• Sonuç bulunamadı

3. KENTLEŞME SÜRECİNDE ALEVİLİK

3.2. KENTLEŞME SÜRECİNDE ALEVİLİK İNANIŞININ BAZI TEMEL DİNİ

3.2.3. Dedelik

Kırsal kesimde yaşayan toplumlarda, devlet otoritesinin tam olarak meşruluk kazanmadığı veya otoritenin tam anlamıyla işlemediği yerlerde sosyal düzeni sağlayan başka toplumsal kurumlar ortaya çıkabilir. Dedelik kırda yaşayan Alevi toplumlar için sosyal düzen ve örgütlenme açısından önemli bir kurumdur. Ancak Dedelik kurumunun kentleşme ve kentlileşme süreciyle anlam kaybına uğradığı ve sembolik hale geldiği hususunda birçok araştırmacı hem fikirdir235

. Kentleşme ile birlikte, değişen, dönüşen ve bazı işlevlerini yitiren Dedelik Kurumu; Alevilerin dini lideri ve inançlar açısından en belirleyici ve sosyal hayatı meşrulaştırıcı kurumdur. Bu kurum belli kurallar içeriğinde şekillenir.

Anadolu Alevileri inanç liderlerini ve cemaatlerinin önderlerini “Dede” olarak adlandırmışlardır. Dedelik kurumunun köklerini, eski Türklerde kamlarda görmek mümkündür. Kamlık, Dedelik gibi soydan gelme birer dini meslektirler236

. Dedelik kurumu, sosyal hiyerarşinin en üst noktasında bulunurlar. Dedelerin sahip olduğu yetkiler ve yaptırım güçleri, cemaatin sosyal düzenini sağlayan çok etkili bir güçtür.237

Yarı kutsal olarak algılanan dedeler, dini önderliklerinin yanı sıra, toplumsal yaşamda da önemli roller üstlenmiş durumdadır: Taliplerini, Alevi-Bektaşi töresine göre terbiye eder, onları eğitir ve aydınlatırlar. Dedeler üç kategoriye ayrılabilir: Çelebiler, Ocakzâdeler, Babalar veya yol evlatları.238

Anadolu Aleviliğinde dedelik kurumu üçlü bir hiyerarşik yapıya sahiptir. Bunlar: Pir, Mürşit ve Rehberdir. Rehber Pir’e, Pir de Mürşide bağlıdır. Bu düzende, Mürşit dini-sosyal hiyerarşinin en üst makamında yer almaktadır. Dede, talibe mürşitlik eder, onun mürebbisidir. Dedelerin sahip oldukları yetkiler ve yaptırım güçleri cemaatin sosyal düzenini sağlayan çok etkili bir güç olmuştur. Dedelik kurumunun oluşmasına bakılacak olursa, Alevi inancına göre Dedelik makamı, belli bir gelişim ve pratik süreç sonucunda ulaşılan bir makam olmayıp, soya bağlı olarak

235

Dönmez, Mehmet: “Kentleşme Sürecinde Dedelik Kurumunun İşlevsel Krizi”, Toplumsal Yapı, Ed. Y. Kaya, Turan Yayıncılık, İstanbul, 2005, 263-285, s. 268.

236 Dönmez Mehmet, A.g.m. , s. 269-270 237

Yaman, Ali: Dedelik Kurumu Ekseninde Değişim Sürecinde Alevilik, İstanbul, 2001, s. 47 238

Korkmaz, Esat: Ansiklopedik Alevilik Bektaşilik Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1993, s. 90; Yaman, Alevilik ve Kızılbaşlık Tarihi, s. 230–231.

kazanılır. Bu sebeple de dedeler Anadolu’da Ocakzadeler olarak anılırlar ve Seyyid; yani Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma ve Hz. Ali’nin soyundan geldiğine inanılır.239 Bundan dolayı kendilerine Ocakzade veya Ocakoğlu denilir. Ocakzade dedelerin Peygamber soyundan geldikleri yani evladı resul oldukları kabul edilir ve bu nedenle “Seyyid” adı ile de anılırlar.240

