• Sonuç bulunamadı

“KıĢ turizmi ve dağcılık, dağlık ortamlarda bulunma, dinlenme ve tatil ile dağ

sporları yapma uğraĢılarını kapsayan bir turizm hareketidir. Bu tür uygulamalar genellikle orta ve yüksek dağlık yöreler üzerinde planlanmakta ve geliĢtirilmektedir” (Ülker, 1999: 11).

“KıĢ turizmi, genellikle karlı ortamlarda karlı ve dağlık bölgelerde yapılan ve kıĢ sporları uygulamalarının ağırlıklı olarak geliĢtirildiği merkez ve alanlar üzerinde yoğunlaĢan bir turizm hareketidir” (Ülker, 1999: 12).

Çimen ve Kılıç (2003) kıĢ turizmini, „„kayak turizminin merkezinde bulunduğu ve buna uygun karlı ve eğimli alanlara yapılan seyahatler, konaklama ve diğer hizmetlerden oluĢan faaliyet ve iliĢkilerin bütünü‟‟ (s.118) olarak tanımlamaktadır.

Ġnsanların dinlenme ve tatil geçirme amaçlı yer değiĢtirme olayı, zamanla doğa araĢtırmaları, geziler, yürüyüĢ, tırmanma ve kıĢ sporları gibi sportif hareketleri de bünyesine alarak, dağ turizmi ve dağ sporlarının geliĢmesine neden olmuĢtur. Ġnsanların dağları dinlenme alanı olarak tercih etmelerine neden olan öncelikli etmen, dağların sahip olduğu sağlıklı iklimdir. Özellikle hava kirliliği gibi olumsuz etmenlerin yoğun olduğu büyük Ģehirlerde yaĢayanlar için dağlar temiz havası kiĢilere sağlıklı bir iklim sunmaktadır. Orta yükseklikteki dağlık alanlar yaz aylarında serin ve ılıman, kıĢ aylarında ise etkili güneĢ ıĢıması ile vadi ve ova tabanlarına göre daha sıcak olmaktadır (Sekirgen, 1998: 27).

Dağ turizmi ise dağda yapılan tüm spor aktiviteleriyle dağların temiz ikliminde bulunarak sakin bir tatil yapma gibi tüm olanakları kapsamaktadır. Bu açıdan kıĢ turizmi ile dağ turizmi arasında sıkı iliĢki söz konusudur. Çünkü kıĢ sporlarının en önemlisi olan kayak sporu için gereken kayak pistinin, dağların eğimli ve düzgün zeminli yamaçlarında kurulması gerekmektedir. Bu nedenle, genellikle kıĢ turizmi merkezleri dağlık yörelerde konumlandırılmıĢtır (Mursalov, 2009: 42).

Dağ turizminin gerçekleĢtirilebildiği bölgeler diğer pek çok alternatif turizm türü açısından sınırlı kaynağa sahip olmakla birlikte, bu bölgelerde gerçekleĢtirilen dağ

turizmi faaliyetleri sosyoekonomik açıdan bölgeye önemli katkı sağlayan bir turizm türüdür. Dağ turizmi gerek kiĢilerin yaĢam kalitesinin arttırması, gerek bölgenin ekonomik geliĢmenin sağlanması gerekse çevresel koruma açısından son derece önemlidir (Nepal ve Chipenik, 2005: 314).

KıĢ turizmi, karlı ortamlara bağlı olarak belirli sportif faaliyetleri kapsadığı için, belli yükseklik ve eğime sahip, kayak ve diğer yürüyüĢ, tırmanıĢ gibi alıĢkanlıkların yapılabilmesine imkan sağlayan alanların planlanmasını gerektirmektedir. Kayağa uygun kaliteli kar varlığı da, kıĢ turizminin en önemli bileĢenleri arasındadır. Bununla birlikte yapılan tanımlardan yola çıkarak kıĢ turizminin genel olarak belirli yükseklikte, kar alan ve yeterli eğimi olan dağlarda; kiĢilerin kayak vb. kıĢ sporlarını gerçekleĢtirebilmelerine olanak sağlayan bölgelerde yapılan; kiĢilerin sporun yanı sıra konaklama, dinlenme, yeme-içme, eğlenme gibi ihtiyaçlarını da karĢılayan ve yıl içinde karın bol olduğu dönemlerinde gerçekleĢtirilen faaliyetler bütünü olduğu da söylenebilir.

