• Sonuç bulunamadı

C. Açlıktan Özellikle Etkilenen Gruplar

4. Kadınlar

Kadınlar gıda üretimi, gıdanın sofraya taşınması ve çocukların beslenmesi gibi gıdaya ilişkin farklı safhalarda hayati rol oynamaktadırlar.166 Bir toplumda gıda güvencesinin sağlanması yükünün büyük bir kısmını kadınların taşıdığını söylemek mümkündür.

Kadınların gıda güvencesinin sağlanmasına yaptıkları katkının yanı sıra, neslin devamı açısından sahip oldukları rol, gıda hakkının gerek kadınlar gerekse çocukları bakımından taşıdığı önemi arttırmaktadır. Kadınların günlük kalori ihtiyaçları her ne kadar erkeklerin ihtiyaçlarına oranla %35 daha az olsa da besin değeri yüksek gıdalara olan ihtiyaçları erkeklerle aynı orandadır.167

Kadınların besin değeri yüksek gıdalara duydukları ihtiyaç neslin devamı söz konusu olduğunda artmakta olup özellikle hamilelik ve emzirme döneminde kadınların gıda hakkı ayrı bir önem kazanmaktadır. Ceninin sağlıklı gelişebilmesi için annenin beslenmesinin en az %20’sinin protein içerikli olmasının yanı sıra demir, folik asit ve kalsiyum açısından zengin gıdalardan oluşması gerekmektedir.168 Aksi halde, hamilelik döneminde yeterli beslenemeyen anneler, düşük kilolu çocuklar dünya getirmekte, bu

165 Elver Report- Agricultural workers and the right to food, s. 17, par. 75.

166 Dünya gıda üretiminin %50’den fazlası kadın çiftçiler tarafından yerine getirilmektedir. UNGA,

Human Rights Council, Study of the Human Rights Council Advisory Committee on discrimination in the context of the right to food, A/HRC/16/40, 16 February 2011, s.10, par. 29. (Bundan sonra UNGA, A/HRC/16/40).

167 Elver Report- Right to food and nutrition, s. 5, par. 10. 168 Elver Report- Right to food and nutrition, s. 5, par. 10.

çocukların %20’si beş yaşına erişemeden hayatını kaybetmektedir.169 Hayatta kalabilen çocuklarda ise tamiri mümkün olmayan gelişim sorunları oluştuğu gözlenmektedir.170

Uluslararası hukukta kadınların gıda hakkı başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanmaları bakımından ayrımcılığa uğramamaları yönünde pek çok düzenleme bulunmaktadır. Ayrıca, kadın erkek eşitliğinin, kalkınma programları ve sosyal politikalar belirlenirken dikkate alınması gerekliliği BM Gıda Hakkı Özel Raportörleri tarafından da vurgulanan bir husustur.171 Buna karşın, günümüzde pek çok toplumda süregelen kadına karşı ayrımcı gelenek ve uygulamalar kadınların gıda hakkından faydalanmaları önünde halen büyük bir engel teşkil etmektedir. Buna bağlı olarak, dünya üzerinde süregelmekte olan açlık sorunundan kadınların erkeklere oranla daha çok etkilendikleri görülmektedir. Öyle ki dünyadaki aç nüfusun %70’ni kadınlar oluşturmaktadır.172

Kadınların gıda hakkından yararlanma kapasitelerini azaltan veya ortadan kaldıran ayrımcı uygulamaların birbirine bağlı ve birbirini besleyen bir özellik gösterdiklerini söylemek mümkündür. Daha açık ifadesiyle, kadınların eğitim hayatında erkeklerle eşit imkânlara sahip olmamaları, onları ilerleyen dönemlerde daha az ücretli veya vasıfsız işlerde çalışmaya mecbur bırakmakta, bu durum ise kadınların gerek aile içinde gerekse toplumsal hayatta söz sahibi olma güçlerini azaltarak gıda hakkı başta olmak üzere insan haklarından yararlanma kapasitelerini zayıflatmaktadır. Bu durum, kadının kadın

169 World Food Programme, 10 Facts About Women And Hunger, 5 March 2013.

https://www.wfp.org/stories/10-facts-about-women-and-hunger, s.e.t. 09.08.2018.

