• Sonuç bulunamadı

4. ROMANLARIN ĐNCELENMESĐ

4.1.1. Eserin Đçerik Çözümlemesi

4.1.1.6. Kahramanlar ve Fonksiyonları

Eserdeki ana karakter Kemal Usta’dır. Yardımcı karakterler ise Celil ve Süzen Usta, Nevzat Bey, Mikloş Efendi, Öğretmen, Ayhan Güven, Ayhan Güven’in annesi, kız kardeşi Nazlı, Öğretmenin annesi, Müdür Bey, Usta Barba, Mücellit Ustabaşısı, matbaanın kapıcısı Süleyman Ağa, matbaada çalışan Aydan, Aysan ve Ergül, okulun kapıcısı Đhtiyar Kemal, Genç Arkeologlar, Nöbetçi Hekim, Hemşire, hamallık yapan Derviş Ahmet, Kemal’in kedisi Naf. Eserde yedi farklı yerde yer alan Gümüş Kanat sembolik kahramandır. Ayrıca eserde Fatih Sultan Mehmet ve Atatürk de tarihî birer kahraman olarak anılırlar.

Kemal, Celil ve Süzen Usta’nın oğullarıdır. On bir yaşındadır. Đlköğretime devam etmektedir. Babasının ve sonra da kendisinin çalıştığı matbaadaki makinelere olan ilgisinden ötürü makine mühendisi olmak ister. Ailenin tek çocuğudur. Kemal, yaşıtlarına göre olgun düşünebilen ve öyle hareket edebilen bir çocuktur. Çocuk okurların bazı yönleri ile kendilerini özdeşleştirebileceği ya da kendilerine örnek alabilecekleri bir kahramandır. Çalışkanlığı, dürüstlüğü, ailesine olan bağlılığı örnek alınabilecek yönleridir. Kemal, olgun ve daha çok yetişkinlere özgü davranışlarına rağmen yavru bir kedinin peşinden gidip onu sahiplenmek ya da kendisine anlatılan hikâyelerin etkisinde kalıp merak duygusunu gidermek için tek başına hareket etmek gibi çocuksu özellikleri de taşımaktadır.

Kemal, romanın merkezinde yer alır. Anne ve babasını çok sever. Babasının içinde bulunduğu duruma çok üzülmesi onun haSSasiyetini yansıtır. Ailesine olan

bağlılığı onu çalışma hayatının içine sürükler. Maddi anlamda ailesinin desteğe ihtiyacı vardır. Bilinçli bir çocuk olan Kemal, okul ile birlikte çalışma hayatını da başarılı bir şekilde yürütür. Herkes tarafından sevilen uyumlu bir çocuktur. Fakat yaşı itibariyle bütün bu özellikler gerçek hayatta karşılaşılabilecek yaşam tarzlarını yansıtıyor olsa da genel anlamda daha çok onun idealize edilmiş bir kahraman olduğunun göstergesidir. Bu özellikleri bakımından Kemal kahramanı, Yörükoğlu’nun (1976) “Çocuk Kitapları Semineri”nde belirttiği “Çocuk kitaplarında yiğitlik abartılmamalı, çocuklara, yanılmaz insan, her şeyi bilen, her şeyi başaran insan örnekleri sunulmamalıdır. Başka bir deyişle çocuk kitaplarda etiyle, kemiğiyle, başarı ve başarısızlığıyla insanı tanımalıdır. Çelişkileri ile düşünce ve duyguları ile insan davranışını öğrenmeli, başkalarında kendini görebilmelidir” (Akt.: Oğuzkan, 2006: 394) özelliklerine uygun bir kahraman modelini yansıtmaz.

Kemal’in pul koleksiyonu yapması örnek bir davranıştır. Bu yolla çocuk okurlara pul koleksiyonu yapma alışkanlığı kazandırmak hedeflenmiştir.

