• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1. Kavram Olarak Kültür

Kültür, sosyal bilimler içerisinde belki de en fazla tanımı yapılan ancak yine de ortak bir ifade biçimiyle söyleme dönüşemeyen bir olgudur. Hemen her sosyal teorisyenin kendine ait bir kültür tanımı vardır ve bu nedenle literatürde çok sayıda kültür tanımının bulunduğu bilinmektedir. Yapılan her kültür tanımı ya çok genel bir anlama dayanmaktadır ve tanım içerisinde pek çok farklı ifade kendini bulmaktadır ya da sınırlı derecede anlam taşımaktadır ve yetersiz kalmaktadır.

Genel bir ifadeyle kültür, belirli bir topluluğun üyeleri tarafından kullanılan ve onların yaşamları hakkında bilgiler sunan anlamlar sistemi olarak tanımlanmaktadır. Kültür kavramının bu geniş anlam yelpazesi, beraberinde pek çok farklı alt tanımlamayı da gerekli kılmaktadır. “Doğu kültürü”, “Batı kültürü”, “yüksek kültür”,

“alt kültür”, “maddi kültür”, “manevi kültür”, “elit kültür”, “popüler kültür” gibi tanımlamalar bunlardan sadece birkaçıdır. O nedenledir ki kültür kavramı, toplumbilimciler açısından en verimli, aynı zamanda en çelişkili çalışmalara yol açan kavramlardan birisi olmuştur (Mattelart ve Neveu, 2007: 1).

Bu kısa değerlendirmeden sonra kültüre ait tanımlardan birkaçına burada yer vermek yerinde olacaktır:

Macionis, sosyologlar tarafından kültürün; insanların yaşama biçimleri ile birlikte, insan yaşamını oluşturan değerler, inançlar, davranışlar ve objeler olarak tanımlandığını söylemektedir. Kültür kavramı; bizim ne düşündüğümüzü, nasıl davrandığımızı ve neye sahip olduğumuzu kapsamına almaktadır (2001: 61).

Güvenç’e göre bütüncül kültür tanımlarının belki de en iyisi Tylor tarafından yapılmıştır. Tylor’a göre kültür; bir toplumun üyesi olarak, insanoğlunun öğrendiği bilgi, sanat, gelenek-görenek ve benzeri yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür (Aktaran: Güvenç, 1994: 101).

Tolan’ın tanımı göre ise kültür, her toplumun kendisini diğerlerinden farklılaştıran düşün ve eylem modellerinin ve kendi özgül anlam çerçevesi içerisinde yaratıp kullandığı araç ve gereçlerin soyut bir bütünüdür. Bireylerin bir yandan toplumsal yollarla edindikleri ve yine toplumsal yollarla ilettikleri değerler, yargılar, inançlar, simgeler ve davranış ölçütleri kültürün birer parçalarıdır. Kültür, bu parçalarla ortaya çıkan geleneksel davranış kalıplarının oluşturduğu simgesel ve maddi ürünlerinin bütününden oluşmaktadır (1996: 227).

Eliot’un yaptığı kültür tanımı şöyledir: Doğumdan ölüme, sabahtan akşama kadar ve hatta uykuda bile bir halkın sahip olduğu inancı, bir bakıma “bütün bir yaşama şekli” olarak görebiliriz ve bu hayat şekline de kültür diyebiliriz (1981: 23).

Turhan’a göre kültür, bir toplumun sahip olduğu maddi ve manevi değerlerden oluşan öyle bir bütündür ki, toplumun içinde mevcut her tür bilgiyi, ilgileri, alışkanlıkları, kıymet ölçülerini, genel görünüş, görüş ve zihniyet ile her tür davranış

müşterek olan ve onu diğer toplumlardan ayırt eden özel bir yaşam tarzını sağlar (1972: 56).