170 Detaylı değerlendirmeler için bkz. tezin “Çocuklar” başlıklı bölümü.

171 UNGA Human Rights Council, Report submitted by the Special Rapporteur on the right to food Olivier

De Schutter, A/HRC/22/50, 24 December 2012, s. 4, par. 3. (Bundan sonra De Schutter Report- Women’s right and the right to food); UN General Assembly, Human Rights Council, Report of the Special Rapporteur on the right to food Hilal Elver, A/HRC/31/51, 14 December 2015, s. 3, par. 3. (Bundan sonra Elver Report- Integrating a gender perspective in the right to food).

olmasının dışında din, ırk, yaş, gelir düzeyi, sosyal statü gibi diğer nedenlerle de ayrımcılığa uğraması durumunda, daha da vahim bir hal almaktadır.

Kadınların uğramış oldukları ayrımcılık, bir önceki Gıda Hakkı Raportörü De Schutter’in gıda hakkı ile kadın hakları arasındaki ilişkiyi detaylı bir şekilde ele aldığı raporunda bir kısır döngü olarak nitelendirilmiş olup şu şekilde şematize edilmiştir.173

173 De Schutter Report- Women’s right and the right to food, s. 4. Siyasal katılım yokluğunun bir sonucu olarak ekonomik faaliyetlere erişimde ayrımcılık Daha düşük eğitim seviyesi, dil engelleri, hareket kabiliyeti engelleri Zaman yoksulluğu, eğitim ve iş aramak için daha az fırsat

Bakım işlerindeki aşırı yük (çocukların ve yaşlıların bakımı, yemek hazırlanması ve diğer işler) Aile içerisinde zayıf pazarlık gücü

Kadınların içinde bulundukları bu dezavantajlı durum, kadınların gıda hakkını doğrudan etkilemekte olduğu gibi kadının neslin devamı, gıdanın üretimi ve sofraya taşınması aşamalarında taşığı önem bakımından, diğer bireylerin gıda hakkını da dolaylı biçimde etkilemektedir.174

Kadınların gıda hakkını ihlal eden uygulamaları detaylı bir şekilde analiz eden diğer bir rapor ise halen BM Gıda Hakkı Raportörlüğü görevini sürdürmekte olan Elver tarafından hazırlanmış olup, ilgili raporda da kadınların gıda hakkından yararlanmaları önündeki engeller; sosyal, kültürel ve yapısal engeller, hukuki engeller, ekonomik engeller ve ekolojik engeller olmak üzere dört ana başlık altında ele alınmıştır.175

Elver’in raporunda değindiği hususlar şematize edilecek olursa, kadınların gıda hakkından yararlanmaları önündeki engeller şu şema ile izah edilebilir:

Sosyal, Kültürel ve Yapısal Engeller Hukuki Engeller Ekonomik Engeller Ekolojik Engeller Ataerkil toplum düzeninin doğurduğu engeller (Ev işleri, çocuk ve yaşlıların bakımı gibi sorumluluklar, haneiçinde erkeklerden sonra karın doyurma) Mülkiyet hakkından mahrum bırakılma (arazi hakkı, miras hakkı) Şirket odaklı tarımın küçük ölçekli tarımı olumsuz etkilemesi İklim değişikliğinin kadınların gıda hakkı üzerindeki olumsuz etkisi

174 De Schutter Report- Women’s right and the right to food, s. 4, par. 4.

Her iki raportörün raporlarından çıkan ortak noktalardan ilki, kadınların ekonomik bağımsızlığa sahip olmalarının, gıda hakkından yararlanmaları bakımından taşıdığı hayati önemdir. Kadınların ekonomik olarak bağımsız olamamaları gerek gıda kaynaklarına erişimlerini zorlaştırmakta gerekse hem aile içinde hem de toplumsal hayatta karar alma mekanizmalarına dahil olamamalarına neden olmaktadır.

