• Sonuç bulunamadı

Emlak ve Eytam Bankası, 196 yılında Türkiye Emlak Kredi Bankası Anonim Ortaklığı’na devredilmiştir Ban-

Mevzuat, Aktörler ve Hâkim Söylem Asuman Türkün Şükrü Aslan Besime Şen

4 Emlak ve Eytam Bankası, 196 yılında Türkiye Emlak Kredi Bankası Anonim Ortaklığı’na devredilmiştir Ban-

kanın en önemli projeleri arasında 1946 tarihinde ta- mamlanan ve Ankara’daki üst düzey bürokratlara lojman olarak yapılmış olan 434 konutluk Saraçoğlu Mahallesi bulunur. Banka, 1946 yılından 1988 yılına kadar pek çok konut projesinin gerçekleştirilmesinde önemli bir görev üstlenmiştir. Ankara’da Yenimahalle, Etlik ve Telsizler, İstanbul’da Levent, Koşuyolu, Emekli Subay Evleri ve Ataköy, İzmir’de Denizbostanlısı, Edirne’de Mimar Sinan ve Eskişehir’de Yunuskent’in yanı sıra Urfa, Çankırı ve Diyarbakır’da inşa edilen konutlar 1988 yılına kadar ger- çekleştirilen önemli projelerdir. 1988’de Türkiye Emlak Kredi Bankası, Anadolu Bankası ile birleşerek Türkiye Emlak Bankası A. Ş. kurulmuştur. Emlak Bankası 2001’de Ziraat Bankası ile birleştirilerek kapatılmıştır (http://tr.wikipedia.org ve www.ziraat.com.tr)

bağımsız olmamıştır. Ülkede sanayileşme poli- tikalarına bağlı olarak artan fabrikalar ve çev- relerinde oluşan yerleşimler, işçi konutları so- rununu hep gündemde tutmuştur. 1940’larda işçi konutlarının desteklenmesi, dar gelirli ke- simlerin konut sorununu çözmek için geliştiril- miş önemli bir politikadır. Bu girişimler sonu- cunda kamu fabrikalarında çalışan işçi ve me- murlar için lojman yapımları gerçekleştirilmiş- tir; bunların en iyi örnekleri Nazilli, Ereğli, Kayseri ve Hereke’deki Sümerbank kumaş fab- rikalarında görülür. Ayrıca, yine 1940’lardan başlayarak işçilerin barınma ihtiyacını karşıla- mak üzere ucuz faizli kredi imkânları sağlan- mıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu gibi bazı ku- ruluşlar kooperatifleşme koşuluyla konut kre- disi vermeye başlamıştır. Türk-İş Sendikası üyelerine SSK kredisi kullandırarak Ankara Aydınlıkevler’in kuzeyinde bir toplu konut si- tesi gerçekleştirmiş, daha sonra aynı uygulama Karakusunlar Köyü yakınında tekrarlanmıştır. İstanbul’da ise Merter’de önemli uygulamalar yapılmıştır. Devlet Demir Yolları, Emekli San- dığı ve Askerî Fabrikalar Emeklilik ve Yardım- laşma Sandığı gibi kuruluşların yanı sıra basın kuruluşları ve üniversite çalışanlarının oluştur- duğu kooperatiflerin de özellikle 1960’lardan sonra kent mekânında yaygınlık gösterdiği bi- linmektedir. Bu dönemde kurulan Öğretmen- ler Bankası ve Vakıflar Bankası ipotek kredisi verme yetkileri ile ucuz konut yapımı için mali kaynak sunmaya çalışmıştır. Kamu kuruluşla- rının elinde bulunan arsaları kooperatiflere tahsis etmesi de bir başka uygulamadır.5 Bü-

tün bu düzenlemeler değerlendirildiğinde, sı- nırlı sayıda ve gelir düzeyleri nispeten yüksek

5 Bkz. Sey, 1998; Türel, 1987; Tekeli, 1987, 1994a; Keleş, 1966; Adam ve diğ., 2009; Türkün, 2011a.

bir sigortalı işçi veya memur grubunun konut talebinin karşılanabildiği görülür. Bu koşullar altında, göçmen nüfusun ve düşük gelirli çalı- şanların ilk seçeneği “gecekondu” olmaya de- vam etmiştir.

