• Sonuç bulunamadı

1.1.2 Kümelenmenin İçeriği

1.1.2.2. Küme Oluşturma Nedenleri

Çalışmanın “Kümelerin tarihsel geçmişi” bölümünde detaylandırılmaya çalışılacak olan birkaç hususu bu bölümün başlangıcında vermekte fayda olduğunu kanaatindeyiz. Kümelenme, 1900’lü yıllarda Marshall ile başlayıp çeşitli evrimler geçirdikten sonra Porter ile son şeklini alan ve günümüzde politika yapıcıların tercih ettiği ve sanayilerin kalkınması yolunda işletmelerin aralarında bir ağ kurmaları yönünde teşvik edildiği bir modeldir.

Endüstriyel kümeler yoğun olarak, 1970’li yıllarda dünyada yaşanan gelişmelerle birlikte görüldü. Küresel rekabet, karşılaştırmalı üstünlükler temelinde yerel uzmanlaşma sürecini hızlandırırken, sanayi işletmelerinin yoğunlaşma eğilimlerini artırmış ve iktisadi bir faktör olarak “mekân” önem kazanmıştır. Firmalar açısından mekânın yakınlık ve dışsallıklar sağlama gibi iktisadi boyutları yanında, mekânı canlı bir organizmaya dönüştüren “ekonomik olmayan”, sosyal, kültürel, kurumsal ve siyasal boyutları da önem kazanmıştır.

Bununla birlikte tüm bu faktörlerin dolaşıma girmesine zemin hazırlayan başlıca neden, küresel rekabet ortamında sanayinin örgütlenmesinde meydana gelen değişimlerdir. Bunların başında, büyük ölçeğe ve kitlesel üretime dayalı bir üretim modülünden, esnek ve küçük ölçekli üretim modüllerine geçiş gelmektedir. Rekabet; hiyerarşik yapılarıyla ölçek ekonomileri mantığı üzerine kurulu büyük işletmeleri, anlık talep değişimleri ve dalgalanmaları karşısında zorlarken; esnek üretim süreçleri ve teknolojileri temelinde yapılanmış KOBİ’ler, avantajlı konuma gelmiştir. Diğer yandan, küresel dinamikler kadar, yerel birimlerin geçmiş birikimleri, sosyal ve kurumsal dokuları gibi niteliksel boyutlarda sanayi odağı olarak ortaya çıkmalarında etkili olmustur (Karataş, 2006:75).

Yeni sanayi odaklarının ortaya çıkışında ve başarısındaki faktörler sıralanırken genelde üretim örgütlenmesi, uzmanlaşma düzeyi, belirli konularda bilgi birikimi, yaratıcılık gücü ve teknoloji geliştirme kapasitesi gibi bölgelerin üretim ve birikim koşulları tanımlanmaktadır (Eraydın, 2002).

Kümelenme ile KOBİ’lerin kullanıcılar ve imalatçılar arasında, bilgi üretim sektörü (üniversiteler, araştırma kurumları) ile emtia ve hizmet sektörleri arasında geniş yerel bağlar kurduğuna ve öğrenme ile yeniliği teşvik ettiği için eşsiz bir fırsat sunduğuna inanılır (Mytelka and Farinelli, 2000:8). Bu yeni kavramsal çerçeveye göre yeni üretim örgütlenmesinin geçmiş dönemde öne çıkan yöre ve merkezler dışında yeni mekân arayışları söz konusu olup, bu yeni üretim mekânlarından biri sanayi kümeleridir.

OECD’nin Tokyo’da düzenlediği KOBİ’lerin değer zinciri içindeki rolünün güçlendirilmesi konferansında önerilen politikalardan bir kaçı aşağıdaki gibidir (OECD, 2007:3). Tespit edilen bu politika başlıkları KOBİ’lerin neden kümeleme yoluyla güçlendirilmesi gerektiğini açıklamaktadır.