Günümüzde halen, kadınların gıda üretiminde büyük bir pay sahibi olmalarına rağmen, gıdaya erişim safhasında erkeklere göre ekonomik olarak daha dezavantajlı durumda oldukları görülmektedir. Bu dezavantajlı durum; kimi zaman eşit işe karşılık, kadınların erkeklere oranla daha az ücretle çalıştırılmalarından, kimi zaman ise arazi mülkiyetinden kadına pay verilmemesinden kaynaklanmaktadır.176

Gelişmekte olan ülkelerde geçimin kadınlar tarafından sağlandığı hane sayısı artan bir trendde %30’ları bulurken,177 kadınların mülkiyetinde bulunan tarım arazisi oranı %2’de kalmaktadır.178 Düşük gelirli ülkelerin pek çoğunda, kadınlar kırsal ekonominin bel kemiğini oluşturmakta olup bu kadınların %79’u için temel gelir kaynağı tarımdır.179

176 Kadına karşı ayrımcı tutumların süregeldiği örnekler olarak Nijer, Bangladeş ve Etiyopya için sırasıyla

bkz. BM Gıda Hakkı Raportörü Ziegler’in ülke ziyaretleri sonrası hazırlamış olduğu raporlar Economic and Social Council, Economic, Social and Cultural Rights The right to food Report by the Special Rapporteur on the right to food (Mr. Jean Ziegler), submitted in accordance with Commission on Human Rights resolution 2001/25 Addendum Mission to Niger, E/CN.4/2002/58/Add.1 23 January 2002, s. 8, 9, 16, 20, par. 14, 19, 48, 62; Economic and Social Council, Economic, Social and Cultural Rights The right to food Report of the Special Rapporteur, Jean Ziegler Addendum Mission to Bangladesh, E/CN.4/2004/10/Add.1 29 October 2003, s. 7, 10, 11, 16, 18, par. 7, 17, 21, 39, 47, 48 (Bundan sonra Ziegler- Bangladesh Report); Economic and Social Council, Economic, Social and Cultural Rights The right to food Report of the Special Rapporteur on the right to food, Jean Ziegler Addendum Mission to Ethiophia, E/CN.4/2005/47/Add.1 8 February 2005, s. 8, 10, 11, 19, par. 10, 15, 22, 51.

177 Rae, I.: Women and the Right to Food, International Law and State Practice, FAO, Rome 2008, s.24,

http://www.fao.org/3/a-ap549e.pdf, s.e.t. 03.05.2019.

178 FAO, Women’s right to land: a human right, http://www.fao.org/News/2002/020302-e.htm, s.e.t.

29.06.2019.

179 UNGA, Report of the Special Rapporteur on the right to food, Hilal Elver, A/69/275, 7 August 2014,

Buna karşın, tarım toprağı refomları yapılırken toprak kullanım hakkının sadece belli yaşın üzerindeki erkeklere tanınması ve kadınların bu haktan yararlanabilmeleri için aile reisi olmaları şartı aranması, kadınların erkekler karşısında ayrımcılığa maruz kalmasına neden olmaktadır.180 Bu nedenlere bağlı olarak, kırsal bölgede yaşayan kadınlar, açlık ve yetersiz beslenme sorunundan en çok etkilenen gruplar arasında yer almaktadır.181

Benzer biçimde, bazı hükümetlerin, kadınları gıda üreticisi veya tarım işçisi olarak kabul etmemeleri nedeniyle kadınların arazi kullanım hakları, yayım hizmetine ve kredilere erişim imkânları bulunmamakta, bu da kadınların kendilerini ve ailelerini besleyebilmek için gerek duydukları kaynaklara erişememeleri anlamına gelmektedir.182

FAO’nun da dikkat çektiği üzere, kredi piyasası cinsiyet ayrımı gözetmeyen

(gender-neutral)183 bir nitelikte olmayıp kadınlar banka hesabı açarken, kredi sözleşmesi imzalarken birtakım yasal engellerle karşılaşabilmektedirler.184 Kadın-erkek eşitsizliği nedeniyle kadınların üretim kaynaklarına, hizmetlerine ve fırsatlarına erişimde daha dezavantajlı durumda bulunmaları, tarım sektöründeki düşük performansın en önemli nedenlerden biri olup gıda güvencesi, ekonomik büyüme ve genel olarak kalkınma üzerinde olumsuz etkiler doğurmaktadır.185

Food-I).