Alevi toplumuna liderlik ederek önder olan dedeler ve dede soyundan gelen aile bireyleri, Aleviler arasında çok büyük itibar görürler. Dedeler Alevi toplumunun hem dini hem de toplumsal liderleridir. Bu bağlamda kentleşme sürecinde bazı Alevi dedelerinin bu konumu, Alevi topluluklarının siyasal tercihlerinde de önemli olmuştur. Alevi inancının bilgisini ve kerametini elinde bulundurduğuna inanılan dedeler, Alevilerce Evlad-ı Resul olduğuna inanılır ve dedelerin soyu dolaylı olarak Hz Ali’ye kadar gider. Dede bu topluluk arasında en bilge olan kimsedir. Bilgiyi elinde bulunduran ve bilgiyi tekeline alan yegâne güçtür. Tüm bu nitelikleriyle taliplerin sorunlarına her türlü çözümü getirebilirler. Alevilerin nezdinde Dedenin nüfuzu her daim çok kuvvetli olmuştur. Alevi dedeleri dinsel ve ahlaki ritüellerle ilgili bilgi verirken, geçmişe ilişkin sembollere atıfta bulunarak, topluluğu aydınlatırlar.

Ancak dedelik kentleşme ile birlikte nüfuzunu kaybetmeye başlamıştır. Köylerde kente gelen taliplerin, dedeleri ile ilişkilerini ve bağlantılarını kaybetmeleri, Dedelerin bu süreçte işlevlerini yitirmelerinin en önemli sebeplerinden bir olmuştur

241

. Aleviliğin diğer kurumlarında olduğu gibi dedelik de kent koşullarında meşruluğunu kaybetmiş ve Alevi topluluklar tarafından işlevsiz kabul edilmektedir. Ayrıca, 1960’lı yıllardan sonra kentlere göç eden Alevi kimliğini taşıyanlar içinde yaygınlaşan sol ideolojiler Aleviliğin birçok kurumu gibi dedelik kurumunu da yoğun olarak eleştirmiştir. Özellikle sol ideolojiyi benimseyen Aleviler, dedeliği bir sömürü aracı olarak görmüş ve bu kurumun işlevsiz olduğunu iddia etmişlerdir.242

239 Yaman, Ali: A. g. e. , s. 51.

240 http://www. cemvakfi. Org. tr/doc-dr-ali-yaman/anadolu-aleviliginde-ocak-sistemi-ve-dedelik- kurumu-2/ Erişim: 10. 12. 2012

241

Dönmez, Mehmet: A.g.m. , s. 278. 242 Dönmez, Mehmet: A.g.e. s, 130.

Alevilik örgütlenmesinin en önemli kurumlarından olan Dedelik, Rehber, Talip kurumları, kentlerde işlev ve sosyal konumlanma ve itibar hususlarında kırsal alanda farklılaştıkları görülür. Bu kurumlar kentte mevcut sosyal ağlar ve yeni ilişkiler çerçevesinde bir dönüşüme maruz kalmaktadırlar. Özellikle ikinci ve üçüncü nesil, bu kurumların kırsal alandaki işlevlerini sadece hikâyelerde dinlemektedir. Kırsal alanda mevcut birçok sosyal münasebetin ölçüsü olan bu kurumlar, şehirde bu rollerini kaybetmeye başladıkları söylenebilir. Kırsaldaki sosyal düzen formel birçok yapıdan yoksun olduğu için, bu boşluğu Alevilik kurumları doldurmuşlardır. Bu kurumlar, kimi zaman köydeki adaleti sağlayıcı hukuki kurumlar olurken, kimi zaman da köylerdeki hekim veya sosyal dayanışma kurumu rollerini üstlenmektedirler. Kentlerde bu rollerin eylemlerinin çoğunu devlet kurumları yerine getirmektedir.243

