• Sonuç bulunamadı

1.2. Kümelenme ile Bağlantılı Temel Kavramlar

1.2.5. İhracat Yeteneği ve Kümelenme

Bu bölümde ilkönce ihracatın tanımı, önemi ve karşılaşılan riskler ile ilgili bilgiler verildikten sonra, kümelenme bağlamında ihracat yeteneği üzerinde durulacaktır.

06.06.2006/26190 sayılı resmi gazetede yayımlanan İhracat Yönetmeliği’ne göre; İhracat: Bir malın, yürürlükteki ihracat mevzuatı ile gümrük mevzuatına uygun

şekilde Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını veyahut

Müsteşarlıkça ihracat olarak kabul edilecek sair çıkış ve işlemleri kapsamaktadır (www.mevzuat.net, 05.01.2010).

İşletmelerin ve hatta ülkelerin neden ihracat yapmalarının gerektiği aşağıda

maddeler halinde sıralanmıştır. Bu maddeler incelendiğinde aslında neden ihracat konusuna bir devlet politikası olarak yaklaşıldığını, neden sadece bu konuyla ilgili bir bakanlığın oluşturulduğunu, neden çok ciddi teşviklerin sadece ihracat yapanlar için tahsis edildiğini anlamak kolaylaşmaktadır:(www.igeme.org.tr, 07.11.2009)

İşletmelerin ihracat yapma sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

1. Satış ve kârları artırmak,

2. Dünya pazarlarından pay almak, 3. İç pazara olan bağımlılığı azaltmak, 4. Pazar dalgalanmalarını dengede tutmak, 5. Fazla üretim kapasitesini satmak, 6. Rekabet gücünü artırmak,

7. İstihdam yaratmak,

8. Dış Ticaret açığının azalmasına yardımcı olmak için ihracat yapılmaktadır.

İhracatın firmalara sağlayacağı faydalar aşağıda yer almaktadır:

1. Pazar payını genişletmesi, 2. Atıl kapasiteyi kullanma,

3. İç pazara olan bağımlılığı azaltması,

4. Dış pazarlara girerek iç pazardaki rekabeti yayma imkânı tanıması,

5. Uluslar arası pazarda yaşanan yoğun rekabet neticesinde ürünlerin pazarın ihtiyaçlarına göre uyarlamak için teşvik etmesi, böylece teknolojik know-how düzeyinde gelişme sağlanması şeklinde sıralanabilir.

Günümüzde artık işletmeler talebin esnek yapısına bağlı olarak sadece satmak için değil, aynı zamanda müşteri isteklerine göre mal üretmek, pazara uygun ürünleri araştırmak, bulmak, ürünleri tanıtmak ve satışını yapmak zorundadırlar. Bu da üretim ve pazarlama fonksiyonunun birlikte çalışmasını yani, koordinasyonunu gerektirmektedir.

Tüm ekonomilerde KOBİ’lerin gerek üretim, gerekse istihdam açısından ekonomik önemleri kabul edilmekle beraber günümüzde KOBİ'lerin uluslararası pazarlara yönelmelerini sağlayarak ihracatın artırılması hedeflenmektedir (DTM, 1996: 4).

KOBİ’leri ihracat yetenekleri açısından iki gruba ayırmak mümkündür. Birincisi; üretimini iç piyasaya yönelik olarak yapan, ihracata henüz yönelmemiş olan KOBİ’ler. İkincisi; ihracata yönelmek isteyen yani ihracata istekli KOBİ’ler. Bu ikinci grubu da ikiye ayırabiliriz: Birincisi; dış pazara açılmaya istekli firmalar.

İkincisi; ihracata hazır hale gelmiş olan firmalar. Sonuç olarak, ihracata ister istekli

olsun, ister hazır olsun bu firmaların ihracatçı olmaları, Ocak/1996’da yürürlüğe giren İhracat Rejimi ile mümkün kılınmıştır. Türk Ticaret Kanunu’na göre tacirliğe haiz olan firmalar ihracatçı firma sıfatını alırken, 1996’dan sonra üretim faaliyetlerinde bulunan esnaf ve sanatkârlara da bu imkân sağlanmıştır (Moldibi, 2000: 80).