1. İşbirliği ve kollektif faaliyet yolu ile küresel değer zincirlerine katılımının artırılması,

2. Bölgesel, bölge ötesi veya sınır ötesi sanayi kümelenmelerinin kurulması ve geliştirilmesinin desteklenmesi,

3. KOBİ’lerin küresel değer zinciri içindeki katılımının üniversiteler, araştırma kurumları, laboratuarlar ve KOBİ lerin arasındaki bağların oluşturulması ve güçlendirilmesi suretiyle geliştirilmesi için kümelerin teşvik edilmesi,

4. Özellikle bilgi yoğun ve ihracat odaklı pazarlara çalışan ve önemli potansiyeli olan önceden belirlenmiş hedef kümelerin desteklenmesi,

Kümelerin büyük ölçüde yerel içsel faktörlere dayalı olarak geliştiği yargısı, bu tür bir yerel gelişme modelinin yerel ekonomik gelişme ve yerel yeniden-yapılanma (regeneration) politikaları kapsamında önemini daha da artırmaktadır. Yeni sanayi odakları tarzı yerel gelişme modeli gelişmiş ülkelerde gerileyen sanayi bölgelerinin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak önerilirken, azgelişmiş ülkelerde de sanayi gelişmenin başlatılması açısından değerlendirilmektedir. Yeni sanayi odakları

küreselleşme ortamında KOBİ’ler ile küçük ve orta boy kentleri gelişme sürecine katabildiği için bölgeler ve kesimler arasında daha adil bir gelir dağılımı da sağlayabilmekte ve böylece talep edilirliği artmaktadır (Cooke vd., 2002:20).

Ayrıca Philip Cooke’un 2004 yılında Ankara’da “Clusters and Regional Development” konferansında “Clusters, Innovation and Regional Growth “ konulu sunumunda: “Yeni sanayi odakları içinde bulundukları ülke ekonomilerini dışa açarak, küreselleşme doğrultusunda bütünleştirici ve yapısal dönüşümü hızlandırıcı bir işlevi de yerine getirmektedirler” şeklindeki açıklaması kümelenme modelinin tercih edilme sebeplerindendir. Bu nitelikleri de özellikle yeniden yapılanma aşamasında olan ülkeler açısından bir gelişme modeli olarak ilgi çekmelerine neden olmaktadır.

Kümelenme çalışmalarının ortaya çıkmasına etki eden bir faktör ise 1970’li yılların başlarında yaşanan ekonomik kriz olabilir. 1973 yılındaki petrol fiyatlarındaki aşırı yükselişle ortaya çıkan dünya ekonomik krizi ilk başlarda petrol fiyatlarındaki aşırı yükselişe bağlandıysa da gerçek nedenin üretim sistemlerindeki dönüşüm ile açıklanmıştır. Bir başka açıdan, fordist kitle üretim sisteminin sınırlarına ulaşılmıştır. Kitlesel üretim, standart ürünlerin niteliksiz işgücü ve özel amaçlı makineler kullanılarak büyük ölçekli üretimi olarak tanımlanırken, mikro-elektronik teknolojisindeki gelişme ile birlikte sayısal kontrollü takım tezgâhların üretim süreçlerine girmesi post-fordist, diğer değişle esnek uzmanlaşmayı ortaya çıkarmıştır (Taymaz, 1997: 9).

Kümelenmenin nedenselliği üzerine İsanya-Basque bölgesinde bulunan enerji sektörü kümelenmesi örnek olarak verilebilir.

Ekonomisi büyük oranda demir çelik gibi ağır sanayiye dayanan Basque bölgesi 1980’lerden itibaren gelişmekte olan ülkelerin sebep olduğu rekabet karşısında yeni politikalara yönelmiş, 1990’lı yıllarda Porter’ın geliştirerek ortaya koyduğu model ışığında kümelenme politikası ile yeniden yapılanmaya gitmiştir (Cluster de Energia, 1996).

İspanya'nın kuzeyinde yer alan Basque bölgesindeki enerji kümelenmesi, yerel

yönetimin bölgedeki enerji sektörüne ait potansiyelin farkına varmasıyla 1990'lı yıllarında ortalarında "Cluster de Energia" adıyla hayata geçmiştir. Yerel yönetimi

kümelenme politikasına iten başlıca sebep ise o dönemde yaşanan derin ekonomik krizdir (European Monitoring Centre on Change, 2008:6).

Politika yapıcılar, 1990 yılında, kuzey İspanya’nın rekabet avantajını tamamen yitirmesiyle girilen krizden çıkabilmesi için çeşitli tedbirler düşündüler. Bu tedbirlerden biri de işbirliğini, yeniliği ve rekabet gücünü geliştirebilmek amacıyla kümelenme modelinin teşvik edilmesiydi. Basque bölgesi kümelenme poltika yapıcılarının yapılan çalışmalar ve nedenselliği ile ilgili görüşü şu şekildedir. “ Biz çok açık bir şekilde kümelenme girişimlerinin bölgesel kalkınma için anahtar rol oynadığını gördük. 1990’lı yıllardaki istihdam ve ekonomik gelişimde çok büyük rol oynamıştır. Ekonomik gelişim aynı zamanda firmalarımızın net satışlarını olumlu yönde etkilemiştir. Bizim felsefemiz eğer tedarikçilerimiz ve müşterilerimizin işleri tıkırında olursa, bizim işlerimizde yolunda gider. Kümelenme aynı zamanda bizim tedarikçilerimiz ve müşterilerimiz ile olan ilişkilerimizi de güçlendirdi”şeklinde aslında kümelenme ile ulaşılması arzu edilen hedeflerden bahsetmektedir(Cangel, 2009:47).

