• Sonuç bulunamadı

Liberalizmin tarihsel serüveninin gösterdiği gibi, bu gelenek kendi içinde çok farklı türler barındırmaktadır. Buradan hareketle, liberalizmin homojen bir ideoloji olduğunu düşünmek yanılgı, savunmak da hata olacaktır. Hayek “Özgürlük, Akıl ve Gelenek” makalesinde İngiliz ve Fransız Aydınlanmasını şu şekilde ifade eder:

“…Bu iki grup genellikle modern liberalizmin ataları olarak bir arada gruplandırılsa da bunların bir sosyal düzenin tekamül ve işleyişine, keza bu sosyal düzen içinde özgürlüğün oynağı role ilişkin birbirinin kavrayışları arasındaki zıtlıktan daha büyük bir zıtlık zor tasavvur edilebilir.”34

İngiliz aydınlanması evrimci bir karakter taşımaktadır. İngiltere’de zaman içinde tedricen bir değişim öngörülmüş, tarih boyunca kendiliğinden gelişen kurumlar dışlanmamıştır. Bu sebeple İngiltere’de liberalizmin kurumları ile ilgili tartışma ve gelişme, sınırlı devlet, din özgürlüğü, kendiliğinden doğan düzen gibi kavramlar üzerinden olmuştur. Fransa’da yönetimin hızlı bir şekilde el değiştirmesi, kurumların en baştan yeniden oluşturulması ve soyut doğal hakların tesis edilmesi söz konusudur. Bu ise Fransa’da daha radikal bir liberal anlayışın gelişmesine sebep olmuştur.

Bu tür büyük zıtlıklar sebebiyle, liberteryenizmin siyasi yelpezade nerede konumlanacağı büyük önem arz etmektedir. Çünkü liberteryenizm, ne iddia edildiği gibi klasik liberalizmin yirminci yüzyıldaki yeni adı, ne ortaya karışık, ne sınırları bulanık ne de sanıldığı kadar dağınık bir düşüncedir. Liberteryenizm, liberalizm içinde konumlansa da özgün bir düşüncedir. Ve çalışmamız da bu özgünlüğü ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.

34 Friedrich von Hayek, “Özgürlük, Akıl ve Gelenek” Çev. Yusuf Ziya Çelikkaya, Liberal Düşünce Dergisi, S.37, Kış 2005, s.46-47.

26 Liberteryenizmi farklı yazarlar farklı kategoriler içinde değerlendirmektedir. İlk ayırım, liberteryenizmi liberal gelenek içinde kabul edenler ve etmeyenler arasında yapılmaktadır. Liberteryenizm genel olarak, liberal teori içinde yer alan bir yaklaşım olarak kabul edilse de, bu genel kabulün dışında, liberteryenizmin diğer tür liberalizmlerden keskin farklılıkları olduğunu savunan ve bu sebeple liberteryenizmin yeni bir düşünce akımı olduğunu iddia edenler de bulunmaktadır.

Örneğin Jan Narveson liberteryenizmin bir çeşit liberalizm olduğunu yazarken, Samuel Freeman “Neden Liberteryenizm Liberal Bir Düşünce Değildir”35 başlıklı makalesinde liberteryenizmin, liberalizmin temelinde yatan kurumlara karşı olduğunu iddia etmektedir.36 Böyle olduğunda liberteryenizme genel siyasi yelpaze içinde bir yer bulmak gerekmekte, ancak hangi kriter alınırsa alınsın, liberteryenizm, liberal teoriye yakın ya da liberal teorinin içinde biryerlerde konumlanmaktadır.

Liberteryenizmin liberalizmden esinlendiğinden, değer ve ilkelerinin liberalizmle örtüştüğünden ve epistomolojik olarak dahi liberalizmden türediğinden, aralarındaki farkların siyaset biliminin genel teorisi içinde bir nüans olduğundan hareketle, liberteryenizm, çalışmamızda liberal teori içinde bir kategori olarak kabul edilmektedir. Ama bu ön kabul, liberteryenizmin, sadece klasik liberalizmin yirminci yüzyıldaki yeni adı olduğu anlamına da gelmemektedir. Liberteryenizm klasik liberalizmden esinlenmiştir, ama klasik liberalizmi aşan, hatta liberteryenizmin anarko-kapitalist kanadını göz önüne alırsak, ona meydan okuyan iddiaları da vardır.