Yıldızbağları Mahallesinde, Dedelik (Pir), Mürşit, Rehber (Rayver), Talip, musahip, kirvelik gibi kurumların kırsaldaki bazı işlevlerini devam ettiremedikleri görülür. Dede, Mürşit ve Rehberlerin talipleri ziyaret sıklıklarının kentte zamanla azaldığı ve son zamanlarda, bu ziyaretlerin gerçekleşmediği görülür.244

Dedelerin sosyal düzen ile alakalı rolleri kentte gitgide kaybolmuş ve Dedelik sadece dini bir figür haline gelmiştir245

. Dedeler, cenaze törenlerinde, lokmalarda, Dede Nikâhında çağrılan ve dini olarak saygı duyulan bir konuma gelmiştir. Dedelerin sosyal itibarları mahallede zayıflamıştır.

Mülakatlarda katılımcılar, Dedelerin sosyal itibarlarının mahallede zayıfladığını belirtmişlerdir. Bazı katılımcılar, Dedelerin soylarından dolayı kazandıkları bu rollerini, kendi özel amaçları için kullandıklarını savunarak, onların

243 Murat KARATAŞ, yaş 22, Üniversite Öğrencisi; Munzur KESER, yaş 29, Satış Elamanı; Ferhat MENGÜÇ, yaş 32, öğretmen.

244 Sevda AY, 27 yaş, Bankacı; Veli YILMAZ, 27 yaş, İşçi; Sultan ERTUN, 60 yaş, Ev Hanımı; Ferhat GÖKTAŞ, 37 yaş, İşletmeci; Hıdır GÜLERDOĞAN, 62 yaş, Emekli Öğretmen; Murat SERT, 35 yaş, Esnaf-Kahveci; Deniz ÇELİK, 27 yaş, Anaokulu Öğretmeni

245 İsmini vermek istemedi, 29 yaş, Erkek, Rehber Öğretmen; Birdal ORAN, 24 yaş, İşsiz; Hıdır AĞGÜL, 53 yaş, Emekli işçi; Önder KARADUMAN, 31 yaş, Esnaf; Metin GELMEZ, 25 yaş, Öğrenci; Murat SERT, 35 yaş, Esnaf-Kahveci; Gülsüm DAĞ, 32 yaş, Hasta Bakıcı, İsmini vermek istemedi, 26 yaş, esnaf

kutsal kişiliklerine olan inançlarını kaybettiklerini belirtmişlerdir246. Örneğin Hıdır

GÜLERDOĞAN, bugünkü dedeleri çok fazla kutsal göremediğini belirtmiş ve dedelerin eskisi gibi keramet sahibi olmadıklarını belirtmiştir.247

Dedelerin kentlerde özellikle gençler arasında sosyal lider misyonları ve sosyal olaylardaki belirleyici rolleri zayıflamıştır. Özelikle dedeliğin babadan oğula geçmesinin, bir aşiretin kutsal kabul edilmesinin doğru olmadığını ifade eden katılımcılar, Hz. Ali’nin halifeliği soydan dolayı değil hak ettiği için aldığını vurgulamışlardır.248

Aynı katılımcı dedenin devletin kolu gibi değil gerçek bir din alimi gibi davranması gerektiğini belirtmiştir.

Dedeler, mahalledeki cemevinde, dini ritüellerin yerine getirilmesinde vazife alan bir konuma gelmiştir. Dede imgesi, katılımcıların kırsal ile ilgili hafızalarında daha güçlü ve itibarlı iken; kentte dini ritüellerin uygulayıcısı durumuna gerilmiştir. Kırsaldaki dede, algı ve işlev bakımından Sünnilerdeki “Şeyh” yapısına benzerken, kentte camilerde görevli imam algısına doğru gitmektedir. Bilindiği üzere, Anadolu Aleviliğinin en önemli ayırt edici unsuru Aleviliğin sosyal kurumlarıdır. Bu kurumlar kentlerde varlıklarını devam ettirebilseler de; bu sosyal kurumların bazı işlevleri kaybolmuş ve bazı işlevlerinde dönüşümler meydana gelmiştir.