KOBİ'lerin ihracatta başarılı olabilmeleri için modern pazarlama yöntem ve tekniklerinden de faydalanmaları zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte ihracat yapabilmek için; yeterli sermaye, iyi bir organizasyon, bilgi, deneyim ve iyi yetişmiş bir ekip ister (DTM, 1996: 4). Buna, “Denizli Tekstik Kümesi” örnek olarak gösterebilir.

unun Denizli ilinden gerçekleştiğini, Denizli’nin Türkiye’nin toplam tekstil üretiminin 70% ini tek başına karşıladığını, İhracatlarının çoğunlukla Avrupa Birliği ülkelerine ve ABD ne yaptığını, olgunlaşmış endüstrisi ve yüksek ihracat kabiliyeti ile 3.İtalya kümelenmelerine benzerlik gösterdiğini söylemektedir.

Tekstil sektörünün Denizli’de yer edinmeye başlamasının tarihçesi bundan 2000 yıl öncesine kadar dayanır. Ancak kümelenme sürecinde en önemli ivmenin 1980’li yıllardaki Türkiye’nin liberalleşmesi ile devletin sağladığı teşvikler başlatmıştır. Bu arada hammaddenin ülke içinden temin edilebilmesi, yetişmiş insan gücü, elektrik maliyetini gelişmiş ülkelere göre ucuz ancak önemli Çin, Hindistan gibi ülkelere göre pahalı olmasının da rekabet avantajı sağladığı ve kümelenmeyi güçlü kıldığını unutmamak gerekir (Öz,2003: 4).

Şekil 1.10’da görüldüğü gibi, ihracat yapmak isteyen KOBİ’lerin birtakım

yeni hizmet ve araçlarla desteklenmesi gerekir. İşte böyle bir yapının oluşturulmasında "örgütlenme" çözümleyici bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Örgütlenme ile işletmelerin ölçek ekonomisine ulaşmaları, sadece rekabet gücü kazanmaları ve ihracat başarılarının artırma ile sonuçlanmayıp, aynı zamanda ülke ölçeğinde hedeflere ulaşılmasını da sağlayabilmektedir (Gündüz ve Ergün, 1997: 3).

KOBİ’lerin özellikle ulusal risklerden korunabilmesi için üretimlerinin bir kısmını mutlaka uluslararası pazara sunabilmeleri gerekir. KOBİ ‘lerin hayatlarını devam ettirebilmeleri için çok önemli olan bu ekonomik faaliyetin gerçekleştirilebilmesi için mutlaka rekabet avantajına sahip olması gerekir aksi takdirde bu açılımı gerçekleştirmesi güçleşir.

Aşağıdaki Şekil 1.10’da ihracat yapmak isteyen işletmelerin sahip olmaları gereken donanım ile ilgili görsel bir açıklama yapılmıştır. Daha önceki bölümlerde de bahsedildiği gibi KOBİ’lerin bu araçların tümüne birden sahip olmaları hem ekonomik imkânlarının yetersiz olması hem de işletme kültürünün buna müsaade etmemesi nedeniyle çok güçtür. İşte bu yüzden halen ülkemizde uygulanmakta olan SDŞ modelini veya çalışmamızın konusunu oluşturan kümelenme modelini bir çözüm yolu olarak önerebiliriz.

Şekil 1.10: İhracat Organizasyon İş Akışı

Çok genel bir tanım olarak, eğer bir mal veya hizmeti ihraç edebiliyorsanız, o ürün’de rekabet edebiliyorsunuz, yani, rekabet avantajına sahipsiniz demektir. Doğal olarak rekabet avantajı elde etmek ihracatın temel dinamiğini oluşturmaktadır. Rekabet avantajı elde etmek için ise düşük fiyat ve yüksek kalite adı verilen iki temel koşul ön plana çıkmaktadır. Bu sayılan vasıflara sahip işletmelerin yani rekabet avantajına sahip işletmelerin dahi bir takım riskler ile karşılaşması da doğaldır. Bu riskler şu şekilde sıralamak mümkündür (Harvie and Chye, 2005: 10):

1.Hedef pazarda rekabet çok yoğun olabilir, 2. Müşteriler ödeme yapmada gecikebilir,

3. Hedef ülkeden ihracat gelirlerinin geri çıkışı kısıtlanmış veya yasaklanmış olabilir, 4. Döviz kurlarındaki dalgalanmaların olumsuz etkisiyle kur zararları oluşabilir, 5. Hedef pazardaki siyasi veya ekonomik istikrarsızlıklar neticesinde belirsizler ile karşılaşılabilir.

Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı ülkemizde ihracatın büyük bir çoğunluğu büyük işletmelerce yapılmaktadır. Diğer bir deyişle KOBi’lerin ihracattaki payları çok küçüktür. Bu yüzden KOBi’lerin etkinliklerinin arttırılması gerekmektedir. Fakat KOBi’lerin uluslararası pazarlarda rekabet edebilmesi, yukarıda sıralanan finansman, pazarlama gibi sorunlarını çözmesi ile mümkündür. Ülkemizdeki KOBi’lerin, ihracattaki payları, diğer ülkelerdeki KOBi’lerle karşılaştırıldıklarında, çok düşük olmasının sebeplerinden biri de KOBi’leri ihracata yöneltecek ve mevcut sorunları çözümünde katkıda bulunacak bir organizasyonun eksikliğidir (Süer, 2000: 35).

KOBİ’lerin ihracatta kalıcı başarı sağlamaları ve uluslar arası ticarette ölçek avantajları elde edebilmeleri nitelikli bir organizasyon, bilgi deneyim, sermaye ve kadroya sahip olmalarına bire bir bağlıdır. Bu bağlamda Fransa’da BETA, Avusturya’da ETA, İtalya’da Federexport, İsviçre’de Delta, Kolombiya’da Consexport örneklerinde olduğu gibi SDŞ biçiminde stratejik birlikler kurulmaktadır (Öğüt, 2001: 100).

KOBİ’lerin ayakları üzerinde durmaları ihracat yapabilme kabiliyetlerine de bağlıdır. Bir işletme yurt dışına dolaylı ve direk olmak üzere iki farklı şekilde

açılabilir. Birçok işletme dünya pazarında büyük işletmelerin tedarikçisi veya alt yüklenicisi olurlar. Böylelikle deniz aşırı pazarlara açılarak küresel üretim zincirinde yer alırlar. Uluslar arası pazarda rekabet avantajına sahip olabilmek için tam zamanında teslim ve esnek üretim hattına sahip olabilmek önemlidir. Bununla birlikte işletmelerin direk ihracatçı olabilmeleri ve uluslar arası pazarda rekabet edebilmeleri için sanayi temelli kümelenme içinde bulunmaları onların uzun süreli ve kalıcı bir ihracatçı olabilmeleri için oldukça önemlidir (Harvie vd.,2008: 121).

Yoğun rekabette söz sahibi olmak isteyen KOBİ’ler kümelenmek suretiyle, rakibini iş ortağı olarak görmeye başlayacaklardır. Günümüz ekonomisinin gerçeği olan küresel rekabet; Çin ve Hindistan gibi ülkelerin sahip olduğu ucuz işgücü avantajları nedeniyle, özellikle emek yoğun sektörlerde, dünya ekonomisi üzerinde ciddi bir baskı unsuru oluşturmaktadır.

KOBİ’lerin kendi coğrafyalarında olduğu kadar bölgesel ve uluslararası pazarlarda da rekabet avantajı yakalayabilmeleri için pek çok unsurun bir arada olması gerekir. Bunların arasında, fark yaratan katma değerli projelere imza atmak,

şeffaf bir yönetim ve icra stratejisi belirlemek, çağa ayak uydurmak, bilişim

teknolojilerini bünyeye katmak gibi pek çok koşul sayılabilir. Hızlı balığın, yavaş balığı yuttuğu günümüzde; çevik ve sektörünün dinamiklerini iyi analiz edebilen işletmeler hayatta kalabilir. Bunun tek yolu da güç birliği yapmaktan geçer (Mytelka and Farinelli, 2000: 10)

Rakipleri, müşterileri ve tedarikçileriyle karşılıklı bir iş dayanışmasının olduğu kümelerde, önemli bir ölçeğe, hızlı gelişim deneyimine sahip, ihracat odaklı yapılar olmaktadır. Kümelerin amacı genellikle bireysel olarak elde edilmesi güç olan, ekonomik aktiviteyi arttırmak, ticari isleri kolaylaştırmak ve gelişim için fırsatlar sağlamaktır.

