• Sonuç bulunamadı

Kadın ve Aşk Algısı

3. ÖZBEK DESTANLARINDA TOPLUMSAL ROLLERİYLE KADIN

3.2. Eş Olarak Kadın

3.2.3. Kadın ve Aşk Algısı

Özbek sahası Türk destanlarında aşk önemli bir yer işgal eder. Bu aşk ilk görüşte olabildiği gibi, resmini görmek suretiyle, rüya yoluyla ya da gıyabında âşık olmak biçiminde gerçekleşebilir.

Göroglinin Tugilişi’nde Göroglubek’in Çambıl’da düş gördüğü gece Miskal peri ve Ağa Yunus peri de düşlerinde Göroglubek’i görüp âşık olmuşlardır.

Erali ve Şirali Destanı’nda Kahraman adlı padişahın kızı Aytöre, Bağdat yurdunu yöneten Erali’ye ait yüzüğü eline aldığında görmeden, gıyabında âşık olur: “Aytöre hanım: - Ne kötü talihim varmış. Böyle hoş kılıklı gençler ile mekânım aynı olsa, canım, yüzüğün sahibini yâr edip sağ koluma takıp oynaşmazsam Allah benim tepemden vursun. Bağdat2ın sahibiyse; herkesin böyle dürüst bir dostu olsa, her gördüğüne yar olacağına, böyle şehrin sahibi bir yârin olsa; onunla zevk sefa sürsen, böyle kişiler ile yaşasan. Ey Allah’ım sen gönderdin bu yiğidi, bu benim kaderim. Verdiği kalını, kısmeti elime aldım. Bu yüzüğü bir padişah görse karşılığında memleketini verir, dedi.”310

Melike Ayyar Destanı’nda Gülkız perinin aşçı cariyesi Avazcan’a ilk görüşte âşık olur: “Böyle yiğit yârin olsa, bundan yaman olsa, canın kurban olsa, böyle yiğit herkese denk gelmez, hiç olmazsa sözlü yârin olsa, diye Avaz’ın yanına yaklaşıp baktı. Ona söz söyleyeyim, eğer meyli olursa sahibime de söylemeden onunla beraber olurum, oynayıp- gülüp zevkini çıkarırım.”311

Aynı destanda Gülkız perinin kendisi de Avazcan’ı görür görmez âşık olur ve onun bir cennet gılmanı yani cennetin erkek hizmetkârı olduğunu düşünür: “Aşağı köşke ulaşıp,

309

Ayhan Çelikbay, “Göroglinin Togilişi Destanı- Özbek Varyantı (İnceleme- Metin- Dizin- Çeviri- Ek”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2000), 315- 316.

310

Selami Fedakâr, Erali ve Şirali Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2009, 419.

311

Avazcan’ın boyunun posunu görünce ona âşık olup, “Merdin başı yerde kalmasın” diye Avazcan’ın başını dizine alıp “Hangi memleketten geldin?” diye sorup, bir söz söyler.”312

Melike Ayyar Destanı’nda Avazhan ve arkadaşları Çambil’e dönerken yolda Gülkızayım ile karşılaşırlar. Bu esnada Mahmudcan, Gülkızayım’a âşık olur. Tillekız ile Melike bu durumu,

“Ere hanım, hanıma er lâzımdır, Geçmesin ganimet ile zamanlar,

Hoşuna gider benim gibi hanımın sözü, Âşık olmuş Kavadşah’ın biriciği, Erkek dediğin her yerde bulunur, Herkese rastlamaz bunların izi, Kendi yurdunun budur sahibi, Söylenen söze inan Şahbalşah kızı, Sizi arayıp cefa çekip gelmişti, Talibin senden ziyadedir,

Devranı geçirme, gül yüzlü dilber, Anlıyorum senin de bunda gönlün var, Ganimet bil ta ölene kadar devranlar,

Kabul et canım senin gibi zülüflü”313 diyerek Gülkızayım’a iletirler.

Ayçınar Destanı’nda Nazarbay, Ayçınar’a ilk görüşte âşık olur. Ayçınar’a ihtiyarın ona âşık olduğunu söylemesi ayıp gelir ve gülüverir.

“Küheylana yaraşır altından toka Yiğide arkadır var olsa ağa,

Güzelliğini bir gören bin yıl ölmez, Aziz canım yürüyüşüne sadaka. Önüne koyayım, tendeki canımı,

Yoluna saçayım, bütün malımı, Aziz canım yürüyüşüne sadaka, Sana vereyim bütün varımı.”314

312

Dilek Yücel, Melike Ayyar Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007, 101.

313

Dilek Yücel, Melike Ayyar Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007, 347.

314

Belagerdan Destanı’nda Arzıgül, Avaz’ı görünce “dediklerinden de fazla imiş” diye düşünerek âşık olur.

