• Sonuç bulunamadı

İşletmeler yaşamları boyunca; rekabet ederlerken aynı zamanda işbirliği

yaparlar yani birbirlerine bağımlıdırlar. Kümelerin amacı ekonomik faaliyetleri artırmak, ticari işleri kolaylaştırmak ve gelişim için fırsatlar sağlamaktır. Bütün bunların şirketler tarafından, bireysel olarak elde edilmesi güçtür. Küme kavramı aynı zamanda kümenin bulunduğu endüstriyi destekleyen bölgedeki firmalar arasında işbirliğini özendirici uzmanlaşmış altyapı içeren bir düzeni tanımlamak için

de kullanılmaktadır. Küme modeli iktisadi anlamda sadece kümeyi oluşturan firmalar arasındaki dinamik ilişkiyi ve ağı değil, aynı zamanda hükümet ile diğer destekleyici, eğitim, sivil toplum örgütleri, araştırma kurumları arasındaki etkileşimi de ifade etmektedir. Bugün küme içinde yer almayan şirketlerle karşılaştırıldığında, bulundukları bölgeye uluslar arası alanda rekabetçi avantajları ve yüksek refah düzeyini yakalamalarında önemli katkılar sağlayan birçok başarılı kümelerin olduğu görülür (Kayasü ve Yaşar, 2004: 15).

Kümenleme tabanlı politik yaklaşımlar hem oldukça fazla hem de çok çeşitlidir. Kümelerin olgunlaşması, gelişme aşamaları, küme çeşitleri, paydaşların yayılımı gibi belirleyici unsurlar ortaya çıkan sorunlara veya belirlenmiş ihtiyaçlara göre şekillenir.

OECD ülkelerinde ve pratik yapan diğer ülkelerde küme politikasının nasıl çalışacağına dönük dikkate değer bir mutabakat bulunduğunu söyleyebiliriz. Bunlar (Kulkarni,2005: 4);

1. Kümeler hükümetler tarafından rekabet temelli olmayacağı için yaratılmamalıdır, 2. Özel sektör ve yerel paydaşlar süreci yürütemezler,

3. Kamu ve özel sektör arasındaki ortaklık çok keskin ve ciddidir,

4. Politikaların etkinliğinin ölçülmesinde gerçekçi zaman çerçevesi uygulanmalıdır, 5. Herkese uygun tek politika anlayışı yanlıştır,

6. Küme politikaları geleneksel faaliyetleri dışarıda tutmak suretiyle moda teknolojiler ve sektörlere odaklanmamalıdır,

7. Politika girişimleri gerçek ihtiyaçlara yönelmeli ve hükümetin en uygun seviyede adapte etmesini sağlamalıdır.

Ürün veya servis ile bütünleşik kümeler belirgin bir yaşam döngüsüne sahiptirler. Sürdürülebilirlik bir ekonomik kavram olmasına rağmen bazı belirgin kümeler için geçerli değildir. Küme aşamalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Embiryo Aşaması(Incubation-Embryonic Stages) , Kalkış Aşaması (Take-off – Growth Stages), Olgunluk Aşaması(Maturity Stages) ve Düşüş Aşaması (Declining Stages) (Martin and Sunley, 2003:33).

Aşaması”dır. Bu aşamada birinci basamak Ar-Ge birimlerinin oluşturulmasıdır. Bu

oluşuma üniversiteler ve teknoloji merkezleri, istihdam edilmek üzere eğitilmiş personel destek sağlar (Feldman vd.,2005: 133). Bununla birlikte teknoloji sistemi, patent organizasyonları, kamu araştırma ve inceleme kurumları ile yapılacak işbirliğinin sağlanması ve geliştirilmesi gerekmektedir (Karataş, 2006: 331).

