• Sonuç bulunamadı

1.6. KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM SÜREÇLERİ

1.6.4. Küreselleşme (Globalizm) ve Kültürlerarası İletişim

Başlangıç noktası 1980’li yılların başında Amerika Birleşik devletlerinde atılan küreselleşme kavramının farklı tanımları yapılmıştır. Genel bir ifadeyle küreselleşme; Malların, yatırımın, üretim ve teknolojinin ulus aşırı akışını ifade etmektedir. Küreselleşmenin yarattığı etkinin boyutu ve derinliği de, daha önce ulus-devletle özdeşleşmiş olan yapıların yerini almış, kendine has kurumlara ve yönetim biçimine sahip yeni bir dünya düzenini ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda küreselleşme, her alanda mesafenin önemi azaltarak, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda dünyanın daha çok bütünleşmesi olarak ifade edilir (Bulunmaz, 2014: 287-288). Dünyanın büyük medeniyetleri arasındaki artan bağlantının tarihi olarak ifade edilen küreselleşme kavramı en eski medeniyetler arsında düzensiz aralıklarla yapılan karşılaşmalara kadar uzanan tarihsel bir süreçtir. Başka bir deyişle küreselleşme kavramı, uluslar, medeniyetler ve siyasal topluluklar arasındaki genel dayanışmanın artmasını ve derinleşme sürecini kapsayan bir kavramdır (Dumanlı Kürkçü, 2013:1).

Kültürlerarası temas ve iletişimin, küreselleşme ile birlikte arttığı iddia edilmektedir. En genel anlamda, küreselleşme söylemleri ulus devlet sınırlarının ötesinde değişiklikler anlamına gelir. Basitçe ifade etmek gerekirse küreselleşme, kıtalararası akışların ve sosyal etkileşim modellerinin etkisinin hızlanmasını ve derinleşmesini, genişleyen ölçeği ve artan büyüklüğü ifade eder. Bu, uzak toplumları birbirine bağlayan ve iktidar ilişkilerinin dünya bölgelerine ve kıtalarına ulaşımını genişleten insan örgütleri ölçeğinde bir değişime ya da dönüşüme değinir. Küreselleşme ile ilgili akademik literatür çok tartışmalıdır ve iş ve/veya siyaset, toplum, kültür, teknoloji, medya, çevre ve diğer alanlarda oldukça heterojen bir grup konuyu yansıtan çok sayıda, genellikle çelişkili birçok perspektif sergilemektedir. Genellikle ne bu odağın ne de farklı alanlar arasında iddia edilen bu ilişkinin yeterince görülmediği açıktır (Zotzmann, 2007: 253-254).

Küreselleşme kavramı, belirli düşünceler, görüşler, uygulamalar, olaylar, teknolojiler, kavramlar gibi durumların küresel ölçekte bulunması; sosyal hayatın büyük bir bölümünün küresel süreçler tarafından belirlendiği; dünya üzerindeki toplumlarının giderek birbirine benzediği ve bunun sonucu olarak tek bir küresel kültürün ortaya çıktığı; dünyanın tek bir mekân olarak hissedildiği süreci belirtmek için

kullanılmaktadır. Başka bir deyişle küreselleşme kavramı, devletler ve toplumlar arasındaki karşılıklı ilişki ve bağımlılık sürecini ifade etmek için kullanılır. Çünkü küresel köy olarak adlandırılan günümüz dünyasında ulaşım araçlarının, iletişim araçlarının sayılarında, kapasitelerinde, hızlarında meydana gelen önemli orandaki artış bütün dünyayı birbirine bağlamış ve onları bağımlı hale getirmiştir. Artık her şeye her yerde bulmamız kolaylaşmıştır. Sonuç olarak dünyanın herhangi bir bölgesinde ortaya çıkan bir gelişim, değişim veya olayın etkileri yerel düzeyde kalmamakta, hızlı yayılarak tüm dünyayı kapsamaktadır. Konuya bu açıdan bakıldığında küreselleşme kavramı, ülkeler, toplumlar ve yerel gruplar arası karşılıklı ilişkilerin ve etkileşimlerin artması, derinleşmesi ve hızlanması ile ilgili tüm eğilimleri ve durumları kapsayan bir süreçtir (Karaca, 2015: 138).

Dünyanın küçülmesi ve tek bir yer olarak düşünülmesi anlayışının yaygınlaşması olarak ifade edilen küreselleşme, geniş anlamda bugün daha çok Kuzey-batılı zengin ülkelerin siyasal, toplumsal ve kültürel olarak yoksul ülkeler karşısındaki baskıcı üstünlükleri olarak tanımlanır. Küreselleşmenin, ilk olarak ekonomik alanda kendini göstermesinden dolayı, ekonomik vurgular ön plana çıkmaktadır. Günümüzde gelinen nokta itibariyle, küreselleşme denildiğinde ekonomik ve teknolojik alanlarındaki değişimler kastedilmektedir (Talas, ve Kaya, 2007: 150-151).

Genel olarak teknolojik alandaki gelişmeler, özel olarak da iletişim ve ulaşım teknolojisinin getirdiği olanaklar küreselleşmenin en önemli dinamikleridir. Bilgi teknolojisindeki gelişme Teknoloji alanındaki gelişmelerin en önemlisidir. Uluslararası iletişimin artmasında iletişim uydularının yayılması önemli rol oynamaktadır. Zengin telekomünikasyon altyapısı olan ülkelerde, evler ve bürolar artık dış dünya ile dijital ortamda çoklu bağlantı içindedir. Teknoloji zamanı ve mekânı yakınlaştırmıştır. İnternet ve cep telefonlarının yaygın kullanımı, küreselleşme süreçlerini derinleştirmiş ve hızlanmasını sağlamıştır. Kültürel etkileşim, Küresel iletişim alışverişinin kaçınılmaz bir sonucudur ve bir taraftan toplumlar arasında ideolojik bakımından aynılaşmaya yol açarken diğer taraftan da topluluklar ve bireyler arasında kimlik farklılaşmalarının daha net ifadesine zemin hazırlıyor (Karaca, 2013: 138).

Yeni medyanın hızla gelişmesi son yıllarda insan toplumundaki küreselleşmenin hızını arttıran ana güç olmuştur Yeni medya, bilgi / mesajların biçimini ve içeriğini

etkilemekle kalmaz, aynı zamanda insan iletişimi sürecinde, özellikle de farklı kültürel veya etnik gruplardan olan insanlar için, insanların birbirlerini nasıl anladığını da etkiler (Chen, 2012: 1).

Küreselleşme ve kültürlerarası duyarlılık kavramları birbirleriyle ilişkilidir. Uluslararası ticaret ve seyahatin artmasıyla beraber, kültürlerin ve bilginin paylaşılmasıda kaçınılmaz hale gelmiştir. Kültürlerin insanlar arasında paylaşılması, küreselleşmenin bir sonucu olarak, dünyadaki birçok kültür, din ve bilginin yönlerinin birbirine bağlı olduğu bir küresel toplum ya da bir toplum duygusuna neden olmuştur. Küreselleşme, çağdaş dünya sistemini oluşturan ulus devletlerin ötesine geçen bağlantılar ve bağlantıların çokluğunu ifade eder. Özetlemek gerekirse; küreselleşme, dünyanın bir bölümündeki olayların, kararların ve faaliyetlerin dünyanın oldukça uzak bölgelerindeki bireyler ve topluluklar için önemli sonuçlar doğurabileceği bir süreci tanımlar(McGrew, 1992: 468-470).