• Sonuç bulunamadı

Kültürlerarası duyarlılık, belirli durumların, insanların ve çevrenin neden olduğu kişisel duygular üzerine odaklanır. Kültürlerarası açıdan hassas bir bireyin kültürlerarası etkileşim öncesi, sırasında ve sonrasında olumlu duygusal tepkiler üretebileceğini ve alabileceği düşüncesini taşır. Kültürlerarası iletişim sürecinde başkalarına saygı göstermeyi veya kültürel farklılıkları göstermeyi bilmediğinizde genellikle daha düşük bir memnuniyet seviyesine neden olur. Gudykunst ve Kim’e göre, duygusal ve bilişsel süreçlerin başarılı bir şekilde entegrasyonu, başkalarının duygularını ve davranışlarını kendi başlarına anlamalarına olanak tanıyan yeterli bir sosyal yönelime ulaşılmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, kültürel farklılıkları anlama ve değerlendirecek olumlu bir duygu geliştirmek ve sonuçta kültürlerarası yetkinlik yeteneğini arttırmak için, kültürlerarası duyarlı kişilerin aşağıdaki unsurlara sahip olması gerekir (Chen, 1997: 6).

2.3.1. Özsaygı (Self-Esteem)

Özsaygı, bireyin özünü bir obje gibi ele alarak değerlendirmesi neticesinde kendisi hakkında vardığı hüküm ve geliştirdiği tutumdur. Benlik saygısı, öze saygı, kendine saygı gibi terimlerle de ifade edilen bu tutum, kendini önemli görme, kendini beğenme gibi kavramlarla tanımlanan veya bu kavramları içeren bir üst kavram olarak düşünülebilir. Benlik kavramının beğenilip özümsenmesi özsaygıyı (self esteem) oluşturur. Benlik saygısı, kişinin kendisini değerlendirmesi neticesinde ulaştığı, benlik kavramını onaylaması sonucunda ortaya çıkan beğeni durumudur (Doğru ve Peker, 2004:316). Başka bir deyişle; benlik saygısı, kişinin kişi olarak değerini sübjektif olarak değerlendirmesidir. Önemlisi, benlik saygısı mutlaka bir kişinin objektif yeteneklerini ve becerilerini hatta bir kişinin başkaları tarafından nasıl değerlendirildiğini yansıtmaz (Orth ve Robins, 2014: 381).

Benlik saygısı, insanların kendilerine ne kadar değer verdikleri ile tam anlamıyla tanımlanır. Bu, benlik bilgisinin değerlendirici unsurudur. Yüksek benlik saygısı, benliğin küresel değerlendirmesinin son derece elverişli olması anlamına gelir. Düşük benlik saygısı, tanımı gereği, benliğin olumsuz bir tanımını ifade eder. Yüksek benlik saygısı, bir insanın değerini, kişinin başarısını ve yetkinliğini doğru, adil ve dengeli bir şekilde değerlendirmek anlamına gelebilir; ancak, aynı zamanda küstah, görkemli, yersiz, üstünlük anlayışı içinde de olabilir (Baumeister, ve ark, 2003: 2).

Farklı kültürlerarası durumları doğru tanıma ve saygı duymaya karşı olumlu duyguları ifade etmektedir (Polat ve Rengi, 2014: 139). Kültürel açıdan hassas bir kişi genelde daha yüksek bir benlik saygısı gösterir ve yüksek bir benlik saygısı olan kişi genellikle başkalarıyla etkileşim konusunda kendine güveni veren iyimser bir görüşe sahiptir Benlik saygısı, benlik değeri veya benlik hissi demektir. Benlik saygısı kültürlerarası etkileşimlerdeki durum farklılıklarını doğru bir şekilde tanımak ve bunlara saygı duymak için olumlu duyguları arttırmaktadır (Chen, 1997: 6).

2.3.2. Öz Denetim (Self-Monitoring)

Öz-denetim, bireyin kendisiyle dünya arasında en iyi, en uygun uyuma sahip olması için kendini değiştirme ve adaptasyon kapasitesi olarak değerlendirilmektedir. Bu açıdan bakıldığında öz-denetim, insanın kişilik yapısında en mühim ve en yararlı süreçlerden biridir. Fakat insanların öz-denetim kapasitelerinde bireysel farklılıklar bulunmaktadır. Öz-denetimin düşük ve yüksek oluşuna göre bireyler, dünyalarını farklı biçimlerde yapılandırmaktadır (Duyan, ve ark, 2012: 19).