Örneğin, Silikon vadisinde üniversite ile sanayinin birlikteliği “Silikon Vadisindeki İleri teknoloji kümesinin ortaya çıkma nedenlerinin başında gelmektedir. Geçmişi 1950’lere dayanan, Silikon Vadisi ile Stanford Üniversitesi arasındaki yakın ilişki neticesinde bugün dünyada en başarılı küme uygulamaları arasında gösterilen Silikon Vadisi ileri teknoloji kümesi ortaya çıkmıştır. Burada dikkat çekilmesi gereken bir başka husus bu tip çalışmalarda önemli olan vizyon sahibi liderlerin varlığıdır. Bu kümelenmede bu rolü sahibi Stanford Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Frederick Terman’ın üstlendiği görülür ( Huffman and Quigley, 2002:404-407).

İkinci olarak iş kuluçka (business incabutor) merkezlerinin kurulması gerekir.

Böylelikle firma ve mini kümelerin oluşumunda destek sağlanmış olur (Karataş, 2006: 331).

KOBİ’lerin oluşturdukları kümelerin desteklenmesi için kurulan iş kuluçkaları dünya yüzeyinde yükselen bir trendle karşımıza çıkmaktadır. UNIDO, bu tip organizasyonları gözlemlemekte ve desteklemektedir. Onların tahminlerine göre geçiş ekonomilerinde 500’e yakın ve her sene %20 oranında artan bir hızla büyüyen iş kuluçkaları bulunmaktadır. İş kuluçkaları kümelerin başlangıcında ihtiyaç duyulan motivasyonun sağlanmasında kullanılmaktadır (OECD, 2000a: 19). Bu yüzden küme oluşum projeleri çerçevesinde, girişimci kalkınma tesislerinin gelişimiyle iş kuluçkalarının oluşturulması önemlidir. Kuluçka merkezlerinin kurulmasında üniversiteler, kalkınma ajansları ve KOBİ’lerin işbirliği içerisinde çalışmaları gerekmektedir. Yeni işletmelerin gelişimi için kurulacak olan girişimci kalkınma tesisleri bu bağlamda etkin rol oynayacaktır (Karataş, 2006: 337).

Örneğin, Üniversite - sanayi işbirliğinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması düşüncesi çerçevesinde OSTİM ve ODTÜ işbirliği yapmak suretiyle, OSTİM

Organize Sanayi Bölgesi8’nde bir kuluçka merkezi kurmuşlardır. OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’ndeki inovasyon ruhunun geliştirilmesini hedefleyen kuluçka merkezi, girişimciler, şirketler ve üniversite arasındaki araştırma ve teknoloji geliştirmeye yönelik faaliyetlerdeki ve projelerdeki işbirliğini sürekli ve etkin kılacak uygun koşulları oluşturmayı amaçlamıştır (DTM, 2009:72).

Üçüncüsü pazar kültürünün oluşturulması gerekir. Bu süreçte pazar oluşturma özelliklerinin, satış ajans sistemlerinin, ticari firmaların, IT gibi ortaklıkların kullanımın sağlanması gerekmektedir (Karataş, 2006: 331).

Dördüncü olarak finans organizasyonlarıyla işbirliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu da ilgili bankacılık fonksiyonları ile desteklenebilir (Karataş, 2006: 331).Bunun yanında kamu idaresi de yatırım için bir takım teşvikler sunmaktadır (Feldman vd.,2005: 133).

Kümeler, girişimcilerin bireysel faaliyetleri sonucunda ortaya çıkarlar. Bu faaliyetlerin, organizasyonların ve kurumların desteklemesine ve birlikte gelişim göstermelerine ihtiyacı vardır (Feldman vd.,2005: 133). Küme oluşumlarında risk sermayedarlarının varlığı önemlidir. Özellikle teknoloji yoğun işletmelerde kümenin kalkınması ve büyümesi için risk sermayesi önemli bir anahtardır (The World Bank, 2003: 20). Gelişme ve yenilik yaratma gücü yüksek KOBİ’leri öncelikle destekleyecek bir risk sermayesi öncülüğü ve patronajında kurulmalıdır. Risk sermayesi şirketleri günümüzde gerek sanayi kümelerinde yer alan KOBİ’lerin finansmanından, yönetim yapılarına kadar destek sağlayan, gerekse münferit faaliyette bulunan, teknoloji ve yenilik yaratma gücü yüksek, ancak finansman gücü olmayan KOBİ’ler yönünden çok önemli işlevler üstlenen finans kurumlarıdır (Kayasü ve Yaşar, 2004: 6-28). Örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 200.000 teknoloji tabanlı teşebbüs bulunmakta ve bunların 1/10’u risk sermayedarları tarafından 100 milyon $- 1 milyar $ arasında fonlandırılmışlardır. Risk sermayedarlarının kümeye katılımlarından sonra, girişimcilik süreci; yaparak öğrenme veya deneme yanılma yoluyla klasik bir tarzda olur. Bu yolla, yerel

