• Sonuç bulunamadı

1.7. KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1.7.2. Kalıp Düşünceler ve Önyargılar

Kültürlerarası iletişim sırasında karşılaşılan sorunların en önemli ve hassas boyutlarından biri olarak kabul edilen kalıp düşünceler ve önyargılar; farklı kültürlerden, etnik, ırksal ve toplumsal gruplardan iletişim ve etkileşimde engel işlevi gören ve kültürlerarası iletişim sürecini etkileyen diğer etmenlerdir (Kartarı, 2014: 243). Kültürlerarası iletişim açısından bakıldığında Kalıp düşünceler ve önyargı kötü zararlı bir engel olarak kabul edilir. Bilimsel anlamda ilk olarak Wa1ter Lippman tarafından kullanılan Kalıp düşünce kavramı, insanların dünyayı anlamak için kullandıkları kafalarındaki resimlerdir. Lippman böyle bir tanımlamayı; azınlık grup üyeleri, diğerleri hakkındaki yargılamaları belirtmek için kullanmıştır (Oğuz, 2002: 27).

Stereotip sözcüğü; Latince katılık anlamına gelen “stereos” ve iz anlamına gelen “tupos” olmak üzere iki ayrı sözcüğün birleşmesiyle oluşmuştur. Baskı dilinde kullanılan stereotip sözcüğü, aynı metni herhangi bir değişiklik yapılmaksızın çoğaltmak için döküm olarak yapılmış kalıbın adıdır. En önemli özelliği bir kez yapıldıktan sonra, bozulmadan satırın bütününde bir değişiklik ve düzeltme yapılması söz konusu olamamaktadır. Sterotip bir grup insanın sosyolojik ve psikolojik olarak oluşan değişmez izlenimi olarak ifade edilir (Gürüz ve Temel, Eğinli, 2012: 289).

Stereotipler, işlevleri açısından, istikrar ve soyutlama sağlayarak büyük miktarda bilgi organize etmek için kullanışlı araçlar olarak görülebilir. Bununla birlikte, çoğunlukla, stereotipler zihinsel kısa yollar olarak kullanılır; iletişimin kolaylaştırılması yerine, sosyal yapıların somutlaştığı karmaşık siyasi ve kültürel farklılıkların ve muhalefet ağlarının basitleştirilmesine neden olur. Bu durum, yabancı grupların temsilini içeren toplumsal yapılar söz konusu olduğunda daha olasıdır. Stereotip hem bilişsel süreçlerin hem de toplumsal deneyimin ifadesi olarak aidiyet duygusu yaratmak ve iç-dış gruplar arasında bir derece ayrım yapmak için araç haline gelir. Bundan dolayı stereotip gruplar arası ve kültürlerarası ilişkilerin incelenmesinde merkezi kavram haline gelmişlerdir. Stereotipler, istikrar ve soyutlama sağlayan, büyük miktarda bilgiyi organize etmek için yararlı araçlar olarak görülebilir. Stereotip, bireylerin sosyal

etkileşimlerde aldığı ve işleyen geniş hacimli bilgiyi organize etmeye ve kategorize etmeye yardımcı olan bilişsel harita işlevine hizmet eder (İbroscheva & Ramaprasad, 2008: 1).

Kalıp yargılar, insanları bir takım türlere, tiplere ayırmayı ifade eden zihinsel yapıtlardır. Belli özelliklerin belirli bireylerde mevcut olmasını ifade eder. Bu özelliklerin her zaman gerçeğe ve kanıtlara dayanması gerekmez yalnızca mevcut olması gerektiği kanısına dayanır. Kalıp yargılar ülke imajlarının oluşmasında ya da bir ülkenin vatandaşlarına ilişkin imajın oluşumunda da etkili olabilir (Bakan ve Canöz, 2017: 93).

