• Sonuç bulunamadı

1.5. KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİMİN TEMEL KAVRAMLARI

1.5.3. Kültürlerarası İletişim Kavramı ve Tanımı

Küreselleşme ile birlikte İçinde yaşadığımız dönemde; ülkeler arasındaki sınır kavramının ortadan kalktığı, kültürler farklılıkların yaşandığı, uzak coğrafya kavramının ortadan kalktığı, toplumlar ve bireyler arasındaki kültürlerarası iletişim ve etkileşimin arttığı görülmektedir (Ekinci, 2016: 1179).

Kültürlerarası iletişim günümüzde geçmişle kıyaslandığında daha fazla önem kazanmış ve bunun neticesinde de farklı kültürlerin iletişim şekilleri daha fazla bilimsel

araştırmaların konusu olmuştur. Geçmişte insanları bir araya getiren sebep savaş yâda ticaret olmasına karşın günümüzde insanların farklı kültürlerle karşılaşması teknolojik gelişmeler sayesinde artık çok daha kolay olmaktadır. İnsanların doğdukları toprakların dışına çıkarak yaşaması günümüz koşullarında çok tabi bir süreçtir. Sınırların ortadan kalktığı bir süreçte bir taraftan toplumlara başka kültürleri yakından tanıma fırsatı sunarken, öbür taraftan da kültürlerin kutuplaşmasının ve çatışmalarının önünü açması sonucu toplumların birbirlerini ötekileştirmesi çabasına girmelerine neden olmuştur. Bu durumda sınırların yapaylaşmasına ve sıvılaşmasına zemin hazırlamaktadır. Kendi topraklarında inançları, kültürleri ve yaşam tarzları hakkında bilgi sahibi olmadıkları etnik grupların aniden karşılaşması ve en önemlisi de birlikte yaşamak zorunda kalan toplumların çatışma yaşadıkları ve çatışmaları tolere etmekte zorlandıkları söylenebilir. Farklı kültürleri kabullenme ve özümseme süreci sorunu daha farklı boyutlara taşıyabilmektedir (Yağbasan, 2016: 25).

Dünyanın belli bir süreç kapsamında ve günümüzde gelinen sonuç itibariyle kültürlerarası iletişimi ve kültürlerarası diyaloğu da zorunlu kıldığı ifade edilebilir. Şöyle ki, iletişim ve ulaşım teknolojilerinde her geçen gün oluşan ilerlemeler, küresel köy kehanetini doğrulamıştır. Uluslararası ilişkilerin giderek yoğunlaştığı son yıllarda; hiçbir millet, memleket ve kültürün diğer ülke, millet ve kültürlerle ilişkisini keserek varlığını sürdüremez hale gelmiştir. Yaşanan tüm bu gelişmeler neticesinde kültürlerarası teması ve etkileşimi de kaçınılmaz kılmıştır (Bekiroğlu ve Balcı, 2014: 433).

Kültürlerarası teması ve etkileşimi kaçınılmaz kılan ana faktörler; yeni teknoloji

ve haberleşme sistemi, dünya nüfusunun artışı ve dünya ekonomik merkezlerinin değişmesi olarak ifade edilir. İnsanlar yeni teknolojileri kullanarak dünyanın farklı

yerlerine seyahat etme fırsatını yakalamaktalar ve bu durumda farklı kültürlere mensup insanlarla karşılaşma şanslarını artırmaktadır. Ulaşımda yaşanan hızlı gelişmeler sayesinde turistler, işadamları ve diplomatlar kıs sürede dünyanın birçok yerine götürmektedir. Turizm hareketi sayesinde insanlar kendi ülkelerinin dışına çıkmaktadırlar. Farklı ülkelere giden insanlar gittikleri yerde kendilerinden farlı konuşan, farklı görünümlü, farklı yemekleri yiyen ve farklı inançlara sahip insanlarla karşılaşmaktadır. İletişim araçları insanların farklı kültürler hakkında bilgi edinmelerini sağlarken diğer taraf tanda insanların başkalarını tanıma merakını artırmaktadır. Kitle