KıĢ turizmi turistik potansiyellerini değerlendirerek ve kıĢ turizmi pazarından pay almaya çalıĢan ülkelerden biri de Türkiye‟dir. Oldukça geniĢ dağlık alanlara sahip olan Türkiye‟nin kıĢ turizmi turistik arz potansiyeli oldukça zengin olmakla birlikte bu alanda yeterli deneyimi sağlayacak yatırımın yapılmamıĢ olması ve altyapı yetersizliği Türkiye‟nin kıĢ turizminde hak ettiği konuma gelmesini önlemiĢtir (Mursalov, 2009: 56).

Türkiye‟de 2000‟li yıllardan bu yana Palandöken, Ilgaz, Erciyes ve SarıkamıĢ baĢta olmak üzere çeĢitli kıĢ turizmi merkezleri açılmıĢtır. Bu merkezle farklı ülkelerden gelen yabancı turistlerin ilgi odağı olmuĢ; bu durum, özellikle Doğu bölgelerimizde açılacak kıĢ turizm merkezlerinin baĢarılı olabileceği kanıtlanmıĢtır (Yücel, 2005: 3).

2.2.4. Mağara turizmi

„„Mağaralar, yeryüzü ile bağlantısı, gün ıĢığının ulaĢamayacağı kadar derinliği

(Northup ve Lavoie, 2001: 200). Mağaralar, insanoğlunun doğada keĢfettikleri ilk barınakları olması açısından doğal ve kültürel özellikleriyle çekicilik unsuru oluĢturması açısından son derece önemlidir. Mağaralar, jeolojik ve klimatik özelliklerine göre barınak, hayvan barınağı, depo, ibadet mekanı ve tedavi alanı olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır

Dünya genelinde pek çok mağara turizm amaçlı kullanılmakta, birçoğu da iĢletilmek üzere projelendirilmektedir. Mağaraların en önemli özelliği, her birinin oluĢumunun farklı Ģekilde gerçekleĢmesindir. Dolayısıyla, her mağara, ziyaretçilerine farklı deneyimler sunmaktadır. Zaman zaman sarkıt ve dikitler, zaman zaman göletler ve yeraltı nehirleri kiĢi ve aileleri farklı maceralara sürüklemektedir. Yine bazı mağaralar on binlerce yıl önce insanlara barınak olmuĢ ve bugün de geçmiĢin izlerini barındırmaktadır (Küçükaslan, 2007: 275).

Mağaralar genel olarak kırsal alanlarda bulunmaları nedeniyle kırsal alanların geliĢiminde önemli yere sahiptir. Ancak bu süreçte mağaraların doğal sistemlerinde, büyük turist gruplarının, mağaranın lokal iklimini ve çevresel koĢullarını, doğal yapılarını değiĢtirme olasılıkları da bulunmaktadır (Baker ve Genty, 1998: 165).

Ülkemizin sahip olduğu jeolojik, morfolojik, coğrafi ve klimatik özellikler farklı türlerde ve farklı konumda mağaraların oluĢmasına sebep olmuĢtur. Ülkemizde bulunan mağaraların bir kısmı geçmiĢte var olan farklı medeniyetlerin izlerini yansıtması nedeniyle her türlü özel ilgi gruplarının ilgisini çekmektedir (Nazik, 2008: 295-318). Bununla birlikte ülkemizdeki mağaralar, tür olarak da oldukça zengindir. Ülkemizde bulunan bazı mağaralar geçmiĢte yaĢamıĢ olan farklı dinlerin özelliklerini de yansıtmakta ve bu dinler için önemli sayılmaktayken (örneğin, Kapodokya‟daki Ihlara Vadisi), bazı mağaralar da benzersiz tarihi değerlere sahiptir (örneğin, Sinop: Boyabat yeraltı kenti, EskiĢehir: Han) (Kozak ve Bahçe, 2009: 252).