Bireyin kendisine farklı gelen kültürel bir ortam veya durumda kültürel olarak kısıtlamalarla karşılaştığı durumlarda kontrollü davranış gösterme ve konuşma yeteneğidir (Polat ve Rengi, 2014: 140).Kendini izleme yeteneği yüksek kişiler, sosyal etkileşimde sosyal davranışlarının ve kendini sunumlarının uygunluğuna özellikle duyarlıdır (Chen, 1997: 7).

2.3.3. Açık Fikirlilik (Open-Mindedness)

Açık fikirlilik, alıcıların başkalarının geri bildirimlerini özümsemeleri ve değerlendirmeye istekli olmaları ve alıcının algılarını yeni bilgiler ışığında değiştirme isteğidir yani açık fikirlilik, kendi kendini değiştirme de dahil olmak üzere değişim olasılığını değerlendirebilen bir durumdur. Açık fikirlilik, farklı perspektifleri bütünleştirme, fikirleri sentezleme ve geribildirim sağlayan kişilerle ilişkili olarak kendini geliştirmiş olma anlayışına karşılık gelmelidir (Taylor ve Bright, 2011: 438- 439).Açık görüşlülük alışılmışın dışına çıkabilme ve yeni düşünce ve fikirlerin kabul edilme isteğiyle alakalıdır. Özetlemek gerekirse açık fikirlilik kavramı; mevcut durumu sorgulama, iyileştirme, değiştirme ve yeni görüş ve düşüncelere duyarlı olma ile ilgilidir (Naktiyok ve İşcan, 2014: 850).

Açık fikirlilik, bireylerin kendilerini açıkça ve uygun biçimde anlatmaya ve başkalarının açıklamalarını kabul etmeye istekliliğini ifade eder. Bu, Adler’in “çok kültürlü insan” kavramı ile paraleldir; “Kendi yaşamından farklı olan ve psikolojik ve sosyal açıdan birçok gerçekliğe sahip olan yaşam kalıplarını” kabul eden. Bennett, kültürlerarası hassas kişilerin dünyayı içselleştirmiş bir kavrama sahip olduğunu belirtmiştir. Bu da, kültürlerarası hassas kişilerin açık fikirli olduğu anlamına gelir. Duyarlılık, insanları diğer insanların ihtiyaçlarını anlama ve kabul etmeye teşvik eder ve onları kültürel olarak farklı durumlarda farklılıklara daha uyumlu hale getirir (Chen, 1997: 7).

2.3.4. Empati

Empati sözcüğünün kökeni, 1880 yılında Alman psikolog Theodore Lipps tarafından “einfuhlung” teriminin (“duygu içinde” “in-feeling”) karşılığı olarak kullanmıştır. Lipps, Empatiyi (Einfühlung‟u) şöyle tanımlamıştır: “Bir insanın kendisini karşısındaki bir nesneye yansıtması, kendini onun içinde hissetmesi ve bu yolla o nesneyi içine alarak/özümseyerek anlaması sürecidir” Başka bir deyişle Empati, başkalarının duygularını, bu duyguların nedenlerini tanımak ve bir kişinin kendisine katılmadan duygusal deneyimine katılabilmek demektir. Empati, sevinç, üzüntü, heyecan, sefalet, acı ve karışıklıkla ifade edilebilir. Genellikle, “başkasının gözünden dünyayı görme kabiliyeti” olarak tanımlanır; bu da, yalnızca belirli bir durumda başkalarının ne düşündüğünü ve hissettiğini hayal etme yeteneğini geliştirir (Ioannidou ve Konstantikaki, 2008: 119). Bir başka ifadeyle Empati; bir kişinin kendisini bir başkasının yerine koyabilmesi ve onun duygu, düşünce ve davranışlarını anlayabilmesidir. Lipps yayınladığı çalışmasında; bir insan için üç bilgiden bahsetmektedir.Bu bilgiler; Objelerle ilgili, bireyin kendisiyle ilgili, Diğer insanlara ilgili bilgilerdir. Üçüncü tip bilgiyi elde etmenin yöntemi empati ‘den yararlanmaktır. Bu yöntemi kullanarak, kişi karşısındaki kişiye kendini yansıtarak, iç taklit yöntemiyle onunla paralellik kurarak onu anlamaya çalışır. Bu şekilde karşısındaki kişinin iç dünyasına dokunma, onu tanıma şansını yakalar (Ersoy ve Köşger, 2016: 2). En çok kabul gören ve günümüzde halen geçerli kabul edilen yaklaşım Empati’nin, bilişsel ve duygusal unsurları içeren bir reaksiyon olduğunu iddia eden yaklaşımdır. Bilişsel bileşen, diğer bireyin cevabını anlama veya kavramayla ilgilidir (Thompson ve Gullone, 2003: 175).