iletişim araçları sayesinde de insanlar birbirleriyle yakınlaşmakta ve yüz yüze iletişim kurmaya zorlamaktadır. Dünya nüfusunun hızla artması kültürlerarası karşılaşmaların da sıklaşmasında rol oynayan bir diğer faktördür. Nüfusun artması sınırlı kaynakların paylaşımı gibi konular üzerinde farklı kültürel grupların birbiriyle ilişkisini arttırmıştır (Kartarı, 2014: 52).Dünyanın demografik yapısındaki değişiminin bir başka görünümü, gelişmiş ulusların nüfusundaki çok kültürlülük seviyesinin yükselmesidir. Gelişmiş batılı toplumların nüfus yapısı ile ilgili olan çok kültürlülüğün ve kültürel çeşitliliğinin gerisinde, özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı’da “kimlik ve tanınma” etrafında şekillenen politik mücadele, yasal ve yasal olmayan işgücü göçü, eğitim amaçlı nüfus dolaşımı, savaş, etnik çatışmalar vb. nedenlerle gerçekleşen zorunlu göç gibi etkenler sayılabilir. Nüfusun kültürel karakterinin giderek artan bir çeşitlilik kazanması, söz konusu toplumlarda kültürlerarası diyalog ihtiyacını gündeme getirmektedir (Sarı, 2004: 2).Dünya ekonomisindeki odak noktanın değişmesi de kültürlerarası ilişkilerin artmasındaki bir diğer kaçınılmaz faktördür. Değişen ekonomik merkezlerin yani yeni merkezlerin dolayısıyla yeni kültürlerin dünya ekonomisinde önemli roller üstlenmesidir. Bu durumun doğal sonucu iletişim kurulması gereken bazen de zorunlu olan kültürlerin sayısı artmaktadır (Kartarı, 2014: 53).

Teknolojinin hızla gelişmesi, artan sosyal hareketlilik, küreselleşmeyle birlikte ekonomi ve kültürel çeşitliliğin ortaya çıkışı, kültürlerarası insan temasını bireysel ve organizasyonel düzeyde artırmıştır (Yu ve Chen, 2008: 149) ve çoğulculuk, çok kültürlülük, hüviyet, farklılık, diğer ve globalleşme gibi birbirleriyle ilişkili olan kavramlar, bilimsel, politik ve kamusal söylemde farklı düzeylerde tartışılan noktalar olarak görülmeye başlanmıştır. Küreselleşmeyle birlikte, yaşanan gelişmelerin ve durumların, farklı ülkeleri ve kültürleri de işin içine dâhil ederek dünya ölçeğinde paylaşılan ve dünyayı etkileyen ortak bir gündem ve süreç olarak çalışmasını neredeyse zorunlu kılmıştır. Sonuç olarak da, farklı kültürler ve hüviyetler kadar, ülkeleri arasındaki, iş birliği yapmadan dayatmaya kadar ulaşabilen geniş bir alandaki ilişkileri de mecburi ve zorunlu hale getirmiştir.Bilhassa kültürlerarası ilişki ve etkileşim açısından bakıldığında; teknolojilerindeki yaşanan gelişmeler ve iletişim ortamlarındaki değişimler dünyayı bir ağ toplumuna dönüştürmüştür. Yaşanan bu gelişmeler neticesinde kültürlerarasılık durumunun seviyesini de artırmıştır (Bekiroğlu ve Balcı, 2014: 431).

Kültürlerarası iletişim, toplumsal hayatın ve günlük yaşamın farklı alanlarında değişik kültürlere mensup bireyler arasındaki iletişim ve etkileşimle ilgilenmektedir. Sonuç olarak kültürel bir farkın yaşandığı ve söz konusu farklılıklar arasındaki her türlü iletişim ve etkileşimin yaşandığı her durum kültürlerarası iletişim biliminin inceleme alanına girebilir (Sarı, 2004: 1).