Geçmişte geleneksel sanayilerde bilimsel tabanlı veya bilgi yoğun bir üretimden ve hatta yenilikten söz edilemezdi. En azından bu işletmelerde o dönemde yapılan araştırma geliştirme için yapılan harcamalar bunu göstermektedir. Ancak bu işletmelerdeki rekabet şartlarının değişmesiyle birlikte sürdürülebilir ihracat büyümesi ancak bu kümelerin sürekli yenilik yapmaları ile mümkün olabileceği anlaşıldı. Bu şartlar altında, kümelerin ihracat döngüsü içinde yer edinmeleri

işletmeleri yenilik yapmaları için yeterli fırsatı sağlamıştır. Kümelenmenin KOBİ’lerin ihracat cirolarının büyümesi üzerinde birçok yönden etkili olduğunu gösteren birçok örnek bulunmaktadır (http://www.intech.unu.edu: 1.05.2010). Bunlardan biri Hindistan’da bulunan kümelerdir.

Hindistan’da KOBİ’lerin oluşturduğu kümelerinin gelişimi büyük oranda eyaletlerdeki endüstrileşme çabalarının bir sonucudur. Hindistan ekonomisine üretim, ihracat ve istihdam açılarından önemli katkıları olan kümelerin 2001-2002 yılları arasında ülkedeki toplam endüstri üretiminden daha fazla bir üretim yaparak çok iyi bir gelişim göstermişlerdir. Hindistan’da KOBİ’ler tahminen toplam 8000 kalemin üzerinde 3,6 milyon birim üretim yapmışlar ve %40 lık istihdam payı ile 20 milyon insana iş imkânı sağlamış olmaları da KOBİ kümelerinin devamlı işgücü imkânı yaratmada ne denli önemli bir potansiyele olduklarının bir göstergesidir. KOBİ lerin en temel önemi ise endüstri içinde %39’luk bir katma değere sahip olmaları ve toplam ihracat içinde %35’lik bir hacminin olmasıdır. Hindistan’da tahminen 2000 civarında KOBİ’nin oluşturduğu 350 adet küme mevcuttur. %40’lık bir istihdama sahiptirler. Dikkat çekici bir başka nokta ise bazı kümelerin belirli ürünlerde toplam üretimin %90’ını kendi başlarına sağladıklarının görülmesidir. Örneğin, Ludhiane‘deki yün triko kümeleri toplam ülke üretimin %95’ini, dokuma makinelerinin %85’ini, ülkedeki toplam bisiklet ve aksamlarının ise %60’ını üretmektedirler. Hindistan’daki meşhur bir başka küme ise Tirupur (Tamil Nadu) kümesi olup, toplam dokuma ihracatının %80 ini gerçekleştirmektedir (Kumar, 2005: 10).

Kümelerin ihracat ciroları üzerindeki etkilerini gösteren bir diğer örnek ise; Malezya da bulunan elektronik sanayi kümelenmesidir. Bu küme toplam Malezya ihracatın yarısını, sanayideki toplam işgücünün de ¼ ünü istihdam etmektedir. 1970- 1995 yılları arasında imalat ihracatı büyüme oranı %25 den daha fazladır. Elektronik sektörünce yaşanan uzmanlaşma birçok OECD ülkesinden çok daha iyidir. İhracat gücü Malezya’ya başta elektronik olmak üzere birçok sektörde yenilikçilik değeri kazandırmıştır (Tiryakioğlu, 2005: 163).

