• Sonuç bulunamadı

3. KENTSEL VE MEKANSAL AYRIŞMA GÖRÜNÜMÜ OLARAK

3.1 Kapılı Topluluk Yerleşimi Kavramı ve Tarihçesi

Kapılı topluluk yerleşmeleri, kentsel mekanın sınırlandırılan bir parçasında yer almaktadır. Kendi içine dönük bir kentsel alan olan yerleşme, belirli bir topluluğun bir araya gelmesi ile oluşur. Kabaca kentsel mekanın küçültülmüş bir parçası olan kapılı topluluk yerleşmeleri, kentsel mekanın bileşenleri ile meydana gelecektir. Bu bileşenleri Basset (1980) Şekil 3.1’de görüldüğü üzere grafikselleştirmiştir. Buna göre fizik mekanın üzerine gelen ekonomik, etnik ve hane yapısından oluşan sosyal mekan katmanlarının üst üste gelerek örtüştüğü bir yapısal görünüme sahiptir. Bu katmanların ağırlık derceleri farklı olabilmektedir. Kapılı yerleşmelerde fizik mekanın ekonomik yapı ağırlıklı olarak şekillendiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Buradan anlaşılacağı gibi fiziksel mekan, kendi başına var olmayan, diğer olgularla etkileşim halinde yani bağımlı bir yapıdadır. Burada topluluk ile olan etkileşim son derece önemlidir.

Şekil 3.1: Kentsel Sistemin Konumsal Bileşenleri (Bassett,1980).

Kapılı topluluk yerleşmelerini banliyö gelişiminin son fazı olarak nitelendirmek tarihsel süreç açısından uygun görünmektedir. Mekansal ayrışmanın kent mekanına yansıması, Amerika ve Avrupa ülkelerinde geçmişi daha ileri tarihlere dayanan alt kentleşme (banliyöleşme) olgusu ile belirgin hale gelmiştir. Banliyö, kentlerin çevresinde yer alan ve genellikle konut alanlarından oluşan yerleşme birimleri olarak

tarif edilmektedir (Ana Britannica,1986b). Amaç ve kapsamı farklı olarak karşımıza çıkan, konut alanlarının toplu olarak çözüldüğü ve sosyal olanakları sadece kendi içindekilere yönelik olan kapılı topluluk yerleşmeleri, banliyödeki anlayıştan farklı olarak yeni bir sınıfsal gruba hizmet eder görünmektedir. Bir başka ifadeyle gelir düzeyi yükselen sınıfın kendine uygun gördüğü, dışa kapalı, lüks ve korumalı yaşam tarzını istemesi sonucu ortaya çıkan kapılı topluluk yerleşmeleri kentsel alanda mekansal ayrışmanın bir görünümüdür.

Literatürde, kapılı topluluk (gated communities)yerleşmeleri kavramının çeşitli anlamlarda kullanılmakta olduğu görülmektedir; kapalı cemaatler, varlık adacıkları, kapalı konut alanları, kurtarılmış adacıklar, korunaklı yerleşmeler, özel siteler (Davis, 1990, Mckenzie, 1994, Blakeley ve Snyder, 1997), güvenlikli siteler (Perouse ve Danış, 2003). Bu çalışmada kavram, kapılı-ayrık konut yerleşmesi olarak ele alınacaktır.

Kapılı topluluk yerleşmeleri, net bir tanımı olmamakla birlikte genel olarak, post- modern kentin ortaya çıkardığı bir yerleşme modeli olduğu ve esnek birikim sürecinde metropollerde görülen, mekansal oryantasyonun yeni üst sınıf tarafından oluşturulan ya da talep edilen bir kentsel görünümü olarak tarif edilebilir.

Kapılı topluluk yerleşmeleri; kamusal alanın özelleştirilerek geçişlerin sınırlandırıldığı konut alanlarıdır. Dışarıdakilerin girişini engellemek amacıyla, genellikle duvar, çit ve kontrollü girişler gibi güvenlik tedbirleri ile donatılmışlardır. Kapılar ve duvarlarla güçlendirilmiş, şehrin merkezinde ve çeperlerindeki yeni ve eski yerleşim yerlerinde konumlanmaktadırlar (Blakeley ve Snyder, 1997).

Bu çalışmada, kapılı topluluk yerleşimleri, lüks konut tipleri olarak ve gelir seviyesi ortalamanın üzerinde olan ve yaşam tarzları benzer gruplarca tercih edilen yoğunluğu az katlı olan ve metropolün merkezinde, merkezine yakın alanlarda ve çeperlerinde konumlanan sömürgesel bir yaşamın ifadesi olarak ele alınmaktadır. Toplu halde konutları bünyesinde barındıran bir ortak yaşam kültürü ifadesi bu yerleşmelerde güvenlik tedbirleri son derece önemli bir yer tutmaktadır. Steril bir yaşamın temsili olan bu kapılı mekanlar, kentsel alandaki sınırlarını kuvvetli bir şekilde belirlemesi açısından geleneksel konut yerleşimlerinden faklılıklar göstermektedir.

Dünyanın çok farklı coğrafyalarında ister ihtiyaçtan isterse tüketim kültürünün sonucu olarak ortaya çıksın, mekansal olanakları açısından üretim tüketim ilişkileri bağlamında benzerlikler gösterir. Bu tür konut yerleşmelerinin pazarlamasında

yapılan vurgular aynıdır; güvenlik, yaşam tarzı, homojen, ayrıcalıklı ve steril bir yaşam şeklindedir.

