• Sonuç bulunamadı

Çok Eşlilik ve Kuma

3. ÖZBEK DESTANLARINDA TOPLUMSAL ROLLERİYLE KADIN

3.2. Eş Olarak Kadın

3.2.7. Çok Eşlilik ve Kuma

“Dünyada en sık rastlanan evlilik türü tekeşlilik olsa da en çok tercih edilen çok karılılıktır. Dünya toplumlarının %80-85’i çok kadınla evliliğe olumlu bakar. Çok karılılık genellikle tarımla uğraşan ve tarımsal etkinliklerin büyük oranda kadınların sorumluluğunda olduğu toplumlarda görülür. Bu toplumlarda kadın, hem iş gücü hem de çocuk doğuran kişiler olarak değerli görülürler. Çok karılı hanelerde kadınların çalışması, geliri arttırdığı ve kocaya fazla iş bırakmadığı için kadınların aile içinde söz hakkı fazladır. Sonuç olarak genelde ekonomisi tarıma bağlı olan çok karılı toplumlar, askeri zaferlere de çok önem verir. Bu topluluklarda savaşa gitmenin bir nedeni de karşı grubun kadınlarını ele geçirmek, onları kendilerine eş yapmak, böylece çocuk sayısını ve zenginliği arttırmaktır. Sahra Afrikası’nda zenginlik arttırmak amaçlı çok karılı evlilikler görülür. Günümüze kadar bu uygulamanın değişmeden gelmesi, bu aile yapısının ekonomik açıdan verimli bir sistem olmasından kaynaklanır.”335

Proto- Türklerin aile yapısının temelde monogami diye ifade edilen tek eşli bir evlilik modeline dayanmasına karşılık Özbek sahası Türk destanlarında erkek kahramanların bazı durumlarda birden çok kadınla evlendiğine (polijini) tesadüf edilir. Anlatılarda erkek kahramanın ilk eşinden çocuk sahibi olamaması, kadının erkeğe evlilik ısrarı, güç duruma düşmüş kadını korumak ve sahip çıkmak ya da tarafların birbirlerine âşık olması gibi sebepler çok eşliliğe zemin hazırlar.

334

Ayşe Solmaz, Ayçınar Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007, 37.

335

William Haviland ve Diğerleri, Kültürel Antropoloji, İnan Deniz Erguvan Sarıoğlu, (Çev.), Kaknüs Yayınları, İstanbul 2008, 437.

“İslamiyet öncesi Türk hayatında da kumalık geleneği ile poligami vardır. İdeal ve doğru olan aile birliği açısından tek eşlilik olmakla beraber maalesef her dönemde bazen gelenek adına, bazen aşk adına, bazen çapkınlık adına çok eşlilik yaşanmaktadır. Türk hayatında İslamiyet’ten önce de sonra da çok eşlilik yaşanmıştır. Gelenek ilk eşe protokol üstünlüğü vermiş, diğer eşleri yönetme ayrıcalığı tanımıştır.”336

Anadolu ve Rumeli’de Türklüğün ve Müslümanlığın yayılıp yerleşmesi esnasında ortaya çıkmış, bir nevi halk edebiyatının tarihi romanları olarak nitelendirilen Battal Gazi ve Danişmend Gazi destanlarında da çok eşle evliliğin örnekleri görülür. Battal Gazi unvanıyla anılan Cafer, önce amcasının kızı Zeynep’e âşık olur ve evlenir. Zeynep Hatun’un Rum’a esir düşmesi üzerine onu kurtarmaya gider ve bu sırada Rum kayserinin ortanca kızı Mâhpiruz’u alır. Çünkü Mâhpiruz, rüyasında kendisine Müslüman olmasını ve Cafer’le evlenmesini öğütleyen Hz. Muhammed’i görmüştür. Battal, daha sonraları kâfir Taryun’un Müslümanlığı seçen kızı Gülendam ile evlenir.

Erali ve Şirali Destanı’nda Kara Han’ın çok eşli olduğu destanda geçen “Kara Han büyük küçük herkesin duasını alıp, en büyük karısının kulübesine gitti”337 cümlesinden anlaşılmaktadır. Aynı destanda Gülmastura kuması Gülçehre için yalancı gül tabirini kullanması toplumun kumaya olan bakışını yansıtması bakımından önemlidir.

Köroğlu’nun Özbek varyantlarında çok eşli olduğu görülür. Eşleri Ağa Yunus Peri, Miskal Peri ve Gülnar Peri adıyla anılan ve Köroğlu’nun bin bir zorlukla uzak diyarlardan getirdiği peri soylu güzellerdir. Bu peri soylu güzeller, Köroğlu’na müşkül durumlarında yardım eli uzatır; Köroğlu’nun yokluğunda Çambil ilini bir hükümdar gibi yönetirler.