35 Samuel Freeman, “Illiberal Libertarians: Why Libertarianism is not a Liberal View”, Philosophy and Public Affairs, C.30, S.2, 2001.

36 Samuel Freeman, a.g.m., s.107.

27 Liberteryenizm, liberal teori içinde bir kategori olarak ele alındığında da sorun çözülmüş sayılmamaktadır. Liberteryenizmin liberal geleneklerden hangisinin içinde yer aldığı ve nerede konumlandığıyla ilgili farklı yaklaşımlar bulunmaktadır.

Freeman klasik liberalizm, yüksek liberalizm ve liberteryenizm olmak üzere üç farklı liberalizm tanımlamaktadır. Klasik liberalizmin temel bileşenleri, David Hume, Adam Smith ve çoğu faydacı olan klasik iktisatçılar ile David Gauthier, James Buchanan ve Friedrich Hayek gibi çağdaş teorisyenleri içermektedir. Freeman klasik liberalizmi, laissez faire doktrinini ve piyasa dağılımının adaletini kabul eden, ancak piyasa toplumunun kurumlarının korunması için yeniden dağıtıma yol veren Kıta Avrupası anlamında kullanmaktadır. Yüksek liberalizm ile, siyasi liberalizmdeki kurumlar ve fikirler setini ifade etmekte ve onsekizinci yüzyıldan günümüze yüksek liberalizmin savunucuları olarak Kant, Mill ve Rawls’u saymaktadır. Freeman, birçok açıdan klasik liberal olan Locke’un da yüksek liberal olarak tanımlanabileceğini, ancak mülkiyet yaklaşımından dolayı Locke’un klasik liberal olarak adlandırıldığını ifade etmektedir. Freeman liberteryenizm ile Robert Nozick tarafından öne sürülen ve Jan Narveson, Ayn Rand, Murray Rothbard, John Hospers, Eric Mack tarafından farklı şekillerde savunulan doktrini kastetmektedir. Freeman’a göre bu türler arasında belirli farklılıklar bulunmaktadır, ancak tümünün savunduğu belli temel ilke ve kurumlar vardır.37 Bu kategorizasyon, çalışmamızda kullandığımız ayırıma çok yakındır, ancak Locke’un bu sınıflandırmada, Hayek ve Hume ile birlikte klasik liberalizm içinde yer alması liberteryenizmin izini sürmeyi zorlaştırmaktadır. Liberteryenizmin köklerini bulabilmek için Locke, Hume geleneğinden ayrı olarak ele alınmalıdır.

37 Samuel Freeman, a.g.m., s.107.

28 Mustafa Erdoğan “Liberalizme Yeniden Bakış: Tarihi ve Felsefi Temelleri” başlıklı makalesinde liberalizmi klasik (ya da liberter liberalizm) ve modern liberalizm olarak ayırmakta, modern liberalizmi refah liberalleri olarak adlandırmaktadır.

