• Sonuç bulunamadı

Kentleşme Sürecinde Mahalle Sakinlerinin Ekonomik İlişkilerinin Tahlili

2. ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ

2.6. Kentleşme Sürecinde Mahalle Sakinlerinin Ekonomik İlişkilerinin Tahlili

Robert Redfield modernleşme sürecini kır toplumundan kentsel topluma geçiş olarak değerlendirmiştir.111

Bu nedenle kentsel alanlarda, fertlerin sosyal ilişkileri, ekonomik davranışları, hayat tarzları ve değerleri modern yapıların referansında dönüşüme maruz kalmaktadır. Kırdan kente gelen bireyler, geleneksel yapılardan modern ve dünyevi yapılar içerisinde yeni normlar ile şekillenmiş bir sosyal düzene ayak uydurmak zorundadırlar. Weber gibi bazı Sosyologlar, bu düzende bireylerin zihinsel olarak da değişmesi gerektiğini belirtir. Birey kentsel mekanlarda oluşmuş yaşam ağında, rasyonel tutumlar geliştirip, bu yapıya göre davranış ve pratikler üretmelidir.

Weber’e göre, rasyonalizmin bir anlamı soyut, kuramsal düşünebilmek, diğer anlamı ise pragmatik bir gaye, mevcut olanak ve seçeneklerden en doğrularını tercih ederek metodik bir şekilde varmaktır. Yani, bir hedefe varmak için gelenek ve karizma duygudaşlığının etkisinden kurtulup pragmatik ve akli yöntemler kullanabilmek olduğunu savunmaktadır.112 Zihniyetin rasyonelleşmesi, bir başka ifadeyle “iktisadileşmesi” kavramı, tutum ve davranışlarda daha önce egemen olan geleneksel motiflerin yerine; tutum ve davranışlarda duygusallıktan uzak, mantıklı ve

110

Murat KARATAŞ, 22 yaş, Öğrenci; Metin GELMEZ, 25 yaş, Öğrenci; Duygu YALÇIN, 21 yaş, Öğrenci

111 Yörükan, Ayda: Şehir Sosyolojisinin ve İnsan Ekolojisinin Teorik Temelleri, Nobel Yayınları, Anakara, 2005, s. 54.

112

Özyurt, Cevat: Yirminci Yüzyıl Sosyolojisinde Kentsel Yaşam, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 10 Sayı 18 Aralık 2007 ss.111-126, s. 114-121

hesaplı olmayı içeren rasyonelliğin başat olarak kabul edilmesi olarak ifade edilebilir.113 Sabri ÜLGENER’e göre “Rasyonalizm”, gelenekle bütün bağlarını koparıp her şeyi aklın denetimine ve hesapçı mantığına uyduran ve bütün bir medeniyet dünyasına damgasını vuran temel bir anlayıştır. Bu anlayış bilim, sanat, mimari, eğitim, müzik ve hukuk gibi din ile iktisadî dünya ve buna benzer yapıları kendi süzgecinden geçirip bir çizgide toplar.114

İktisadî hayattaki metodik115

yaşantının en ciddi etkisi ve yansıması, maliyet minimizasyonu ve kâr maximizasyonunda gerçekleşiyor. Bu alamda fertler matematikten ileri derecede yararlanmaktadır. Nitekim iktisat bilimindeki Marjinalizm hareketi bu ruhun tipik bir yansıması olarak kabul edilebilir. Mutlu olmak için zevk almak ya da üründen sağlanan hazzı en yüksek dereceye çıkarmak gerektiği düşüncesi, ekonomik rasyonalizmin yönettiği bireysel seçim mantığı olarak çıkarcılık ve faydacılık hedeflerin temel dayanağı haline gelmiştir. Fayda maksimizasyonu amacının yanında para peşinde koşma ve yüksek kazanç sağlama emeli, ekonomi biliminin ilgi odağı haline gelen bireyin rasyonel seçim eğilimi matematiksel hesaplamalar116, bireylerin kentteki iktisadi ilişkilerinde önemli yer tutar.

Kentli insanı sosyal psikolojik olarak çözümleyen Simmel, kentli insanın hızlı karar vermek durumunda olduğunu ve bunun için kalbiyle değil zihniyle tepki verdiğini savunur. Bu şekilde kentli birey, zekâ, ruhsal alanda meydana gelebilecek gerilimlerden kurtulmuş olur. Kent hayatının karmaşıklığı ve baskısı karşında kentli bireyler öznel hayatlarını korumak için rasyonelliği kullanır. Simmel, kent, zekânın olduğu kadar, “para ekonomisi”nin de egemen olduğu bir mekan olarak tarif eder.

113

Torun, İshak: Max Weber’e Göre İktisadi Zihniyetin Rasyonalizasyonu, Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 8(15), 15- 34, 2008, s. 17-34.

114 Ülgener, Sabri: Zihniyet ve Din, İstanbul: Der Yayınları, 1991, İstanbul, 1991, s. 17.