Kemal hayvanları seven, çevresine karşı duyarlı biridir. Sokakta bulduğu kimsesiz bir kediyi evinde besler. Đnançlı bir insandır. Đçinde bulundukları sıkıntıları aşmak için Allah’a dua eder. Okulunu, öğretmenini çok seven Kemal, çok başarılı ve örnek bir öğrencidir. Okumayı çok sever. Okumaya olan ilgisi sayesinde daha sonra kendisinin hayatını önemli ölçüde değiştirecek olan kitapçı Nevzat Bey ile tanışır. Öyle ki Kemal haftalığının kendisine düşen kısmı ile kitap almak ister. Kemal’in kitaplarını kendi harçlığı ile almak istemesi hedef kitledeki okurlara örnek olması bakımından önemlidir. Çünkü çocuklar, kendi paralarıyla aldıkları kitapları daha çok benimseyeceklerdir.

Kemal’in en önemli özelliği gördüğü rüyaların gerçek olmasıdır. Bazı durumlarda gerçekle rüyayı birbirine karıştırır:

Kemal dehşet içinde kaldı. Bu, gece rüyasında gördüğü yer altı dehlizinin çıkış yerinin ta kendisi değil miydi?

Kalabalığa sokuldu, bir rüyada gezen hali ile oradaki bilginlere:

- Bu yer altı dehlizinin ucu bizim matbaanın altında, dedi. Ben dün gece o kapısından girdim, buradan çıktım.

-Biraz masal gibi ama dedi, gerçekten ben buraya çıkmıştım. Büyük örümcek ağlarını bozdum. Örümcekler deliklerine saklandılar (Uçuk, 2006: 100).

Bu durumu babası gazetecilerle konuşurken şu şekilde ifade eder:

“Oğlumda beni ürküten bir önsezi var… Buna kuvvetli bir altıncı his de eklenince ortaya bizi şaşırtan hadiseler çıkıyor…”(Uçuk, 2006: 126).

Kemal’in anne ve babasının Kemal’in rüyalar âlemi ve gerçek hayatı birbirine karıştırmasını onun keskin zekâsına, doludizgin heyecanına ve geniş bir hayal âlemine bağlamaktadırlar. Piaget’in bilişsel gelişim kuramına göre Kemal, yaşı dolayısıyla somut işlemler döneminde olduğu için kendisinden gerçek ile hayali birbirinden ayırt etmesi beklenir.

Kemal, vatanını seven ve geçmişte yaşamış Türk büyüklerine sayı duyan bir çocuktur. Hisar gezisinde Fatih’in ruhunu hiSSeder ve böyle bir ulusun evladı olmaktan onur duyar.

Kemal merhametli ve yardımsever bir çocuktur. Soğuk bir kış günü annesi ile dışarıda gezerken tanıştığı simit satan Ayhan Güven’e kendi çalıştığı matbaada iş bulur.

Eserde yer alan yardımcı kişilerden biri Kemal’in annesi Süzen Hanım’dır. Süzen Hanım otuz iki yaşındadır. Eşi Celil ile yirmi yaşında iken evlenmiştir. Eserde anlatıcı tarafından Celil’in düşüncelerinde Süzen şu özellikleri ile yer almaktadır:

Düşündü. Onunla tanıştığı günlerde yirmi yaşında idi. ‘Şimdi kırk iki yaşındayım.’ Hesapladı, yirmi yıl önce komşularından sahaflarda kitapçılık yapan Rıfat efendinin kızı olan on yaşında Süzen’in kitaplarını ciltler, piyasada rastlanmayan defterlerden kalemlerden bulur hediye ederdi. O güzel kıza mahallede ‘Sarı Süzen’ derlerdi. Çalışkanlığı, akıllılığı, hazırcevaplılığı hoşuna giderdi. Sonra mahalleyi değiştirmişlerdi (Uçuk, 2006: 32).

Henüz çocukken birbirlerinden uzaklaşıp on yıl birbirlerini görmezler, daha sonra mahallede karşılaşınca birbirlerinden etkilenirler ve evlenirler.

