• Sonuç bulunamadı

1. İLETİŞİM VE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.1. İletişim

1.1.4. İletişim Türleri

1.1.4.2. Kişilerarası İletişim

Kişilerarası iletişim “en az iki kişi arasında anlamları paylaşma süreci” ya da “kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişim” olarak tanımlanır. İnsan ilişkilerinin ve iletişiminin temelini kişilerarası iletişim oluşturur. Bu iletişim şekli, fiziki ortamın hazır olmasına bağlı olarak kişilerin her birisinin davranışları üzerinde karşılıklı etkinin gerçekleştirdiği etkileşimi kapsar (Özodaşık, 2012:27-28).

Kişilerarası iletişim kavramına yönelik farklı tanımlamalar mevcuttur. Bu da kişilerarası iletişimin diğer iletişim türlerinden ayırt edilmesi için bazı farklılıkları gerektirmektedir. Tubbs ve Moss (1974), bir iletişimin kişilerarası iletişim sayılabilmesi için üç şartın gerekli olduğunu bildirmişlerdir (Özodaşık, 2012:27-29):

- Kişilerarası iletişime katılanlar belli bir yakınlık içinde yüz yüze olmalıdır, - Katılımcılar arasında tek yönlü değil karşılıklı mesaj alışverişi olmalıdır, - Söz konusu mesajlar sözlü ve sözsüz nitelikte olmalıdır.

Kişilerarası iletişim sözlü ve sözsüz (dil ve ötesi) şeklinde gerçekleşir. Kişilerarası iletişimde gönderilen mesajlar gerçekte kişinin kimliğini yansıtmasının yanında, karşı tarafı da etkileme isteğidir. Kişilerarası iletişim bu yönüyle toplumsal etkileşim özelliğini de taşımaktadır. Kişisel iletişim toplumsal iletişim kavramından farklı anlamda kullanılmaktadır. Kaynak da alıcı da insansa bu iletişime sosyal iletişim adı verilmektedir. Sosyal iletişimin gerçekleşmesi için kaynak ve alıcı arasında zaman ya da mekân birliği şartı aranmaz. Zaman ve mekân birliğinin bulunduğu iletişim şekli ise sosyal etkileşim olarak adlandırılır ve bu davranış şekli kişilerarası iletişim adını alır (Akgül, 2014:24-25).

Sözlü İletişim

Günlük hayatta, kurum ve örgütlerde kişilerin en sıklıkla kullandığı iletişim türüdür. Sözlü iletişimin en büyük özelliği kişiler arasında gerçekleşmesidir. Kurumlar arası iletişim bu iletişim içinde yer almaz.

Kişilerin, duygu, düşünce, izlenim ve tasarımlarını sözel olarak aktardığı iletişim şekli sözlü iletişimdir (Saraç, 2006). Sözlü iletişim dil ve dil unsurlarının tamamını kapsayacak şekilde gerçekleşen, genel olarak anlatım ve anlamaya dayalı iletişim şeklidir (Varışoğlu, 2017:533).

Sözlü iletişim; "dil ve dil-ötesi" olmak üzere iki şekilde gerçekleşmektedir. Kişilerin karşılıklı konuşması, mesajlaşması, mektuplaşması dille iletişim olarak kabul edilir. Kişiler veri aktarımını karşılıklı iletişimle gerçekleştirirler. Dil ötesi iletişim ise kaynağa ait sesin niteliğiyle ilgilidir. Sesin tonu, hızı, şiddeti, kelimelerde vurgu, duraklamalar gibi özellikler dil ötesi iletişimi ifade eder. Dille iletişimde alıcı kaynağın ne söylediğine odaklanırken dil ötesi iletişimde nasıl söylediğine odaklanır. İnsanlar sözlü iletişimde kişilerin ne söylediklerinden çok nasıl söylediklerine yoğunlaşmaktadırlar. “Yüksek sesle halimizi-hatırımızı soran birisi, daha sonra sesini kısarak "akşama bize buyur" derse, bu sözden, "gelmeni pek istemiyorum" anlamını çıkarırız” (Dökmen, 2006:50).

Sözsüz İletişim

Sözsüz iletişim beden dili olarak adlandırılan jestler, göz ve baş hareketleri, beden durusu, yüz ifadeleri, mesafe, temas, kullanılan aksesuarlar gibi” ögelerle gerçekleştirildiği gibi (Baltaş & Baltaş, 1993:15) görsel ögeler kullanılarak da gerçekleştirilir. “düşmanlık, sıkıntı, güven, saldırganlık, hoşlanma gibi yaşanan gerçek duygu ve tavırları yansıtmak konusunda beden dilinin mesajları” (Baltaş & Baltaş, 1993:15) zaman zaman kelimelerden bir başka deyişle sözel iletişimden daha etkilidir.

