• Sonuç bulunamadı

Çocuk Eğitimi Açısından Olumlu ve Olumsuz Đletileri

4. ROMANLARIN ĐNCELENMESĐ

4.4.2. Romanın Biçim Çözümlemesi ve Özgünlüğü

4.5.1.7.1 Çocuk Eğitimi Açısından Olumlu ve Olumsuz Đletileri

Barbaros Hayreddin Geliyor romanı konusunu tarihten alır. Yazar, Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde yaşamış olan Oruç ve Hızır Reis’in Akdeniz’i Türk gölü haline getirme mücadelelerini anlatmaya çalışmıştır. Yazarın olayları anlatırken özellikle olayları başka tarihî olaylara bağlaması ya da tarihçileri kaynak göstermesi okurların doğru bilgi öğrenmelerini sağlamaları açısından önemlidir. Örneğin Hızır Reis ve arkadaşları sohbet ederlerken Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’nı kazandıklarından bahsederler ve bundan duydukları mutluluğu anlatırlar. Olayların bu şekilde birbirine bağlantılı anlatılması okurların her iki olayın da tarihini somutlaştırması bakımından olumludur.

Ayrıca yazarın Türk denizcilerini mert, cesur birileri olarak göstermeleri ve onların birbirlerine olan bağlılıklarını, saygılarını özellikle defalarca vurgulaması da eserin olumlu yönlerindendir.

Eserde Akdeniz’in farklı sahil kentlerinin, tarihleri ile beraber anlatılması öğrencilerin ülkelerin coğrafyası ile ilgili bilgilerini de arttırabilir. O dönemin siyasî, sosyal ve kültürel yapısının, denizcilik kültürünün çocuk okurlara bu eser yoluyla anlatılacak olması da önemlidir.

Eserin her ne kadar olumlu yönleri bulunsa da özellikle kadın- erkek arasındaki ilişkilerde müstehcenliğe fazlaca yer verilmiş olması hatta yer yer cinselliğe yönelen

ifadelerin verilmesi çocuk okurların gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Bu ifadelerden bazıları şöyle örneklendirilebilir:

Hızır, Ayşe’yi kolları arasına aldı. Đri ve kalın dudaklarını yüzünde gezdirmeye başladı. Dudaklar bir anda birleştiler, Ayşe kollarını Hızır’ın boynuna dolamış, ayrılmaktan korkuyormuş gibi bir hâli vardı. Gözleri kayıyor, burnunun kanatları gene bir tüy gibi ihtirasla açılıp kapanıyordu. Dakikalarca böyle kaldılar. Birbirlerinden ayrılmak istemiyorlardı. En usta heykeltıraşların bile benzerini yaratamayacağı kadar güzel olan göğsü, korsanın geniş göğsünü ezecekmiş gibi tazyik ediyordu (Tülbentçi, 2008: 111).

Eserde cinsiyet ayrımının çok net olması, kadınların tutsak edilip esir pazarlarında satılması ya da cariye olarak birilerinin hareminde olması ve tamamıyla cinsel bir obje olarak görülmeleri de eserin çocuk okurlar için uygun olmadığını gösterir niteliktedir. Çünkü aynı sınıfta hatta aynı sırada arkadaşça oturan kız ve erkek öğrencilerin (ki eserde özellikle kızların yaşı çocuk okurların yaşına çok yakındır) birbirlerine bakış açılarını değiştirecek, kızları toplumdan soyutlayacak bir zihniyeti oluşturabilecek olması dahi oldukça düşündürücüdür.

Bunun dışında her ne kadar o dönemde on üç, on dört yaşında evliliklerin olması normal karşılansa da günümüzde bu yaş grubunun çocuk olarak görülmesi çocuk okurların kafasını karıştırabilir. Bunun için ebeveynlerin ya da öğretmenlerinin bu gibi durumlarda olayları o günün şartlarına göre değerlendirmeleri gerektiği konusunda çocuklarını ya da öğrencilerini uyarmaları gerekir.

