• Sonuç bulunamadı

Bu kesim için kentsel dönüşümü meşrulaştırmaya çalışan yöneticiler veya bürokratlar, “işsiz-güçsüz ve tehlikel

Bir Kentsel Dönüşüm Sınaması Besime Şen Hade Türkmen

5 Bu kesim için kentsel dönüşümü meşrulaştırmaya çalışan yöneticiler veya bürokratlar, “işsiz-güçsüz ve tehlikel

gruplar” tanımlamalarını yapmaktan kaçınmamıştır.

Gecekondunun, kent yoksullarını siyasal bir taban olarak denetlemek üzere araçsallaş- ması öncelikle Demokrat Parti döneminde keş- fedilmiştir (Koçak, 2008). Dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in bir seçim propagandasın- da “her mahallede bir zengin” yaratmayı hedef olarak göstermiş olmasını hatırladığımızda, dönemin gecekondu mahallelerinde birer zen- gin çıkarmak belki hayaldir. Ama kent arazisi bu kesimin zenginleşme ihtimalini yaratabile- cek bir kaynak olarak ileriki yıllarda ANAP gi- bi başka bir sağ partinin uygulamaları ile müm- kün olabilmiştir. Yani ithal ikameci dönemin sanayileşen kentlerinde işçilere hane olan ve emeğin yeniden üretimi açısından önemi olan gecekondular, ANAP döneminden itibaren farklı bir sosyo-ekonomik konumun mevzisi olmuşlardır. Ancak 1980 sonrası Turgut Özal dönemine kadar olan zaman aralığında gece- kondunun varlığı hâlâ barınma ihtiyacını kar- şılamak üzere bir taahhüde sahiptir.

Gecekondu olgusu, 1980’lere kadar ithal ikameci sanayileşme ve kalkınmanın ihtiyaç duyduğu ucuz iş gücünün sosyal konumunu yeniden üreten toplumsal bir araçtır. Bir yan- dan farklı iktidar yönetimlerince yapılmasına karşı çıkılan ya da özellikle politik mahalleler- de şiddetli yıkım faaliyetleri ile savaş açılan; öte yandan Türkiye kentleşmesinin “resmî ol- mayan” sosyal konut politikası olarak fiziksel varlığı sürekli artan gecekondu, her dönemde kentsel siyasetin odak noktası olmuştur.

TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar 12 Kasım 2007 tari- hinde yaptığı bir konuşmasında gecekondu alanlarını “Terörün, uyuşturucunun, devlete çarpık bakmanın, psi- kolojik olumsuzlukların, eğitimsizliğin ve sağlık problem- lerinin temelinin” olduğu alanlar olarak tanımlamıştır. Bkz. “Kentsel Dönüşümü Tamamlayamazsak Terörü de Bitiremeyiz”, Sabah gazetesi, 13.11.2007, Şen (2008).

1980’lerden sonra kent toprağının bir zen- ginleşme aracı olarak kullanılması, gecekondu- yu açık biçimde piyasa ilişkileri içine hapseder. Bu politika değişikliği, yerel yönetimlerin sınıf- sal tabanlarını yönetmek için başvurduğu temel bir araç oldu. 1980’li yıllardaki bu politikalar, Dünya Bankası programlarına uygun bir çerçe- veye sahipti. Bu yaklaşımlarla dünyanın çok ge- niş bir coğrafyasında mevcut olan yasal olma- yan yerleşimlerin yasallaşması gündeme taşın- mıştır. Gecekonduların üzerine kurulduğu top- rağın kullanım hakkını kullanıcıya veren tapu tahsis belgeleri tam da böyle bir ortamda gün- deme gelmiştir. Bu dönemdeki politikaları ve sonuçlarını Hernando de Soto’nun 2005’te ya- yınlanan ve neoliberal perspektifçe benimsenen