Stereotipler, bir kültür veya grubun tüm üyeleri sanki aynı özellikleri paylaşıyormuş gibi davrandığımızda ortaya çıkar. Sterotip, ırk, din, etnisite, yaş veya cinsiyet gibi grup üyeliğinin ve ulusal kültürün varsayılan herhangi bir göstergesine eklenebilir. Grup üyeleri tarafından paylaşıldığı varsayılan özelliklere gözlemci tarafından saygı gösterilebilir; bu olumlu bir stereotiptir. Daha muhtemel durumda, özelliklere saygısızlık söz konusuysa, negatif bir stereotiptir. Her iki tipin kalıplaşmış biçimleri, açık nedenlerle kültürlerarası iletişimde sorunludur. Birincisi, bize iletişim ortaklarımızı anlamamız konusunda yanlış bir fikir verebilirler. Stereotip pozitif veya negatif olsun, genellikle kısmen doğrudur. Stereotipler, başkalarına önyargılarımızı doğrulayan seçici şekillerde başkalarını gözlemlediğimiz kendi kendini gerçekleştiren kehanetler haline gelebilir. Stereotiplerle ilgili sorunlara rağmen kültürlerarası iletişimde kültürel genellemeler yapılması gerekiyor. Kültürel farklılıklar hakkında herhangi bir varsayım veya hipotezimiz olmadan kültürlerarası bir ortamda karşılaştığımızda, her insanın tamamen benzersiz bir şekilde hareket ettiğini varsaydığımız saf bireyciliğe yem olabiliriz (Bennett, 1998: 3).

Oluşma biçimi, kısmen kültürel olan kalıp düşünceler, insanları bir takım cinslere, tiplere ayırmayı ifade eden zihinsel yapıtlardır. Belli özelliklerin, her zaman gerçeğe ve olumlu kanıtlara dayanmaksızın belirli kişilerde ve gruplarda mevcut olmasını ifade eder. Bir başka ifadeyle, kafamızdaki düşünceleri sadeleştiren bir takım zihinsel süreçler, basmakalıp fikirler olarak adlandırılır. Kalıp düşünce ve ön yargı terimleri yakın süreçlere ifade etmelerine rağmen, gerek fonksiyonları gerekse tanımları bakımından farklılıklar gösterirler. Kalıp yargı, bir grup hakkında sabit, zihinsel bir

imajdır. Önyargı ise, varsayılan ırk, etnik köken, cinsiyet ve benzerinden bir tema alınarak bir birey veya grubun olumsuz karakteristiklere sabit olduğu veya yetersiz olduğu hakkındaki inanç olarak ifade edilir. Literatürde önyargı kavramıyla ilgili farklı açıklamaların yapıldığı görülmektedir. Önyargı, bir olay, insan veya durum hakkında yeterli bilgiye sahibi olmadan az veya hiçbir kanıt olmaksızın bir durumun ya da kişinin iyi ve ya kötü olduğuna dair önceden geliştirilen düşünce, kanı ya da tutumlardır. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse; sadece 5-10 saniyelik fragmanını gördüğümüz bir filmin iyi veya kötü olduğu kanaatine varılması gibi (Tutkun ve Koç, 2008: 261).

Uluslararası söylem ve iletişim alanında, belli etnik veya ulusal grupların ve bunların kültürel, siyasi veya dini alışkanlıklarının algılanışı ve bunları medya izleyicilerine sunma, bu grupların başarısını veya başarısızlığını belirleme potansiyeline sahiptir. Hemen hemen tüm iletişim araçlarıyla iletilen bu algılara stereotipler denir. Stereotipler, bir sosyal grubun üyeleri hakkında aşırı genellemeler olarak, bireysel ve grup düzeyinde iki düzeyde işlev görürler. Bireysel düzeyde stereotipler, bir birey tarafından sergilenen kültüre özgü inançlar olarak anlaşılır. Grup düzeyinde stereotipler ise, belli bir kültürün üyeleri tarafından paylaşılan, her toplumsal oluşumun karakteristik bir toplumsal aidiyet ve bütünleşme duygusu sağlayan bir inanç sistemi olarak görülür (Ibroscheva ve Ramaprasad, 2008: 3-4). Bireyler ve toplumlar arasındaki ilişkiyi bozan, psikolojik, tarihsel, ekonomik, durumsal ve başka sosyokültürel faktörlerden kaynaklanan Önyargılar, diğer kişi ve gruplara karşı hoşgörüsüz, haksız ve ayırımcı tutumlardır ve Dogmatik kanaatleri içerdiği için değiştirilmesi bir hayli zordur (Gürses, 2005: 143).