Bir diğer örneğimiz de İrlanda’dan. İrlanda’nın bilgisayar yazılım ve donanım konusunda dikkate değer ihracat hamlesi gerçekleştirmesinde en büyük rol ağırlık

olarak Greater Dublin bölgesindeki kümelenmelerindir. Bu başarının altında yatan gerçek ise mekânın niteliği, düşük işbirliği vergileri, yetenekli işgücünün bir araya gelmesi, hükümetin desteği sayılabilir (www.clusterforum.org, 06.07.2009).

Uluslararası pazarda tercih edilebilir olabilmek için bir takım farklılıkların ortaya koyulması gerekir. Bu farklılıklardan biri de maliyet avantajıdır. İşletmeler küme bilinciyle hareket ettikleri takdirde, maliyetlerini düşürmeleri karşılığında kârlılıklarında bir değişme olmayacağını bilirler. Çünkü işletmeler girdilerinin maliyetlerini düşürebildikleri kadar kâr marjlarında iyileştirme olacağı bilinciyle, tedarikçilerden tek bir işletme olarak değil de bir küme bilinciyle hareket etmelerinin avantajını görürler. İşte bu noktada kümelenmeler rekabet avantajını işletmelerin ürün çeşitliliğine yapacağı katkıyla sağlarken hem yatay hem de düşey entegrasyonlarla birbirine bağlanmış KOBİ’lerin ham maddeye, bilgiye, teknolojiye, finansmana çok kısa zamanda ulaşarak rakiplerine üstünlük sağlamasına imkân tanıyacaktır (Harvie and Chye, 2005: 10).

Bir ağ içinde küçük işletmelerin işbirliği yapmaları, kümelere dâhil olmaları pazar fırsatlarını yakalamalarında kolaylık sağlayacaktır. KOBİ’ler bireysel olarak katılamadıkları fuar organizasyonlarına kümeler ile katılarak, müşteriler ve imalatçılar ile çok daha verimli iletişim kurabileceklerdir. Böylelikle yeteneklerini test etme imkânına kavuşurlarken, teknolojik eksikliklerini de giderebileceklerdir. Uluslar arası pazarda rekabet edebilmek için gerekli olan standartlara ulaşmak için itici güç olan kümeler günümüz küresel pazarların tehditlerinin üstesinden geleceklerdir (Harvie vd.,2008: 121).

Ekonominin küresel ölçekte rekabet edebilirlik düzeyinin yükseltilmesine yönelik mikro tedbirler içinde kümelenmeler, ülkemizin ihracat potansiyelini artırmaları ve yabancı yatırımlar için somut adresler ortaya koymaları bağlamında büyük önem taşımaktadır. Fakat ülkemiz, kümelenme ve bu paraleldeki değer zinciri yaklaşımlarının sağlayacağı katkılara son döneme kadar genel itibariyle kayıtsız kalmıştır.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan (2010-2014) Stratejik Plan, kümelenme çalışmasının KOBİ’lere kazandıracağı katma değerin boyutları hakkında bilgi vermektedir. “Kümelenmeler, firmaların altyapı ve lojistik gereksinimlerini

daha kolay ve ucuz şekilde gidermelerine yönelik olarak oluşturulan sanayi bölgeleri ve sanayi sitelerinden çok daha fazlasını vaat etmektedir. Kümelenme çalışmalarının temel farklılığı, ülke sanayi stratejisinin uygulamaya konmasında öncelikli araç olmasından ve makro politikalarla mikro önlemler arasında köprü niteliği taşımasından kaynaklanmaktadır. Türkiye Sanayi Stratejisi çerçevesinde belirlenecek sektörel ve bölgesel öncelikleri yaşama geçirme noktasında da, yine kümelenme çalışmaları öncelikli rol oynayacaktır” (T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığ, 2009b: 43; T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, 2009b: 38).

İhracat yeteneği aynı zamanda bir sanayileşme modelidir. İhracat

potansiyelinin artmasında birçok avantajlar sağlayan kümelenme faaliyetleri KOBİ’ler için önemli bir örgütlenme modeli olup, stratejik bir yol olarak tercih edilmesi gerekmektedir.