180 Rae, Women and the Right to Food, International Law and State Practice, s. 23.

181 Committee on the Elimination of Discrimination Against Women, General Recommendation No.34 on

the rights of rural women, 4 March 2016, CEDAW/C/GC/34, par. 63.

182 Rae, Women and the Right to Food, International Law and State Practice, s. 24.

183 “Gender neutral” ifadesi dilimize “cinsiyet ayrımı gözetmeyen” olarak çevrilmiştir. Bu ifade ile kast

edilen, kadın-erkek arasında ayrım yapılmaması, bireylerin hak ve fırsatlardan yararlanmaları bakımından cinsiyetlerine karşı tarafsız kalınmasıdır.

184 FAO, The State of Food and Agriculture Women in Agriculture- Closing the Gender Gap for

Development, Rome 2010-2011, s. 33, http://www.fao.org/3/a-i2050e.pdf, s.e.t. 03.05.2018.

185 FAO, CEDAW, A Tool for Gender Sensitive Agriculture and Rural Development Policy and Program

Formulation, Guidelines for Ministries of Agriculture and FAO, Rome, 2013, s. 1, http://www.fao.org/docrep/017/i3153e/i3153e.pdf, s.e.t. 17.05.2018.

Kadınların arazi mülkiyetinden mahrum kalmalarının bir diğer nedeni ise, kadınların miras haklarından mahrum bırakılmalarıdır. Hukuken erkeklerle birlikte eşit miras hakkına sahip olmalarına karşın, toplumsal baskı nedeniyle kadınların miras haklarından vazgeçmeleri halen yaygın bir vakıadır.186 Bazı ülkelerde ise kadının eşinin vefatı, onu doğrudan kocasının sahip olduğu malların mülkiyet hakkına sahip kılmamaktadır. 187 Ayrıca, özellikle Güney Asya olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerinde evlilik birliği içinde halen malların ayrılığı rejimi uygulanmakta olup eşlerden birinin evlilik süresince kendi maddi imkânları ile edindiği malları kendine ait olmaktadır. Bu durum, kadının ev işinde bir ücret karşılığı olmaksızın yaptığı işleri yok saymak suretiyle kadının ekonomik güçsüzlüğümü perçinlemektedir. 188 Ayrıca, kadınların toplumsal hayatta temel vazifelerinin, ev işlerini yerine getirme ve çocuk bakımı olduğu yönündeki genel inanış, kadınların iş hayatına atılmaları önündeki en büyük sosyo-kültürel engel olarak varlığını sürdürmektedir.

Sosyo-kültürel engellerden bir diğer ise, bazı toplumlarda kız çocuklarının ve kadınların toplumsal hayatta daha düşük statüde kabul edilmeleri nedeniyle gıda hakkından mahrum bırakılmalarıdır. Bu tutum, aile içinde kız çocuklarına, erkek yaşıtlarına oranla daha az gıda verilmesine neden olmaktadır. Yine benzer bir şekilde, bazı toplumlarda kadınların ve kız çocuklarının, ancak evdeki erkek hanehalkı doyduktan sonra sofraya oturma hakkına sahip oldukları görülmektedir 189 Bu ayrımcı tutum kız çocuklarının ve kadınların yeterli beslenememeleri nedeniyle, öğrenme potansiyellerini ve

186 De Schutter Report, Women’s right and the right to food, s. 15, par. 32.

187 Uganda ve Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti örnekleri için bkz. Elver Report- Elver Report-

Integrating a gender perspective in the right to food, s. 7-8, par. 25.

188 De Schutter Report- Women’s right and the right to food, s. 15, par. 32.

189 Bangladeş bu uygulamanın devam ettiği örneklerden biri olup, kız çocuklarının erkek çocuklara göre

daha az geliştikleri, yaşıtlarına göre daha düşük kilolu oldukları ve kadın ölümlerinin erkekelere oranla daha yüksek olduğu görülmektedir. Bkz. Ziegler- Bangladesh Report.