Kültür ve Turizm Bakanlığı‟na göre ülkemizde turizm amaçlı kullanılan mağaralara iliĢkin Ģu veriler bulunmaktadır (http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1- 43089/magara-turizmi.html):

Turizm çeĢitliliği açısından ülkemizdeki mağaralar, önemli bir potansiyel oluĢturmaktadır. Ülkemizin % 40‟ı, mağara oluĢumları açısından önemli bir nitelik olan karstlaĢmaya uygun kayalardan meydana gelmiĢtir. Erimeye uygun kayaların kapladığı alan ve bu alanlarda tespit edilen mağara sayısının oranına göre Türkiye‟de 20.000‟den fazla mağaranın bulunabileceği öngörülmektedir. Bunlarda 800‟ü MTA, 450 tanesi de değiĢik kulüp ve derneklerce olmak üzere ancak 1250‟si incelenmiĢtir. Türkiye‟nin en uzun mağarası, 16 km‟den fazla olan Isparta‟daki Pınargözü Mağarası; en derin mağarası ise Mersin‟deki Peynirlikönü Mağarası‟dır. Türkiye‟de 20‟nin üzerinde mağara turizme açılmıĢ olup, bunların dıĢında yalnızca uygun ekipman sağlanarak rehber eĢliğinde girilebilecek özel ilgi gruplarına yönelik bir çok mağara bulunmaktadır. Bakanlığımızca bugüne kadar 13 adet mağara turizmin hizmetine sunulmuĢtur.

2.2.5. Yayla turizmi

Ġnsanların bulundukları yerlerden ayrılarak yaz aylarında yaylalara gitmeleri, burada günlük yaĢantılarını devam ettirirken bir taraftan da dinlenmeleri, doğa ile iç içe yaĢayarak temiz hava almaları, yaylalarda gerçekleĢtirilen etkinliklere katılmaları yayla turizmini oluĢturmaktadır. Yayla turizmine katılımda amaç, insanların sürekli yaĢadıkları yerlerden belirli bir süre uzaklaĢarak bir süreliğine burada konaklamaları olduğundan, bu turizm hareketi alternatif turizm Ģeklinde bir turizm çeĢidi olarak yayla turizmini ortaya çıkarmıĢtır (Bakırcı, 1992: 79).

Yayla turizmine katılanların genel özelliklerine bakıldığında, büyük gruplara kısa zamanda hızlı ulaĢım araçlarıyla, sabit programlarla, pasif bir Ģekilde yapılan ve kıyılarda yoğunlaĢan kitle turizmindeki tüketici çeĢitliliğinin aksine, aile ve arkadaĢ gruplarından oluĢan ve genellikle kıyı turizmine oranla daha uzun süre konaklamanın gerçekleĢtirildiği bir turizm türüdür. Yayla Turizminin gerçekleĢtirildiği alanlar, yerel mimari özelliklerin korunduğu, doğal çekiciliklerle üstün peyzaj değerlerine sahip, geleneksel kırsal yaĢam ortam özelliklerinin korunduğu alanlardır (Zengin, 2008: 140).

Coğrafi özellikleri nedeniyle Türkiye Yayla Turizminin geliĢmesi açısından önemli potansiyele sahiptir. Ülkemizdeki yaylaların eĢsiz manzaralarının olması, temiz ve ferahlatıcı havası, doğası, piknik spor aktiviteleri, kamping ve trekking gibi etkinliklere imkan veren geniĢ alanlara sahip olması Yayla Turizmine iliĢkin aktivitelerin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Alternatif turizm kapsamında değerlendirilen Yayla Turizmi, Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nın turizmi çeĢitlendirme çabalarının baĢında gelmektedir. Bakanlık pek çok alanı Yayla Turizmi Alanı ilan ederek, yaylaların turistik faaliyetlerde kullanılabilirliğini sağlayacak pek çok proje

geliĢtirmiĢtir. Bu çabalar sonunda da ağırlıklı yerli turistler olmak üzere yayla turizmine olan talep artmıĢtır (Yücel, 2004: 3-4; Zengin, 2008: 137).