115 Metodik kavramı hedefe ulaşmak için gelenek ve karizma duygudaşlığının tesirinden kurtulup, pragmatik ve akli yöntemleri kullanmak anlamında kullanılmıştır.

116 Akalın, Kürşat Haldun, Ekonomik Rasyonalizmin Dinsel Güdüsü Dünyevi Asketikizmden Bireysel Seçim Mantığı Çıkar Uyumuna ve En Yüksek Faydaya Geçiş, İktisat Fakültesi Mecmuası,

Cilt: 62, sayı 2, ss. 305-354, 2012, İstanbul, s. 352-353 http://www.journals.istanbul.edu.tr/tr/index.php/iktisatmecmua/article/view/21664/20415, Erişim: 09/ 01/ 2014

Para ekonomisi ve zekânın birbirine paralel yapılar olduğunu belirtir. Para insanlar arasındaki mesafeyi eşitleyen ve insanları nesneleştiren bir araçtır. Parasal ilişkiden dolayı, birey kent mekanlarındaki birey, çoğu zaman, Kaça?/Kaç para, Ne kadar gibi soruları sıklıkla sorar. Kır alanlarının tersine neredeyse her şey metalaştığı için, bireyin hayatı, kent mekanlarında sürekli paranın vermiş olduğu sayılar ile doludur.

117

Dakiklik”, “hesaplanabilirlik” ve “tamlık” kentsel varoluş tarzının karmaşıklığının ve yaygınlığının zorla kabul ettirdiği fenomenlerdir. Bu nedenler ile kentli birey, ekonomik ilişkilerini, kırdaki geleneksel yapıların belirleyiciliğinden çıkarıp, modernizmin “ rasyonalite” kavramının belirleyiciliğinde gerçekleştirir.

Mahalle sakinleri alışverişlerini çoğunlukla mahalle dışında gerçekleştirmektedirler. Mahallede, daha çok günlük tüketilebilecek ekmek, yoğurt, yumurta, sebze ve meyve, alkollü içecekleri satın almaktadırlar. Dayanıklı tüketim malları, kent merkezinde, daha büyük mağazalarda satın alınmaktadır. Araştırmaya katılan bireylerin önemli bir kısmının uzlaştığı en önemli nokta, yüksek bir gelire sahip olmadıklarından dolayı, tüketimlerinde çok dikkatli olmaları gerektiğidir. İsmini vermek istemeyen 28 yaşındaki memur, her ayın kendileri için hesap yapmak ile geçtiğini belirterek, bu durumdan dolayı, kent merkezindeki mağazalarda alışveriş yapmaktan çok, fiyat araştırması veya fiyat sormak için dolaştığını belirtmiştir.

Günlük gıda vb. ürünler mahalle bakkallarında karşılanırken, tekstil, zücaciye, elektronik vb. ürünler mahalle dışından tedarik edilmektedir. Bu ürünler satın alınırken mal sahibinin Alevi olmasından çok, malın kalitesi ve fiyatı daha önemlidir. Alışverişlerde mal sahibinin Alevi olmasına özellikle dikkat edenlerin sayısı 40 kişiden 7 kişidir. Kalan 33 kişi, mal ve hizmet satın alırken kesinlikle mal sahibinin Alevi olmasına dikkat etmediklerini belirtmişlerdir. Alışverişlerini genellikle çarşı merkezinde gerçekleştirdiklerini belirten katılımcıların, tüketimlerinde mantıklı olmaya dikkat ettikleri görülür. İsmini vermek istemeyen, 28 yaşındaki öğretmen, satıcının Tunceli veya Alevi olmasının “ kendi ceplerine para girmesi anlamına gelmediğini” bu nedenle “ isterse ne olursa olsun, kim ucuz ve

117

kaliteli satarsa ondan” alırım diye cevaplamıştır. Bu cevaptan da anlaşılacağı gibi, kent hayatında bireyler, minimum maliyet ile maksimum faydayı elde etmeyi amaçlamaktadırlar. Ancak kalite ve fiyat eşit olduğunda, Tuncelili hemşehrimi tercih ederim diyenlerin sayısı da fazladır.

Sonuç olarak, Yıldızbağları Mahallesinde, kentlileşme sürecine girmiş mahalle sakinleri, ekonomik davranışlarında rasyonel tercihler yapmaya çakışmaktadırlar. Bir başka ifadeyle, ekonomik kararlarına duygularından çok mantıklarını kullanarak sürekli bir son birim yararı hesabı yaparak ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirmektedirler. Ancak bu rasyonelleşme mahalle sakinlerinin tercihinden çok, kentteki ekonomik koşulların baskısı sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca mahallede kentleşmeden dolayı, bazı geleneksel yapıların meşruluğunun zayıflaması, etnik ve inanç kimliklerinin kentte kırdaki kadar değerli olmaması, rasyonel birey olmanın modernitenin birçok yapısı ve aracı tarafından desteklenmesi gibi nedenler, mahalle sakinlerinin ekonomik ilişkilerinde mantıklı tutum ve davranışlar geliştirmelerine sebep olduğu söylenebilir.