• Sonuç bulunamadı

Hastanenin kapasitesinin arttırılması, hastane kurum ta rihinde 1976 olarak verilmektedir Dolayısıyla görüşme

Bir Kentsel Dönüşüm Sınaması Besime Şen Hade Türkmen

4 Hastanenin kapasitesinin arttırılması, hastane kurum ta rihinde 1976 olarak verilmektedir Dolayısıyla görüşme

reketi” gerçekleştirilmiştir. Başıbüyük gibi yeni yerleşimler bu hareketin hedefi içinde olma- mışlardır. Bu yerleşimler başta o yılların sana- yisi için gerekli yatakhaneler olarak şekillenir- ler. 1980 sonrasında Maltepe ilçesine bağlana- cak olan Kartal ilçesine bağlı Küçükyalı 1960’ta belediye olur ve hızlı bir yapılaşma sü- recinin içine girer (Yurt Ansiklopedisi, 1981: 4007). Küçükyalı’nın 1960’ta belediye olması ile yanı başındaki köy statüsündeki Başıbü- yük’te bu yıllarda gerek nüfusta gerekse sosyal ve ekonomik yapıda meydana gelen gerileme arasında bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmakta- dır. Küçükyalı’nın bu yıllarda nüfusunun art- ması, buna paralel olarak Başıbüyük’ün geride kalmasında ulaşım akslarındaki kolaylıklar, sanayi gelişim alanlarına olan yakınlık ve arazi yapısının yapılaşmaya daha elverişli olması gi- bi nedenler etkili olmuştur. İbrahim Gürler (2004) bu süreci şu şekilde anlatmaktadır:

Başıbüyük halkı zamanla Küçükyalı’ya, Malte- pe’ye, Yalı Mahallesi’ne doğru taşınmaya baş- ladılar. İskeleye topladıkları sebze ve meyveleri taşımanın kolaylığı yüzünden. Ben iddia ediyo- rum, Küçükyalı’nın Maltepe’nin kökleri Başı- büyük halkından oluşuyor. İlk nüfus yoğunlu- ğu aslında Başıbüyük’teydi. İlçenin adı aslında Başıbüyük olmalıydı.

1960 sonrasında Başıbüyük yerleşmesinde- ki gerilemenin en önemli göstergesi nüfusunda- ki azalmadır. Reşat Ekrem Koçu (1961) bu sü- reci şöyle aktarmaktadır:

120 hane olan köy, 1960 yılında 70 haneye in- miş bulunuyordu; Başıbüyük köylüsünün sattığı Küçükyalı bostanlarında, bahçelerinde İstan- bul’un namlı bir yazlığı kurulup gelişince, hali vakti yerinde olup da Küçükyalı’daki toprakları-

nı elden çıkarmamış olanlar nüfus kayıtları köy kütüğünde kalmak üzere oraya hicret edip yer- leşmişlerdir. Köy nüfusu her ne kadar 650 kişi görünür ise de bunların hepsi köyde oturma- maktadır. Bin nefis köy sakinleri 350-400 can arasındadır. Halen köyde oturanların bir kısmı da bahçıvan-sağmalcı olarak geçinir. (s. 2185) 1963 yılında 24 haneye kadar düşen yerle- şimde 1966 yılında yerleşim 50 haneye çıkmış- tır. Öte yandan köyün nüfusu azalıyor olsa da belli başlı altyapı hizmetleri köyde mevcuttur. Ancak bu hizmetler şu anda mahallenin yayıl- dığı alanda değil, muhtarlığın da bulunduğu eski köy merkezinde bulunmaktadır. Mahalle- deki su sorunu da çok öncelerden mahallelinin gayretleri ile Kayışdağı suyunun mahalleye ge- tirilmesi ile çözülmüş, 1968’de elektrik ve son- rasında da televizyon hanelere girmiştir. Tarım ve hayvancılığın başlıca geçim kaynağı olduğu köyde 1960 yılında köyün iyi durumda olma- yan bir ilkokulu, iki bakkalı, bir kahvesi var- dır. Köy bütün ihtiyaçlarını, başta ekmek, et olmak üzere Küçükyalı ve Maltepe çarşıların- dan temin etmekteydi (A.g.e., s. 2186). 1966 yılında mahalleye minibüs getirilene kadar, Maltepe merkezine toprak bir yol üzerinden 1 saatlik bir yürümeyle ulaşılmaktaydı.