“…Dönünce karşısında ince belli, altın örgülü bir genç kız görmüştü. Duru, süzülmüş bal renginde bir çift göz kendisine bakıyordu” (Uçuk, 2006: 33).

Aynı zamanda Kız Enstitüsünü bitiren Süzen Hanım, ailesine çok bağlı, sevgi dolu bir annedir ve aynı zamanda zorluklar karşısında aslan kesilen tipik bir Türk kadınıdır.

Celil Bey, Kemal’in babasıdır. Kırk iki yaşındadır. Mücellithanede ustabaşı olarak çalışmıştır. Bir çocuğun iki kolunu kurtarma için dört parmağını feda edecek kadar cesur biridir. Ancak başına gelen bu talihsiz kaza ve sonrasında ortaya çıkan kansızlık hastalığı Celil’in psikolojisini kötü yönde etkilemiştir. Hastalık süresinin uzun sürmesi ve bu sebeple evin sorumluluğunu eşine ve oğluna bırakması da onun kendisini kötü hiSSetmesine neden olur. Bu zor günlerinde en büyük yardımcı eşi ve oğlu olmuştur, onların sevgisi ve zorluklara karşı mücadele etme azimleri Celil’i de hayata bağlamıştır. Celil, zamanla kansızlık hastalığının geçmesiyle yapabileceği işleri düşünmeye başlar. Daha sonra eski iş yerindeki patronu ona kullanmadıkları makineleri verir. Bu makinelerde. tek elle de çalışılabildiği için Celil eski işini rahatlıkla yapılabilecektir. Ancak matbaanın patronunun bu imkânı neden çok daha önceden bu aileye sağlamadığı sorusu da okurların aklına gelebilir. Celil’in fiziksel özellikleri anlatıcı tarafından Kemal’in bakışı ile şöyle verilir:

Babası dalgalı sarı saçları ile tıpkı aslana benziyordu. Gür, kumral kaşlı, uzun boylu, geniş omuzlu, kuvvetli ve gençti; böyle önüne bakarken kendisini görenlere çok ciddi bir insan hiSSi verirdi. Fakat başını kaldırınca bir çift tatlı mavi göz ılık, yumuşak bir ışıkla insanın yüreğine uzanırdı (Uçuk, 2006: 12).

Kemal’in babasına olan hayranlığı bu cümlelerde açıkça görülmektedir. Ayrıca tıpkı babası gibi Kemal’in de pul koleksiyonu yapması Kemal’in babasını örnek aldığını göstermektedir.

Romandaki bir diğer kahraman Nevzat Bey’dir. Sokakta kitap sergisi açarak geçimini sağlar ve aynı zamanda oradaki kuşları besler. Nevzat Bey anlatıcı tarafından Kemal’in bakışı ile şöyle verilir:

‘Zavallı Nevzat Bey’ diye düşündü. Kitap satamazsa ne ile geçinirdi. Dünyada tek başına kalmış bir adamdı. Üç çocuğu, karısı, ihtiyar anacığı, Erzincan zelzelesinde ölmüşlerdi. Kemal’e anlatmıştı. Zelzele başlamadan evveli uluyan köpeklerini susturmak için bahçeye çıkan Nevzat Bey bir anda tüm sevdiklerini kaybederek dünyada tek başına kalmıştı… Erzincan’da yıkılan kitaplığının karşısında günlerce konuşmadan oturmuş, sonra anacığının yurduna göç etmişti (Uçuk, 2006: 43-44).

Nevzat Bey Kemal’i çok sever ve onu ölen oğlunun yerine koyar. Bu yüzden eskiden babasının kendisine ileride oğluna verirsin diye bıraktığı çok değerli bir pulu Kemal’e verecektir ve bu pul Kemal ve ailesinin hayatını değiştirecektir.