İthal İkameci Sanayileşme Hamleleri ve Tarımda Yapısal Dönüşüm: 1950-1960 Dönemi

1950’li yıllar Türkiye’nin çok partili yaşama geçiş yıllarıdır. Bu yıllarda kalkınmanın özel sermaye birikiminin artışı ile gerçekleşebileceği görüşü hâkimdir. Nitekim 1948-1950 yılları arası alınan Marshall Yardımı’nın traktör itha- latı ve karayollarının yurt çapında geliştirilme- si yönünde değerlendirilmesiyle kapitalist ta- rımsal üretimin de altyapısı oluşturulmuştur. Sonuç olarak bu dönemde tarımsal üretimin ve ihracatın ciddi bir biçimde arttığı görülür. Ay- rıca ithal ikameci sanayileşme ile birlikte, tek- noloji, yatırım malları ve ara malların ithal edildiği, nihai ürünlerin ise ülkede yerli-yaban- cı ortaklığı ile üretildiği bir montaj sanayileşme süreci başlamıştır. Bu dönemde KİT’ler aracılı- ğıyla özel sektöre ciddi bir sermaye aktarımı sağlanmıştır; bu aktarım hem özel sektöre ucuz hammadde, ara ve yatırım malları sağlanması hem de KİT’lerde yapılan üretimin satışının özel sektöre bırakılması yoluyla gerçekleştiril- miştir. Bu yıllar aynı zamanda Türkiye’de önemli ekonomik, siyasal ve toplumsal deği- şimlerin yaşandığı, Müslüman burjuvazinin yaratılmaya çalışıldığı, savaş zenginlerinin or- taya çıktığı ve sermayenin ciddi bir biçimde el değiştirdiği dönemdir.6

İthal ikameci sanayileşme ve tarımda ciddi

6 Bkz. Bayülken ve Kütükoğlu, 2010; Keyder, 1995; Kepe- nek, 1995; Boratav, 2003.

bir çözülmeye yol açan gelişmelerle birlikte ülke içindeki nüfus hareketlerinin de büyük ivme kazandığı görülür. Başta İstanbul olmak üzere, sanayi gelişiminin yaşandığı kentler hızlı bir göç akınıyla karşı karşıya kalmışlar- dır. Dolayısıyla, İstanbul yeniden Türkiye’nin en fazla göç alan ve en fazla sermaye çeken sa- nayi ve hizmet kenti haline gelmiştir. Büyük sermaye, özellikle ithal girdilere olan bağımlı- lık nedeniyle, İstanbul, İzmir ve Kocaeli gibi ülkenin dışa açıldığı kentlerde yer seçmeyi ter- cih etmiştir. Büyük işletmelerle girdi-çıktı iliş- kisi içinde olan küçük ve orta boy sanayi ve hizmet sektörleri ile birlikte işgücü de bu kentlerde yığılmaya başlamıştır (Ataay, 2001). İstanbul’un Türkiye ekonomisi içinde artan önemine paralel olarak, 1950’lerden sonra ulaşım, enerji gibi önemli altyapı yatı- rımlarından, kredi ve teşviklerden ve kamu yatırımlarından önemli paylar aldığı görülür. Bu durum 1960’lı ve 1970’li yıllarda da arta- rak devam etmiştir (İstanbul Valiliği, İl İstih- dam Kurulu, 2007).

Bu yıllarda İstanbul’daki nüfus hareketleri- ni incelediğimizde, kentin yıllık nüfus artış hı- zının göçün yoğun olduğu dönemlerde Türkiye ortalamasının iki katını aştığı görülür. 1945- 1950 döneminde Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı ‰ 21,7 iken bu oran İstanbul için ‰ 54,8’dir. 1965-1970 döneminde bu oranlar sı- rasıyla ‰ 25,2 ve ‰ 54,9’dur. İstanbul’da nü- fus artış hızı 1975-1980 döneminde bir miktar azalmıştır; ancak 1980 sonrasında geliştirilen ihracata yönelik sanayi ve iktisat politikalarına bağlı olarak yeniden artarak 1985-1990 döne- minde ‰ 44,8’e yükselmiş ve 2000’li yıllara kadar Türkiye’deki nüfus artış hızının iki katı- na yakın bir seviyede kalmıştır (Tablo 3.1).

İstanbul’a yönelen bu yoğun göç barınma sorununu ağırlaştırmakta ve bu meselenin çö- zümünü politik söylemin merkezine yerleştir- mektedir. Bu dönemde barınma sorununu çöz- mek üzere kurumsal yetki ve sorumluluklar konusunda çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. Bunların ilki 1951 yılında, 5656 sayılı Belediye Kanunu ile konut üretiminin, belediyelerin zo- runlu görevlerinden biri olarak tanımlanması- dır. Bir başka önemli gelişme de kentlerin ve köylerin imarının giderek bir zorunluluk haline gelmesi ve bu karmaşanın bir düzene kavuştu- rulması amacıyla 1958 yılında İmar ve İskân Bakanlığı’nın kurulmuş olmasıdır. Konut soru- nunun merkezî düzeyde ele alınacağını somut olarak anlatan bu yasaya göre bakanlığın ko- nut alanındaki görevleri arasında; ülke çapında

konut gereksinimini tespit etmek ve çözüm yol- larına dair kısa ve uzun vadeli programlar yap- mak, ıslah edilmesi gereken konutların ıslah ve tasfiyelerini gerçekleştirmek, özellikle ihtiyaç sahiplerinin konut talebini karşılamak, toplu konut yapımını teşvik etmek, çeşitli kurumlar tarafından verilen konut kredilerini ve bu amaçla yapılan yardımları düzenlemek yer al- maktadır. Ancak bütün bu düzenlemeler kente göç ederek sanayinin emek gücünü oluşturan dar gelirli çalışan kesimlerin formel konut pi- yasası içinde konut edinebilmelerinin koşulla- rını yaratmaya yetmemiştir.

