• Sonuç bulunamadı

2. KENTSEL MEKANSAL AYRIŞMA İLE İLGİLİ SÖYLEM VE TEORİLER

2.2 Sosyo-Mekansal Davranış Teorileri

2.2.3 Çevresel stres teorisi

Çevresel stres teorilerini, çevresel davranış teorileri çalışma alanı başlığı altında ele almak mümkündür. Stres, bireyin organizmik, sosyo-psişik, algısal , kültürel ve yaşam şekli özellikleri ile doğrudan ilişkilidir. İstekler, beklentiler ve uyum sürecinde yaşam ve çevre kalitesi etkili olmaktadır.

Ünlü (1998), stresi açıklamada iki kavramın öneminden bahseder; seçim ve uygunluk. Yerleşme seçimi ve bir yerden bir yere göç etme, çevresel niteliğin ve çevrenin iten ve çeken etkenlerinin bir sonucu olarak kabul edilir. Organizmalar

buna bağlı olarak, çevrenin etkisini ve stresini azaltmak için çevresel kalite ve çevresel baskı arasında uyum oluşturmaya eğilimlidir.

Rapoport (1978)’a göre stres; bir değerlendirmenin veya belirli normlar, arzulanan düzeyler, durumun anlamları vb. şeylerle karşılaşmanın sonucudur ve söz konusu olan algılanmış strestir. Stresin incelenmesinde kültür önemli bir yer tutmaktadır. Stres modellerinde genel olarak iki eleman yer almaktadır; durumlar ve insanlar. Kültür odaklı stres modellerinde görülen bir diğer eleman ise stres-alıcı ortamlardır (onarıcı çevreler).Rapoport, çevresel stres ve kültür ilişkisini bu üç elemanlı model üzerinden tarif etmektedir (Şekil 2.2). Buna göre stresin, bir değerlendirmenin sonucu olarak algılanmış stres olduğu anlaşılmaktadır. Durum olarak çevresel faktörlerden (yapılı çevre, kimyasal, psiko-sosyal, kültürel vb.) filtreler (bireysel ve kültürel) ile algılanan durum, kişilerin veya grupların değerlendirmeleri (ideal, norm, imgeler, değerler, standartlar, beklentiler, anlamlar, çevresel kalite kavramları vb) sonucunda davranış tercihlerini (taşınma, davranış değiştirme, kabullenme, beklentileri değiştirme, çevreyi değiştirme vb) ortaya çıkartmaktadır. Stres faktörü, değerlendirme sürecindeki beklentilerin uygunluğuna göre az veya çok stresli olabilmektedir.

Şekil 2.2 : Rapoport’un üç elemanlı çevresel stres modeli (Ünlü, 1998). Stresi meydana getiren etkenler; çevresel uyarı, organizmik etkenler (fiziksel, psikolojik) ve kültürel etkenler olarak sıralanmaktadır. Kentsel konut alanlarında stres kaynakları; yüksek yoğunluk algısı, gürültü, farklı insanlar, düşük yaşam koşulları, ışıklar, düzensizlik, reklamlar olabilmektedir.

Çevresel stres ile ilgili literatürde geçen belli başlı kuramsal yaklaşımlara değinmek gerekirse stres, uyarı ve yanıt etkileşimi sonucunda organizmada bıraktığı olumsuz davranışsal durumlar nedeniyle, öncelikle ‘deterministik’ bir model olarak incelenmiştir. Stres yapıcı unsurlar; biyokimyasal, fiziksel, psikolojik, sosyo-kültürel olabilir. Bu modelin dışında, ‘ekolojik uyum kuramı’ olarak adlandırılan Lawton ve Nahemov’un (1973), stresi, baskı ile yetkinlik (press and competence) arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak ele aldığı yaklaşım yer almaktadır. Çevresel ‘stresin

kültürel yönelimi’nde, stresi kültürel adaptasyon sürecinin bir sonucu olarak ele alırken, çevresel etkilere karşı organizmik ve kültürel filtrelemelerin stresi azaltmadaki önemi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bir diğer yaklaşım olarak ‘akkültüratif stres kuramı’ kültürel değişime dyanmaktadır. Değişim, farklı parametrelere göre stresli olabilmektedir. Bu parametreler; var olan durum ve önceki durum arasındaki kavramsal uzaklık, değişim doğrultusunda gönüllü olup olmama durumu, kontrol derecesi, değişimin oranı, etkilenen elemanların önemliliği şeklindedir (Ünlü, 1998).