Erdoğan, liberter liberalizm olarak kavramlaştırdığı türde liberalizm içinde, İskoç Aydınlanması geleneğine bağlı olup özgürlükçü bir düzende “kendiliğindenlik”e özel önem veren Hayek çizgisindeki liberalleri, liberalizmi “akılcı” ve a priorist temelde haklılaştıran Mises’cileri ve Rasmussen ile Uyl gibi Aristocu liberalleri saymakta; bu akımın günümüzdeki temsilcileri olarak ise Robert Nozick, Loren Lomasky, Norman Barry, David Schmidtz ve Chandran Kukathas’ı sıralamaktadır. Erdoğan, refah liberalleri ya da revizyonist liberaller dediği türde liberalizmin temsilcileri olarak Brian Barry, Bruce Ackerman ve Ronald Dworkin’i göstermektedir.38 Erdoğan, aynı zamanda, John Rawls, Brian Barry, Bruce Ackerman ve Ronald Dworkin’in, sosyal adalet anlayışını kabul etseler de bireysel özgürlük ve birey haklarından yola çıktıkları için temelde liberal olduklarını iddia etmektedir.39 Erdoğan tarafından yapılan bu ayırım çalışmamız açısından kullanışlı değildir. Bunun sebebi, liberter liberalizm ya da klasik liberalizmin, aralarındaki büyük farklar göz ardı edilerek, hem Hayek’i hem de Nozick’i kapsaması sebebiyle, bu geniş yelpaze içinde liberterynizme giden yolun netleştirilemez oluşudur. Piyasa ekonomisi konusunda tavizkar duruşuyla bilinen Hayek ile devletin piyasa süreçlerinden doğabileceğini söyleyen ve laissez faire kapitalizmini savunan Nozick’in, liberteryenizmi konumlandırmak açısından aynı başlık altında ele almak çalışmamız açısından doğru gözükmemektedir.

38 Mustafa Erdoğan, “Liberalizme Yeniden Bakış: Tarihi ve Felsefi Temelleri”, Liberal Düşünce Dergisi, S.56, Güz 2009, s.28.

39 Mustafa Erdoğan, Liberal Toplum Liberal Siyaset, s.13.

29 Atilla Yayla ise, liberalizmin genel olarak iki ana gruba ayırılabileceğini belirtmektedir. Klasik liberalizm, Yayla’ya göre Locke ve Hume’un başlangıç noktalarını oluşturduğu iki ana çizgi halinde onyedinci yüzyıldan günümüze kadar uzanmaktadır. Yirminici yüzyılda ise klasik liberalizmde, birisi bizatihi doğuşu ve gelişmesi itibariyle klasik liberalizm adı verilen, diğeri de anarko-kapitalizm olarak adlandırılan iki ana eksen bulunmaktadır. Sosyal liberalizm ise, bir taraftan klasik liberalizme bir tepki olarak, diğer taraftan klasik liberalizmi geliştirme ve ona sosyal bir içerik kazandırma iddiasıyla, T. H. Green’in çalışmaları ile ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir. Refah devleti teorisini Yayla, genel olarak liberalizm içinde kabul etse de tüm bunlar arasında hakiki liberalizmin klasik liberalizm olduğunu belirtmektedir.40 Yayla’nın kullandığı ayırım çalışmamızda kullandığımız ayrıma çok yakın olmakla beraber, klasik liberalizm anlayışının liberteryenlerin anarko kapitalist olmayan kanadını (örneğin Rand ve Nozick’i) kapsayıp kapsamadığının açık olmaması sebebiyle çalışmamızda kullanılmamıştır. Yayla, ilkeleri açısından ise liberalizmi üçe ayırır. Bunlar; sözleşmeci liberalizm, doğal hukukçu liberalizm ve evrimci-gelenekçi liberalizmdir. Bu ayırımda liberal teorisyenler biraz daha iç içe geçmektedir. Sözleşmeci liberalizmde, Locke, Nozick, Rawls, sınırları biraz zorlayarak Rousseau ve daha az zoryalarak Hobbes yer almaktadır. Doğal hukukçu liberalizminde, Locke, Rand ve Rothbard bulunmaktadır.

Son olarak evrimci-gelenekçi liberalizmde Hume, Smith ve Hayek yer almaktadır.41 Locke’un hem sözleşmeci hem de doğal hukukçu liberalizm içinde yer alması, liberteryenizmin izini sürmeyi zorlaştırdığından çalışmanın amacına uymamaktadır.