İstanbul’da Sanayi ve Gecekondu Gelişiminin Dolaysız İlişkisi

İstanbul’da 1950’lerden itibaren gecekondu alanlarının saçaklanan üretim alanları etrafında yoğunlaştığı görülür. Tümertekin’in (1997) İs- tanbul örneğinde gayet ayrıntılı olarak anlattığı gibi sanayinin yer seçme ve üretim süreçleri ile gecekondulaşma arasındaki dolaysız bağ açık şekilde gözlenmektedir. İlk gecekondu yoğun- laşması, 1946 yılında dericilik ve dokuma sana- yinin toplandığı Kazlıçeşme-Zeytinburnu’nda başlamıştır. Mart 1949’da İstanbul’da gecekon- duların sayısı 5.000’e ulaşmıştı ve bunların 3.000’den fazlası bu bölgede toplanmıştı. 1950’lerin başında Zeytinburnu’ndan sonra ikinci büyük gecekondu gelişmesi Taşlıtarla’da olmuş; Rami Kışlası’nın kuzeyine ilk olarak Su- lukule’de evleri yıkılan Çingeneler yerleşmiştir. Eyüp, Topçular, Topkapı-Maltepe civarında yoğunlaşmış olan dokuma ve lastik sanayileri bu bölgeyi cazip hale getirmiş, Kartal’da yerleş- miş olan göçmenlerin de gelmesiyle yerleşim bü- yümüştür. Ancak en büyük ivme 1950-1951 yıl- ları arasında Bulgaristan’dan gelen göçmenler TABLO 3.1

Türkiye ve İstanbul’da Toplam Nüfus ve Yıllık Nüfus Artış Hızları (1927-2009) Yıllar Türkiye nüfus Türkiye (‰) İstanbul nüfus İstanbul (‰) 1927 13.648.270 806.863 1935 16.158.018 21,1 883.599 11,4 1940 17.820.950 19,6 991.237 23,0 1945 18.790.174 10,6 1.078.399 16,9 1950 20.947.188 21,7 1.166.477 15,7 1955 24.064.763 27,8 1.533.822 54,8 1960 27.754.820 28,5 1.882.092 40,9 1965 31.391.421 24,6 2.293.823 39,6 1970 35.605.176 25,2 3.019.032 54,9 1975 40.347.719 25,0 3.904.588 51,4 1980 44.736.957 20,7 4.741.890 38,9 1985 50.664.458 24,9 5.842.985 41,8 1990 56.473.035 21,7 7.309.190 44,8 2000 67.803.927 18,3 10.018.735 31,5 2007 70.586.256 5,7 12.573.836 32,5 2008 71.517.100 13,1 12.697.164 9,8 2009 72.561.312 14,5 12.915.158 17,0

Kaynak: TÜİK, Genel Nüfus Sayımları, 1965-2000; Adrese Dayalı

için burada devlet tarafından evler yapılmasıyla başlamıştır. 1954’te Yugoslavya’dan gelen göç- menlerin de gecekondu yaparak yerleşmesiyle Taşlıtarla önemli bir gecekondu alanı olmuş; 1963 yılında Gaziosmanpaşa adını alarak ilçe olmuştur. Üçüncü önemli gecekondu gelişimi ise Veliefendi Hipodromu’na yakın Osmaniye Kö- yü’nde yaşanmıştır; Bakırköy’deki sanayi kuru- luşlarında çalışanlar açısından bu bölge cazip bir yerleşim alanıdır (Tekeli, 1994a, 1994b).

1954’ten sonra Haliç civarında zararlı kabul edilen üretime sınırlamalar getirilmiştir. Bu dö- nemde üretim, surların dışında Alibeyköy, Ra- mi-Topçular, Topkapı-Sağmalcılar, Kazlıçeşme- Zeytinburnu’nda toplanarak kenti çevrelemişti. Bu alanların belediye sınırları dışında olması ve köy kanununa tabi olması hem sanayinin hem de gecekonduların yerleşmesine kolaylıklar sağ- lamıştır. Bu bölgelerde tapu idareleri yoluyla if- raz ve parselasyon işlemlerinin yapıldığı; 1953’te kentin çevresinde bu yollarla 150.000 parselin oluştuğu, 1961’de bu sayının 700.000’i aştığı tahmin edilmektedir. 1953 yılındaki gecekon- dulara tapu verilmesini sağlayan af yasası bu alandaki gelişmeyi hızlandıran önemli etkenler- den biridir. Bütün bu gelişmelere paralel olarak, belediye sınırları dışında bir gecekondu halkası ortaya çıkmıştır. Köy statüsündeki bu alanlar birtakım emlakçılar tarafından parsellenerek sa- tılmış ve toprak tapusuna sahip gecekonduların ilk örneklerini oluşturmuşlardır.7 Bu yıllar ara-

sında surlara yakın gelişen gecekondu halkasın- dan daha uzakta üç noktada gecekondu gelişimi yaşanmıştır; bu nüveler sonraki yıllarda bu

7 Bu alanlara örnek olarak Beşyüzevler, Berec Pil, Sağmal-

Outline

Benzer Belgeler