• Sonuç bulunamadı

Annenin Şefkat ve Merhameti

3. ÖZBEK DESTANLARINDA TOPLUMSAL ROLLERİYLE KADIN

3.1. Anne Olarak Kadın

3.1.3. Annenin Şefkat ve Merhameti

“İnsanın ve insanlığın tarihinde baskın anacıl bir dönem mutlaka vardır. Anacıl eylemlilik, annenin ve doğanın (dişil ilkenin) olumlu yaşanılan özelliklerini arama motifini yansıtır. Bu olumlu beklentiler, henüz kendi varoluş ve bütünlüğünün sorumluluk ve yükünü taşıma noktasına gelmemiş çocuğun annesinden beklentileridir. Bebek muhtaç olan, anne bebeğinin ihtiyacını şefkatiyle karşılayandır.”274

272

Selami Fedakâr, Rüstem Han Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2016, 83.

273

İlhan Çolak, “Özbek Türklerinin ‘Şeker Bilen Şirin’ Destanı”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2017), 309-310.

274

Özbek Türklerinin destanlarında anne fedakârdır; evladının ya da evlatlarının başı derde düştüğünde atak davranmak ister. Tıpkı Manas Destanı’nda Çıyırdı Hatun’un atlanıp silahlanarak oğlu Manas’ın yardımına koşması gibi. Benzer şekilde Dede Korkut Hikâyeleri’nde Kazan Han’ın eşi Boyu Uzun Burla Hatun’un oğlu Uruz’u ve onun peşinden giden kocası Kazan Bey’i kurtarmak için harekete geçmesi, Türk destanlarında kadının ana olarak önemli rolünü vurgulayan örneklerdir.

Destanlarda anne rolünü üstlenmiş olan kadınlar evlatları uğruna fedakârlık göstermekten; şefkat ve merhametten kaçınmaz. Evladı için bazen kocası ile bile karşı karşıya gelen kadın önüne çıkan zorlukları yenmeye ve evladını güç durumlardan kurtarmaya çalışır. Bazen bu uğurda ölümü bile göze alır.

Erali ve Şirali Destanı’nda Gülmastura oğullarının babaları Kara Han’ın emriyle asılmasına gönlü razı olmaz ve oğullarının yerine kendisini idam etmelerini ister.

“Tuttun mu sözünü yalancı gülünün, Astırmak mı istiyorsun iki oğlunu, Onların yerine beni astır, ey sultan, Astırma o iki canımı, gönlümü.

Kan lazımsa astır onların yerine beni.”275

Yine aynı destanın sonunda Gülmastura emrettiği kişilerden önce koşarak oğlunun atını yularından tutar ve gözleri yaşla dolup yüreği taşar. Oğluna şefkatle bakar:

“Yalnız bir kadındım, ağlardım garip garip, Saçımı yayardım, yüzümü tırmalayıp, Atından in, koklayayım şefkatle öpüp, Canımın kuvveti, gönlüm geldin mi?”276

Hemra bahçıvan’ın bu ana ve oğulun şefkatle birbirlerine sarılmalarına bakan halka: “Çocuk yüreğin yağından, ana babanın şefkatli yerinden olur.” sözü Özbek Türklerinin anne- baba ve çocuk ilişkisine dair fikir vermesi bakımından dikkate değerdir.

“Ana hakkı Tanrı hakkı” anlayışını idrak etmiş olan destan kahramanları annelerinin kalbini kırmaktan, onları incitmekten çekinirler. Annelerine her zaman gönül

275

Selami Fedakâr, Erali ve Şirali Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2009, 193.

276

alıcı, hoş sözlerle seslenirler. Ayçınar Destanı’nda başkahraman Ayçınar, annesinin mezarı başında: “Benim için seherde/ Sıçrayıp kalkan kuvvetim/ Düşündürmeyip sevindiren/ Evimdeki devletim.” diye ağlayarak annesinin fedakârlıklarını hatırlar ve onu güzel sözlerle yâd eder.