The Mystery of Capital (Sermayenin Esrarı) ki-

tabındaki önerilerinin benzerinin yaşandığı bir süreç olarak adlandırmak mümkündür. Bu önerilerin genel çerçevesi, yoksulların yaşadık- ları illegal alanlarda yasallaşma ve mülkiyet haklarının kullanıcılara verilmesiyle birlikte bu alanlarda bir piyasanın oluşacağı ve bu piyasa ile birlikte yaşanan yoksulluğun azalacağına dayanmaktaydı. Yani kent toprağının metalaş- tırılmasıyla oluşan piyasanın, kentsel yoksullu- ğu gidereceği düşünülmekteydi. 1980’den son- ra Türkiye kentleşmesinde yaşanan dönüşüm- lerde bu politikanın izlerini görmek mümkün- dür. Gecekondulara tapu tahsis belgelerinin ve- rilmesi ile birlikte bir “konut ve arazi piyasası” oluşmuş ve gecekondulular için barınma alan- ları zenginleşme ve sosyal mobilite aracı olma vasfını taşımaya başlamıştır. Tek katlı gecekon- dular yavaş yavaş apartmanlara dönmüş, fakat bu apartmanlar yine de ruhsatlı, yasal bir statü- ye kavuşmamıştır. Tapu tahsis belgeleri, gece- konduların üzerine inşa edildikleri arsanın kul-

lanım hakkını veren bir yasal statü getirse de imar hakkını vermemektedir. Aslında tamamen yasallaşmış ama bir şekilde yasal olmayan yer- leşimler olarak da bırakılan bu alanlarda kent- sel politikanın da ana eksenini “tapu” ve “imar hakkı” oluşturmuştur. Birçok yerleşimci tara- fından tekrarlandığı üzere mülkiyet haklarının verileceğine dair sözler her seçimin ana konusu ve oy toplama aracıdır. “Mülkiyet haklarının verilmemesi politikacıların her seçimden önce oy toplamak için kullanabilecekleri bulunmaz bir seçim vaadidir” (Kuyucu, 2009: 257).

Gecekonduların “apartkondu”lara döndü- ğü süreçte gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta da kuşkusuz gecekondu alan- larındaki hane nüfuslarının artmaya başlama- sıdır. Birçok gecekondu hanesi artan nüfus ih- tiyacını karşılamak için de evlerine kat ekle- mişlerdir. Öte yandan gecekondu alanlarında oluşan piyasanın müşterileri de gecekondu ma- hallelerinin kendi sosyo-ekonomik yapısı için- de ortaya çıkan kesimdir. 1980 sonrasında ma- halleye gelenlerin dahi, bölgede yer seçme ne- deni olarak ucuz konut ihtiyacını ve akraba ve hemşerilik ilişkilerini öncelikli olarak belirtme- leri bu alanlara “dışarıdan” büyük bir nüfusun akmadığını ve piyasanın kendi iç dinamikleri ile oluştuğunu göstermektedir. Zaman içerisin- de dönüşen gecekondu alanları aynı zamanda emekçilerin yatırım yaptıkları bir mecradır. Tüm birikimlerin yatırıldığı aynı zamanda tek mobilite aracı olan gecekonduların ellerinden alınması ihtimali bu alanlarda ortaya çıkan di- rencin önemli bir nedenidir (Kuyucu, 2009).

Başıbüyük’te “Yasallaşma” Süreci

Maltepe bölgesinin ilk imar planı 1945 yılında yapılmıştır. Bu imar planına göre tren istasyo-

nu ve demiryolu hattı çevresi yerleşme alanı olarak belirlenmiştir. Ancak pratikte gelişme farklı olmuş ve Maltepe’deki yerleşme alanı 1960’tan sonra yeni açılan Ankara Asfaltı yö- nünde doğuya ve kuzeydoğuya doğru hızla ge- lişmiştir (Aksel, 1994: 282). Mahallenin bağlı bulunduğu Maltepe Belediyesi, 09.02.1981 ta- rih ve 57 sayılı bildiri ile İstanbul Anakent Be- lediyesi’ne bağlı Şube Müdürlüğü’ne dönüştü- rülmüş daha sonra 1985 yılında Kartal Beledi- yesi’ne bağlanmıştır. Ancak Ankara Asfaltı ke- narındaki sanayi tesislerinde çalışanların kur- dukları gecekondu yerleşmelerinin zamanla gelişmesi, İstanbul’daki birçok semt gibi Mal- tepe’nin de ilçe yapılmasıyla sonuçlanmıştır. 1992 yılında Maltepe, Kartal ilçesinden ayrılıp ilçe olmuş, aynı yıl 1 Kasım’da “Ara Yerel Se- çimler” sonucunda Maltepe’de belediye kurul- muştur.

