• Sonuç bulunamadı

4. ROMANLARIN ĐNCELENMESĐ

4.1.1. Eserin Đçerik Çözümlemesi

4.1.1.2. Ana fikir

Eserin ana fikri umut, yardımlaşma, olumsuzluklar karşısında yılmama ve hayata daha çok bağlanma, dayanışma, mücadele ve vefa kavramları etrafında şekillenmiştir. Eserde özellikle aile olma kavramı üzerinde durulmuştur. Aile bireyleri hüzünlerini de mutluluklarını da hep beraber paylaşmıştır. Eserde üzerinde önemle durulan bir diğer nokta ise hayatın zorluklarına karşı mücadele edilmesi ve çalışılması gerektiği gerçeğidir. Eserdeki aileye yaşadıkları olumsuzluklarla mücadelelerinde yardımcı olan bir diğer unsur da talih faktörüdür.

Eserin farklı bölümlerinde ortaya çıkan “Gümüş Kanat” sembolü eserin kahramanına yol göstermiştir.

Eserin başkahramanının bir çocuk olması, eserde seçilen konu ve verilmek istenilen mesajlar, hedef kitlenin yani hedef kitlenin ilgisini çekebilecek niteliktedir. Eser, çatışmalar üzerine kurulmuştur. Olumsuzluklarla başlayan olaylar ilerleyen bölümlerde yerini olumlu gelişmelere bırakmıştır. Yine eserin başında aile bireylerinin içinde bulundukları umutsuz tutumlar yerini yeşeren umutlara bırakmıştır. Yazar, bu şekilde zıt düşüncelerden yararlanarak “Her gecenin sabahı da vardır.” düşüncesini ve “zorluklar karşısında nasıl mücadele edileceğini” okurlarına göstermektedir. Bu yaşam mücadelesinin insanı olgunlaştırdığı düşünülür. Her ne kadar yaşam mücadelesinden başarıyla çıkmalarında en büyük etki Nevzat Bey gibi görünse de aslında Nevzat Bey’in sevgisini kazanan Kemal’in yardımsever ve insancıl davranışları çok daha etkili olmuştur.

4.1.1.3. Kompozisyon

Eserde olaylar klasik bir kurgu ile anlatılmamıştır. Eser düğüm bölümüyle başlar. Kahramanlar özellikle de başkahraman Kemal düşündürülerek olayın başlangıcı okura verilir.

Kemal’in babası matbaada mücellit ustabaşısıdır. Đş yerinde çalışırken bir çocuğun kolunu makineden kurtarmaya çalışmış, bu sırada sol elinin dört parmağını makineye kaptırarak kaybetmiştir. Bu talihsiz olay yüzünden ailenin hayatı alt üst olmuştur. Baba Celil Bey işsiz kalır. Çünkü yaptığı iş için iki eline de ihtiyacı vardır. Bütün bu olanlar Kemal’i çok üzer. Babası ve annesi de olanlara çok üzülürler. Babasında bu olaydan sonra bir de kansızlık hastalığı ortaya çıkar. Bu hastalıklardan ve sakatlıktan dolayı Celil Bey uzun bir süre çalışamayacaktır, hatta evden bile çıkamayacaktır.

Bu yüzden anne Süzen Hanım ailenin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalır. Sanat Mektebi mezunu olduğu için gündelik dikişe gider. Kocasının gönlü pek razı değildir çalışmasına. Fakat Süzen Hanım eşi iyileşinceye kadar evin sorumluluğunu üstlenir.

Süzen Hanım hem ev işlerini hem de diğer işleri aksatmadan ve sevgiyle yapar. Ancak bir süre sonra iş alamamaya başlar. Maddi olarak güç duruma düşerler. Eşiyle bu

durumu konuşurlarken Kemal onları duyar. Çok üzülür. Düşünüp taşınır ve ailesine destek olmak için çalışmaya karar verir. Kararını annesine açıklar. Hafta sonları öğretmeninin evine giderek geri kaldığı dersleri öğretmeniyle çalışacaklarını söyler. Annesi istemese de bu kararı onaylar ve oğlunun böylesi düşünceli olması onu çok gururlandırır. Kemal’in bu kararı almasında rüyasında gördüğü gümüş kanatlı kuşun da etkisi vardır. Eserin başında daldan kurtarmış olduğu gümüş kanatlı kuş bundan sonra rüyalarında ona yol gösterecek ve gerçek hayatta da çeşitli nesnelerle sürekli karşısına çıkacaktır.