Bu tanımlamalardan yola çıkarak genel bir ifadeyle kültür, “insanların yaşam biçimleri” olarak tanımlanmakta ancak bu geniş anlamıyla kavramı anlaşılır kılmak pek de mümkün olmamaktadır. O nedenle kültürü daha iyi anlamlandırabilmek için kültürün bileşenleri üzerinde durmak gerekmektedir. Kendall, bütün kültürlerin maddi olmayan dört ortak öğeye sahip olduğunu belirtmektedir. Bunlar; semboller, dil, değerler ve normlardır. Bu öğeler kimi zaman birbirleriyle çatışarak kimi zaman uyum içinde toplumsal yaşama yön vermektedirler (2007: 79-87).

Semboller; ortak bir kültürü paylaşan kişiler tarafından özel anlamlar ifade eden sözcükler, şekiller, hareketler ya da benzeri anlam belirten işaretlerdir. Örneğin en fazla kullanılan sembollerden biri olan bayraklar sahiplenildikleri gruplara göre farklı anlamlar ifade etmektedirler. Kimi zaman bir ülkenin vatanseverliğinin sembolü olurlarken kimi zaman da bir okulun ya da takımın ruhunu temsil edebilmektedirler.

Dil; toplumlar tarafından paylaşılan bir dizi semboller bütünüdür. Dil insanların düşünebilmelerine, düşündüklerini ifade edebilmelerine ve başkaları ile iletişim kurarak düşüncelerini paylaşabilmelerine olanak sağlamaktadır. Sözlü, yazılı ya da işaret dili yardımıyla insanlar bilgilerini, deneyimlerini, duygularını başkalarıyla paylaşma olanağını bulmaktadırlar.

Değerler; hangi toplumsal davranışların iyi, doğru ve arzulanan olduğunu belirten, paylaşılan ölçüt ve fikirlerdir (Özkalp, 2003: 98). Değerler ait olduğu toplumlara neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin iyi neyin kötü olduğunu, neyin arzulanan neyin arzulanmayan olduğunu hatırlatmaktadırlar. Yaşantımızda var olan her şey için tercih edilebilir durumlar sunmaktadırlar. Değerler hangi davranışın kabul edilebilir olduğunu, hangisinin olmadığını zorla kabul ettirmeye çalışmazlar. Fakat olayları, insanları, nesneleri, davranışları kıyaslayabilmek için çeşitli ölçütler sunmaktadırlar. Genellikle pozitif ve negatif iki durum arasında seçme şansı tanımaktadırlar. Kim çalışkan kim tembel ya da hangi ürün ekonomik hangisi değil

diye karar vermek durumunda kalındığında değerlerimizden yararlanmaktayız. Her toplum kendi değerlerini üretir ancak elbette ki farklı toplumlar tarafından paylaşılan ortak değerlerin olabilmesi de mümkündür.

Normlar; yaptırımı olan kurallar sistemidir (Özkalp, 2003: 97). Değerler toplum tarafından tercih edilen ideal durumlar oluştururlarken normlar bunun bir

adım ötesine geçmekte ve davranışların kabul edilebilir olanlarını

kurallaştırmaktadırlar. Normlar, yerleşmiş davranış kalıpları oluşturmakta ve bu sayede toplumsal düzende belirgin standartların oluşmasına aracılık etmektedirler. Normlar yazılı olabildikleri gibi yazısız kurallar bütünlüğü de olabilmektedirler.

Kültürün bu geniş anlam yelpazesi pek çok başka sorunun sorulmasına da yol açmaktadır. Hangi insanların kültüründen söz ediyoruz, Türk kültürü, Amerikan kültürü ya da Japon kültürü dediğimiz şey nedir ve hangi farklılıklara dayanmaktadır, Çinli bir öğretmenle Fransız bir doktorun yaşam biçimlerinde ne tür benzerlikler ya da farklılıklar vardır türündeki sorular bunlardan yalnızca birkaçıdır. Kültürün bileşenlerinden yararlanarak her toplumun kendine ait kültürel özelliklerini açıklanmak olanaklıdır. Bu yolla hem içinde bulunduğumuz kültürü hem de ilişkide olduğumuz diğer kültürleri tanımak mümkün olabilmektedir.