40 Atilla Yayla, Liberal Bakışlar, 2. Baskı, Ankara, Liberte Yayınları, 2000, s.159-161.

41 Atilla Yayla, Siyaset Teorisine Giriş, Ankara, Siyasal Kitabevi, 1998, s.19-23.

30 Francisco Vergara’ya göre liberalizm içinde birbirine karıştırılan üç düşünce ailesi bulunmaktadır. Bunlardan ilki klasik liberalizm, ikincisi özgürlüğün neredeyse çok az olmasını salık veren pre-liberalizm, üçüncüsü de çok fazla özgürlükten yana olan ultra-liberalizmdir. Vergara pre-liberalizmin, onyedinci yüzyılın, örneğin 1688 İngiliz Devrimi’ne ve onun Haklar Bildirgesi’ne eşlik etmiş aydınlanma düşüncesi olduğunu ifade etmekte ve Locke’u bu grup içine almaktadır. Çünkü klasik liberallerin özgür bir toplum tasarısı ortaya koyan reformcular olduğunu ve devletin bazı müdahalelerini kabul ettiklerini savunmaktadır. Vergara’ya göre, ultra-liberalizmin figürleri arasında ise ondokuzuncu yüzyılda Frederic Bastiat ve yirminci yüzyılda ise Milton Friedman ve Friedrich von Hayek yer almaktadır.42

Vincent ise liberalizmin ekollerinin kökten farklı olmaması ve kendi içinde farklı ekolleri barındırması sebebiyle, klasik liberalizm ile yeni liberalizm arasında keskin bir ayırım yapılmaması gerektiğini iddia etmektedir. Vincent’a göre, liberalizmin tezleri belirli noktalarda yeni liberalizme doğru evrildiğinden, aralarında ani geçişler bulunmamakta, liberal düşünürlerin entelektüel ve moral kaygıları birbirinden farklı olduğundan, bu tür farklılıklar yeri geldiğinde görmezden gelinmelidir.43

Norman P. Barry liberteryen hareket (aslında kastettiği liberteryenizm değil, yirminci yüzyıl liberalizmidir) içinde sonuçsalcılar ve hak temelliler olmak üzere iki farklı yaklaşım tanımlamaktadır. Barry sonuçsalcılar arasında Milton Friedman ve takipçileriyle ilişkilendirilen Chicago Serbest Piyasa Ekonomisi Okulunu, Carl Menger ile başlayan ve Weiser, Böhm-Bawerk, Mises ve Hayek’in yer aldığı

42 Francisco Vergara, Liberalizmin Felsefi Temelleri: Liberalizm ve Etik, Çev. Bülent Arıbaş, İstanbul, İletişim Yayınları, 2006, s.13-16.

43 Andrew Vincent, Modern Politik İdeolojiler, Çev. A.Tüfekçi, İstanbul, Paradigma Yayınları, 2006, s.48.

31 Avusturya Okulunu ve James Buchanan ile Gordon Tullock’un öncülük ettiği Virginia Kamu Tercihi Kuramı Okulunu saymaktadır.Barry, liberteryenizm içindeki hak temelli teorilerin içine ise egoizm düşüncesi ile Ayn Rand’ı, minimal devlet teorisi ile Nozick’i ve anarko-kapitalist yaklaşımı ile Rothbard’ı almaktadır.44

Matt Zwolinski, tüm liberteryenlerin (aslında kastettiği liberteryenler değil, liberallerdir) kabul edeceği tek bir ilkeler setinin bulunmadığını, bu sebeple adına liberteryenizm denilecek tek bir teori olmadığını iddia ederek temel olarak üç farklı liberteryenizmden bahsetmektedir. Bunlar, doğal hukuk liberteryenizmi, sonuçsalcı liberteryenizm ve anarko kapitalizmdir.45 Zwolinski, doğal hukuk liberteryenleri arasında tarihsel köken olarak Locke’u, çağdaşlar arasında Nozick’i, sonuçsalcı liberteryenler arasında tarihsel köken olarak Hume, Smith ve Mill’i, çağdaşlar arasında Hayek, Mises ve Buchanan’ı saymakta, anarko kapitalizmin ise hem sonuçsalcı hem de deontolojik temellerde savunulabileceği ifade ederek, temsilcisi olarak David Friedman, Rothbard ve Barnett’i kabul etmektedir. Bu, tarafımızdan kullanılan ayrıma çok yakın olmakla birlikte, anarko-kapitalizmi sonuçsalcı temellerle savunan David Friedman’ın konumu liberalizm içinden doğan akımları kategorileştirmede karışıklığa neden olmaktadır. Anarko-kapitalizm ve sonuçsalcılık arasındaki ilişki, bu kapsamda David Fridman’ın liberteryenler arasında sayılıp sayılmayacağı, tartışmalı önemli bir nokta olup, çalışmanın ilerleyen bölümlerinde buna yer verilmektedir.