8 Organize Sanayi Bölgesi:Ağır sanayi ve kompleksleri dışında, küçük ve orta ölçekli imalat sanayi türlerinin, belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri için, sınırları tasdikli çıplak arazi parçalarının gerekli altyapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesis ve kurumlarla donatıldıktan sonra planlı bir şekilde ve belirli standartlar dâhilinde küçük ve orta ölçekli sanayi için tahsis edilebilir ve işletilebilir hale getirilerek organize edilmiş sanayi bölgesidir.

firmaların yetenekleri ve yeni olayların adaptasyonu kümelerin gelişiminde önemli bir belirteçtir. Kümelenmenin ilk gelişim aşamasında bu ilişkiler şekillenmeye başlar (Feldman vd.,2005: 133).

Ulusal hükümetler ve yerel yönetimler endüstrileri teşvik edebilmek için motive edici politikalar oluşturmuşlardır. Bu politikalar şunlardır: Uygun koşullarda krediler, istisnalar, donanım amortismanları, arazi, su, elektrik ve eğitim destekleri gibi birçok girdi için sağlanan sübvansiyonlar şeklinde olur. Hükümetler, bilim parklarına ve iş kuluçka merkezlerine rekabetçi şartlarla finansal paketler sunarlarken; belirli yatırımlar ve faaliyetler için de uygun şartlarda krediler temin ederler. Sunulan bu teşvik sistemin kalitesi bürokrasinin (red tape) iş hacmine bağlıdır. Bürokrasinin sırf ilgisizliği yüzünden birçok küme girişiminin daha Embiryo Aşaması’ndan “Düşüş Aşaması”na geçmesindeki sebeplerden biri de yeterince ve zamanında alınamayan desteklerdir. Gelişmiş ve gelişmekte olan dünyada uygun teknolojik yardım, finansal destek ve cezbedici çevre koşullarının yaratılması, kümelerin ileri teknoloji içeren ürünleri üretmesine ve küresel ölçekte rekabetçi olmalarına yardımcı olmaktadır (The World Bank, 2003: 13).

Embiryo Aşamasında son olarak ise insan kaynaklarının gelişimin sağlanması gerekir. Çekirdek personelin keşfi, belirlenmesi ve gelişimi ile üretici ve uzman insan kaynaklarının gelişimi sağlanmalıdır (Karataş, 2006: 331).

Yukarıda Embiryonik Aşama içinde sıralanan gelişim sürecine rağmen, birçok başarılı kümenin bu aşaması önceden planlanmamıştır. Embiryo döneminde kümeler yenilik kaynağına bağlıdırlar. Araştırmaların ve buluşların sağladığı avantajlar ile desteklenirler. Fakat, mevcut veya sonradan dâhil olacak endüstri liderlerinin katılımına da bağlıdır (Rosenfeld, 2003: 361)..

İkinci basamak ise; pazar gelişmeleri ile birlikte girişimcilerin ve rakiplerin de

cezp edilmesi sonucunda “Kalkış Aşaması” dır. Yöneticiler ve yetişmiş işçiler, işverenlerinin hızlı bir şekilde değişmesine ve pazar fırsatlarını değerlendirmesine yol açarlar. Yeni şirketler pazardaki yeniliklere, tasarımlara, teknolojilere ve yenilik yapmaya devam edebilmek için birbirleri ile yakın ilişki içinde bulunmaya devam etmelidirler (Rosenfeld, 2003:361).

ve diğer tamamlayıcı kaynakların sofistike bir karışımıdır. Girişimcilik kararı hem rutini kırma hem de kaynaklara ulaşım maliyetini azaltma ve fırsatlara ulaşma güdülerine dayanır. Girişimci bireyler kaynakları organize ederek kendi lehlerine çevirirler. Girişimcilik, çevre değişimlerinin doğurduğu yapısal krizlere bir cevap olarak da algılanabilir. Bireylerin girişimcilik cevabının aynı zamanda teknoloji, pazar fırsatları ve bu fırsatları kovalama güdüsüyle de desteklenmelidir. Bu birleşim, yeni bir alanda işe girme riskini de düşürürken başarı olasılığını da artıracaktır (Feldman vd.,2005: 131).