Türkiye‟de dağlık alanların çokluğu ve insanlar arasında yaylacılık kültürünün geliĢmiĢ olması, pek çok önemli merkezin Yayla Turizmi amacıyla kullanılmasını sağlamıĢtır. Bu nedenle Türkiye‟nin dört bir yanında büyük ve küçük yaylalar bulunmaktadır (Zengin, 2008: 141). “Ülkemizde özellikle okulların tatile girmesiyle birlikte yaylacılık faaliyetleri yaklaĢık üç ay süre ile baĢlamakta, Ege, Ġç Anadolu, Akdeniz, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri önemli yayla merkezleridir” (Öğütcü, 2002: 1).

2.2.6. Kongre turizmi

Özellikle son yıllarda tüm dünyada geliĢen önemli alternatif turizm türlerinden biri de Kongre Turizmidir. Her kongre bir turistik hareket nedenidir. Kongre turizmi, hem ulusal hem de uluslararası platformdaki dinamik ve çok yönlü geliĢmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır. Çünkü bilgi alıĢveriĢi ve yeni verilerin derlenerek değerlendirilmesi, yoğun uluslararası ve ulusal toplumsal iliĢkiler gerektirmektedir. Bununla birlikte Kongre Turizmi katılımcılarının gerçekleĢtirdikleri faaliyetler de turizmin genel tanımı ile örtüĢmektedir. Kongrelerin turizm açısından ele alınma nedeni de budur (Aymankuy, 2003: 7).

“Kongre turizmi, insanların bilgi alıĢveriĢi yapma amacıyla bir yerde toplanmasından kaynaklanan, yiyecek-içecek, konaklama, eğlence ve toplantı aktivitelerinin bütünüdür” (Eker, 2005: 435).

Kongre ve toplantılar turizm endüstrisinde önemli bir yere sahiptir. Çünkü turizmin önemli bir problemi olan sezonluk dalgalanmalardan etkilenmemektedir. Bir baĢka ifade ile toplantı ve kongrelerin yılın on iki ayı yapılabilmesi ülkelere turizm açısından önemli katkılar sağlamaktadır (Bailey, 1991: 64-66). Bununla birlikte Kongre Turizmi sadece kongrenin amacını gerçekleĢtirmekten ibaret değildir. Aynı zamanda yerel halkı ve kongre katılımcıların ailelerini de kapsamaktadır.

Avrupa ve Asya'nın birleĢtiği yerde bulunan ülkemiz, toplantı ve kongrelere için son derece uygun konumundadır. Dünyanın dört bir yanında bulunan ülkelerin buluĢma noktası olarak Türkiye, birinci sınıf otel konaklama ve konferans tesisi zenginliği, dünyanın belli baĢlı Ģehirlerine kolayca ulaĢımı ve düĢük maliyet avantajı ile kongre düzenleyiciler için önemli bir merkezdir (http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1- 19416/kongre-turizmi.html):

Ülkemizde bulunan kongre merkezlerinin büyük bir kısmının hizmet kapsamında konaklama, yeme-içme hizmetleri de bulunmaktadır. 2008 yılı verilerine göre ülkemizde Kongre Turizmine yönelik toplam 208 tesis bulunmaktadır. Bu tesislerin bulunduğu Ģehirler; Adana, Ankara, Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Ġstanbul, Ġzmir, Konya, Muğla, NevĢehir, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Rize, Samsun ve Tokat‟tır. Bu salonlar aynı anda yaklaĢık 120.000 kiĢiye hizmet edebilecek kapasiteye sahiptir (Aymankuy ve Sarıoğlan, 2008: 246-247).

2.2.7. Av turizmi

Ġnsanların varoluĢu ile baĢlayan ve yaĢantılarını sürdürebilmeleri için bir zorunluluk olan avcılık, birtakım değiĢikliklere uğrayarak günümüzde rekreaktif bir turizm faaliyeti haline gelmiĢtir (Bayer, 1992: 179).

Devlet Planlama TeĢkilatı Özel Ġhtisas Komisyonu (2001) ormancılık ile ilgili olarak hazırladığı raporda av turizmini “av kaynaklarının estetik ve turistik yönlerden değerlendirilmesi suretiyle ülke ekonomisine katkıda bulunmasını amaçlayan turizm faaliyeti” (s.251) Ģeklinde tanımlanmaktadır.