Sözsüz mesajlar öncelikli olarak söylenmemiş veya yazılmamıştır. Sözsüz mesajların örnekleri beden dili (göz hareketi, zekâlılık); fiziksel özellikler (boy, ağırlık, saç uzunluğu); dokunma davranışı (el sıkışma, okşamak, vurmak); vokal ipuçları (ton, zift, ritim); kişisel alan (mekânsal düzenlemeler, bölge toprakları); cisimler (bardaklar, peruklar, kıyafetler); ve çevre (oda büyüklüğü, mobilya, müzik) gibi unsurlardan oluşmaktadır (Goldhaber, 1990:19).

Sözsüz iletişim içinde yer alan görsel ögeler görüntü, renk, resim gibi ögelerden oluşur. Sözlü ya da sözsüz iletişim görsel ögelerle desteklenerek daha etkin bir iletişim gerçekleştirilebilir.

Sözsüz iletişimde söylenenler değil kaynağın yüz ve beden hareketleri önemlidir. Bu iletişim biçiminde söylenenler değil yapılanlar önem kazanır. Yüzle ve bedenle verilen mesajlar da sözlü mesajlar gibi kasıtlı ya da kasıtsız şekilde kullanılır. Beden diliyle verilen mesaj ve bu mesajın algılanışı kültürlere göre farklılaşır (Özbey, 2011:10-11). Sözsüz iletişimin kendine has baz özellikleri vardır. Bunlar (Yüksel A. H., 2005:155):

- İletişim yokluğunu olanaksız kılma

- Duygu ve coşkuları yetkin biçimde dile getirme - Kişiler arasındaki ilişkileri tanımlama ve belirleme - Sözlü iletişimin içeriği hakkında bilgi verme - Güvenilir iletilir sağlama

- Kültüre göre biçimleme 1.1.4.3. Kitle İletişimi

Sözel ve sözsüz iletişim kendi kendine, kişilerarası ve kitle iletişimi şeklinde gerçekleşmektedir. Kendi kendine iletişimde ve kişilerarası iletişimde kaynak kişinin kendisiyken, kitle iletişiminde kurum ve kuruluşlar devreye girmektedir. Kişinin kendi kendiyle iletişiminde kullanılan araç beyinsel elektrik dalgaları, hormonlar vb.

tarafından güdülenen düşünce ön plana çıkmaktadır. Kitle iletişiminde ise iletişimi sağlayan kitle iletişim araçları kullanılmaktadır (Hazar, 2006:35).

Kitle iletişimi geleneksel medya kanalları olarak isimlendirilebilecek radyo, televizyon, gazete, dergi gibi kanallarla gerçekleşebildiği gibi yeni medya kanalları olarak isimlendirilebilecek sosyal medya ya da internet araçlarıyla da gerçekleşebilir. Sosyal medya araçları zaman zaman kişilerarası iletişim şeklinde gerçekleşebilmektedir. Sosyal medya araçları bünyesinde yer alan mesajlaşma sistemleri buna örnek gösterilebilir.

1.1.4.4. Örgütsel İletişim

Örgütsel iletişim genel bir tanımla; “kurumda meydana gelen, kurumla ilintili ve kurumun yaptığı iletişimdir” (Gülnar, 2007:23). Örgüt içinde kullanılan iletişim kanalları resmi ve enformel olmak üzere iki grup altında toplanır. Örgütsel iletişim ise; Aşağıya Doğru İletişim, Yukarıya Doğru İletişim, Yatay İletişim ve Çapraz İletişim şeklinde gerçekleşir (Gürgen, 2003).

Örgütsel iletişim çalışmanın ana konularından birini oluşturduğundan bu kısımda tanımlamayla yetinilmiştir. Örgütsel iletişim; örgütsel iletişim başlığı altında detaylı incelenmiştir.

1.2. Örgütsel İletişim

Örgütsel iletişime ait kavramsal çerçeve bu başlık altında ele alınarak incelenmiştir.

1.2.1. Örgüt Kavramı ve Tanımı

Örgütler, hem iş hayatında hem de insanın olduğu tüm etkinliklerde görülmektedir. Örgütlerin hayatın içinde bu kadar var olmaları kişisel yaşantıyı de

etkilemektedir. Örgütlerin tek dikkat çeken özelliği hayatın her alanında yer almaları değildir. İnsanların büyük çoğunluğu için biçimsel örgütler çevrenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Yetişkin nüfusun büyük bir kısmı örgütlerde çalışırken genç nüfus ise toplumsal bir örgüt olan okullarda zamanlarını büyük bir kısmını geçirmektedirler (Özenli, 2006:10).

Örgüte ilişkin basit bir tanım yapmanın çok sayıda zorluğu bulunmaktadır. Bunun nedeni ise insanların; okullar, dernekler, kulüpler, şirketler, çeşitli kamu kurumları, siyasi partiler, hastaneler gibi çeşitli örgütlerle iç içe yaşamalarıdır. Her örgütün kendi içinde yapı ve amaç farklılıkları bulunmaktadır. Örgüt kavramı iki değişik anlamda kullanılabilmektedir. İlki; “bir yapı, iskelet, önceden planlanmış ilişkiler topluluğu” anlamındaki örgüttür. İkincisi ise, “bu yapının oluşturulması sürecini, bir dizi faaliyeti, örgütlenmeyi” ifade etmektedir. Hatta zaman zaman örgüte üçüncü bir anlam yüklenerek “toplumdaki diğer varlıklar arasında bir sosyal sisteme verilen isim” örgüt olarak nitelendirilmektedir (Tunçer, 14.03.2007).