Birçok bilim adamı tarafından yüz yüze iletişimle sınırlandırılan kültürlerarası iletişim kavramı, farklı kültürde gelen insanlar arasında gerçekleşen iletişim olarak kavramsallaştırılmaktadır. Farklı sosyal grup üyeleri arasında gerçekleşen iletişim olarak ifade edilen kültürlerarası iletişim, gruplar arası iletişimin bir türü olarak da değerlendirilmektedir. Gruplar arasında gerçekleşen iletişim, kültürlerarası iletişimden ayrı olarak sağlam ve engelli insanlar arasındaki iletişim, farklı kuşaklar ve sosyal sınıflar arası iletişim ve farklı ırklar ile etnik gruplar arasındaki iletişim gibi birçok iletişim çeşidini de kapsamaktadır (Gudykunst, 2003: 163).

Farklı kültürel geçmişlere ve alt-kültürlere sahip bireylerin doğrudan karşılaşmalarına odaklanan kültürlerarası iletişim (intercultural communication) genel olarak iki temel kavram olan kültür ve iletişim açısından tanımlanır. Kültürlerarası karşılaşmalardaki sorunları ele alan çalışmalara ek olarak, kültürlerarası iletişim araştırmacıları tarafından yapılan çalışmaların önemli bir kısmı “kültür içi iletişim” ve “kültürlerarası iletişim” e yönelmiştir. Kültürel iletişim araştırmaları, belirli kültür ve alt kültürlerde iletişim kurallarının ve uygulamalarının temel modellerine odaklanmıştır. Kültürlerarası iletişim araştırmaları ise, kültürlerarası psikoloji araştırma geleneğini yakından takip ederek iki veya daha fazla kültür grubunda veya alt kültür grubunda iletişimle ilgili olguyu karşılaştırmıştır. Bugün hem kültürel iletişim hem de kültürlerarası iletişim, kültürlerarası iletişim alanının tamamlayıcı ve ayrılmaz parçalarıdır. Kültür-içi ve kültürlerarası iletişim anlayışı ile kültürlerarası iletişim çalışmaları birbirinden ayrılamazlar. Herhangi bir iletişim sürecini anlamak için, bir bölümü büyük ölçüde kültürel olarak programlanmış, değerler, tutumlar, inançlar, normlar gibi içsel süreçleri yeterince tanımak gerekir. Bu bilgi şüphesiz kültürlerarası temas ve iletişimi daha kapsamlı olarak anlamaya katkıda bulunur (Kim, 2005: 555‐556). Kültür ve iletişim terimlerinden oluşan ve bu terimlerle direk ilişkili olan kültürlerarası iletişim kavramı, farklı kültürlere mensup insanlar arasındaki etkileşim ve

anlam aktarımı, yabancıların fark edilmesi, açıklanması ve kültürel farklılıklar gibi konularla uğraşan disiplinler arası bir bilim dalı olarak ifade edilmektedir kısaca bir arada bulunan Kültürlerarasındaki anlam aktarım süreçlerini kültürlerarası iletişim olarak tanımlayabiliriz (Kartarı, 2014: 39-50).

Hall The Silent Language (Sessiz Dil) adlı eserinde kültürlerarası iletişim terimini: farklı kültürlerden insanlar arası etkileşimleri ve kültürü anlamak olarak tanımlamıştır (Pusch, 2015:2).

Kültürlerarası iletişim, değişik kültürel topluluklara mensup bireyler arasında bir alışveriş sürecidir ve aynı zamanda anlamların niteliğini kapsayan sembolik ve interaktif bir süreç olarak da işlemektedir (Gudykunst ve Kim, 2003: 17)

Kültürlerarası iletişim, maddi ve manevi kültürel unsurları yardımıyla, iki farklı insan grubunun temasa geçmesi, birbirini fark etmesi, anlamaya çalışması, kabul ederek ve saygı göstermesiyle beraber yeni maddi ve manevi değerler geliştirmesine olanak sağlayan disiplinler arası bilimsel etkinliklerin tamamıdır (Güven, 2015: 107).Bir başka ifadeyle kültürlerarası iletişim; Aynı coğrafyada, ülkede, şehirde veya sokakta yaşayanların birbirleriyle olan ilişkilerinde ortaya çıkan etkileşimdir (Yağbasan, 2016: 34).