Bir süre sonra Kemal babasının çalıştığı matbaada çalışmaya başlar. Đlk haftalarda annesi ile beraber aldığı ortak kararla matbaada çalıştığını babasına söylemezler ancak daha sonra bu gerçeği saklayamazlar. Kemal, hafta sonları öğretmeniyle çalışır ve derslerinden geri kalmaz. Bu durum babası iyileşinceye kadar devam edecektir. Kemal matbaadaki makineleri canlı birer varlık gibi düşünür. Onları kimi zaman bir arkadaş, kimi zaman da korkunç bir dev gibi görür ve bulunduğu ortamdan dolayı büyüyünce makine mühendisi olmak ister.

Kemal üzerinde adının yazılı olduğu zarfta bulunan ilk haftalığını aldığında çok sevinir. Annesi Kemal’in haftalığının on lirasını kendisine verir. Kemal de daima kitap aldığı Nevzat Bey’in yanına uğrayıp uzun zamandan beri almayı düşündüğü “Kamerde Đlk Đnsanlar” kitabını almayı tasarlar fakat Nevzat Bey sergisini açmamıştır. Nevzat Bey ailesini Erzincan (1939) depreminde kaybetmiştir. Kimsesiz biridir. Kitap satarak geçinir. Kemal’e “Param olsa bile dükkân açmam burada kazandıklarım güvercinlerime de bana da yetiyor.” der. Nevzat Bey, Kemal’i oğlu gibi sever.

Kitabı almayı daha sonraya bırakır. Pul biriktiren Kemal, Mikloş Efendi ile pullarını değiştirir. Parasına kıyamaz. Kadınlar Kongresinin bir serisini verip yeni çıkan Memleket serilerinden alır. Eserin farklı bölümlerinde gerek başkahraman Kemal’in gerekse diğer kahramanlar Celil Bey ve Ayhan’ın pul koleksiyonu yapması çocuk okurları koleksiyon yapma konusunda heveslendirebilir.

Kemal ile annesi bir hafta sonu Rumeli Hisarı’nı gezmeye giderler. Kemal bu geziden çok etkilenir. Hisar restore edilmiştir. Bando takımları çeşitli marşlar çalarlar. Kemal, Fatih Sultan Mehmet’i ve askerlerini düşünür. Kendisini asker gibi hiSSeder. Fatih’in yaşadığı odayı görmüştür. Onun ruhunu derinden hiSSeder ve içinden ona

sevgiyle birlikte saygı duyar. Hisar’ın merdivenlerinden yavaş yavaş yaşadıkları zamana inerler. Đstanbul’un tarihî dokusu ve atmosferi eserin bu bölümünde yansıtılır. Eserde tarihî değerlere yer verilmesi eserin hitap ettiği yaş grubuna millî değerler kazandırması bakımından önemlidir.

Kemal, Hisar’da gördüklerini çalıştığı matbaada usta olan Usta Barba’ya anlatır. Usta Barba ona matbaanın alt katında Ayasofya Müzesi’ne kadar giden bir gizli geçit olduğundan söz eder. Bu geçidin sonuna kadar gitmeyi göze alamamıştır. Kemal, Usta Barba’nın anlattıklarından çok etkilenir. O geçide girmek ister. Ustasıyla beraber geçide girerler ancak fazla ilerleyemeyip geri dönerler. Kemal, bu geçitte yine gümüş kanatla karşılaşır. Bu kez “Gümüş Kanat” bir gümüş paranın üzerindedir. Kemal, buna çok şaşırır. Usta Barba ve Kemal buldukları bu parayı hemen matbaanın müdürüne götürürler. Müdür Bey bu Bizans parasından daha önce de bulduklarını ancak paranın maddi bir değeri olmadığını söyler ve parayı Kemal’e verir. Kemal de parayı annesine verir.

Kemal, rüyasında kendini yine o geçitte görür. Geçide girer. Ancak geri dönüp baktığında beş kapı görür. Telaşlanır oradan çıkamayacağını düşünür. O esnada “Gümüş Kanat” ona yol gösterir ve geçidin sonuna varır. Uyandığında bir an gerçekle rüyayı karıştırır. “Acaba biz de bir rüyanın içinde miyiz?” diye düşünür. Kemal’in rüyası gerçek olmaktadır. Olanları annesine anlatır. Annesi evrenin açıklanamayacak sırlarla dolu olduğunu söyler. Rüyanın gerçek olması düşüncesi bir inanışı yansıtmaktadır. Bununla birlikte görülen rüyaların kısa bir süre içinde gerçekleşmeleri ya da kahramana yol göstermeleri de eserde rüya motifinin sıklıkla kullanıldığına işarettir.