İkinci aşama girişimcilik faaliyetlerinin artmaya başladığı bir dönemdir. Bu

aşama boyunca işletmeler ilgi alanlarına uygun kaynakları belirleyerek korurlar ve geliştirirler. İkinci aşama, henüz olgunlaşmamış, Embiryo döneminden yeni çıkmış kümenin gelişim gösterebilmesi için gerekli olan “ağ”a girişi için kritik zaman eşiğidir.

Kendi kendini idame ettirebilen başarılı küme deneyimlerinde (Feldman vd.,2005: 133).;

1. Fiziksel ve insan kaynaklarının bulunduğu bölgelere olan yakınlığın,

2. Risk sermayesini destekleyici ve onun verimini artırıcı kamu ve özel ağların mevcudiyetinin,

3. Küme güdülenmelerini artırıcı ilgili altyapıların varlığının, küme oluşumlarının beslenip büyüyebilmeleri için gerekli olduğunu göstermektedir.

Kümelerin gelişimi, uzmanlık derecelerinin artmasıyla başlar. Bu uzmanlık pazarın büyüklüğü ile sınırlıdır. Ne kadar büyük kümelenme olursa o kadar hızlı ve çabuk bölgesel uzmanlaşma gerçekleşir. Micheal Porter pazarın büyüklüğüne ilave olarak talebin doğasına da dikkat çekmiştir. Sofistike yerel talep şartlarının kümeleri inovasyon yaparak talebi karşılamaya zorunlu bırakacağı için, gelişimlerine ivme kazandırdığı düşünülmektedir (Porter, 1990: 8).

İşletme yöneticilerinin aralarındaki yüz yüze iletişim de küme gelişiminde ve

bu sürece ilişkin koşulların yaratılmasında yardımcı olabilir. Ayrıca daha önce kurulmuş küme örneklerinin değerlendirilmesi, kilit endüstrilerdeki ve bölgedeki kurumların, kısaca, tüm iktisadi karar birimlerinin bir araya getirilerek işbirliğinin

arttırılması, bu işbirliği süreci sonucunda alınan kararların hiçbir bürokratik engele takılmadan hemen uygulanması kümelerin gelişimi için gerekli olan diğer koşullardır (Kayasü ve Yaşar, 2004: 6-28). Küme gelişimi; teknoloji transferi, bilgi transferi, ilgili sektördeki uzman personel gücünün gelişimine, yığılım ekonomisinin imkânlarına ve sosyal altyapının da olduğu bir çok faktöre bağlıdır (Chakravorty vd., 2003: 1).

Birçok hükümet iş ortaklıklarının, iş çevreleri ve diğer kümeler ile bağlantı kurmaları suretiyle desteklenmelerine yönelik çeşitli tedbirler almışlardır. Bu şekilde pazardaki gelişmeler gözlemlenerek, gerekirse teknolojilerinin yenilenmesi ve teknik destek sağlanması mümkün olacaktır. Bu gerek hükümet kanalıyla gerekse kümelenmelerin kendi insiyatifleri ile gerçekleşir. Hindistan’da bilişim sektöründeki işletmelerin, ihracat başarı hikâyelerinin altında kısmen “Bangalore” ve “Bombai”deki KOBİ kümelenmelerinin, Silicon Vadisi, Route 128(Massachusetts) deki iş kümeleri ve Kuzey Virginia da Dulles Internet Corridor’un ortaya çıkışı ile bağlantılıdır (OECD, 2000a:19).