“Av turizmi, avcıların yaĢadıkları yerden değiĢik bir bölge veya ülkede avlanmak, dinlenmek ve spor yapmak amacı ile gerçekleĢtirdikleri seyahatlerden oluĢan ve gidilen ülke ve bölge ekonomisine katkılar sağlayan bir turizm türüdür” (Ege, 1998: 54).

Av turizmi, bilinçli ve kurallara uygun olarak yapılması durumunda, bir yandan ülkenin yaban hayatını koruyup geliĢtirirken, diğer yandan da önemli bir gelir kaynağı oluĢturmaktadır. Av turizminin önemsendiği ülkelerde av hayvanları sayıca artmakta, çevreye ve yaban hayata karĢı bilinç geliĢmektedir. Ayrıca, av turizminin yapıldığı yörelerde, usulsüz avcılığın azaldığı ve otokontrolün sağlandığı da görülmektedir (Mursalov, 2009: 13).

Ülkemizde av turizmine iliĢkin gerçekleĢtirilen düzenlemeler Ģöyledir (http://www.turizmgazetesi.com/articles):

Türkiye‟de bilinçli olarak gerçek anlamda av turizmi, ilk kez 1981 yılında Antalya Düzlerçamı bölgesinde baĢlamıĢtır. Söz konusu bölgedeki yaban keçisi nüfusunun giderek artması üzerine yaban keçisi av turizmine açılmıĢtır. 1984 yılında ise, Artvin‟de yaban keçisi, yaban domuzu, ayı, kurt ve çakalın av turizmi kapsamında avlanmasına izin verilmeye baĢlanmıĢtır. Bu avlaklarda yabancı avcılar yanında yerli avcıların da avlanabilmelerine Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından izin verilmiĢtir.

2.2.8. Golf turizmi

Golf, tüm dünyada her geçen gün daha fazla kiĢi ve izleyicinin ilgisini çeken bir spor dalıdır. Golf gibi boĢ zaman değerlendirmeye temel oluĢturan sportif faaliyetler turizm bölgelerinde giderek popülerlik kazanmaktadır. Bu nedenle de turistik destinasyonlar tekdüze yaĢamdan uzaklaĢmak, sportif faaliyetlere katılarak hafta sonlarını ve tatillerini eğlenceli geçirmek isteyenleri destinasyona çekmek için sportif faaliyetler sunmaktadır (Kim, Chun ve Petrick, 2005: 905).

Çetin (2008) ise yaptığı çalıĢmasında golf sporunu “aktif ya da pasif olarak katılım amacı ile insanların bulundukları, yaĢadıkları yer dıĢına yaptıkları seyahatler vasıtasıyla oluĢan iliĢkiler bütünü” (s.11) olarak tanımlamaktadır.

Golf turizmine pozitif yönde etki eden pek çok faktör bulunmaktadır. Golf, kıĢ mevsiminde kendi ülkelerinde golf oynamak isteyenler için yerli turist çeken bir faktör olabilir. Aynı zamanda golf, terk edilmiĢ ya da atıl alanların kullanılmasına olanak sağlayabilir. Etkili bir pazarlama karması ile iyi dizayn edilmiĢ bir golf alanı düĢük sezonda oldukça fazla turist çekebilmektedir ki bu durum, turizme ekonomik katkı da

sağlamaktadır. Diğer taraftan golf turizmi turistik ürün açısından turistlere çeĢitlilik sağlamakla birlikte ülkenin turizm konusundaki rekabetini de arttırmaktadır (Marckwick, 2000: 516).

Türkiye golf konusunda çok elveriĢli bir iklim, arazi ve su varlığına sahip bir ülkedir ve her geçen yıl daha da ilerleme göstermektedir. Özellikle Antalya‟nın Belek bölgesi gerek eĢsiz kültürel, tarihsel ve doğal yapısı gerekse nitelikli golf sahaları ve tesisleri ile dünya golf turizmi için önemli imkanlara sahiptir. Bununla birlikte Ġstanbul baĢta olmak üzere çeĢitli illerde oluĢturulan golf merkezleri golf turizminin geliĢmesine olanak sağlamaktadır (http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-19413/golf-turizmi.html).