Anneler destanlarda her zaman fadakârlıkları ile ön plana çıkmaktadırlar. Dede Korkut Hikâyeleri’nden Duha Koca Oğlu Deli Dumrul’da öz oğlu Deli Dumrul için canını vermeyen tezat bir anne unsuru görülürken Belagerdan Destanı’nda Ağa Yunus Peri, öz evladı olmasa bile Avaz’ı gitmeden son defa görmek ister: “Gürcistan memleketinden evlat edinelim diye Göroğlı Avaz’ı alıp geldiğinde, ben Avaz’ı oğlum diye yakamdan bırakıp eteğimle süpürüp aldım, doğurmamış olsam da doğurmuş gibi ona sevgimi verdim. Böyle candan gördüğüm oğlumu Avaz’ımı bir görmeden gidiyorum. Avaz’ı görmek için arzu edip, dönüp kondum, dedi.”277

Rüstem Han Destanı’nda Hürayim’in suretine bürünen Cadı Mamagül bir tuzakla Rüstem’in elini kolunu bağlar. Bundan sonra Rüstem onun annesi olmadığını, eğer annesi olsa idi bu kadar zalim olmayacağını söyler: “Eğer ayağıma batsaydı bir diken/Anam olsaydı ederdi yüzlerce figan/ Şimdi anladım, bu kadın bana düşman.”278

Alpamış Destanı’nda kocasından ayrı düşen Berçinay’ın tek amacı ve dileği oğlunu en iyi biçimde yetiştirmektir. Oğlunun adını eşinden hatıra olmasına nispetle Yadgâr koyar. Ona her zaman sevgi ve şefkatle yaklaşır: “Babasının yerini Yadgâr kuzum tutar/ Babasının yurdunu Yadgâr kuzum yönetir/ Düşmanlarının hepsini bozlatır/ Babası er idi, er gibi yaşar/ Babasının yurdunu böyle yönetir.”279

Dalli Destanı’nda, Avaz kırk yiğidiyle birlikte kardeşi Hasanhan’ı aramaya gider. Bunun üzerine onu yetiştirip büyüten üvey anneleri Yunus ve Miskal peri üzülür, Avaz ve Hasan için endişelenir:

“Miskal anan ölüp kaldı Hasan deyip Benim günüm kıran oldu yolunda. Yunus ananın tende canı kalmadı, Bir cansız suret oldu yolunda.

Kızkardeşin cansız kaldı Çambil ilinde,

277

Rıdvan Öztürk, Huşkeldi ve Belagerdan Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2011, 315.

278

Selami Fedakâr, Rüstem Han Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2016, 201.

279

Aysu Şimşek Canpolat, Aynur Öz, Alpamış Destanı, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2000, 278.

Ölenlerden yaman oldu yolunda.”280

Destanlarda ‘südünü emdiğim kadınım ana, ak saçlı, izzetli canım ana’ sıfatlarla anaya karşı olan saygı ve önem de her vesileyle dile getirilmiş ‘Ana hakkı, Tanrı hakkıdır’ sözüyle kadına, özellikle de analık mertebesine verilen önem vurgulanmış; annenin çocukları için yaptığı vefakârlık, onların rahata erebilmeleri için her türlü cefaya katlanmaları, gerektiğinde çocukları için intikamı göze almaları gibi örneklerle bir annenin sevgi, şefkat, fedakârlık ve cefakeşlik derecesi gösterilmiştir.281 Şeker Bilen Şirin Destanı’nda, anneleri Botaköz Hanım ile oğlullarının darağacına götürülürken söylediği şu sözler bu durumu kanıtlar niteliktedir:

“Bugün bana kıyamet günü sayılır, Yaratan kuzularımı sana emanet ettim, Böyle günde selamet göster!

Bu sözleri söyledi gamlı annesi Çocuğu geldi darın altına

Kalmaz Botaköz’ün sabrı, kararı Günahkâr işitip Şirin, Şeker’i, Attan indi o vakit cellatları, Günahkârların karşısında durdu, Gözlerini ve ellerini açıp bekledi. Gözleri açılan Şirin, Şeker baktı, Ak süt veren annesini gördü. Şirin, Şeker görünce ağladı, Annesini yaklaştırmaz karşısına Etraflarına zalim cellat geldi.

Dinlemiyordu günahkârların dediğini, Önüne bağladı iki kolunu.”282

280

Dilek Sezer, Dalli Destanı, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 2017, 397.

281

Gülin Öğüt Eker, “Yazılı Kaynaklarda Türk Ailesi”, Erdem Dergisi Türk Halk Kültürü Özel Sayısı- I, 13, 143.

282

İlhan Çolak, “Özbek Türklerinin ‘Şeker Bilen Şirin’ Destanı”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2017), 298.