Romandaki bir diğer kahraman Usta Barba’dır. Kemal’in çalıştığı matbaanın tamirhanesinin ustasıdır. Belki de cetleri Bizans’a dayanan Rumlardan olan bir Hristiyan’dır. Hayatta çalışma ve gayretler sonucu bir yerlere gelinebileceğine inanan biridir. Merhametli ve iyi niyetlidir. Usta Barba Kemal’e gizli bir geçitten de Usta Barba’dır. Ayrıca Usta Barba, Fatih Sultan Mehmet’in adaletinden, yardımseverliğinden ve o dönemde yaşayan insanlar arasındaki uyumdan söz etmektedir.

Mikloş Efendi, pulcudur. Yaşlı bir adamdır. Beyoğlu’nda bir dükkânı vardır. Vaktiyle Macaristan’dan gelmiştir. Son derece düzgün bir Türkçe ile konuşur. Kemal’in deyişiyle “Türk gibi bir şey olmuştur artık.” Ancak hâlâ memleket özlemi çekmektedir. Kemal’in bulduğu değerli pulun gerçek değerini ona söylemesi dürüstlüğünü göstermektedir.

Sokakta simit satarak ailesini geçindirmeye çalışan Ayhan Kemal’in yaşlarında bir çocuktur. Hasta bir annesi ve Nazlı adında bir kız kardeşi vardır. Onun kış günü sokakta simit satmasına üzülen Kemal, matbaada iş bulmasına yardımcı olur. Pulu satınca da Ayhan’a ve onun ailesine de yardım eder. Ayhan da pulculuğa meraklıdır.

Kemal’in öğretmeninin özellikleri eserde verilmez. Okula gelemediği günlerde ona kendi evinde hafta sonları dersler verir. Kemal başarılı bir öğrenci olduğu için öğretmeni onunla gurur duyar.

Aydan, Aysan ve Ergül Kemal’in çalıştığı matbaada çalışan Kemal’i seven iyi niyetli kişilerdir.

Derviş Ahmet Kemal’e Nevzat Bey’in hastanede olduğunu haber veren bir hamaldır. Kemal’in gözüyle Derviş Ahmet mintanının açık göğsünden kırçıl siyah tüyler fışkıran ve kış olmasına rağmen yaz mevsiminde öğle sıcağındaymış gibi sokak ortasında keyifle sigara çekiştiren biri olarak verilmiştir. Babacan tavrı ve kendine has duruşu olan biridir.

Alğan’ın (2009: 57) da tezinde belirttiği gibi romanda yer verilen kahramanlar farklı sosyal kesimlerden ve farklı milletlerden kişilerdir. Hepsinin ortak yönü iyilikleri ve dürüstlükleridir. Kahramanları hepsi Kemal’le bağlantılıdır. Onlar, Kemal’in hayatının bir kesitinde karşısına çıkan ve onun yaşamını kolaylaştıran kişilerdir.

Kahramanlar Kemal’in farklı yönlerini ortaya koyabilmek için kullanılan kişiler olarak çizilirler.

Romanda hayvan kahramanlara da yer verilir. Kemal’in kedisi Naf ve “Gümüş Kanat” olarak adlandırılan kuşlar, bu hayvanlardır. Kemal, okuduğu “Kamerde Đlk Đnsanlar” romanının kahramanı olan M. Kavor’un anısına zümrüt yeşili gözlü, kedisine bu adı koyar. ‘Naf’, M. Kavor’un arkadaşlarına aydan gönderdiği son mesaj olan ‘nafile’nin tamamlanmamış şeklidir.

“Gümüş Kanat” ise Kemal’e yol gösteren sembolik bir kahramandır. Eserde yedi farklı yerde görülen “Gümüş Kanat” sembolü esere masalsı bir özellik kazandırmıştır.