Kapılı topluluk yerleşimi, kapatılma fonksiyonunu temel almaktadır. Foucault’un ‘iktidar mekanı’ kavramını göz önünde bulundurarak, ‘kapı’ elemanının sembolik olarak, mekan üzerindeki güç ve disiplinin yansıması olduğu anlaşılmaktadır. Kapı, sınır, eşik, duvar, engel vb ayırıcılar, içerdekini dışarıdan, dışarıdakini içerden ayıran, farklı kültürlerde fiziksel, ekonomik, sosyal ve sembolik fonksiyonları içeren bir sınır düzenleme aracıdır.

Kapılı topluluk kavramı ele alınırken, sınır ve çevresinin önemi ile sınırlardaki gerilimler göz önünde bulundurularak araştırma devam ettirilmiştir. Görsel olarak duvar, çit, kapı ve benzeri ayırıcı elemanlarla mekanı sınırlandıran ve aynı zamanda sosyal ve ekonomik sınırlar koyan kapılı topluluk yerleşmeleri, istenmeyen kişilerin erişimine kapatılmış, özel güvenlik teknikleri ve ekipleri tarafından korunan sınır düzenlemeleri ile kentsel alanda konumlandırılmıştır. Kapılı toplulukların önemli bir özelliği de sadece konut gruplarından oluşmaması, bu konutlara hizmet eden sosyal donatı alanlarının da bulunması ile kamusal alanın özelleştirilmesidir.

Kapılı yerleşmelerin tarihçesi ile ilgili geniş bir literatür araştırmasına sahip olan Blakeley ve Snyder (1997) tarafından kapılı topluluk yerleşmeleri, kendilerini kapatmış ve engellemiş olan bu tür topluluklar için, katmanlaşma ve ayrışmanın daha geniş bir mekansal durumunun mikrokozmozu olarak ifade edilmektedir. Orta sınıf ve üst orta sınıfın kapılı toplulukların dışlama ve konut ayrışmasının yeni formunu yarattığını ifade eden Blakely ve Snyder (1997),bu durumun mevcut sosyal yarılmayı azdırdığını iddia ederler.

Blakely ve Snyder (1997), kapılı toplukların tarihçelerini incelerken Roma kale kentlerinden, Howard’ın bahçeşehir paradigmasına ve altkentleşme sürecine uzanan geniş bir yelpazeyi anlatarak tarihsel ilişkiyi kurmaya çalışır. Kent tarihinin miladından itibaren ortaya çıkan yerleşmelerin esasındaki temel ilkelerin benzerlikler gösterdiği ve dönüşerek günümüz formunu aldığı görülebilmektedir. Temeldeki benzerlikler ise Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirlemiş olduğu gereksinimler ve insanın çevresel etkenlere karşı geliştirmiş olduğu davranışlar esasına göre şekillenmektedir.

Tarihsel olarak, Amerika’da inşa edilen kapılı ve güvenlikli topluluklar, mülkü korumak ve emeklilerin boş zamanlarını geçirebileceği alanlarla dolu yerler ve bu amaçla kurulmuşken, bu kentsel ve kent dışı gelişen yerleşmeler, günümüzde aileler ve çocuklarını da içine alan geniş bir marketin hedefi haline gelmiştir (Guterson

1992; Lofland 1998). 1960’ların sonu ile 1970’lerin başında kapılı toplulukların ilk olarak ortaya çıkış nedenleri emekli evleri iken, daha sonraları deniz kıyılarında sayfiyeler, şehir kulüpleri ve orta sınıf banliyöleşmelerinde karşımıza çıkmaya başlar. Özellikle, 1980’lerde golf kurslarının etrafındaki kapılı topluluk yerleşmelerinin karlılığı emlak spekülatörlerinin ve yatırımcıların gözünden kaçmaz ve konut trendini etkileyen yeni bir sürece girilmiş olur (Blakely ve Snyder, 1997). 1970’ler boyunca, Arjantin’in ilk kapılı topluluğu sosyal huzursuzluklar ve devrim öncesi zamandaki sorunlara rağmen ortaya çıkmıştır (Thuillier, 2005; Roitman, 2003, 2005). Kapılı topluluklar aynı zamanlarda Brezilya’da (Caldeira, 1996; Carvalho, Varkki ve Anthony, 1997; Coy ve Pohler, 2002), Şili’de (Salcedo ve Torres, 2004) ve Suudi Arabistan’da (Glasze ve Alkhayyal, 2002; Glasze, 2006) görülmeye başlar. 1980’lerde kapılı toplulukların tüm dünyaya dağılmaya başladı görülür. ‘Fourway Gardens’, 1987’de Güney Afrika Johannesburg’da ilk çıkan duvarlı yerleşmedir (Jurgens ve Gnad, 2002). Bulgaristan (Stoyanov ve Frantz, 2006), Kanada (Townshend, 2006), İngiltere (Blandy, 2006), Endonezya (Leisch,2002), Lübnan (Glasze ve Alkhayyal, 2002), Portekiz (Raposo, 2006) ve Rusya (Blinnikov, 2006), Çin (Wu, 2005; Low, 2006; Webster, 2006) aynı şekilde kapılı topluluk yerleşmelerininin görüldüğü coğrafyalardır. 1987 Avusturalya’da kapılı yerleşmenin karşılaşıldığı yıldır (Gleeson, 2006).

Tam olarak kaç kişinin bu tür yerleşmelerde yaşadığı bilinememekle birlikte, kapılı toplulukların çoğunun Amerika’da bulundukları bilinmektedir. Low (2003)’un tahminine göre onaltı milyon Amerikalı bu tür yerleşmelerde yaşamaktadır. Atkinson (2004)’a göre İngiltere’de yaklaşık 1000 adet kapılı yerleşme bulunmaktadır. Avustralya’da 100.000 kişi kapılı yerleşmelerde yaşamaktadır (Burke, Montefiore ve Atkins, 2006).