“Laf işit, beyzadem söylediğim sözümden, Asla beni ayırma kendinden,

Sen nerde isen, ben beraber olurum, Senden kalsam, beyim artık ben ölürüm, Nereye gidersen, ben de beraber giderim.”315

Rüstem Han Destanı’nda Aftabay, Rüstem kötü gününde yanında olduğu için onunla evlenmek istediğini söyler:

“Nasipse ipek, kadife giyerim, Hak’tan gelen her işe boyun eğerim, Başkasını aramam memleketimde, Halkın içinde sizi sevip varırım. Kötü günümde çok sordun hâlimi, Kabul edip sana bağışlarım tenimi,

Hanım, sen zahmet edip çözme elimi!”316

“Köroğlu Destanı’nın Özbek varyantında kahramanın iki oğlu var: Ayvaz ve Hasan Han. Hasan Han’ın kahramanlığından bahseden “Delli” adlı destanda bade içmenin başka bir şeklini görürüz. Köroğlu, kahramanlığı ve güzelliği ile ün kazanmış Delli adlı kızı getirmeye kimin gideceğini anlamak için hizmet camını doldurup kimin içeceğini sorar. Hasan Han bu badeyi içip kıza âşık olur ve Delli’yi getirmek için yola çıkar.”317

Hasanhan’ı yakından gören Dalli ise “Hasanhan boylu boslu, aslan sıfatlı, pars bilekli, kaplan yürekli, kartal bakışlı, demir bilekli, çelik tırnaklı iyi bir yiğitmiş ya, kocan olacaksa böyle yiğit olsun.” deyip Hasanhan’a âşık olur. Erzurum ilinde kale yöneten, güçlü Dalli Hasanhan gibi bir yiğidin karısı olacağı için sevinir. Burada kadınların eş seçiminde aranan ölçütler ortaya çıkar: güzellik ve kahramanlık. “Sen beyimsin, olayım

315

Rıdvan Öztürk, Huşkeldi ve Belagerdan Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2011, 451.

316

Selami Fedakâr, Rüstem Han Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2016, 147.

317

senin dilberin/ Sevinçte, gamda ebediyen rehberin/ Kıymetli yârim oldun, pehlivanım/ Sevenin, kölen ve hizmetkârın.”318

Huşkeldi Destanı’nda Avazhan yiğitlik göstermek üzere yola çıkar. Yolculuğu esnasında Gülşenbag isimli bir menzile varır. Burada Erali adlı zenginin iki kızı vardır. Büyüğünün adı Sedane, küçüğünün adı Aydane’dir. Bu genç kızlar, işveli, çevik, tanımadıkları erkeklerle dahi konuşmaktan çekinmeyen kadınlardır. Destanda hiçbir şeyden çekincesi olmayan bu tipteki genç kızların toplum içinde hoş karşılanmadığı ve bir erkek tarafından eş olarak seçilmedikleri görülür. Aydane, Avaz oğlanı görür görmez âşık olur ve ablasına tam da Avaz gibi biriyle evlenmek istediğini şu dizelerle söyler:

“Bir genç çocuk avcıların kuşu gibi, Sevgisi sarp dağın kara taşı gibi, Yolda gördüm bir yiğidi can abla, Abla, yârim olsa o kişi gibi. Atı ile elbisesi aklımı alır,

Abla, beni türlü hayale salar, Abla, yârim olsa o kişi gibi, Dil bilmez Ermeni olsa olur.”319

Köroğlu’nun Özbek varyantlarında, Köroğlu görüp âşık olduğu kızları özellikle de peri soylu güzelleri mitolojik bir kahraman olarak devlerle, ejderhalarla savaşıp onların sihirli dünyasından çekerek Çambil’e getirir. Köroğlu destanından doğan Melike Ayyar Destanı’nda ise bunun aksine Melike Ayyar’ı oğlu Avazhan ile evlendirir.

“O zaman Göroğlubey Melike Ayyar’ı Avazhan ile evlendirmeyi düşünüp, Çambil yurdunun tüm büyük-küçüklerine: ‘Melike Ayyar’ın toyunu hazırlayın, Melike’yi Avazhan’a nikâhlayalım’ diye emretti.”320

Şeker Bilen Şirin Destanı’nda Şekerbey, Gülgün adlı peri yüzlü bir kız görür. Gördüğü anda aklı başından gider. Bir an Gülgün peri de başını kaldırıp bakınca gördüğü bu acayip yiğide seslenerek duyduğu aşkı dile getirir:

“Sen iyi dinle dediğim sözü: 318

Dilek Sezer, Dalli Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2017, 187.

319

Rıdvan Öztürk, Huşkeldi ve Belagerdan Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2011, 67.

320

Çok genç gözüküyorsun benim gözüme, Sen nerden yol bulup geldin buraya, Söyle, beyim, nasıl geldin buraya, Yaya gelip, susuzluk çektin mi, Birinin aşkından garip mi düştün. Güzel yüzünü gören kurban olur, Halin aklımı başımdan aldı. Ben sana sual ederim: Birinin dostu mu oldun?”321

Küntoğmuş Destanı’nda Dormen vilayetinin yiğidi Küntoğmuş, Helbeka’nın resmini görmek suretiyle ona âşık olur ve onu bulmak için yollara düşer.

Göroğlinin Tugilişi’nde Hilalay, evlerinde köle olarak çalışan Revşenbek’e âşık olur. Revşenbek’e olan şefkat ve muhabbeti günden güne artar. Revşenbek’in güzelliği Hilalay’ı gün geçtikçe cezbeder. Aynı duyguları Revşenbek de Hilalay’a karşı beslemektedir. Lakin kendisi köle olduğu için Hilalay’ın onu istemeyeceğini, birbirlerine denk olmadıklarını düşünür. En sonunda Hilalay aşkını şu sözlerle açığa vurur:

“Revşencan, sensin, şifakarım doktorum, tabibim, Derdime deva et bugün, ışığım,

Kızılbaş tutmadan kar gibi tenimi, Derdime deva et, Revşen ışığım. Şimdi utancı, hayâyı atayım, Seni sevip göz yaşı dökeyim, Başkasını değil, seni kucaklayayım, Derdime deva et Revşen ışığım.”322