Çok eski bir yerleşim olan Başıbüyük Ma- hallesi’nin köy statüsünden çıkması, 1980 yılın- dan sonradır. Bir gecekondu mahallesinin tipik gelişim özelliklerini dönemsel olarak da yansı- tan Başıbüyük Mahallesi’nde gecekonduların kurulmasındaki hareketlenmenin 1970’ ler de başladığı, gecekondunun ve kent toprağındaki kritik dönüşümün ise 1980 sonrası dönemde olduğu görülmektedir. Bu tarihten sonra başla- yan ve günümüze kadar gelen neoliberal yeni- den yapılanma süreci kendi içinde iki farklı dö- nem olarak ayrılmaktadır. Mahallede 1980’den 2000’li yıllara kadar dönemin ekonomi politi- kasına uygun olarak gecekonduluların bizzat piyasanın yaratıcısı olarak yer aldıkları bir ye- niden yapılandırma süreci söz konusudur. 2000’lerden sonra ise mahallenin şekillenmesi- ne etki eden politikalar, aktörler ve gecekondu- luların sürece katılımı açısından oldukça farklı

bir dönüşüm yaşanmıştır. Her iki dönem, neoli- beral kentsel politikalarla oluşan yeniden yapı- lanmayı içerse de ve birbirinin devamı olabile- cek özellikler taşısa da, bu politikalar güç ilişki- lerinin yapısı ve rantın dağıtımı itibariyle farklı etkilere sahiptir. Bu nedenle 2000 sonrası dö- nem bu makalede “kentsel dönüşüm” kavramı çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Yukarıda da belirtildiği gibi 1980 sonra- sında Başıbüyük Mahallesi için en önemli ge- lişme, ANAP hükümeti tarafından 1984 yılın- da bu mahalledeki gecekondulara tapu tahsis belgelerinin verilmesi olmuştur. Diğer gece- kondu mahallelerinde olduğu gibi bu durum, mahallede çok katlı yapılaşmanın artışını da beraberinde getirmiştir. 1980’li yılların ortala- rına gelindiğinde Başıbüyük’ün nüfusu artık 10.000 kişiyi aşmış durumdadır. Eskiden E-5 ve Ankara Asfaltı denen D-100 Karayolu’nun doğu ve kuzeyinde kurulan gecekondular kısa zamanda Başıbüyük, Gülsuyu ve Gülensu, Ay- dınevler, Zümrütevler ve Esenkent gibi mahal- leleri oluşturmuştur. 1980 sonrasında yaygın- laşan ve ayrıca “yasallaşan” gecekondu alan- ları, yeni birçok mahalleyi yaratmıştır. Sahra- yıcedit, Fikirtepe, Merdivenköy, Tünelağzı, Kurtköy, Gülsuyu, Yeşilbağlar, Taşlıbayır Mahalleleri Maltepe’ye bağlı ve kentin doğu kısmındaki 1980 dökümünde yer alan yasalla- şan mahallelerdir.

1984’te verilen tapu tahsis belgeleri ile bir- likte Başıbüyük Mahallesi’ndeki konut, nüfus ve mülkiyet ilişkilerinde değişimler başlamıştır. Başıbüyük Mahallesi’nde yaptığımız anket so- nuçlarına göre Başıbüyük’teki konutların % 63,2’lik oranı gecekondu ya da kaçak yapı ni- teliğindedir. Mahalle, % 29,3 oranında arsa tapusuna sahip apartman dairesinin varlığına

rağmen gerek konut türü itibariyle gerekse sos- yal dokusu itibariyle bir gecekondu mahallesi özelliğini belirgin olarak taşımaktadır. Başıbü- yük’te 1980 sonrası çıkarılan yasalarla getiri- len aflardan yararlanarak tapu tahsis belgesi alanların oranı yüksektir (% 48,4). Ancak ha- nelerin % 17’si hisseli tapuya sahip iken % 15’inin de hiçbir belgesi bulunmamaktadır ki bu kesim özellikle 1990’lardan sonra mahalle- ye yerleşenlerden oluşmaktadır.