Kemal matbaada çalışmaya devam eder. Matbaadan dönerken Nevzat Bey’in sergisini açtığını görür ve ondan “Kamerde Đlk Đnsanlar” kitabını alır.

Kemal, ders için öğretmeninin evine gittiği bir gün öğretmeninin hastalığından dolayı ders çalışamaz. Eve dönerken yolda zümrüt gözlü bir kedi ile karşılaşır ve ona “Yeşil Göz” adını verir. Kedisiyle beraber yürürken Sultanahmet Cami’sinin bulunduğu yerde kazı yapıldığını görür ve rüyasını hatırlar. Kalabalığın içine dalınca gazetecilerle karşılaşır. Rüyasında gördüğü geçidin kazıldığını görür. Onlara bu geçidin matbaaya kadar devam ettiğini söyler. Gazeteciler buna çok şaşırırlar. Kemal’in fotoğrafını

çekerler. Kemal’in rüyalarını gerçek hayatta yaşamış gibi anlatması yaşadığı sorunlar karşısında verdiği mücadelelerle ve sorumluluk bilinciyle çelişir.

Kemal’in fotoğrafı gazetelerde çıkar, verdiği bilgi doğrudur. Annesi ve babası oğulları ile gurur duyarlar. Kemal’e madalya verilir. Bu bir Bizans Kongresi madalyasıdır. Kemal madalyanın üzerinde yine “Gümüş Kanat”la karşılaşır.

Kemal’in Nevzat Bey’den almış olduğu kitap eski yazıyla yazılmıştır. Kitabı kendisine babası okur. Kitap aya yolculuk yapan iki âlimin başından geçenleri anlatan ilginç bir kitaptır [( Kamerde Đlk Đnsanlar, Jules Verne, 1920, (Azra Hudai Akdemir)]. Kemal, kitabın içindeki olaya kendini kaptırır. Mösyö Kavor’u ve arkadaşlarını düşünür, onların başına gelen olaylara üzülür. Mösyö Kavor arkadaşlarını dünyaya gönderir ve ayda aylılarla yalnız kalır. Daha sonra onlara ulaşamaz. Kavorit adı verilen ve yer çekimini kaldıran maddenin formülünü arkadaşlarına göndereceği sırada aylılar tarafından yakalanır. Sadece “Naf…” diye yarım kalan bir kelime duyarlar ve Mösyö Kavor’la bağlantıları kopar. Roman burada biter. Kemal, Bay Kavor’un başına gelenlere çok üzülür. Onun anısına kedisinin adını Naf koyar.

Kemal çalıştığı matbaada herkes tarafından çok sevilir. Aydan ve Aysan ablaları ona çok iyi davranırlar. Yaptığı işte iyice ustalaşmaya başlamıştır artık. “Bir işi yapıyorsan o işte en iyi olmalısın.” diye düşünür.

Kemal, annesi ile dolaşırken simit satan bir çocukla karşılaşır. Ayhan Güven adındaki bu çocuğun annesi hastadır. Kemal onun durumuna çok üzülür. Matbaada ona bir iş bulur. Ayrıca Kemal’in ricası üzerine Ayhan okula yazılır. Kemal ona yardımcı olabildiği için çok mutludur. Ayhan’ın Nazlı adında bir kız kardeşi vardır. Annesi hastanedeyken Nazlı ve Ayhan, Kemallerde kalırlar.

Nevzat Bey, Kemal’e “Kamerde Đlk Đnsanlar” kitabını verdiğinde ondan kitap için yeni bir cilt yapmasını da ister. Kemal kitabına yeni cilt yaparken kitabın kapağı ile eski cilt arasında eski bir pul bulur. Pulun üzerinde gümüş kanat resmi vardır. Babası pulun Nevzat Bey’e ait olduğunu, ona vermeleri gerektiğini söyler. Kemal pulu vermek için Nevzat Bey’in sergi açtığı yere gider ancak onu yerinde bulamaz. Derviş Ahmet adında bir adamdan onun hastanede olduğunu öğrenir. Hastaneye gider. Onu ilk önce içeri almak istemezler, ısrarı üzerine içeri girmesine izin verirler. Nevzat Bey çok hastadır. Kemal ona durumu izah eder. Nevzat Bey ona pulun hikâyesini anlatır. Babasından ona

kaldığını ve zaten onu Kemal’e vermek istediğini söyler. Değerli bir puldur bu. Nevzat Bey Kemal’e artık ölmek üzere olduğunu söyler. Parmağındaki yüzüğü de ona verir. Kemal’in annesine yadigâr olarak vermesini ister. Kemal’den güvercinlerine yem vermesini, onları yalnız bırakmamasını ister. Kemal söz verir ve ağlayarak hastaneden çıkıp eve döner. Olanları ailesi ile paylaşır. Nevzat Bey’in durumu onları da üzer. Bir gün sonra hastaneyi aradıklarında Nevzat Bey’in öldüğünü öğrenirler.