4.1.1.7. Đletiler

4.1.1.7.1. Çocuk Eğitimi Açısından Olumlu Đletiler

Eserde yer alan çalışmanın ve sabırlı olmanın önemi, zorluklar karşısında inancın yitirilmemesi, aile üyelerinin birbirine kenetlenmesi ve zorluklarla mücadele etmenin gerekliliği, insanların yaşadıkları çevreye ve birbirlerine karşı sorumlu oldukları gerçeği, dil, din, ırk ayrımı yapılmaksızın tüm insanları sevmek gerektiği düşüncesi, tarihî değerlere önem verilmesi gerektiği, hayvan sevgisi, kitap ve gazete okumanın önemi gibi değerler çocuk eğitimi açısından olumlu iletilerdir.

Eserde dikkati çeken bir diğer unsur da aile bireylerinin birbirleriyle olan ilişkileridir. Doğan, Cahit Uçuk ile ilgili hazırlamış olduğu çalışmasında onun birçok çocuk romanında çocuk aile ilişkisi üzerinde durduğunu belirtmiş ve Gümüş Kanat ile ilgili izlenimlerini şöyle ifade etmiştir: “Bir çocuğun yetişmesi için uygun bir aile ortamının gerekli olduğuna inanan Cahit Uçuk, aynı zamanda aile içi sağlıklı ilişki kurmada bireyler arasındaki sevgi ve saygının büyük rol oynadığını düşünür. Đşte bu romanda da bu düşünceler vardır” (Doğan, 1999: 298).

Kemal’in, babasının ve Ayhan’ın pul koleksiyonu yapmaları da sosyal hayatta zevk almak için bir alışkanlık edinilmesi gerektiği düşüncesini aşılaması bakımından dikkate değerdir.

Ayrıca Kemal ve Usta Barba’nın matbaanın altındaki gizli geçitte buldukları gümüş parayı öncelikle matbaanın müdürüne götürmeleri ‘başkalarına ait olan şeylerin izinsiz alınmaması gerektiğini’ öğretmesi bakımından önemlidir.

Eserde Kemal’in ağacın dalına takılan yaralı kuşu kurtarma çabası, sokakta bulduğu kimsesiz kediyi sahiplenmesi ve kış günü soğukta simit satıp hasta annesine bakmaya çalışan Ayhan’a yardım etmesi yardımseverlik duygusunu okurlara aşılaması bakımından olumludur. Ayrıca yazar Kemal’in yardımsever davranışlarını ödüllendirerek de bu duyguyu pekiştirmiştir.

Eserde önemli bir mekân olan mücellithanenin seçimi tesadüf değildir. Kitapların okunacak hale gelinceye kadar yapılan tüm işlemlerin kitapta ayrıntılı olarak yer alması okurların bu konuda bilinçlenmelerini sağlaması ve buna göre de bir kitabın yıpratılmadan en iyi şekilde nasıl muhafaza edilebileceğini öğretmesi bakımından olumludur.

Baba- oğul; anne- oğul ilişkilerinde çocuğa bir yetişkin gibi davranılması da olumlu bir gelişme olarak gösterilebilir.

4.1.1.7.2. Çocuk Eğitimi Açısından Olumsuz Đletiler

Eserin başkişisi Kemal’in rüya ve gerçek hayatı birbirine karıştırması, çok zengin bir hayal âlemine sahip olması içinde bulunduğu yaş döneminin özelliklerini yansıtmamaktadır.

Ayrıca bazı durumlarda sadece kendi başına kararlar alması, daha önce görmediği yerlere korkusuzca gitmesi, tanımadığı insanlarla çok çabuk ve sıcak ilişkiler kurması içinde bulunduğumuz yaşam şartları düşünüldüğünde kahramanı model alacak küçük okurlar için olumsuz bir durum yaratabilir.

Eserin merkezinde yer alan Usta ailesinin akrabalık ve komşuluk ilişkilerine hiç yer verilmemesi, Kemal’in sokakta tanıştığı Nevzat Bey ile çok yakın bir ilişki kurması ve hatta Nevzat Bey’in Kemal’e ailenin kaderini değiştirecek bir armağan vermesine rağmen ailenin yine de Nevzat Bey ile tanışmak için bir girişimde bulunmamış olmaları eseri inandırıcılık duygusundan uzaklaştırmaktadır.