisteminde kişinin nerede yaşadığından öte nerede kayıtlı olduğu önemliydi ve buna göre vergi ödenirdi. Bu durum sadece üretim için geçerli olan bir şey değildi. Cizye vergisinde de aynı şey söz konusu idi. Reaya, ikamet ettiği yerin değil vergiye kaydolduğu yerin listelerinde yer alırdı. Örneğin H. 1062 senesi cizye kayıtlarında Sakız şehri kayıtları arasında Sanorasno adlı zımmi başka bir şehirde yaşamasına rağmen adanın cizye listesinde olduğundan kendisine düşen vergiyi tâbi olduğu yerin memurlarına ödemişti. Sakız adası İlam Defteri, [1652-1661]: 16a (1651/52).

263 BOA, TD no: 366, s.137-139

Nenita köylerinden gelip yerleşenler olduğu belirtilmiştir264. Bunlar Timyana’da sakin olmalarına karşın üretimlerini hala eski köylerinde yapıyor olmalıdırlar.

Nihori de de aynı durum söz konusuydu. O köy de Mastaki köylerinden biri değildi fakat 20 yıl önce Kalimasia’dan buraya gelip yerleşenler olmuştu265 ve bunlar 26,000 dirhemlik sakız üretiyorlardı266. Kalamasya’da değil Nihori’de ikamet ettikleri halde Damla sakızı işi ile uğraştıkları için “sakız üretenler” veya Osmanlı deyimiyle “sakıza hizmet idenler” statüsünde idiler. Her iki örnekte de köylüler, mastaki köylerini terk etmiş olmalarına rağmen bu statüden kurtulamıyorlardı.

Burada dikkat çeken unsur, damla sakızı yetiştirme yükümlülüğü nedeniyle, köylülerin, toprağını terk etseler dahi sakız yetiştirmeye devam ediyor olmalarıydı. Sakız üreticileri nereye yerleşmiş olurlarsa olsunlar Osmanlı onları kayıt ve kontrol altında tutuyordu. Bu konuda Osmanlı’nın, 17. ve 18. ve hatta 19. yüzyıllarda çok sıkı bir denetim uyguladığını, sakız yetiştiricilerinin bu işi aksatmalarına izin vermediğini ve bu konuda emir ve fermanlar yayınladığını daha önce belirtmiştik. Ancak 1566 yılı Osmanlı’nın adadaki yönetiminin ilk yılı idi ve henüz bir düzenleme oluşturmamıştı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı, muhtemelen bu 35 köyden bazılarını ortak vergi birimi olarak birleştirip ve toplamda 21 vergi ünitesi haline getirmişti267. Böylece sakız üretimini kontrol altına almış ve bunu bir sisteme oturtmuştu.

Bu köylerin ekonomik idaresi mastika ağası veya Sakız-Emini tarafından yürütülüyordu. Sakız adası’nın tüm gelirlerinin toplanıp hazineye aktarılmasına İstanbul Gümrük Emini memur edilmişti. İstanbul Gümrük emininin ilgilendiği gelirler hayli fazla olduğundan bu görevi farklı kişilere dağıtarak icra ederdi.

Sakız adası gelirleri için Sakız Emini görevlendirilirdi. Bu kişi, adanın tüm

264 “Karye-yi mezbure-ye Kalamaşya ve Pirgi ve Kalamoti ve Nemita nam köylerden gelüb sakin olanlar sakıza hizmet iderler…” (TD 366, s. 138).

265 “Karye-yi mezburede yigirmi yıldan ziyade sakin olub Kalamaşya nam karyeden gelüb taife bunlardır sakıza hizmet iderler haliya bu karyede sakinlerdir” (TD 366, s. 132).