Mahallede eğitim tesisi olarak önce 120. Yıl Ziraat Bankası İlköğretim Okulu kurul- muştur. Bu okul mahallede yer alan bölge par- kının aşağısındadır. Bahsi geçen ilkokul, Sürey- ya İlmen’in Narlı Çiftliği’ni alıp buraya yerleş- mesinden sonra 1900’lerin başında Cami ile aynı zamanda yaptırılmıştır. Fakat araştırma kapsamında eski yerleşimcilerle yapılan görüş- meciler arasında bu ilkokulda okuyanlara rast- lanmıştır. 1989 yılında da şu anda ilköğretim okulu olarak hizmet veren Yılmaz Mızrak Or-

taokulu, 1994 yılında ise Atatürk İlköğretim Okulu yapılmıştır.

1976 yılında Süreyya İlmen Hastanesi’nin kapasite artırması ile 1960’larda yaşanan nüfus gerilemesi aşılmış hatta nüfus hızla artmaya baş- lamıştır. Kapasite artırımı sırasında inşa edilen binalarda çalışan inşaat işçilerinden bir kısmı daha sonra hastanede çalışmaya devam etmiş ve hastanenin çevresine yerleşmişlerdir. Aynı dö- nemde yeni sanayi alanları kente giriş-çıkış yol- ları çevresindeki alanları çevrelemeye başlamış- tır (Yurt Ansiklopedisi, 1981: 4006). Anadolu yakasında sanayi kullanışları Ümraniye ve Kurt- köy sanayi alanları ile Ankara asfaltı boyunca Tuzla-Yakacık-Çayırova-Gebze ekseni boyunca yayılmıştır. Sanayi yerleşmelerinin çevrelerinde boy veren Soğanlık, Yakacık, Ümraniye, Fikir- tepe, Gülsuyu, Gülensu gibi yerleşimlerden biri de Başıbüyük’tür. Bu dönemde kentin nüfusu 2,5 milyonu aşmış, semt sayısı ise 61’e çıkmıştır. Doğu yakasının (Anadolu Yakası) çevre beledi- yelerindeki nüfus, bu yakadaki merkez belediye içindeki ilçe merkezlerinden daha hızlı bir artış göstermiştir (Yurt Ansiklopedisi, 1981: 4006). 1975’te çevre belediyelerin nüfusu, doğu yakası toplam nüfusunun 1/3’ünden fazladır. 1970- 1980 arasında çevre belediye nüfus artışı bu ya- kadaki en yüksek oranına ulaşmıştır (A.g.e., s. 2007). En fazla nüfus artışı gösteren belediyeler ise Maltepe, Kartal, Küçükyalı, Ümraniye ve So- ğanlık’tır (A.g.e., s. 4007).

ANAP’tan Kentsel Dönüşüme Kalan Miras: Tapu Tahsis Belgesinin Sihri

Gecekondu, Türkiye kentleri açısından işçileş- me tarihinin aynası aynı zamanda da hanesidir. Fakat gecekondu sadece işçilerin değil, 1940’lardan itibaren (sosyal) konut arzının ye-

tersizliği nedeniyle memur ve diğer yoksul ke- simlerin de hanesi olmuştur. Kentin toplumsal tarihine ışık tutan bu olgu, gecekondunun sa- dece konuttan ibaret bir süreç olmadığını gös- terir. Toplumsal yaşamın sosyal ve mekânsal olarak kuruluşunu ve örgütlenişini içinde ba- rındıran gecekondu olgusu, bugün kentsel dö- nüşüm politikalarıyla farklı bir evreyi yaşa- maktadır. Dahası bir dönemin gecekonduları bugün kapsamlı inşaat faaliyetleriyle adeta so- na yaklaşmaktadır. Ama Davis’in (2010) fark- lı ülkelerin farklı kentlerinden verdiği örnekler- de olduğu gibi Türkiye’de de gecekondu kent- lerin çeperlerinde artmaya devam etmektedir.