Özünde aynı olmakla beraber örgüt kavramına ilişkin birçok tanımlamaya rastlanmaktadır. Örgütler; “birey ve gruplardan oluşan, bunlar arasındaki ilişkilerle olgunlaşan ve kendisine özgü amaçlarını gerçekleştiren ya da gerçekleştirmek üzere çeşitli çabalara girişen sosyal organizmalar” olarak tanımlanabilir (Uysal, 2007:4). Birden fazla kişinin belirlenen bir ortak amaca ulaşmak amacıyla oluşturdukları çeşitli büyüklüklere sahip örgütlerden söz edilebilir. Günlük hayatta insanlar bir veya daha fazla örgüte mensup ve iç içe yaşamaktadır. Örgütleri kişiler ya da gruplar oluşturur. Her örgütün kendine has bir yapısı ve işleyişi bulunur.

TDK Büyük Türkçe Sözlükte örgüt; ”ortak bir amacı veya işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların veya kişilerin oluşturduğu birlik, teşekkül, teşkilat” olarak tanımlanmaktadır (TDK, 31.01.2018).

Kamu Yönetimi Sözlüğü’ne göre örgüt; “belirli bir amaca ya da amaç öbeğine yönelik, birbirleriyle bağlantılı eylemlerin gerçekleştirilmesi için, bireylerin, önceden

belirlenmiş davranış kalıplan, görevler ve sorumluluklar çerçevesinde bir araya gelmesiyle oluşan, tamamlayıcılık ve süreklilik gösteren toplumsal yapılanma” olarak tanımlanmaktadır (Gülsoy, 2007:3).

Aşkun’a (2016) göre; örgüt özünde bir grup insanın bir amaç yolunda, güçbirliği yapıp, bu birliğe gerektiğinde fiziksel araçları katıp, iş ilişkilerini yine belli bir yönetim temeline dayanarak düzenlendikleri toplumsal sisteme verilen addır”. Örgütlerin belli başlı temel özellikleri bulunmaktadır. Aşkun (2016:1) bu özellikleri şöyle sıralamaktadır:

- Örgütün temelini insanlar oluşturur.

- Örgüt üyeleri karşılıklı bir ilişki/etkileşim içindedirler.

- Örgüt içi etkileşimler her zaman düzenlenebilir ya da belirli bir yapı içinde irdelenebilir.

- Örgüt üyelerinin kendine has bireysel amaçları bulunur. Bu amaçlardan bazıları bireyin örgüte yaptığı çalışmalarının nedenini oluşturur. Birey, örgüte katılarak kendi amaçlarını gerçekleştirmeyi arzu eder.

Yapılan tanımlamalardan hareketle örgütler genel olarak; belirli bir amaç etrafında toplanmış kişilerden oluşan, belirli bir yönetim sistemi bulunan toplumsal yapı ve sistemler olarak tanımlanabilir. Örgütler için en önemli faktör ise insandır.

1.2.2. Örgütlerin Amacı

Örgüt yapıları resmi (biçimsel) ve enformel (biçimsel olmayan) olmak üzere iki türlüdür. Resmi yapılar, belirli bir amaç doğrultusunda önceden planlanmış bilinçli bir şekilde oluşturulmuş ilişki topluluğu şeklindedir. Örgüt içinde yer alan kişilerin görevleri önceden belirlenmiştir. Enformel örgütlerde planlanmış bir faaliyet ya da önceden belirlenmiş bir amaç yoktur. Kişiler arası ilişkiler sonucu oluşan yapılardır (Takmaz, 2009:8).

Tüm örgütler için tek bir amaçtan söz edilemez. Örgütlerin özel ve genel amaçları bulunur. Özel işletmelerde genel amaç kâr elde etmek iken kamuya ait eğitim, sağlık gibi faaliyetleri yürüten örgütler toplumsal ve sosyal hizmet amacı güderler. Her örgütün genel amaç dışında özel amaçlarından da söz edilebilir. Özel amaçlar; örgütlerin genel amaçlarına ulaşmak için kullandığı amaçları kapsar (Tunçer, 14.03.2007).

Her örgütün genel bir kuruluş amacı vardır. Örneğin; hastaneler insan sağlığıyla ilgili faaliyet gösteren örgütlerdir ve sosyal bir amaç taşırlar. Okullar da hastaneler gibi insan unsuruyla ilgili örgütler olduğundan toplumsal sorumlulukları olan ve sosyal amaçlı kuruluşlardır. Bankalar; ticari faaliyet yürütmek amacıyla kurulmuş örgütlerdir ve kâr elde yanında müşterilerine hizmet sunma amacını taşırlar.