Özetlemek gerekirse; Önyargı, herhangi bir konuda gerekli bilgi edinilmeden, yetersiz kanıtlara dayanılarak varılan yargı olarak tanımlanmaktadır. Önyargı olumsuz değerlendirmeler barındırır; gruplar arası bir durumdur. Önemli bir nokta da doğuştan gelmediği toplumun yapısından kaynaklanan bir durum olduğudur. stereotipler negatif veya pozitif olmasına karşın, önyargı, belirli bir gruba, soya, dine veya cinsel eğilime karşı bir nefret ya da akıl almaz bir şüpheye kadar ulaşan bir olgudur ve yeryüzündeki her kültürde karşımıza çıkabilir (Oğuz, 2002: 28).

Önyargı, bir kişinin ait olduğu gruplar temelinde oluşturduğu bir görüştür; Egemen gruba fayda sağlayan, diğerini hafife alacak gruplar arasındaki gerçek ya da

hayal farklılıklarına dayanmaktadır. Öte yandan, stereotip, bir grubun gerçek veya hayali özelliklerine dayalı olarak bir birey hakkında verilen karardır. Önyargılar ve stereotipler, fiziksel özelliklere, dini eğilimlerine, isimlerine, dillerine, menşe ülkelerine ve benzerlerine dayanılarak oluşturulabilir ve her zaman toplumun kendisine ve insanlara ayrıldığı ayrımcılık yapar. Toplum, bazı fiziksel nitelikleri diğerlerinden daha fazla sıralama ve odaklama, yanlışlıkla farklılıkları koyma ve güzellik standartlarını belirli ve kabul gören fiziksel özelliklere göre belirleme eğilimindedir ve bu stereotipler ciddi toplumsal eşitsizliklere neden olur (Cuperman, 2013: 121).

Önyargılar kişiler, gruplar ve nesnelerle ilgili olarak değerlendirici yargılardır.kalıp düşünceler bir sosyal grubun veya grubun üyelerinin özellikleri hakkındaki inanç ve düşünceleridir. Önyargı kavramı;ise olumsuz grup içi tutumlar olarak anlaşılmaktadır yani değerlendirmeyle ilgili fikri, kanıyı ve tutumu içermektedir. Önyargılar, sadece uluslar veya kültürlere karşı ortaya çıkmamaktadır. Bunlarla beraber aynı grubun diğer kısımlarına, çeşitli alt kültürlere ve bir toplum içerisinde yer alan azınlıklara karşı da önyargılar oluşabilmektedir. Önyargılar sosyalizasyon süreci içerisinde öğrenilmekle beraber oluşumları için temel zemin ailedir ve bundan dolayı önyargılar kültürlerarası iletişim ve etkileşim sonucunda değil ondan önce oluşan peşin yargılardır. Sonuç olarak; oluşum kaynakları, yapıları, içerikleri, fonksiyonları, etkileri ve sonuçlarına göre, stereotipler ve önyargılar farklı kültürlerden, etnik, ırksal, toplumsal, cinsiyet, cinsel yönelim gibi farklı gruplardan bireyler arasındaki iletişim ve etkileşimi engelleyici ya da zedeleyici olarak işlev yapmaktadır (Kartarı, 2014: 243- 246).