Bazen destanlarda kadınların sevdikleri erkekleri bir başka kadınla paylaşmayı kabul edecek kadar fedakâr oldukları görülür. Bunun en güzel örneğini Erali ve Şirali Destanı’nda görmekteyiz. Akılay kocası Şirali’nin Afitabay adlı peri padişahının kızına âşık olmasını ve hatta üzerine kuma gelmesini anlayışla karşılar: “Akılay: - Afitabay denilen peri padişahının kızıdır. O size âşık olduysa, on tane (kadın) alsanız da bana bir zararı yok. Âşıklık dünyanın en kötü şeyidir. Aşk ateşiyle yakmadan elbette gitmeniz gerek, böyle padişahın kızı size âşık olduysa, onu almanız gerekir, dedi.”338

336

Umay Günay, “İslami Dönemde Türk Toplumunda Kadının Yeri ve Önemi”, Milli Folklor, 6, 9.

337

Selami Fedakâr, Erali ve Şirali Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2009, 41.

338

“Köroğlu destanının Özbek varyantında kadın kahramanlar önemli rol oynar. Bu varyantlarda, Gûroğlu’nun üç karısı vardır. Bunlardan ilki Kûh -i Kaf perilerinin padişahı Rehmet Peri'nin kızı Ağa Yunus Peri'dir. Bu peri kızı ile ilgili olarak bir kol teşkil edilmiştir. Yunus Peri, Batı anlatmalarındaki Hızır, Hz. Ali, Kırkların Köroğlu 'na öğrettikleri gizli sırları, Gûroğlu’na öğretir. Onun bulunmadığı anlarda, Çambil’i kadınların başında bir kumandan gibi korur icabında ata biner, kılıç kullanır. Yunus Peri’den başka Gûroğlu'nun perilerden iki karı sı daha vardır. Bunlar Ağa Yunus Peri'nin arkadaşı olan Misgal Peri ve Hindistan’dan Gûroğlu’nun bir sürü zorluklarla getirdiği Gülnar Peri'dir. Bu üç peri de ona her türlü güç durumda yardım ederler. Batı Varyantlarındaki Nigâr Hanım’ın rolünü oynarlar.”339

Özbek destanlarından Ayçınar Destanı’nda Nazarbay “Dört tane karısı, sekiz çocuğu vardı. Dört karısının bir tane gömleği vardı, kapıya çıkması gereken kadın onu giyerdi.” şeklinde tanıtılır. Melike Ayyar Destanı’nda Avaz’ın yolculuğu esnasında ona yardım eden Esad avcının üç eşi vardır. Yolculuğun uzaması üzerine onları özler ve geri dönmek ister:

“Senin yârin tektir, benim üçtür, Büyüğü kalem kaşlı,

Ortadaki çok hoş,

Üçüncüsü de gençtir.”340

Belagerdan Destanı’nda Göroğlı Bey’in peri soylu eşleri Yunus ve Miskal, Göroğlı’nın aradan bir ay geçmesine rağmen Dalli’yi Hasanhan ile evlendirmemesi üzerine kendi üzerlerine kuma geleceğinden endişelenirler. Üstelik Dalli’den bir de çocuğu olursa dışlanacaklarını düşünürler: “Hasan, Dalli’yi alıp geldi. Göroğlı’nun gönlüne bir şey mi geldi, bilmiyorum üstümüze kendi mi almak istiyor? Her memleketten bahadır beyler böyle kızları alıp gelirlerdi. Alıp gelince düğün dernek edip onlara verirdi. Dalli’yi Hasan alıp geldi, çok etkileyici kız imiş. Şimdi bize söylemiyor, üstümüze almak istiyor. Herhalde Dalli’yi güzel gördü. Ancak bizlerden çocuğu olmadı. Üstümüze Dalli’yi alsa, ondan bir çocuğu olsa, bizler Çambil’de dışlanmış hanım olup kalırız.”341

339

Fikret Türkmen, “Köroğlu’nun Özbek Varyantları”, Milli Folklor, 1, 9.

340

Dilek Yücel, Melike Ayyar Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2007, 89.

341

Rüstem Han Destanı’nda Aktaş vilayetinin padişahı Sultan Han’ın üç hanımı vardır. Zülfizar destanının sonunda Avazhan hem Zülfizar hem de Gülay ile evlenir:

“Kırk gün düğün eğlence yaptı Kırk gün bitti, son gün kaldı Birçoğu yola koyuldu Zülfizar ile Gülay’ı yaranlar Nikah edip Avaz alır.”