üretkenliklerini olumsuz biçimde etkilediği gibi, üreme ve anne sağlığına ilişkin sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir.190

Genç kızların özellikle üreme döneminde yeterli beslenme imkânından yoksun olmaları hem genel hem de üreme sistemine ilişkin sağlıklarını ciddi biçimde etkilemektedir. Benzer biçimde, hamilelik döneminde yeterli beslenme imkânı olmayan kadınlarda kansızlık gibi bazı hastalıklar ortaya çıktığı gibi, bebekleri de anne karnında yeterli besin alamadıkları için, ya düşük kilolu ya da birtakım marazlarla dünyaya gelmektedir. Yetersiz beslenme durumu, annenin bebeğini emzirememesi ve buna bağlı olarak bebeğin akranlarına oranla gelişiminin geri kalmasına ve hatta kimi vakıalarda erken bebek ölümlerine neden olmaktadır.

Kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın en ağır biçimlerinden biri ise, sosyal ve toplumsal baskılar nedeniyle bizzat kendi anneleri tarafından yapılmaktadır. Erkek bir çocuk dünyaya getirebilmek için, kız bebeklerini emzirmekten kaçınma ve onları gıdadan yoksun bırakmak suretiyle yeni doğan bebeğini ölüme terk etme bazı toplumlarda halen süregelmektedir.191

Kadınların gıda hakkının onların anne olmaları nedeniyle ayrı bir önem arz ettiğine dikkat çekmekle birlikte, hakkın korunmasının sadece kadının annelik rolüne hasredilmemesi gerekmektedir. Zira böyle bir yaklaşım, kadınların toplumsal rollerinin dışında bir birey olarak varlıklarını görmezden gelen anlayışı güçlendiren bir yaklaşım olacaktır. Oysa kadının gıda hakkı, annelik gibi toplumsal rolünün dışında ve ötesinde, bir

190 Elver Report-Interim Report of the Special Rapporteur on the Right to Food-I, s. 9, par. 27.

191 UN Economic and Social Council, Integration of the Human Rights of Women and the Gender

Perspective Violence Against Women Report of the Special Rapporteur on violence against women, its causes and consequences, Ms. Radhika Coomaraswamy, submitted in accordance with Commission on Human Rights resolution 2001/49 Cultural practices in the family that are violent towards women, E/CN.4/2002/83 31 January 2002, s. 23, par. 74.

birey olması nedeniyle korunmaya değerdir. Buna karşın, kadınların gıda hakkına ilişkin gerek uluslararası hukuktaki düzenlemelerin, gerekse gıda güvencesine ilişkin politikaların genel olarak, bebeklerin, çocukların ve hamile kadınların beslenme ihtiyaçlarına odaklandığı, kadınların gıda hakkının önündeki en büyük engel olan ekonomik ve sosyal hayata katılmaları önündeki kısıtlamaları dikkate almadığı görülmektedir.192 Oysa kadınların eğitim hayatına ve sağlık hizmetlerine sınırlı erişimi, erken yaşta yapılan evlilikler ve hamilelik, aile içi şiddet, eşit olmayan iş olanakları gibi ekonomik ve sosyal hayata katılımları önündeki engeller, gıda hakkı ile doğrudan ilişkili olup devlet politikaları belirlenirken öncelikle bu engellerin kaldırılmasına odaklanılmalıdır.193

Kadınların açlıktan daha çok etkilenmemelerinin bir diğer boyutu ise, fikri mülkiyet hakkı rejiminin özellikle tarım alanındaki kadınları dışlayan uygulamalarıdır. Günümüzde küresel tohum pazarının, artık milyon dolarlık bir endüstriye dönüştüğü görülmektedir. Bu pazarı kontrol altında tutan büyük şirketler, fikri mülkiyet rejimi ile patenli tohumlar kullanarak, bu tohumları kendi mülkiyetleri haline getirmektedirler. Tarımla uğraşan kadınların geleneksel olarak yapageldikleri tohumu koruma ve paylaşma uygulaması fikri mülkiyet rejimi nedeniyle bir nev’i suça dönüşmüş olup kadınları tarım alanında daha dezavantajlı hale getirmiştir.194

Kadınların gıda hakkından yararlanmalarına ilişkin sorunların bir başka boyutu ise şehirli kadınlara ilişkin olup, şehirli kadınların giderek geleneksel beslenme biçimlerini bırakarak besin değeri az, kalorisi yüksek işlenmiş gıdaları tercih etmelerinin