Türkiye’de 1940’ların sonlarında başlamış ve 1970’li yıllarda hızlanmış olan gecekondulaş- ma süreci büyük oranda gecekonducuların ken- di bireysel ve aile-akrabalık-hemşerilik gibi ka- pasiteleri ile gerçekleşmiştir. Bu tür bir gelişme öyküsüne “politik mahalleler”in kuruluş biçim- leri eklendiğinde, sürecin gelişimi açısından poli- tik kapasitelerin de etkili olduğu görülmektedir (Aslan, 2005; Şen ve Aslan, 2011). Bu dönemle- ri ekonomik açıdan değerlendirdiğimizde ise ilk gecekonducuların aynı zamanda kendi evleri ve mahalleleri için gereken alt yapı ve fiziksel çevre koşullarını gerçekleştirenler olduğu görülür. Ya- ni mahalleye henüz yatırımcı girmiş değildir. Ancak arazileri satan belli kişi ve gruplar olduğu gibi, gecekondulara inşaat malzemeleri sağla- yanlar da mevcuttur (Aslan, 2005). Dolayısıyla gecekondunun kendine özgü bir piyasası vardır. Fakat 1980 askerî darbesiyle hayata geçirilmeye başlanan neoliberal politikalar gecekondular için de farklı bir dönemi başlatmıştır. Bu dönem imar aflarıyla simgeleşir. Tam anlamıyla popü- list politikalarla nitelik kazanan bu dönemde ge- cekondular apartmanlaşmaya başlar ve mahal-

leye müteahhitlerin girişi söz konusu olur. Böy- lece gecekondu mahalleleri artık yatırımcıların ilgisini çekmeye ve gecekonducular da kent ara- zisi vesilesiyle piyasa ilişkileri içinde yer almaya başlar. Devam eden göçlerle İstanbul’da oluşan yeni yatırım yerlerine rağmen, bu mahalleler ya- tırım potansiyellerini korumuştur. Bu süreç, ge- cekonducuların her türlü birikimlerini evleri ve bahçeleri için kullandıkları bir dinamikle geliş- meye devam etmiştir. Sürecin sanayisizleşmenin ya da sanayinin yer değiştirmesinin somut etkile- rinin görülmesine kadar devam ettiği söylenebi- lir. 2000’lerden sonra sanayisizleşmenin etkisiy- le mahalledeki sosyo-ekonomik dinamiklerin gerilemesiyle farklı bir dönem başlamıştır. Sana- yisizleşme işçi sınıfının kentteki mevzilerinin ve uzun vadeli haklarının kaybı olarak ilk etkilerini 1990 sonrasında göstermeye başlar. Büyük üre- tim alanlarının kentin dışına taşınması yönünde- ki plan kararları 1980 sonrası itibariyle alınsa da özellikle kent içindeki büyük sanayi havzaları- nın kent dışına taşınması günümüze kadar de- vam eden bir olgu oldu (Öktem, 2006). Bu du- rum en çok sanayi havzalarının etrafındaki gece- kondu mahallelerini etkiledi. İşsiz kalmak ya da sanayinin yeni yerlerine göç etmek ile baş başa kalan gecekondulu işçileri başka bir olgu daha beklemekteydi: Kentin başka sektörlerinde gü- vencesiz, geçici işlerde çalışmak. Bu etkiler aynı zamanda bu kesimin çocuklarını, yani oldukça kalabalık bir genç nüfusu etkilemesiyle, mahal- lelerde sokak başlarında toplanıp zaman öldü- ren genç erkek grupları gibi artık farklılaşmış mahalle içi görüntülerini yarattı (Berner, 2005; Kurtuluş, 2005; Şen ve Aslan, 2011).5

5 Bu kesim için kentsel dönüşümü meşrulaştırmaya çalışan

Outline

Benzer Belgeler