Eserdeki kahramanlardan Emir Şahap’ın, Sultan Muhammed’in kendi çıkarlarını, nüfuzlarını korumak için kızlarını ön planda tutmaları da eserde yer alan olumsuz davranışlardandır.

Ayrıca eserde köpeklerle ilgili yer alan bir düşünce de çocuk okurların hayvan sevgisini olumsuz etkileyecek bir ifade olması bakımından uygun değildir. Söz konusu düşünce de yazar Müslümanlıkta köpeğin nankörlüğü timsal ettiğini söyler ve sözlerine şöyle devam eder: “Kendisine vuran eli yalar, fakire karşı zengini korur, iyi insana olduğu gibi kötü insana da hizmet eder” (Tülbentçi: 2008: 172).

Eserde Hızır Reis, Oruç Reis ve leventlerinin bazı Hıristiyan gemilerine saldırıp ganimetlerini el geçirmeleri, oradaki erkekleri tutsak etmeleri ya da zengin olanları fidye karşılığında bırakmaları günümüz şartlarında düşünüldüğünde çok kötüdür. Ancak

bu davranış için “yazar- anlatıcı, romandaki başkahraman Barbaros kardeşlerin, Akdeniz sahillerinde yer alan adalara, limanlara, ülkelere saldırmasının sebebinin, yağmalamakla sömürmekle hiç alâkası olmadığını belirterek aksine bu toprakların insanına yardım elini uzatarak himayesi altına almak olduğunu savunur” (Moldatayev, 2002: 191).

Bu düşünceler etrafında yazarın Türk tarihinde önemli başarılara imza atmış kişilerin hayatını okurlarına film tadında hikâyeleştirerek vermesi her ne kadar çok güzel bir davranış olsa da bu kitapta 6, 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin gelişimsel özellikleri ve ahlâki değerlerini olumsuz yönde etkileyecek davranışlara da yer veriliş olması bir o kadar olumsuzdur.

4.5.2 Romanların Biçim Çözümlemesi ve Özgünlüğü

Feridun Fazıl Tülbentçi Barbaros Hayrettin Geliyor adlı romanını 1948 yılında kaleme almıştır.

Eserin incelenen baskısı 495 sayfa olup 2008 yılında Đnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanmıştır.

4.5.2.1 Kapak

Kitabın ön kapağında adı, yazarının ve yayınevinin bilgisi bulunmaktadır. Kitabın kapağı oldukça ilgi çekicidir. Mavi, sarı ve kırmızı tonlarda hazırlanan kapakta Barbaros Hayreddin’in bir resmi ve denizde bulunan yelkenliler yer almaktadır.

Ayrıca ön kapakta bu eserin MEB 100 Temel Eser’den biri olduğuna dair bir ibare de yer almaktadır.

Eserin arka kapağında Feridun Fazıl Tülbentçi’nin diğer eserlerinin isimlerine de yer verilmiştir. Eserin yazarının tanınması ve öğrencilerde diğer eserlere de merak uyandırması bakımından önemlidir.

4.5.2.2 Yazı Biçimi ve Sayfa Düzeni

Eserde kullanılan harfler on bir punto büyüklüğündedir. Ayrıca eserde tek satır aralığının kullanılmış olması ve bir sayfada ortalama 30 cümleye yer verilmiş olması okumayı zorlaştıracağından özellikle 6. sınıflar için eserin okunuşunu zorlaştırabilir.

4.5.2.3 Resimlendirme

Eserin sadece ön kapağında bir resim bulunmaktadır. Bunun dışında resme yer verilmemiştir.

4.5.2.4 Bölümleme

Toplamda 495 sayfa olan eser, sekiz bölüme ayrılmıştır. Her bölüm ortalama altmış sayfadan oluşmaktadır. Bu her ne kadar kitabın okunuşunu zorlaştırsa da her bir bölüm başında o bölümde geçen olaylarla ilgili anahtar kelimelere yer verilmiş olması söz konusu okuma zorluğunu bir nebze de olsa gidermekte ve konuyu daha da anlaşılır kılmaktadır.