• Sonuç bulunamadı

2. KENTSEL MEKANSAL AYRIŞMA İLE İLGİLİ SÖYLEM VE TEORİLER

2.1 Ekonomi Politik Söylemler

2.1.1 Esnek birikim ve alt kentleşme

Kentsel ve mekansal ayrışmaların temelinde ‘esnek birikim’ ve ‘altkentleşme’ süreci önem kazanmaktadır. Altkentleşmeyi yirminci yüzyıl kentleşme süreci haline

getirecek olan ‘Fordizm’, 1900’lerin başında Amerika’da ortaya çıkmıştır; Harvey (1996)’e göre, Fordizmin sembolik olarak başlangıcı Henry Ford’un montaj hattını kurduğu 1914 yılı olarak kabul edilir. Fordizm sadece otomobil üretimini kitleselleştirmekle kalmamış; bir üretim organizasyonu ve disiplini modeli olarak diğer sektörlerin yanı sıra inşaat sektörüne de taşınmış ve alt kentleşme süreci üzerinde etkili olmuştur. 1960’lı yılların ortalarında Fordizm sürecinde ciddi sorunlar görülmeye başlanmıştır. Harvey (1996)’e göre; petrol fiyatlarındaki artış, özel sektörde üretkenlik ve karlılığın azalması, işten çıkarmalar, Avrupa ve Japon ekonomilerinin toparlanması ile iç pazarları doygunluğa ulaşması ve ihracat pazarları yaratma çabasından kaynaklanan uluslararası rekabetin kızışması, yoksulluğa karşı verilen savaş, Vietnam savaşı ve pekçok ekonomik temelli nedenler ile ABD’nin mali bir krize girmesi kaçınılmaz görünüyordu. Harvey (1996), bu sıkıntılı durumun, Fordizmin iş gücü piyasalarında, emek dağılımı(tekelci) ve iş sözleşmelerindeki katılığından kaynaklandığını ifade etmektedir. Ekonominin dalgalanması ve belirsizlik ortamında toplumsal mekanda, sanayide örgütlenme konusunda ve politik ve toplumsal yaşamda bir dizi deneysellikler görülmeye başlandı. Harvey (1996)’in kullandığı ‘esnek birikim’ terimi, Fordizmin katılıklarıyla açıktan çatışma içinde olması ile belirlenir. Esnek birikim, emek süreci, işgücü piyasaları, ürünler ve tüketim kalıpları bakımından esnekliğe dayanır. Hem sektörler hem coğrafi bölgeler arasında eşitsiz gelişme kalıplarında; hizmet sektöründe istihdamın hızla yükselmesini sağlanırken, azgelişmiş olarak kalmış bölgelerde yeni sanayi kümelenmeleri yaratılması gibi; hızlı değişikliklere yol açmıştır (Harvey,2006). Bilginin ulaşım hızı ve global finans sisteminin değişmesi bu süreci hızlandırmıştır. Aynı zamanda üretim hızının esnek üretim ile artması, tüketim hızının da artması gereğini ortaya çıkarmış ve tüketime yönelik pazarlama stratejileri geliştirilmiştir. Harvey’in esnek birikim, Jameson’un geç-kapitalizm diye tanımladığı dönemi Sargın(2012), küreselleşen kapitalizmin, uluslar-üstü üretim düzeneğine geçişini anlatmaya çalıştığını ve üretimin, kültürel tüketimin kitlesel temsiliyetlerini, farklı coğrafi ve kentsel mekanlarda benzer biçimde resmettiğini belirtir (Sargın, 2002). Alt kentleşme olgusunun nedenleri ve süreçleri ile ilgili devam eden tartışma ve araştırmalar içinde, kentsel sistemin ana işlevinin tüketim süreçlerine bağlayan ve kentsel değişmeyi sosyo-mekansal mekanizmalarla açıklayan Castells’in yorumları önem kazanmaktadır. Castells, kent ve ekoloji sorununu, gelişmiş kapitalizmin toplumsal örgütlenme ve değişimin en temel eksenlerinden biri olarak görmektedir. Castells’e göre; üretim birimleri, nasıl üretim araçlarının yeniden üretilmesini sağlıyorsa, kentler de, emeğin yeniden üretimini sağlarlar (Keleş,1994).