Kemal, Nevzat Bey’in sevdiği insanların yanına gittiğini düşünerek kendini ölüm fikrine alıştırmaya çalışır. Anne ve babasını kaybetmekten çok korkar. Annesi, ölenlerin kalplerde yaşayacağını söyleyerek onu teselli eder. “Atatürk’ümüz öldü ama kalbimizde yaşıyor.” der.

Kemal, Nevzat Bey’in kendisine hediye ettiği pulun değerini öğrenmek için Mikloş Efendi’nin yanına gider. Mikloş Efendi meraklısı bulunursa pulun iyi para edeceğini söyler. Dünyanın en kıymetli pulu olan ‘GUIANA’ isimli Đngiliz pulunun 1856’da basıldığını ve onu bulan talebenin pulun kıymetini bilmediği için on beş şiline sattığını söyler [(Đngiliz GUIANA’sı (Guyanası) 1856’da basılmış, sekiz köşeli bir puldur. 1856’da çıkmış, 1873’te bir çocuk bulup çok ucuza satmıştır. 1980’de bir milyon dolara alıcı bulmuştur.)]. Ancak Mikloş Efendi, Kemal’in dostu olduğu için onu kandırmaz. Kemal’in pulu 1862 yılında basılmıştır. Renk ve şekil bakımından kendi serisi içinde tek olan bir puldur. Pulun adı “Gümüş Kanat”tır. [1861’de Çarpanzâde Agâh Efendi (1832–1885), ilk defa pul çıkarılması fikrini verir.]. Mikloş Efendi pulun seksen bin lira değerinde olduğunu ancak bir süre beklenirse daha pahalıya satabileceğini söyler. Kemal çok sevinir. Artık içinde bulundukları maddi sıkıntıdan kurtulabileceklerdir. Kemal’in pulu yüz yirmi bin liraya alıcı bulur. Ailesi de buna çok sevinir. Paranın yarısını Kemal’in eğitimi için ayırırlar. Geri kalanı ile de bir ev almayı tasarlarlar.

Kemal’in çalıştığı matbaanın patronu Almanya’dan yeni iş makineleri getirir. Eski makinelerden birini Kemal’in babasına verir. Ayrıca ona iş de verir. Artık Kemal’in babasının da küçük bir matbaası vardır. Patronun verdiği makine tek elle çalışabilen bir makinedir. Bu makinede neden daha önce Celil Bey’e iş verilmediği okuru düşündürebilir. Celil Usta çocuk kitapları basacaktır.

Đşler yoluna girdiği için Kemal okuluna geri döner. 23 Nisan Bayramı için arkadaşları ile sınıfı süslerler. Atatürk’ün büstü karşısında kendini çok heyecanlı hiSSeder. Kemal, mühendis olmak istemektedir. Bu yolda ilerleyebileceği için çok mutludur. Annesi de hayalini kurduğu evi alabilecektir artık. Kemal tüm bunları Nevzat Bey’e borçlu olduğunu düşünür. Okuldan dönerken Nevzat Bey’in sergi açtığı yere gider ve onu anımsar. Güvercinlere yem verir. Onlar artık Kemal’in sevgili “Gümüş Kanat”ları olmuşlardır.

Eserde bir sembol olarak kullanılan “Gümüş Kanat”ın sürekli olarak kahramanın karşısına çıkarılması eseri masalsı bir havaya büründürür. Rüya motifi de bu masalsı havayı destekler. Bu yönüyle eser hem tesadüflere hem de mucizevî olaylara dayandırılmıştır. Eseri gerçekçilikten uzaklaştıran bu özellikler çocuk okurların kahramanla özdeşim kurmasını engeller. Ayrıca yaşam mücadelesini ve karşılaşılan zorlukları başkalarının yardımı ile aşmaları çocuk okurların kendi yaşamlarında bir mucize beklentisi içine girmelerine sebep olabilir.