Kümeler zaman içinde gelişim gösterirler. Aslında sanıldığının aksine kümeler olağanüstü şeyler değildir, bir görünüp bir yok olmak gibi özellikleri yoktur. Araştırmacılar örnek olaylar ve kavramsal düşüncelerden yola çıkarak, kümelerin gelişimlerini net olarak anlayabilmeye çalışmışlardır. Birçok küme için, gelişimlerinin kökleri çok eski yıllara dayanır. Örneğin Pittsburg civarındaki çelik endüstrisinin varlığı bölgedeki kömür rezervlerinin yeterli enerjiyi sağladığı zamanlara dayandırılır. Bugün halen çok büyük çelik ve diğer üretim şirketleri, yerel kömür rezervlerinin çok az önemi olmasına rağmen şehirde mevcuttur. Önemli ticaret yolu üzerinde bulunmak veya doğal kaynaklara yakınlık, belirli bir süre sonra direk etkisi azalsa bile belirli kümelerin varlığında önemli etkenlerdir (Ketels, 2003: 6).

En dayanıklı ve gelecek vaat eden kümeler sadece önemli şehir merkezlerinde değil fakat bununla birlikte ekonomik mirasları ile mevcut kaynaklarını iyi bir politika ile birleştirmek suretiyle güçlü ekonomik momentum yakalayan bölgelerde de ortaya çıkabilirler. Başka bir ifadeyle Feldman (2005) kümelerin hakimiyet alanı avantajı (jurisdictional advantage) yakaladıklarını, küme çevrelerini avantaja

dönüştürdüklerinden bahseder. Kısaca birçok açıdan hinterland hayati önemi olan bir faktördür (Feldman and Martin, 2005: 133).

Üretim safhası çok daha rutin ve birbirini taklit etmeye başlayınca maliyetler rekabet için önemli bir faktör olmaya başlar. Küme girişimlerinin bir sonraki hedefi yerel çevrede yeteneklerini geliştirmek ve daha ileri düzeyde yenilik yapabilmektir. Bu aşama kümenin çıktığı endüstri çevresine uyum sağladığı ve tamamen fonksiyonel hale geldiği aşamadır (Feldman vd.,2005: 133) Bu noktada kümeler

“Olgunluk Aşaması”na girerler. Üretim maliyeti çok daha düşük yeni rakiplerle

karşılaşırlar. Daha yüksek katma değer sağlayacak bir ürün, niş pazarlar veya servislerin bulunması suretiyle kümeler verimliliklerini artırmanın bir yolunu bulmak zorundadırlar. Bu yol belki de işgücünü azaltmak suretiyle gerçekleştirilir. Porter’ın küme gelişimine ve rekabetin büyümesine yaklaşımında da bu faktörlerin rekabet üzerindeki etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. (Porter, 1990)

Kümeler verimliliklerini artırıcı bir yol bulamazlar ise “Düşüş Aşaması”na girerler (Rosenfeld, 2003: 361). Daha düşük maliyetli veya daha kullanışlı ürünlerin, kümelerin ürünleri yerine tercih edilmeye başlanması anlamına gelen bu aşamada kümelenmiş işletmeler arasındaki rekabet sonucunda zayıf firmaların elendiğini görülür. Bundan dolayı birçok farklı kümelenmede katılımcıların yenilik yapmaya ve hayatta kalmak için gelişim göstermeye teşvik edildiğini, gözlemlemek mümkündür (Durbin, 2003).

Örneğin, İtalyan mobilya, ipek, ayakkabı, mermer kümeleri Çin’in rekabetçi baskısıyla mücadele etmeye çalışmış fakat sınırlandırılmış ürün hatlarına sahip

İtalyan kümelerinin radikal bir değişimle yenilik kabiliyeti kazanmaları oldukça güç

olmuştur. Bununla birlikte geçmiş tecrübeleri, Silikon Vadisi ve Boston dersleri sürekli yenilik yapabilmek için gerekli kapasiteye ulaşılmasında yol göstermiştir (Camuffo vd.,2005: 18).