44 Norman P. Barry, “The New Liberalism”, British Journal of Political Science, C.13, S.1, 1983, s.93-94

45 Matt Zwolinski, “Libertarianism”, Internet Encylopedia of Philosophy, http://www.iep.utm.edu/libertar/ (28.08.2012)

32 Bu yaklaşımlardan farklı olarak, liberteryenizmin onsekiz ve ondokuzuncu yüzyıl klasik liberal mirasın devamı olduğunu, liberalizmin yirminci yüzyılda geçirmiş olduğu anlam değişikliklerinden dolayı ve “özgürlükçü sol” düşünceleri savunanlara Anglo Sakson gelenekte “liberal” denildiğinden, klasik geleneğin takipçilerinin konumlarını ayırt etmek için kendilerine “liberteryen” dedikleri iddia edenler de vardır. Bu iddia klasik liberalizmi, liberteryenizmle adeta eşdeğer görmekte ve bu sebeple içinde bazı sorunları barındırmaktadır. Liberteryenizmin bazı yazarlar tarafından adeta klasik liberalizmle eşdeğer görülmesinin sebebi, onun anarko-kapitalist kanadının ayrı bir kategori olarak düşünülmesi ve ayrı olarak sınıflandırılmasıdır.

Liberteryenizmin, anarko kapitalist kanadı ile ilgili olarak Peter Sabatini

“Liberterianism: Bogus Anarchy” başlıklı makalesinde liberteryenizmin ne kadar anarşizim olarak kabul edilebileceğini sorgulamaktadır. Sabatini 1960 ve 1970’lerde liberteryenlerin kendilerine anarşist dediklerini hatırlatmakla beraber, liberteryenizmin anarşizm olmadığını, anarşizmle çok sınırlı bir alanda küçük bir ortaklığı bulunduğunu, aslında liberteryenizmin “bir çeşit liberalizm” olduğunu vurgulamaktadır.46 Sabatini’ye göre liberteryenizm 1940’lardan sonra özellikle Rand’ın eserleriyle ve objektivist hareketi kurmasıyla daha keskin bir şekil almıştır.

Daha sonra liberteryenizmle birlikte ismi anılanların çoğu Objektivist hareketten çıkmıştır. Liberteryenizmin sahneye çıkmasının Amerika’daki ekonomik çöküşten sonraya denk gelmesi (Keynesyen politikaların önemini yitirerek, klasik iktisadın yeninden gündeme gelmesi) bir tesadüf değildir. Ayrıca Sabatini 1960’larda liberalizmde bir kırılma yaşandığından bahsetmekte ve Locke-Rousseau çizgisinden,

46 Peter Sabatini “Liberterianism: Bogus Anarchy”

http://www.bibliolibertaire.org/Textes/libertarianism_bogus_anarchy.doc (05.08.2010)

33 Locke-Burke çizgisine bir kayış olduğunu iddia etmektedir. Bunun anlamı, günümüzde de sık sık tartışılan liberalizmin muhafazakarlaşması ve eski “muhalif ruhunu” kaybetmesidir.