266 BOA, TD no: 366, s. 131-136

267 Bu konuda kesin bir yargıya varmak için incelediğimiz kaynaklardan yeterli bilgi elde edilememektedir. Bunun için Osmanlı arşivinin diğer kaynaklarının da inceleneceği başka bir çalışmada bu konunun değerlendirilmesi gerekmektedir.

gelirlerini toplamakla görevliydi. Aynı şekilde Sakız Emini de bu görevi vekil ve kethüdalar aracılığıyla yerine getiriyordu. Sakız Emininin, belki en önemli sorumluluğu damla sakızı vergisiydi. Bu vergiyi devlet adına topluyor ve denetliyordu. Damla sakızı vergisinin dağılımı köy bazında yapılmıştı ve miktarı her köy için farklıydı. Dolayısıyla her köyü ayrı bir yükümlü sayıyordu, köy sâkinlerini ise kendi köyü/cemaati içinde yükümlü kılıyordu. Adayı ziyaret eden seyyahlardan Pougeois, sakız emininin veya o senenin vergi toplayıcısının köyde üretim yapan herkesin ve işlenen her ağacın kaydını tuttuğunu belirtir268. Yukarıda bahsedildiği gibi, Sakız Emini, damla sakızı haricinde adanın diğer gelirlerini de topluyordu. Ada gelirleri içinde birçok vergi birimi olduğu için bu işleri başkalarına devrederek ya da başkalarını görevlendirerek icrâ ediyordu.

Açıkçası buna tam olarak görevlendirme denemezdi, bu bir nevi ticaretti. Çünkü emin, bu görevi belli bir ücret karşılığı veriyordu diğer bir deyişle satıyordu.

Görevi satın alan kişi, o senenin vergisini kendisi topluyordu. Anlaşma sağlandıktan sonra bu kişiyi kadıya bildirir, karşılığında hüccet alırdı. Ne kadar süreliğine ve hangi vergiyi toplayacağı belirtilirdi. Böylece onun adına vergi toplayacak kişi resmen tanınmış oluyordu. Örneğin 1062 yılı Sakız Emini, Abdülmennân oğlu Muhammed Ağa kendi iltizâmında olan Mukâta’a-i Resm-i Zemîn’i Sakız eşrafından Murad oğlu Muhammed’e 112,000 (yüz on iki bin) akçeye satmıştı. Böylece H. 1062-1063 senesi resm-i zemînini bu kişi toplayacaktı269.

Görüldüğü üzere Osmanlı, damla sakızı üretimi üzerinde özel bir gelir ünitesi oluşturarak vergilendirmişti. Damla Sakızı üreten köyler ve üreticiler, fetih öncesi oluşturulan mastaki köyleri şeklinde yapılanmıştı. Bu yapılanma idari bir birim olmaktan çok ekonomik bir birim olarak karşımıza çıkmaktadır. Sakız

268 Pougeois (1869:243)

269“Medîne-i Sâkız Emîni mefharu’l-akrân ibn-i Muhammed Ağa ibn-i ‘Abdülmennân Meclis-i Şer’de medîne-i mezbûre sükkânından Muhammed ibn-i Murâd nâm kimesne mahzarında ikrâr u i’tirâf idüb “Şart-ı Bin altmış iki Senesi’nde vâkı’ Mârt evvelinden Bin altmış üç Senesi’ne vâkı’ Felvâr gâyetine değin mezbûr Muhammed’e Yüzonikibin Akça’ya fürûht ve der-‘uhde eyledim.” Didükde gıbbe’t-tasdîkı’l-vicâhî mâ veka’a bi’t-taleb ketb olundı”. Sakız adası İlam Defteri, [1652-1661]: 14b, (1651/52).

üretimi zahmetli ve özel ihtimam gerektiren bir vazife olduğundan bu işle meşgul kişiler vergi muafiyetleriyle ödüllendirilmişlerdi. Damla sakızının, Osmanlı dönemi ekonomik ve idari yapılanmasını tahrir defterlerine göre inceledik. Şimdi hukuki kayıtlardan damla sakızını sosyal ve hukuksal ilişkiler açısından değerlendirelim.