Lefebvre’e göre kentsel gelişim, kapitalist sistemin oluşumu ve devamı ile ilgilidir. Bir ürün olan kentsel mekanın iktisadi anlamını içerdiği ‘değer’ belirler. Ürünün değeri piyasa koşulları ile oluştuğu durumda bir ‘değişim değeri’ vasfına sahiptir. Piyasa koşulları ile oluşmayan ürünün değeri, haz, estetik ve duygusal bağlar ile değer kazanırken ortaya ‘kullanım değeri’ çıkmaktadır. Lefebvre’e göre kapitalist anlayış için önemli olan mekanın soyut değeri yani değişim değeridir (Okyay, 2008). Mekansal parçalanmayı, kapitalist toplumdaki sosyal ilişkilerin yeniden üretimi çerçevesinde açıklayan Harvey (1996)’e göre, kapitalizmin doğası gereği fazla üretim nedeniyle bir krize girdiğini ve bunun aşırı birikimle sonuçlanması neticesinde kar oranlarında düşüşün yaşandığını belirtmektedir ve buna çözüm olarak sermayenin ikincil döngülerinin işletilmesini önermektedir. Sermayenin ikincil döngülerine yapılan yatırımlar, inşa edilmiş çevreye diğer değişle kentsel alana yapılan yatırımlardır. Fabrikalara, bürolara, konuta yapılan yatırımlar üretim ve tüketim için fiziksel çevre yaratılması açısından önemlidir (Arslanoğlu,1998). Aşırı birikim nedeniyle bunalıma giren kapitalist sistemin bu krizden çıkabilmesi için, alt kentleşme teşvik edilmektedir. Yeni yapılanan alt kentlerde inşaat sektöründe yapılan yatırımlar ve bu bölgede konut almak isteyen kişilere sağlanan ödeme kolaylıkları ile ikincil döngüler çalıştırılmaktadır.

Altkentleşme sürecinin oluşumunda araba sahipliği önem taşımaktadır. Hall (1990), yaşayanların konut seçiminde araba sahipliğinin etkisinden bahseder. Araba sahipliğinin Batı Avrupa’da yaygınlaşması, Amerika’dan kırk yıl sonraya denk gelmektedir. Bu değişim, Avrupa’daki geleneksel kentsel strüktürü ve yaşam şeklini etkilemiştir. 1970’li yıllarla birlikte, Batı Avrupa’da üst ve orta sınıf, Amerika’daki modele benzer alt kentleşme süreci ile kendilerini kent merkezinden ayrıştırmaya başlar. Böylelikle alt kentleşme süreci, bir Amerikan rüyası olarak kentsel gelişmede yerini alır. Yalnız Amerika’da ortaya çıkan kentsel ve banliyödeki ayrışma süreçleri, ırksal ayrışmaya dayanmaktadır (Dear ve Flusty, 1999).

Küreselleşmenin etkisi ile gündeme gelen üretimde düşey ve yatay ayrışmanın mekansal yığılma sürecini hızlandırdığı ve bunun sonucu olarak esnek üretim komplekslerinin ve bölgelerinin ortaya çıktığı öne sürülürken, bu süreçte üretimin örgütlenmesi kadar yerel birimde emeğin örgütlenme biçimi, sosyal ve kültürel özellikler, sosyal ilişkilerin niteliği gibi yerel birimlerin çok farklı özelliklerinin mekansal örgütlenmede etkili olduğu tartışılmaktadır (Brusc ve diğ.,1986; Eraydın, 2006).

Post-Fordizm (esnek birikim) ve altkentleşme olgularının coğrafi mekanda ve sosyal hayatta yaratmış olduğu farklılaşmalar ve ayrışmalar kentsel alanda 20.yy.dan

itibaren okunabilmektedir. Kentsel görünümlerin meydana gelme süreçlerinde, ekonomik boyuttaki bu gelişmeler ile günümüz kentsel ayrışmalarının altyapısını oluşturmaktadır.