Baskı karşısında kişisel tepkiler değişebilir, bazı eylemlerin gelişimini önceden tahmin ederek stresi azaltmak olanaklıdır. Böylelikle fizyolojik yapıdaki denge yani organların eş güdümlü çalışması sürdürülür. Genellikle organizmalar değişim olgusuna farklı davranışsal tepkiler gösterirler; davranışsal düzeltmelere uyum, yeni elemanlara tepki, ortamdan geri çekilme olabilmektedir. Organizmalar, her tepkide kişilerarası, gruplar arası; akkültüratif stres, psikosomatik stres, marjinallik duygusu, kimlik varlığı gibi çelişkiler gösterir. Bunu Berry (1980), ekolojik-kültürel ve davranışsal modeli ile açıklar. Buna göre stresin değişmekte olan kültür ve akkültüratif etkilere bağlı akkültüratif davranış ve geleneksel davranış arasındaki değişen modlarının bir çıktısı olduğunu belirtir.

Stresle başa çıkma stratejilerine bakılacak olduğunda; kişisel değerlendirme, algısal yetkinliğin artırılması ve nesnel uyarının önlenmesi gibi yöntemler görülmektedir. Yetkinlik kavramı, Bourdieu (1970) tarafından aktör/habitus-alan-sermaye ilişkileri içinde bir sosyal tasarım olarak ortaya konulmaktadır. Buna göre; hukuk, tıp, siyaset, güzel sanatlar gibi toplumsal bilgi alanlarında aktörler, iktidar ve statü için mücadele ederler. Bu alanlarda başarılı olmak için kültürel sermaye biçimlerinin kazanılması gerekmektedir. Bourdieu’ya göre tüm insanlarda yüksek kültüre katılma yetkinliği bulunmaktadır ancak bunun toplumsallaşma sürecinde yapılanmadırılması gerekmektedir. Yani yetkinliğin çözümlenmesi, aktöre bağımlı olan sosyal ilişkinin yeniden tasarlanmasına bağlanmaktadır. Bourdieu (1997) çok değişkenli bir habitus oluşturarak, insanın yetkinliğinin çeşitlendirilebileceğini düşünür.

Rapoport (1978)’a göre, stresle başa çıkma yöntemleri şu şekildedir; kontrol duygusu, tahmin edilebilirlik, fiziksel çevre kullanımı, organizmadaki eşgüdümsel organların işleyişindeki aksaklıkların giderilmesi, savunu temelli yapılanma, çevreye anlam kazandırmaktır. Stres devam ederse ve toplumda kimlik sorunu varsa savunmacı yapılanma oluşur (Siegel, 1970). Çevreye anlam kazandırarak stresin etkisi azaltılabilmektedir. Stresin etkisi; zaman kullanımıyla ilgili bazı olguları ortadan

kaldırmak, bazı uyarıcıları bloke etmek, filtrelemek, sorumluluk sınırlarını düzenlemek, çevreye kod vermek gibi davranışlarla azaltılabilir.

Kentsel mekanın ayrışmasında ve kapılı yerleşimlerin oluşma mantığında, sosyo- mekansal davranış teorileri açıklayıcı olmaktadır. İnsan davranışları mantığı altında yatan davranışsal teoriler ve söylemlerin temelinde; savunmaya dayalı yapılanma, cemaatleşme, mahremiyet gereksinimi, çevresel strese karşı geliştirilen tavırlar yatmaktadır. Kapılı yerleşim dışındakilerin sosyo-mekansal davranışları, kapılı yerleşimin yarattığı çevresel strese karşı cevap verme şekli olarak yorumlanmaktadır. Kapılı yerleşimin çevresel etkileri, çevredekilerin uyum sağlayamaması durumunda gerilimli olabilir.