2.2.9. Gençlik turizmi

“Gençlik turizmi, 15-25 yaĢ arasındaki gençlerin, kamu ve özel organizasyonların sağladığı destek ve teĢviklerden yararlanarak bireysel ya da grup halinde yaptıkları konaklama ve seyahatlerden oluĢan turistik faaliyetlerdir” (Oral, 1992: 126).

Bir baĢka tanıma göre ise gençlik turizmi, „„dünyayı tanımak ve görmek isteyen maddi olanakları kısıtlı genç nüfusun, yalnız baĢına ya da aynı yaĢ grubundaki bireylerle kendilerine sunulan konaklama, ulaĢım ve diğer olanakları değerlendirerek değiĢik yerleri ziyaret etmeleri‟‟ olarak tanımlanmaktadır (Usta, 2002: 39).

Gençlik Turizmi gençlerin değiĢik bölgeler, değiĢik insanları tanımaları ve farklı yaĢam biçimlerini öğrenmeleri kendi bakıĢ açılarını zenginleĢtirebileceği gibi evrensel değerlere ulaĢmalarına da olanak sağlamaktadır. Aynı zamanda gençlik turizmi, gençlerin zamanlarını yararlı iĢlerle değerlendirmelerine olanak sağlamakta, gençlerin spor ve doğa sevgisini güçlendirmekte ve çevre koruma bilincini de yaratmaktadır (KılbaĢ, 1994: 189). Diğer taraftan gençler ailelerinden bağımsız olarak kendi inisiyatifleri ile aldıkları bu seyahat kararıyla karar almanın etkinliğini ve sorumluluğunu öğrenmekte, kendi yaĢıtlarıyla yaptıkları tatil esnasındaki iletiĢimle

sosyal yönlerini geliĢtirmekte, grup uyumunu, paylaĢmayı öğrenmekte, kendine güveni gelmekte ve kiĢilik geliĢiminin önün açılmaktadır (ġenoğlu, 1992: 36).

Gençlerle yetiĢkinlerin tatil ve seyahat etme eğilimleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Merak ve değiĢiklik arama bütün yaĢ grupları arasında gençlik çağının en fazla dikkat çeken özelliğidir. Gençler yeni Ģeyler öğrenmeye, değiĢik hayat biçimlerini araĢtırmaya, yeni yerler görmeye çalıĢmaktadır. Gençlere bu imkanı en fazla veren turizm türü ise gençlik turizmidir (Doğan, 1986: 74).

Türkiye‟de gençlik ve öğrenci turizmi için yapılan çalıĢmalar 1961 yılında Türkiye Tabiatını Koruma Cemiyeti tarafından gençlerin ve öğrencilerin tabiat içinde yaĢayarak bilinçli ve sorumlu Ģekilde yetiĢmeleri amacıyla gerçekleĢtirilmiĢtir (Çoruh, 1969: 136). ġu anda ise ülkemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı Eğitim Merkezleri, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Kampları, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Merkez Gençlik Kampları gençlere yönelik her yıl değiĢen çeĢitli bölgelere ulusal ve uluslararası katılımlı gençlik kampları düzenleyerek gençlik turizmi gerçekleĢtirmektedir (Köroğlu ve Güleç, 2008: 44-49):

2.2.10. Yat turizmi

“Yat turizmi, insanların gezi, dinlence, eğlence amacıyla yatla doğal, tarihi, turistik değerleri içeren ve değiĢik yöreleri içine alan bir rota boyunca yaptıkları gezilerdir” (Çağlayan, 1992: 256).

“Yat Turizmi; fiziki ve psikolojik açıdan sağlık, spor, macera, değiĢik yerler görme imkanı tanıması yanında özgürce hareket etmek isteyenlerin tercih ettiği bir

turizm türü” olarak nitelendirilmektedir

(http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c9s16/makale/c1s1m10.pdf).