Küreselleşen dünyada rekabet gittikçe şiddetlenmekte buna karşılık sanayi kümelenmelerinin cazibesi büyüyerek devam etmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki politika yapıcılar kümelerin gücünü koruyabilmeleri için daha iyi bir yol arayışındadırlar. Bu şekilde mevcutların devamının sağlanması ve gücünü

kaybedenlerin ise tekrar canlandırılmaları için çalışmalar yapılmaktadır. Neredeyse onlarca araştırmadan sonra dinamik sanayi kümelerinin formasyonunun korunması için gereken tek geçerli yolun halen bulunamamış olması çok gizemli bir gerçektir(The World Bank, 2003:2)

Tablo 2.1: Kümelerin İlk 10 Yıllık Gelişim Süreçleri

İlk Yıl İkinci ve Üçüncü Yıllar Beş-On Yıllar

Yönetim kurulunun ve küme destekçilerinin kurulması,

Bilgi paylaşım düzenlerinin kurulması,

İhracatın güçlü bir şekilde tesis edilmesi(ulusal ve yerel ortalamanın üzerinde ) İş planı ve çeşitli dokümanların

yayımlanması,

Yeteneklerin ve eğitimlerin organize edilmesi,

Yüksek derecede bilgi akışının sağlanması, Anahtar yoğunlaşmaların belirlenmesi, İşletmeler ve araştırma enstitüleri arasındaki işbirliğinin kurulması

İşletmeler ve ilgili iş çevresi ile güçlü bağların kurulması,

Üstesinden gelinecek zayıflıkların tespit edilmesi

Kaynak: (Kulkarni,2005: 14)

Kulkarni (2005)’e göre kısa, orta ve uzun dönemde kümelenmelerde olması muhtemel gelişmeleri yukarıdaki Tablo 2.1’de özetlemiştir (Kulkarni,2005: 14). Kulkarni, Tablo 2.1’de kümelerin ilk 10 yıllık gelişim süreçlerini yıllar itibariyle değerlendirmiştir. İlk yıl kümelerin Embiryo aşamasına karşılık gelmektedir. Bu dönemde kümelerin temel kuruluş faaliyetleri yapılmaktadır. Bu aşamadan sonra gelen ikinci ve üçüncü yıllar ise geç Embiryo ve kalkış aşamasının başlangıç dönemidir. Bu yıllarda ilk yılda yapılan ihtiyaç analizinde tespit edilen eksikliklere yönelik eğitimlerin planlanması ve küme elemanları arasında olan işletmeler ve araştırma enstitüleri arasında işbirliklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar planlanır. Tabloda görülen 5-10 yıllar arası ise kalkış dönemi ve olgunluk dönemine karşılık gelmektedir. Artık temel yetenek9lerinin farkında olan, iş akışları ve işbirliği organizasyonlarını tamamlamış olan küme; uluslararasılaşma yolunda faaliyetlerde bulunmakta ve çok daha ileri düzeyde işbirliği ağlarını geliştirmektedir.

9 Temel Yetenek: Temel yetenekler, organizasyonun öğrendiği, öğrendiğini yeteneklerde uyguladığı ve bu yetenekleri ürün-pazar stratejilerinde kullandığı için örgütün bilgi birikimini ifade eder.

Yukarıdaki Tablo 2.1 kümenin ilk on yılda kaydettiği aşamaları, kazandığı yetenekleri göstermesi açısından önemlidir. Bu tablo daha önce aktarılan küme hayat döngüsü ile çatışmamakta hatta onu desteklemektedir. Kümenin ilk on yıl sonunda ulaştığı “Kalkış Aşaması”nı gösteren tablo kümenin yüksek bilgi akışı ve çevresiyle güçlü bağlar kurması neticesinde ulaştığı uluslararasılaşma gücünü göstermektedir. Bu tabloda Kulkarni(2005) kümelerin düşüş aşamasını planlamamıştır. Kaldı ki burada kullanılan zaman çizelgesinin de bütün kümeler için anlamlı olduğu söylenemez. Silikon Vadisi Örneği veya Hindistan Bilişim kümelerinde olduğu gibi neredeyse yüzyıllık ömrü olan kümeler olabileceği gibi, kurulduğundan kısa bir süre sonra hatta Embiryo aşamasında hayat döngüsünü tamamlayan kümelenmelerde mevcuttur.