Bireyin karşısındaki kişiyle empati kurabilmesi için önce kendisiyle karşısındaki kişinin ayrımını idrak etmesi ve karşısındaki kişinin duygu durumunu kavraması ve bilişsel olarak ayırt edebilmesi gerekmektedir. Bilişsel boyutunun yanı sıra, empati gelişimini inceleyen yazarlar, duygusal boyutun önemini de belirterek, doğumundan itibaren insanın çevresindekilerin duygularını bilişsel olarak algılayıp duygusal olarak tepkiler verdiğini belirtmişlerdir (Ersoy ve Köşger, 2016: 2).

Empati, kültürlerarası duyarlılık için merkezi bir unsur olarak uzun süredir bilinmektedir. Empati, kendisini “başka kişinin bakış açısına, yani anlık olarak aynı düşünceleri düşünmeye ve diğer kişi ile aynı duyguları hissetme sürecine atıfta bulunur. Empati kültürlerarası ilişkilerin kurulmasına yol açacak karşılıklı anlayış geliştirir. Bu nedenle, kimliklerin belirlenmesi, anlaşılması ve değerlendirilmesi, kültürlerarası duyarlılığın özünü oluşturan ve bir kişinin kültürlerarası iletişimde yetkin olmasına yol açan empati özelliğidir (Chen, 1997: 8).

2.3.5. Etkileşime Katılım (Interaction Involvement)

Etkileşime katılımı; kültürel açıdan farklı kültürel özelliklere sahip kişilerle olan iletişimi uygun ve etkili bir şekilde başlatma, sürdürme ve bitirme yeteneği olarak tanımlanır (Polat ve Rengi, 2014: 140).

Etkileşim katılımı, bireylerin konu ve durumu algılama yeteneğidir ve benlik ve kişisel ödül kavramını içerir. Kişinin etkileşimdeki duyarlılığını vurgular. Cegala, etkileşim katılımını insan iletişim sürecinin temel unsuru olarak görmüştür ve yaptığı araştırmada etkileşimin katılımının; yanıt verme, algılama ve dikkatlilikten oluştuğunu gösteriyor. Kültürlerarası duyarlı kişilerin, duyarlı, algılayıcı ve dikkatli olmaları, mesajları daha iyi almasını ve anlamasını, uygun dönüşleri yapmasını ve kültürlerarası etkileşimi akıcı ve uygun bir şekilde başlatıp sona erdirmeyi sağlar. Başka bir deyişle, kültürlerarası açıdan hassas kişiler, konuşmayı yapılandırmanın ve sürdürmenin prosedürel yönlerini nasıl yürüteceğini bilirler (Chen, 1997: 7-8).

2.3.6. Önyargısız Olma (Non-Judgment)

Önyargısız olmak, kültürlerarası iletişim sırasında başkalarını içtenlikle dinlemesine izin veren bir tutum anlamına gelir. Duyarlı olmayan kişiler, etkileşimde

yeterli bilgiye sahip olmadan acele bir şekilde sonuca varma eğilimi gösterirler. Kültürlerarası duyarlılık, diğer kişiler hakkında aceleci kararları vermekten kaçınmaktır kültürlerarası duyarlı kişiler sadece kültürel farklılıkları kabul etmek ve onaylamakla kalmaz, aynı zamanda kültürlerarası karşılaşmaya karşı tatmin edici bir duyguya yol açan bir hoşlanma zemini oluşturmaları gerekir (Chen, 1997: 9).Kısaca özetlersek önyargısız olmak, kültürlerarası karşılaşmalarda diğerlerini içtenlikle dinlemeyi, başkalarıyla alakalı aceleci karar ve değer yargıları oluşturmaktan kaçınma yeteneği olarak belirtilir (Polat ve Rengi, 2014: 140).

Araştırmalar, kültürlerarası duyarlılık için kültürlerarası etkileşimde çeşitli zevk türlerinin olduğunu göstermiştir. Farklı kültürlerden insanlarla etkileşimde bulunmaktan hoşlanma, Farklı kültürlerden başkaları ile iyi iş ilişkileri geliştirme ve başka bir kültürde birinin görevlerinden zevk almak olarak belirtilir (Chen, 1997: 9).

2.4. KÜLTÜRLERARSI İLETİŞİM DUYARLILIĞI İLE İLGİLİ YAPILMIŞ