Başıbüyük Mahallesi’nde anket yapılan ha- nehalklarının % 69,4’ü ev sahibi, % 22,5’i ki- racıdır; % 8,1’i ise akrabasına ait evde otur- maktadır. Başıbüyük’te apartman türü yapıla- rın artmasıyla birlikte kiracılık oranlarının da artış gösterdiği izlenebilmektedir. Ev sahibi olanların % 79,8’i gecekonduda yaşarken, ki- racıların % 68,1’i ve akrabasına ait evde otu- ranların % 56’sı tapulu apartman dairesinde oturmaktadır. Projenin ilk etabının gerçekleş- tirileceği tepe bölgede bulunan 400 dönümlük alanda toplamda 990 bina ve ayrı üniteler ola- rak da 1.762 hane bulunmaktadır (Görüşme 3, 2010; Kuyucu, 2009: 239). Bunların 506 tanesinin tapu tahsisi, 473 tanesinin ise hiçbir belgesi bulunmamakta; 11 tanesinin ise tapusu bulunmaktadır. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Başıbüyük Mahallesi’ndeki tapulu arazi- lerin çoğu mahallenin alt kısmında bulunan bölgededir. Tepede bulunan tapu tahsis belge- si ağırlıklı bölge kentsel dönüşüme karşı şid- detli çatışmaların yaşandığı bölgedir ve mahal- lenin tamamı kentsel dönüşüm alanı ilan edil- diği halde özellikle mülkiyet ve yapılaşma farkları nedeniyle iki bölge birlikte hareket et- memiştir.

Başıbüyük’te Ev Sahibi Olmanın Kurtaramadıkları: Gecekondu, Yoksulluk ve İşsizlik

Bu bölümde mahallenin fiziki mekânının şekil- lenişi, mülklerin elde ediliş biçimleri ve ardından da mahallenin sosyo-politik ve ekonomik yapısı incelenmekte, araştırma sonuçlarından elde edi- len veriler ışığında ev/gecekondu sahibi olmak ile “zenginleşme” arasındaki gerilimli ilişki tar- tışılmaktadır. Farklı ekonomi politik aşamalar içinde mahallede ev/gecekondu sahibi olmanın bilgisi verilerek bugünkü politikalarda göz ardı edilen kimi noktalara değinilmeye çalışılacaktır.

Bir Mahallenin Kuruluş Rasyoneli: “Emek Piyasasının Gündelik Alanını Kurmak”

Smith (2006: 149) kenti, emek piyasasının gündelik alanı olarak tarif eder. Kenti politik iktisat çerçevesinde yorumlayan farklı kent bi- limcileri, kent ile emek dünyası arasındaki bu ilişkiyi çok temel bir argüman olarak ele alır- lar.6 Kent mekânı emeğin yeniden üretiminin

mekânıdır ve bu nedenle üretim ilişkilerinden doğan çelişkileri taşımaktadır (Castells, 1977; Gottdiener, 2001). Bir yerleşim yerinin kuruluş rasyonellerini belirleyen en güçlü etmenin eme- ğin ve dolayısıyla yaşamın kuruluş ihtiyaçları ile gerçekleşiyor olması buradaki vurguyu an- lamlı kılmaktadır. Mahalleye ait bilgiler detay- lı biçimde incelendiğinde, mahalleyle arsa-ev edinme ile ilişkilenmenin çok boyutlu anlamlar

6 Kent mekânı ve üretim ilişkileri üzerine geniş bir literatür

Outline

Benzer Belgeler