192 Elver Report-Interim Report of the Special Rapporteur on the Right to Food-I, s. 9, par. 28.

193 What Works for women: proven approaches for empowering women smallholders and achieving food

security, joint NGO publication, 2012,

http://www.actionaid.org/sites/files/actionaid/what_works_for_women_-_final.pdf, s.e.t. 11.01.2018.

yaygınlaşmasıdır. Besin değeri düşük, yağ ve şeker oranı yüksek olan bu besinlerin zaman içerisinde kadınların ve hanehalkının üzerinde yaratacağı sağlık sorunları da gıda hakkı raportörleri tarafından dikkat çekilen bir husustur.195

Tüm bu hususlarla birlikte, kadınların açlıktan erkeklere oranla daha çok etkilenmelerinin nedenlerinden bir diğerinin ise günümüzde gıda güvencesinin sağlanması üzerindeki en büyük engellerden biri olan iklim değişikliğinin kadınların gıda hakkı üzerindeki olumsuz etkileri olduğunu söylemek mümkündür.

İklim değişikliğinin doğurduğu olumsuz sonuçların, cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir nitelikte olmadığı ve toplumda dezavantajlı durumda bulunan kadınların karşı karşıya kaldıkları ayrımcılığın iklim değişikliğine bağlı olarak ivme kazandığını söylemek mümkündür.196 İklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleşen felaket sonrası dönemlerde, hanehalkı için gerekli olan gıda, su ve yakıtın sağlanması yükü, kaynaklara erişimin güçleşmesi nedeniyle kadınların ev işi yükünü arttırmaktadır.197 Tüm bunlarla birlikte, iklim değikliği nedeniyle gerçekleşen felaketin doğurduğu psikolojik stres, kadınları şiddete, cinsel şiddet ve ticarete daha açık hale getirmektedir.198

İklim değişikliğinin kadınların gıda hakkı üzerindeki en büyük tesiri ise özellike çevresel bozulma ve biyoljik çeşitliliğin azalması nedeniyle hanehalkının gıda güvencesinin olumsuz yönde etkilenmesidir. İklim değişikliği, özellikle kendine ait arazisi

195 Elver Report-Interim Report of the Special Rapporteur on the right to food- I, s. 10, par. 34, UNGA,

Report submitted by the Special Rapporteur on the right to food, Olivier De Schutter, A/HRC/19/59, 26 December 2011, s. 13, par. 29. (Bundan sonra De Schutter Report- The right to an adequate diet: the agriculture-food-health nexus).

196 Elver Report- Integrating a gender perspective in the right to food s. 14, par. 57; Elver Report-Impact

of climate change on the right to food, s. 9-10, par. 35-37.

197 Elver Report- Integrating a gender perspective in the right to food, s. 15, par. 63.

198 Örneğin, yapılan araştırmalar, Afrika’nın kuraklık içindeki bölgelerinde, kadınların fuhuşa

zorlandıkları ve buna bağlı olarak HIV oranından artış yaşandığını göstermektedir. Burke, M.; Gong, E.; Jones, K.: Income Shocks and HIV in Africa, The Economic Journal 2015, Vol. 125, s. 1157-1189.

olmayan kadınların gıda kaynaklarına erişimini güçleştirmektedir. Kaynakların ve tarımsal üretimin azalması verimli araziler üzerindeki rekabeti arttırmakta olup, kadınlara daha verimsiz toprakların bırakıldığı görülmektedir.199

Ayrıca, felaket sonrası temiz su kaynaklarına erişimin güçleşmesi, suyla taşınan hastalıklara karşı daha zayıf olan hamile kadınları ve çocukları daha fazla etkilemektedir.200 Benzer bir şekilde, anne sütü yerine geçen ürünlerin kullanımına yönlendirilen kadınlar, temiz su kaynaklarına erişimin güçleşmesi nedeniyle, bebeklerini güvenli bir şekilde besleyememektedir.201

Tüm bu örnekler, günümüzde kadınların farklı nedenlerle gıda hakkından yararlanma bakımından daha dezavantajlı durumda olmaları nedeniyle, açlıktan özellikle etkilenen gruplar içinde yer aldıklarını göstermektedir.