• Sonuç bulunamadı

Kitle iletişim araçları ile spor arasıdaki ilişkiye bakarken, özellikle çalışmanın birinci bölümünün son kısmında yer alan “Toplumda değişen spor olgusu”∗

başlığı altında ele alınan konuların arasında yer alan spor kulüpleri ve medyanın spor taraf(tar)larını “tüketici” olarak görmeleri noktasının altının çizilmesi yararlı görülmektedir. Buradan hareketle, ortaya birbirini besleyen iki olgu çıkmaktadır. Kitle iletişimi ve spor birbirini etkilemekte ve birbirinden etkilenmektedir.

Günümüz dünyasında sporun bugün ulaştığı nokta, toplumsal, kültürel, ekonomik ve politik bağlamları ile toplumsal bir kurum haline geldiğini, kitlelerin ilgisini çekmekle kalmayıp onları peşinden sürüklediğini göstermektedir. Sporun böylesi etkin ve yaygın bir konuma gelmesinde kuşkusuz kitle iletişim araçlarında sergilenmesinin rolü ve katkısı yadsınamaz. Bu nedenle de en yaygın olan spor dallarının başta televizyon olmak üzere kitle iletişim araçlarında yayınlanmaya

değer bulunan futbol, basketbol, voleybol gibi profesyonel takım sporlarının olması doğal olarak kabul edilmelidir. Böylelikle spor ve kitle iletişim araçları ilişkisi birbirini besleyen ve birbirine ihtiyaç duyan bir hal almıştır. Bir gerçektir ki, kitleyi spor, sporu da kitle oluşturmaktadır (Hiçyılmaz, 1984: 123). Çünkü kitle iletişim araçları, izleyicinin spor tüketim gereksinimini belirlemektedir (Voigt, 1998: 80). İzleyici fiziksel anlamda takip olanağı bulamadığı spor karşılaşmalarını kitle iletişim araçlarının sunduğu kadarıyla alabilmektedir.

Kitle iletişim araçları arasında en yaygın ve etkili olan televizyon özelinde incelenmeye çalışılacak olan, sporun kitle iletişim araçları ile olan ilişkisinin yadsınamaz bir ekonomik bağlantısı da vardır. Filiz Aydoğan’ın bulgusu ile “Kitle iletişim araçlarında yer alan bilginin, eğlencenin, sporun ve eğitim malzemesinin asıl amacı izleyicinin dikkatini reklâmı yapılan ürünlere ve hizmetlere çekmektir. Bunun için kitle iletişim araçları en çok izleyici çekecek programlar için birbirleriyle yarışmaktadırlar. Reklâmcılar tüketicilere hangi markaları alacaklarını öğretirler” (Aydoğan’dan akt. Yaylagül, 2001: 285). Çok farklı örneklerde verilerek sporun kitle iletişim araçlarına olan ekonomik bağımlılığından ve sporun ekonomik işlevlerinden∗

daha önce söz edilmişti. Pherson’ a göre; bundandır ki yazılı ve görsel basının gittikçe artan bir şekilde spor üzerinde etkisi olduğu belirtilmektedir (Pherson’dan akt. Güler ve Demir, 1995: 295). Öyle ki, televizyon yayınının getirdiği baskılar, olimpik sporların seçimini, yarışmaların yapılacağı yerleri ve zamanları, hatta karşılaşmaların ve ödül törenlerinin nasıl cereyan edeceğini dahi giderek daha fazla etkilemektedir. Nitekim Seul Olimpiyatları’nda, atletizm karşılaşmalarının anahtar konumdaki finallerinin yapılacağı saatler, bu yarışmaların Amerika Birleşik Devletleri’nde akşamın ilk saatlerine rastlayan ve en fazla izlenme dilimine denk düşecek şekilde belirlenmesiyle sonuçlanmıştır (Bourdieu, 2000: 92).

Televizyon, gazete, dergi, radyo ve internet gibi iletişim araçları daima izleyiciler üzerinde ilginç bir etki gücüne sahiptir. Medya, daha fazla izleyiciye gazete satmak ve ekran karşısına daha fazla izleyici çekmek için sporu

kullanmaktadır. Spor organizasyonları, ücretsiz tanıtım, duyurum ve taraftarı ile duyguları paylaşmada pahalı olmayan bir yöntem olarak medyayı kullanmaktadır (Argan ve Katırcı, 2002: 111). Sporun ya da herhangi bir dalının toplum genelinde yaygınlık kazanması, toplumca benimsenmesine bağlıdır. Benimsemenin çeşitli nedenleri, değişik kaynakları vardır. Kitle haberleşme araçlarının, reklâmcılığın sokaktaki adamı koşullandırma etkisi bunlardan biridir (Fişek, 2003: 51). Elbette ki bu noktada söz konusu kitle iletişim araçları ile sporun ya da başat spor olarak da kabul edilen futbolun doku uyuşmazlığının olmaması gerekmektedir.

Spor genelinde futbolun iktidarının oluşmasındaki önemli etkenlerin başında bu oyunun, günümüz toplumlarında çok büyük kitleleri yakından ilgilendirmesi gelmektedir ki teknolojik gelişmeleri çok hızlı biçimde uygulamaya sokan kitle iletişim araçları tarafından kitlesel ilgi sürekli olarak yinelenip, yeniden üretilerek sıcak tutulur. Bu nedenle kitlesel ilgi, yaşamın her döneminde etkin bir katılıma olanak vermesi bakımından kuşaktan kuşağa aktarılabilmektedir.∗

Bilgi çağı olarak nitelenen günümüzde, kitle iletişim araçlarının toplumsal yaşam üzerindeki yönlendirici, biçimlendirici gücü, iktidar(lar)ın oluşumunda da başat bir rol oynamaktadır. Spor geneli içinde futbolun iktidarını oluşturan ya da oluşmasına olanak sağlayan kitle iletişim araçları, uzaydan dolayımlanan etkinlikleriyle ve yüksek ikna güçleriyle, ekonomik, toplumsal ve siyasal alanlarla kolayca eklemlenerek her türlü iktidarın oluşmasında yapı taşı olma niteliğini sergilemektedir (Sert, 2000: 149–150).