Kültür ve Turizm Bakanlığı‟nca yat turizmi açısından öncelikli yatırım alanlarını belirlemek, bu konudaki sorunlara çözüm getirmek ve sektöre yön vermek amacıyla Yat Turizmi Master Planı hazırlatılmıĢtır. Master Plan önerileri çerçevesinde Yat Turizmi Fiziksel Planı çalıĢması tamamlanmıĢtır. Bu projede ülkemizin tüm kıyıları elveriĢlilik

açısından incelenmiĢ ve en uygun konumlar tespit edilmiĢtir. Bunun sonucu olarak gerek kamu sektörünün, gerekse özel sektörün yat limanları ile ilgili yatırımlarını yönlendirecek alanlar elde edilmiĢtir ve 1997 yılında tamamlanmıĢtır. 1990 sonrasında yatçılığa iliĢkin benimsenen politikalar, talebi yaratacak arzın oluĢturulmasına yönelik olmuĢ ve planlama kararları bu bağlamda alınmaya baĢlamıĢtır (AçıkbaĢ, 2006: 25).

AçıkbaĢ (2006) tarafından yapılan çalıĢmada ülkemizde 2006 yılı itibarıyla yat turizm merkezlerinde faaliyet gösteren 35 adet yat limanının bulunduğu, bu limanların toplam kapasitesinin 9481 adet olduğu, bu tesislerin Ġstanbul ve güneybatı kıyılarımızda yoğunlaĢtığı, mevcut durumda Muğla ilindeki yat limanlarının ülkemizdeki yat limanı kapasitesinin %36‟sı gibi yüksek bir orana sahip olduğu, bunu %21 ile Ġstanbul, %17 ile Antalya ve %12 ile Ġzmir illerinin izlediği belirtilmiĢtir (s.26).

2.2.11. Botanik turizmi

Bitkileri inceleyen bilim dalı olarak bilinen botanik bitkiler dünyasını konu alan ve insanoğlunun var oluĢundan bu yana yaĢantısında önemli yere sahip olan bir konudur. Zira bitkiler, beslenme ihtiyacının temel unsurlarından biridir. Bununla birlikte bitkiler estetik ve sağlık alanında da kullanılmaya baĢlamıĢtır (Kozak ve Bahçe, 2009: 176).

Botanik turizmi her ne kadar belirli bir bölgede yetiĢen, özellikle de endemik türlerin görülmesi ve incelenmesi için gerçekleĢtirilse de, günümüzde botanik turizmi özel amaçlarla oluĢturulan botanik bahçelerinin ziyareti Ģeklinde gerçekleĢtirilmektedir. Diğer bir ifade ile botanik turizmi doğal ortamda yetiĢen endemik bitkilerin incelenmesi amaçlı seyahatleri içerse de ağırlık ve düzenlilik açısından botanik bahçe ziyaretlerini de içermektedir (Conell, 2005: 185).

Botanik turizmi insanlara bir yandan parklar ve botanik bahçeler gibi yerlerde rahatlama, dinlenme ve bu yerlerde bitkilere olan meraklarını giderme olanağı sunarken, diğer taraftan da insanlara çevreyi koruma bilincini de kazandırmaktadır. Diğer bir değiĢle, botanik bahçeleri geleneksel olarak çevre koruma ve eğitimle iĢbirliği

halindedir ve tipik olarak eğitsel ve bilimsel amaçlı bitkileri barındırmakta ve sergilemektedir (Balantyne, Packer ve Hughes, 2008: 440).

Ülkemizde birden farklı bitki toplulukları bulunmaktadır (http://www.kultur.gov.tr/TR/belge/1-19408/botanik-turizmi.html):

Akdeniz Bitki Toplulukları

Karadeniz (Avrupa-Sibirya) Bitki Topluluğu Ġran-Turan Bitki Alanı (Bozkırlar)

Alpin KuĢak Bitki Topluluğu Endemik (Özgün) Bitki Türlerimiz Yemeklik Endemik Bitkiler

Ülkemizde son yıllarda geliĢmeye baĢlayan Botanik Turizmine konu olan bitki çeĢitliliği Avrupa ülkelerinden daha zengin olmakla birlikte turizmin on iki aya yayılmasını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki talebin baĢka yörelere yayılmasını, bu alanların ekonomik ve sosyal anlamda geliĢmesine de olanak sağlayan bir turizm türüdür (Türksoy ve Yürik, 2008: 266).