• Sonuç bulunamadı

Ahlaki Terimler Sözlüğü‟nde kanaatkârlık Ģöyle tanımlanır: “Elinde bulunan ile yetinme, verilen nimetlerden razı olma, az ya da çok rızkı mübarek sayma, israftan ve ihtirastan kaçınma” (Seyyar, 2003: 253). Ayrıca kanaatkâr insanların, zenginleĢmeyi istemekle birlikte artan ya da azalan serveti hiçbir zaman manevi değerlerin üstünde tutmayacaklarını ifade etmiĢtir. Kanaatkârlık bir bakıma kiĢinin sahip olduklarının miktarı ne olursa olsun onlarla yetinmesidir. Fakat rızkım bu kadar deyip çalıĢmayı bırakmak, tembellik etmek de değildir. Kanaatkâr insan istediklerine ulaĢmak için elinden gelen tüm çabayı gösterir. ġayet istediği olmaz ise o zaman elindekiyle yetinir, sahip oldukları için Ģükreder. Ama çalıĢmaya devam etmekten asla vazgeçmez. Kanaatkârlık açgözlülüğün karĢısında yer alır. Açgözlü insan hiçbir zaman elindekiyle mutlu olmaz, hep daha fazlasını ister. Oysa kanaatkâr insan azla yetinmeyi, küçük Ģeylerle mutlu olabilmeyi bilir. Bu sebeple toplumu oluĢturan fertlere kanaatkârlık değerinin kazandırılması huzurlu bir toplum için son derece önemlidir. Aksi takdirde sürekli daha fazlasını isteyen, bunun için toplumun değerlerini hiçe sayan, maddiyatçı insanlar yetiĢir ki bu da toplumsal hayatta ciddi sorunlar doğurur.

Fazıl Hüsnü Dağlarca‟nın çocuklara yönelik yazdığı Balina ile Mandalina adlı Ģiir kitabında “Gözler” adlı Ģiirinde kanaatkârlık değeri iĢlenmiĢtir.

Kocamanlığına göre Gözleri çok küçük Demek açgözlü değil

175 Kanaatkârlık ile açgözlülük arasında ters iliĢki vardır. Açgözlü olan kanaatkâr olamaz. Açgözlü olan elindeki ile mutlu olmayı bilemez, her zaman daha fazlasını ister, verilen nimetten razı olmaz, yetinmez. Yazar Ģiirde Balina‟nın gözlerinin küçük olmasını, açgözlü olmamaya benzeterek kanaatkârlığına vurgu yapmıĢtır. Yazar Ģiiri okuyan çocuklara da bazı iletileri bu Ģekilde vermek istemiĢtir. Mutlu olmak için elimizdeki ile yetinmek, kanaatkâr olmak gerektiğini göstermek istemektedir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca‟nın çocuklara yönelik yazdığı Balina ile Mandalina adlı Ģiir kitabında “KarĢılığı” adlı Ģiirinde kanaatkârlık değeri iĢlenmiĢtir.

Olsun efendim koku neymiş Sizin kocaman yaşamanıza Ne katabilir ki?

Kanaatkârlık elinde olanla yetinme, verilen nimete razı olma, elindekinin kıymetini bilme anlamlarına gelebilmektedir. ġiirde Mandalina, Balina‟nın kendisinde koku alma duyusunun eksikliğinden duyduğu mutsuzluğu ve üzüntüyü dile getirmesine karĢılık; Mandalina bu eksikliğin Balina‟nın yaĢamına bir Ģey katmayacağını anlatarak kanaatkâr olması gerektiğini hatırlatmaktadır. Yazar burada Balina ile Mandalina arasındaki bu olayda kanaatkârlığı örnek göstererek, Ģiiri okuyan çocuklara da bu değeri aĢılamak istemektedir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca‟nın çocuklara yönelik yazdığı Yazıları Seven Ayı adlı Ģiir kitabında “Daha Acıkmak” adlı Ģiirinde kanaatkârlık değeri iĢlenmiĢtir.

Demek büyümüşüm dedim Açlık büyüttü beni

ġiirde Ayıcık açlığın kendisini büyüttüğünü dile getiriyor. Burada açlıktan Ģikâyet etmemesi kanaatkâr olduğunu gösteriyor. Kanaatkârlık az ya da çok rızkı mübarek sayıp, Ģikâyet etmemek, yetinmeyi bilmek demektir. Burada Ayıcık Ģikâyet etmiyor hatta açlığın kendisini büyüttüğünü dile getiriyor. Bir de “Çıkmalıyım dışarı çabucak/Bulmalıyım yiyeceğimi” derken de kanaatkârlığın rızkım bu kadar deyip çalıĢmamak olmadığını da göstermektedir. Kanaatkârlık çalıĢmaya, daha fazla kazanmaya engel değildir. Yazar burada Ayı‟nın kanaatkârlığını Ģiiri okuyan

176 çocuklara göstererek, Ģiiri okuyan çocukların da kanaatkâr olma konusunda bazı mesajları çıkarmalarını beklemektedir.