Futbol oyununun diğer spor dallarına göre kitleler tarafından büyük bir ilgi ile karşılanması, yalnızca oyunun kendine özgü maddi-manevi çıkarları ile açıklanacak kadar basit görünmemektedir. Özellikle kitle iletişim araçlarının gelişimi, bunların ekonomik ve siyasi güç odakları ile eklemlenmesi, hatta birbirleri içinde erimeleri, 1960’lı yıllarda başlayan, günümüzde somut sonuçları

Çocukluk döneminin oyunu, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinin vazgeçilmez haz edinme kaynaklarından birini oluşturmaktadır. İnsanlar, ait oldukları toplumsal sınıflar ne olursa olsun, futbol dünyasına etkin bir biçimde katılma olanağı bulabilmektedirler. Etkin katılım; bir yandan sporcu, izleyici, yönetici ya da futbolun diğer aktörleri olarak doğrudan, diğer yandan ise futbolla eklemlenen ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel olgular aracılığıyla gerçekleşmektedir.

alınan küreselleşme politikaları bağlamında dünya çapında işlerlik kazanmıştır. Bu düzenek içinde Türk futboluna bakıldığında, gelişimin kitle iletişim araçlarının kontrolünde gerçekleştiği görülmektedir. Futbol izleyicisinin müşteri/taraftar olarak nitelenip, onun beklentilerinin diğer popüler kültür araçları bağlantısında saygın bir kimlik oluşturma, kentli olma, “çağdaş” olma gibi hedeflerle bezenmesi, bu kontrolü iki yönden kuşatmaktadır. İlki büyük maddi çıkar sağlayacak bir düzeneği olanaklı kılıyor olması; ikincisi (ideolojisi ne olursa olsun her türlü sistemde olduğu gibi) toplum içinde yaşanabilecek gerilimleri, çatışmaları alt düzeye indirebilecek bir kontrol olanağı sağlıyor olmasıdır. Bu çerçevede spor evreninde futbolun iktidarından söz etmek; bunun Türkiye uygulamasında Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’yi bu iktidarın kendisi olarak görmek ancak koşullu olarak kabul edilebilir. Günümüzde spor dünyası ve onun içinde değerlendirilebilecek futbol dünyası, kitle iletişim araçlarının kontrolü altındadır (Sert, 2000: 159–160).

Kitle iletişim araçları, sporla milliyetçilik ya da en azından bir millete ait olma duygusundan kaynaklanan birlik duygusunu, özellikle uluslararası spor etkinliklerinin yaygınlaşmasından beri başarılı bir şekilde sürdürmektedir. Futbol başta olmak üzere milli maçlar görkemli bir şekilde sunulmakta ve milli takım derin bir heyecanla desteklenmektedir (Mora, 2001: 128).

“Bilgi güçtür” yaklaşımı ile toplumları etkisi altına alan kitle iletişim araçlarının, ekonomi, siyaset ve kültürel düzeneklerdeki “üretici” niteliği, spor/futbol dünyasında da kendini göstermektedir. Futbol, medyanın iktidarına maddi-manevi devingenlik kazandıran önemli bir etkinliktir. Ancak bu etkinlik içinde futbol kulüpleri, futbolcular, araç-gereç üreticileri, sponsorlar, teknik adamlar, menajerler, federasyonlar, siyasi partiler, ekonomi patronları vd. bir yandan kendi alanları içinde diğer yandan aynı çıkarları güden farklı alanlar içinde, kimi zaman iktidarlarını kimi zaman da direniş odaklarını oluşturmaktadırlar. Kitle iletişim araçları, bu aktörler arasındaki etkileşimde yer alarak, gereken bağlantılara (karşılaşmalara) olanak hazırlamakta, onların sınırlarını belirlemektedir. Bu anlamda, hem iktidarın hem de direniş odaklarının

içinde aynı anda yer alıp, iktidar(lar)”ının değişken niteliğini, çok yüzlü olarak sürdürmektedir (Sert, 2000: 159–160).

Spor, çağın en göz alıcı toplumsal olgularından birisidir. Yaşamın dinamik öğelerini içinde barındırıyor olması, dünya üzerindeki farklı etnik, dilsel ve dinsel kökene mensup insanları bir araya getirip kaynaştırabilme potansiyeline sahip bulunması ve belli kurallar çerçevesinde işleyen sosyal bir olay olması, kitle iletişim araçlarının dikkatini spor olgusu üzerinde yoğunlaştırmasına neden olmaktadır (Talimciler, 2001: 269).

Kitle iletişim araçları ve spor bağımlılığı belirtilmeye çalışılırken öne çıkan kitle iletişim aracının hem göze hem de kulağa seslenebilme özelliği nedeniyle televizyon olduğunun belirtilmesi yararlı görülmektedir. Hem bu gerekçe hem de çalışma ve uygulama konusunun sac ayaklarından ikisi olması dolayısıyla televizyon ve spor konusunu da etkinlik ilişkisi bakımından incelemenin yararlı olacağı düşünülmektedir.