• Sonuç bulunamadı

B. YAPININ MALZEME SAHİBİ TARAFINDAN MEYDANA GETİRİLMESİ

V. KARIŞMA VE BİRLEŞME İLE KARŞILAŞTIRILMASI

90

da ortadan kalkmakta ve bu şekilde meydana gelen yapı da haksız yapı niteliği kazanarak, TMK m. 722- 724 işlerlik kazanmaktadır196. Ancak hiç şüphesiz ki, üst hakkı sahibi üzerinde üst hakkı olduğu arazinin sınırlarını aşarak bir yapı meydana getirildiği hallerde ise, taşkın yapıya ilişkin hükümlerin uygulanması mümkündür197.

91

ölçüde karışmakta ve birleşmekte; bu surette oluşan yeni şey üzerinde ise, karışan ve birleşen taşınır mal sahipleri paylı malik olmaktadırlar201. Karışma ve birleşme hususunda ikinci ihtimal ise, TMK m. 776/ II’de düzenlenmektedir. Burada karışan veya birleşen taşınır malların birbirine tabi olması; yani, mallardan birisinin asıl şey niteliği kazanırken, diğerinin ise asıl şeye bağımlı bir mal haline gelerek onun bütünleyici parçası olması söz konusudur. Bunun sonucunda da bütünleyici parça haline gelen taşınır mal üzerindeki mülkiyet asıl şeyin mülkiyetine dahil olmakta, bütünleyici parça haline gelen şeyin sahibiyse, taşınır eşya üzerindeki mülkiyet hakkını kaybetmektedir202. Ancak kanun koyucu bütünleyici parça haline gelen şeyin sahibine bir imkân tanıyarak, onun, tazminat ve sebepsiz zenginleşmeden doğan talep haklarının saklı olduğunu belirtmiştir (TMK m. 776/ III).

Anılan her iki ihtimal arasındaki farklılık karışma ve birleşme ile ortaya çıkan mülkiyet ilişkisidir. Birinci ihtimalde karışan veya birleşen taşınır eşyalar paylı mülkiyete konu olurken, ikinci ihtimalde ise taşınır eşyalar asıl şey- bütünleyici parça ilişkisini meydana getirerek, bütünleyici parça haline gelen şey aslı şeyin

201 Rey, Eigentum, N. 1955; Haab, ZGB Art. 727, N. 53 vd.; Oğuzman/ Seliçi/ Oktay- Özdemir, s 601;

Gürsoy/ Eren/ Cansel, s. 686; Hatemi/ Serozan/ Arpacı, s. 336; Serozan, Taşınır Eşya, s. 253;

Ertaş, S. 479; Alman Hukukunda da BGB § 947/ I ‘de iki tane taşınır eşyanın birleşmesi durumunda, meydana gelen şey üzerinde paylı mülkiyet ilişkisinin söz konusu olacağı hüküm altına alınmıştır (Baur/ Stürner, s. 695). Ancak İsviçre- Türk Hukuklarından farklı olarak, Alman Hukukunda taşınır eşya ile taşınmaz eşyaların birleşmesi farklı maddelerde düzenlenmiş olup, BGB § 946’da taşınmaz ile taşınır eşyanın, BGB § 947’de ise iki taşınır eşyanın birleşmesi yer almaktadır (Baur/ Stürner, s. 693 ve 696).

202 Rey, Eigentum, N. 1954 vd.; Liver, SPR V/ I, s. 378 vd.; Haab, ZGB Art. 727, N. 68 vd.; Hatemi/

Serozan/ Arpacı, s. 335; Serozan, Taşınır Eşya, s. 254.

92

mülkiyetine tabi olmaktadır203. Daha kısa bir ifadeyle, birinci ihtimalde karışma ve birleşme sonucunda birlikte mülkiyet (paylı mülkiyet) ilişkisi ortaya çıkarken, ikinci ihtimalde ise tek başına mülkiyet (asıl şey- bütünleyici parça) ilişkisi meydana gelmektedir.

Haksız yapı ile karışma ve birleşme kurumlarına geniş bir persfektiften baktığımızda, her iki kurumun da birbirine benzer hukuki durumları düzenlediği görülmektedir. Zira her iki hukuki kurumda da birden fazla eşya bir araya gelerek, bir bütünlük oluşturmaktadır. Ancak her iki kurumu da düzenleyen kanun maddeleri dikkatle incelendiğinde, haksız yapı ile karışma ve birleşme arasında önemli farklılıkların olduğu göze çarpmaktadır:

İlk olarak haksız yapıya ilişkin hükümler Medeni Kanunumuzun taşınmaz mülkiyetini konu alan ikinci bölümünde yer almaktayken, karışma ve birleşmeye ilişkin hükümler ise Medeni Kanunumuzun taşınır mülkiyetine ilişkin üçüncü bölümünde yer almaktadırlar. Bununla paralel olarak, “haksız yapı” ile “karışma ve birleşme”, birleşerek bir araya gelen şeylerin nitelikleri ve konuları bakımından farklılık arz etmektedirler. Bu cümleden hareketle, haksız yapı halinde arazi ile malzemeler bir araya gelirken, yani bir taşınmazla taşınır bir eşya birleşirken;

karışma ve birleşmede ise iki ya da daha fazla taşınır eşya bir araya gelmektedir204. Diğer taraftan, haksız yapı ile karışma ve birleşme, kendilerinin ortaya çıkmasına neden olan “fiilin öznesi” bakımından da ayrılmaktadırlar. Buna göre, karışma ve birleşmenin söz konusu olabilmesi için karışma ve birleşme fiillerinin sadece insan emeği sonucu ortaya çıkmasına gerek yoktur. İnsan emeğinin yanında,

203 Rey, Eigentum, N. 1929; Eren, Mülkiyet, s. 509;

204 Haab, ZGB Art. 727, N. 24; Rey, Eigentum, N. 1927.

93

doğal bir olay sonucunda da karışma ve birleşme fiili ortaya çıkabilir205. Buna karşılık, haksız yapı meydana getirme eylemi ise, şüphesiz ki yapı faaliyetinin niteliği gereği, sadece insan emeğinin bir ürünü olabilir206.

Bu farklılıkların yanı sıra, karışma ve birleşme ile haksız yapı, hüküm ve sonuçları bakımından da birbirlerinden farklılaşmaktadırlar. Buna göre, karışan veya birleşen taşınır eşyaların, TMK m. 776/ II uyarınca aralarında asıl şey-bütünleyici parça ilişkisi oluşturacak şekilde birleşmeleri durumunda, hangi eşyanın asıl şey hangisinin bütünleyici parça sayılacağı iş hayatındaki hakim prensiplere ve yerel örf ve adetlere göre belirlenir207. Haksız yapı bakımından ise, TMK m. 722 uyarınca arazi ile birleşen malzemeler arazinin bütünleyici parçası haline gelmektedir. Bir başka ifade ile haksız yapı halinde kanun koyucu açıkça, arazinin asıl şey olduğunu, malzemelerin ise arazinin bütünleyici parçası haline geleceğini belirtmektedir.

Dolayısıyla haksız yapı halinde hangi eşyanın asıl şey, hangisinin bütünleyici parça olacağının tayininde, kanun koyucunun açık iradesi karşısında, iş hayatındaki hakim prensiplere ve yerel örf ve adetlere başvurulamaz. Son olarak, karışma ve bileşmeye ilişkin hükümlere bakıldığında da, tıpkı haksız yapıda olduğu gibi, asıl şeye karışması veya birleşmesi sonucu o şeyin bütünleyici parçası haline gelen şey üzerinde mülkiyet hakkı sona ermekte ve bütünleyici parça haline gelen şeyin tamamının mülkiyeti asıl parçanın sahibine ait olmaktadır. Bir başka ifade ile yasa gereği (TMK m. 776/ II), bütünleyici parça haline gelen şeyin üzerinde karışma veya birleşme sonucu mülkiyet hakkı son bulmaktadır. Bu durumda bütünleyici parça

205 Rey, Eigentum, N. 1931; Liver, SPR V/ I, s. 377; Haab, ZGB Art. 727, N. 28; Leemann, ZGB Art.

727, N. 7.

206 Bkz. Birinci Bölüm, § 1, II.

207 Oğuzman/ Seliçi/ Oktay- Özdemir, s. 600, dn.: 64; Eren, Mülkiyet, s. 508; Akipek, s. 275 vd.

94

haline gelen şey üzerinde mülkiyet hakkını kaybeden kişinin, TMK m. 776/ III uyarınca tazminat ve sebepsiz zenginleşmeden doğan talep haklarının saklı olduğu, kanun koyucu tarafından açıkça düzenlenmektedir. Ancak haksız yapı neticesinde arazi ile birleşen malzemeler arazinin mülkiyetine dahil olarak, malzemeler üzerindeki malzeme sahibinin mülkiyet hakkı, tıpkı TMK m. 776/ II’de olduğu gibi, sona ermekteyse de, TMK m. 722- 724’de, malzemeler üzerindeki mülkiyet hakkını kaybeden malzeme sahibinin açıkça sebepsiz zenginleşmeden doğan istem haklarının saklı olduğuna ilişkin bir ifade yer almamaktadır. Sadece TMK m. 723’de malzeme sahibine tazminat talep etme imkânı tanımakta ve fakat anılan maddede sebepsiz zenginleşmeye ilişkin açık bir vurgu yapılmamaktadır. Ayrıca karışma ve birleşmeye ilişkin düzenlemede, karışma veya birleşme sonucu asıl şeyin bütünleyici parçası haline gelmesiyle mülkiyet hakkını kaybeden eşya sahibine, mülkiyetin naklini talep etme imkânı tanınmazken, haksız yapı da ise TMK m. 724 uyarınca malzeme sahibine malzemelerinin birleştiği arazinin mülkiyetinin devrini talep etme imkânı açıkça tanınmaktadır.