Fazıl Hüsnü Dağlarca‟nın çocuklara yönelik yazdığı Gösterme Parmağı adlı Ģiir kitabında “Hollanda Kavakları” adlı Ģiirinde kanaatkârlık değeri iĢlenmiĢtir.

Üç Hollanda çocuğu, üç kavak

Bir avuç topraklarını öyle severlerdi ki

Yazar Ģiirde kanaatkârlık değerini biraz örtük olarak iĢlemiĢtir. ġiirde çocukların bir avuç topraklarını sevmesi, az diye Ģikâyette bulunmadıklarını ve onunla yetinmeyi bildiklerini göstermektedir. Bu da çocukların kanaatkârlığını ortaya koymaktadır. Kanaatkârlık bir bakıma kiĢinin sahip olduklarının miktarı ne olursa olsun onlarla yetinmesidir. Burada da elinde bulunanla yetindikleri düĢünülmektedir. Yazar Ģiiri okuyan çocuklara da ellerinde bulunanla yetinmeyi aĢılamak istemektedir.

Kanaatkârlı, elinde bulunan ile yetinme, verilen nimetlerden razı olma, az ya da çok rızka Ģükretme diye tanımlanabilir. Kanaatkârlık açgözlülüğün karĢılığı olarak karĢımıza çıkmaktadır. Kanaatkâr insan manevi değeri maddi değerden daha üstün tutar. Kanaatkârlık bir Ģeyin miktarı ne olursa olsun ona gönlünün razı olmasıdır. Kanaatkâr olmayan insanlar hiçbir zaman mutlu olmayı baĢaramaz. Hep elindekinin yetersiz olduğunu düĢünüp, her zaman daha fazlasını ister. Kanaatkâr insanlar gibi azla yetinmeyi, aza kanaat etmeyi bilmezler. Açgözlülük huzursuzluk verir. Hırsı ortaya çıkarır.

Toplumun huzuru ve mutluluğu için kanaatkâr insanlara ihtiyaç vardır. Maddiyatçı insan toplumun maneviyatını ve değerlerini düĢünmez. Varsa yoksa daha fazlasını elde etme düĢüncesinde olur. Topluma faydası olamaz. Bu yüzden toplumun huzur bulması için kanaatkâr insan yetiĢmesi Ģarttır. Burada herkese görevler düĢmektedir. Günümüzdeki açgözlülük ve doyumsuzluğu düĢününce daha kanaatkâr insanların yetiĢmesi gereği ortaya çıkmaktadır. Bu yüzdendir ki bu değer geleceğimizin mimarı çocuklara aĢılanması gerekmektedir. Çocuk yaĢta bu değeri içselleĢtiren insanlar sayesinde toplumda huzur artacaktır. Burada Fazıl Hüsnü Dağlarca‟nın Ģiirleri incelendiğinde kanaatkârlık değerine rastlanmakla birlikte,

177 değerin çok fazla iĢlenmediği de görülmüĢtür. Dört tane Ģiir kitabında kanaatkârlık değerine hiç rastlanmamıĢtır. Ġncelenen diğer üç kitapta ise toplam dört Ģiirde kanaatkârlık değerine rastlanmıĢtır. Burada biraz açık biraz örtük olarak Ģiiri okuyan çocuklara, elindeki ile yetinmeyi bilme, az ya da çok rızka Ģükür edebilmeyi, açgözlülükten uzak kanaatkâr olabilmeyi öğretmek ve aĢılamak amaçlanmıĢtır.

Artık baĢka bir çağda yaĢıyoruz. Günümüz çocukları kanaatkârsızlık ve açgözlülükleri ile karĢımıza çıkmaktadır. Açgözlülük, Ģükür bilmezlik hat safhada; elindeki ile yetinme, elindekinin kıymetini bilme gibi davranıĢlar ise günümüz çocuklarında yok denecek kadar azdır. Hangi sosyal çevrede yetiĢirse yetiĢsin, ekonomileri ne olursa olsun çocukların genelinde doyumsuzluk vardır. Bu yüzdendir ki günümüzde bu değerin önemi kat kat artmıĢtır. Fazıl Hüsnü Dağlarca da bunu bilerek az da olsa bu değere yer vermiĢtir.