Liberalizmdeki farklılıkları ortaya koymak için yapılan sınıflandırmalar, her ne kadar konuya açıklık getirmeyi amaçlasa da bunlar aynı çalışmada yer aldığında birbirinin içine girmiş bir kavramlar setini de açığa çıkarmaktadır. Tüm bu sınıflandırmalar, aldıkları temel kavramlar ve çalışmalarının amacı açısından bakıldığında oldukça yerindedir. Ancak, liberteryenizmi liberal gelenek içinde ayrı bir ekol olarak tanımlamak ve sınırlarını çizmek için farklı bir sınıflandırma kullanmaya gerek duyulmuştur. Yapılan çok sayıda sınıflandırma arasında bir çerçeve belirlemek zor olsa da bazı ipuçlarını takip ederek bir sınıflandırma yapmak mümkündür.

Öncelikle klasik liberal filozoflara ve önermelere verilen referanslarla liberteryenizmin, liberal düşünce geleneği içinde yer aldığı rahatlıkla söylenebilir.

Liberal düşünce geleneğinde ise, akıl, doğal hukuk, negatif haklar, mülkiyet, devlet ve laissez faire kapitalizmine yapılan kuvvetli vurgu ile liberteryenizm kendini sonuçsalcı ve eşitlikçi liberalizmden ayırmakta ve liberal düşünce geleneği içinde ayrı bir kategori olarak yer almayı hak etmektedir. Halihazırda liberteryenizm de kendini anti-rasyonalist evrimci liberalizmden ayırma çabası içindedir; eleştirilerini ona yöneltmekte, liberalizmin irtifa kaybetmesinden de başta faydacı anlayış olmak üzere ekonomide devlete yol veren ama bir yandan da liberal ilkeleri ağzından düşürmeyen ılımlı, uzlaşmacı ve daha gelenekçi anti rasyonalist evrimci liberalizm anlayışını sorumlu tutmaktadır.

34 Burada iki noktanın özellikle altını çizmek gerekmektedir. Bunlardan ilki yirminci yüzyılda doğal hak geleneğindeki, liberteryen olmayanların çalışmamız kapsamına alınmamış olmasıdır. Bunun sebebi, bu filozofların çalışmamız açısından özgün katkılarının bulunmamasıdır. İkinci nokta ise David Friedman’ın konumu ile ilgilidir.

D. Friedman, sonuçsalcı yöntemle devletsiz bir topluma varan önemli düşünürlerden biridir. Gece bekçisi devletin yerine getirdiği fonksiyonların bile piyasa tarafından sağlanacağını iddia eden D. Friedman The Encyclopedia of Libertarianism’de anarko kapitalizmin savunucuları arasında sayılmıştır.47 D. Friedman bir piyasa anarşisti olsa da doğal hak liberteryenleri arasında sayılamadığından, kendisine bir yer bulmak gerekirse, o yer Rothbard, Nozick ve Rand’ın değil, benzer yöntemi izlediklerinden, sonuçları farklı da olsa, Hume, Mises ve Hayek’in yanı olmalıdır. Bu sebeple, fikirlerine başvurulmuş olsa da, Friedman, bu konudaki yaygın sınıflandırmanın aksine liberteryenler arasında sayılmamıştır. Çünkü minarşist devlet ya da anarko kapitalist toplum birer sonuçtur; asıl ayrım, bu sonuçlara nasıl ulaşıldığının temelinde yatan ilkelerde ve yöntemde gizlidir.

Çalışmamızda liberteryenizme ulaşmak için liberalizm, üç ana gruba ayrılarak ele alınacaktır. Bunlar eşitlikçi liberalizm, sonuçsalcı liberalizm ve doğal hukuk liberalizmidir. Bu sınıflandırmada, liberalizmin tarihsel süreç içindeki farklılaşmasından ziyade, dayandığı temel ilkeler ve bu ilkelerden yola çıkılarak devlet, toplum, özgürlük, mülkiyet gibi konuları ele almalarındaki farklılıklar temel alınmıştır. Sonuçsalcı liberalizm Bentham geleneği ve Hume-Hayek geleneği olmak üzere iki başlık altında incelenmiş, liberteryenizm doğal hukuk geleneği üzerine konumlandırılmıştır.

47 Ronald Hamowy (Ed), The Encyclopedia of Libertarianism, California, SAGE Publications, 2008, s.195.

35