Bu politika çerçevesinde kurulan Cluster de Energia’nın 2008’deki üye sayısı 84’e kadar yükselmiş, 2007 yılına gelindiğinde ise 27,000 kişiye istihdamın sağlandığı kümelenmede, toplam ihracat 2 milyar doları bulmuştur. Günümüzde enerji sektörü Basque bölgesinin en önemli ihracat kalemlerinden biridir.

Yine kümelenmenin ortaya çıkış nedenselliği ile ilgi olarak bu örnek bağlamında söylenebilecek bir başka önemli nokta ise; enerji yatırımlarında küme içinde yer alan farklı işletmelerin geleneksel işbirliğinin kompleks projelerin yerine getirilmesinde avantaj sağlıyor olmasıdır (European Monitoring Centre on Change, 2008).

“Cluster de Energia” kümelenmesi içindeki oluşumlara biraz daha yakından bakarsak; sektörün değer zincirinin farklı bölümlerinde faaliyet gösteren üyeleri arasında son kullanıcılar, danışmanlık ve mühendislik firmaları, ana müteahhitler, mekânik ve termo mekânik mal tedarikçileri, elektromekânik mal tedarikçileri, teçhizat ve kontrol araçları tedarikçileri, diğer mal ve hizmet sağlayıcıları ve bankalar vardır. Kümelenmede kamu, Basque Enerji Kurulu ve Basque Sanayi, Ticaret ve Turizm Müdürlüğü seviyesinde temsil edilirken, Basque Bölgesi

Üniversitesi ve bölgedeki teknoloji merkezleri başta inovasyon ve geliştirme projeleri olmak üzere kümelenme faaliyetlerine destek vermektedir(Cangel, 2009:48).

Türkiye’de uygulanmış/uygulanmakta olan sanayileşme politikalarından kümelenmenin temel farkları ortaya konulduğunda ülkemiz açısından kümelenmenin önemi de açıklanmış olacaktır.

DPT tarafından yayımlanan 9. Kalkınma Planı, Sanayi Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda yer alan Kümelenmelerin Önemi ve Sanayi Politikası” başlığı altında kümelenme yaklaşımı ile ilgili açıklamada; “Kümelenme yaklaşımı ekonomi, rekabet gücü ve yenilikçiliğin kaynakları konusunda yeni bir düşünce biçimidir. Diğer yaklaşımlardan ayıran temel fark, şirketler ve endüstriler arasındaki teknoloji, işgücü, bilgi, müşteri ihtiyaçları, pazarlama gibi konulardaki bağlantıları kapsıyor olmasıdır. Bu tür bağlantılar verimliliğe ve yenilik yapabilme kapasitesine temel teşkil etmektedir.” Kümelenmeye dayalı sanayi politikalarının geçmişte uygulanmış olan politikalara oranla birçok avantajı olacaktır. Öncelikle şöyle bir saptamadan başlanabilir. Hem Türkiye’nin tecrübesi hem de uluslararası tecrübeler göstermiştir ki makro politikalar rekabet gücü için çok genel olurken, mikro seviyedeki müdahaleler ise çoğu zaman etkisiz olmakta ve kaynak israfına yol açmaktadır”. Kümelenmeye dayalı politikalar makro ve mikronun ortasındadır. Özellikleri şöyle sıralanabilir (DPT,2007a:54):

1. Sanayi politikalarını ve bu alanda geliştirilecek faaliyetleri yeniden düzenler, 2. Sanayinin rekabet gücü konusunda, devletin, özel sektörün, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin rollerini yeninden biçimler,

3. İş dünyası ve hükümet arasında yapıcı bir diyalog mekanizması yaratır, 4. Her büyüklükte firmayı bir araya getirir,

5. Genel sorunların ötesine giderek, rekabet gücünün önündeki dar boğazlara çözümler üretebilir,

6. Kümelenme tartışmalarında sadece sorunlara değil, fırsatlara da odaklanılmasını gerektirir,

kavramının cazibe merkezi olmasını açıklamaktadır.