• Sonuç bulunamadı

İtalyan yerel yönetim- sistemi de, O. Büyük Savaş sonrasındaki gelişmelere karşın, Bonapartist vesayet modelinin özelliklerini genel olarak korumaktadır.

1948 Anayasası ile ülke yönetsel açıdan 20 bölgeye, 91 ile, 8 bin yerel yöne-time ayrılmıştır. İl, Fransa'da olduğu gibi, hem merkezi yönetimin mülki kademesi hem de yerel yönetimdir. Hükümetçe atanan vali ildeki merkezi birimlerin başıdır.

Ancak Fransa'dan değişik olarak vali, il özel yönetiminin yürütme organı değildir (Humes ve Martin, 1969: 5 6 7 - 5 6 8 ) . İl özel yönetiminin seçilmiş bir meclisi ve mec-lisin seçtiği yürütme kurulu ve ayrı bir başkanı vardır. İl özel yönetiminin merkezi yönetimce, hukuksal ve teknik konularda danışmanlık yapmak üzere, »Mnmış bir genel sekreteri varda*.

İtalya'da da yerel yönetimler merkezin yoğun denetimi altındadırlar. Bütün kararlan yasalara uygunluk açısından valilerce denetlenir. Aynca bütçe, borçlanma-lar, yatırımborçlanma-lar, kamulaştırmaborçlanma-lar, işletme kurulması ile ilgili kararlar ise merit açısın-dan da denetlenebilir.

Bütünleştirilmiş Sosyalist Yerel Yönetim Modeli: Sovyetler Birliği

Günümüzde egemen olan yönetsel düzenleme 1917 Komünist Devrimi ile onun ilkelerinden kaynaklanmış bulunmaktadır.

16 üye cumhuriyetten oluşan Sovyetler Birliği "nde 141 il (province), 3 2 7 4 district, 1.868 kentsel yönetim (urban municipalities), 4 0 1 7 4 kırsal yönetim (rural municipalities) ve 3.325 köy yönetimi vardır (Humes ve Martin, 1969:628).

İlginç olan, bu yönetimlerin ikili özellikleri olmasıdır. Bunlar hem merkezi hem de yerel yönetimdirler. Gerek alan, gerekse nüfus açısmdan aralarında büyük farklılıklar bulunmasına karşılık, bütün bu yönetimlerin benzer örgütsel yapılan ve yetkileri vardır. Uymak ve uygulamak zorunda olduktan yasalar çok çeşitlidir. Başta ulusal Anayasa olmak üzere, cumhuriyetlerin anayasalan ve yasalan, hem ulusal ve

hem de cumhuriyetlerin bakanlar kurulu kararları ile Komünist Partisi kurultay karar-lan yerel yönetimlerin uymakla yükümlü oldukları mevzuatı oluşturur. , .

Her düzey yönetimin en temel organa meclistir (Soviet of Working People*

Deputies). Meclis üyeleri, doğrudan halkça iki yıl için seçilir, üye sayısı yönetsel biri-min genişliğine göre değişir. Ortalama olarak il meclislerinde 208, districtte 78, kent-sel yönetimlerde 129 (küçük kentlerde 50 olan üye sayısı, büyük kentlerde 500'e ka-dar çıkabilmektedir), kırsal yönetimlerde 55, köylerde ise 30'dur (Humes ye Martin, 1969:629).

Sovyetler Birliği yönetiminin "demokratik merkeziyetçilik" (democratic centralism) olarak adlandırılan' bir düzenlemesi vardır. (Encyclopedia Britannica,.

1974; 652). Buna göre, bütün ülke hiyerarşik bir bağımlılık içinde cumhuriyetlere, illere, districtlere, kentlere ve diğer yerleşim alanlarına ait yönetimlere bölünmüştür.

Hiyerarşinin tepesinde her Cumhuriyete ait meclis ve başkanlık vardır. Bir yönetimin denetimi, hiyerarşik olarak üstte bulunan yönetimce yapılır, üst yönetim altın karar-larım iptal edebilir. Bu düzenlemede her yönetim üst yönetimin buyruk ve yönerge-lerine uymak zorundadır.

Sovyet modelinin başka bir ilginç yanı da şudur: Alt yönetime ait bir organ ya da örgütsel birim, hem kendi meclisine, hem de üst yönetimin benzer işle yetkili organ ya da birimine karşı sorumludur.

Cumhuriyetlerin başkentleri de dahil olmak üzere, yaklaşık 90 büyük kent yönetimi doğrudan cumhuriyetlerin yönetimine karşı sorumludurlar. Buna karşılık, öbür yönetimler district ve il yönetimlerinin denetimleri altındadır (Encyclopedia Britann|ça, 1974:6521

Nüfusu 100 binin üstündeki kentlerde iki düzeyli bir yönetsel yapı oluşturu-labilmektedir. Alt birimler (ward ya da rayon), üst düzeye benzer biçimde örgütlen-mekte, daha yerel nitelikli, ikincil görevler üstlenmektedir.

Her yönetimin en temel organı meclis (sovyet) olmakla birlikte asıl etkin olan başkanda- (presidiura).

Meclislerin doğrudan halkça seçilmesine karşılık, adaylık süreci ilginçtir ve Komünist Partisinin yoğun denetimi altındadır. Adaylar, başta Komünist Partisinin merkez ya da taşra örgütleri olmak üzere, örgütsel birlikler, sendikalar ve gençlik ku-ruluşlarınca önerilir. Genellikle her boş üyelik için tek bir aday gösterilir (Humgs ve Martin. 1969:194—197 ve Necyclopedia Britannica, 1974:6591.

Son çözümlemede, örgütsel bir pramit oluşturan yönetimlerin meclisleri yıl-da 4—6 kez toplana. Yerel bütçeleri, planlan ve harcamalan onaylar, alt kurullan ve organları seçer. Kalabalık üye sayılan, sınırlı toplantı olanaktan nedeniyle meclisler fazla etkin değillerdir. Oluşturdukları sürekli uzman kurullar aracılığıyla bu eksikliği gidermeye çalışırlar. Uzman kurullarda ilgili yurttaşlar da (activists) görev alarak ey-lemci birimleri denetledikleri gibi, halktan gelecek istek ve yakınmaları meclislere ak-tarırlar. Sayılan 2,5 milyon olan aktivistler aracılığıyla halkın doğrudan ve etkin bi-çimde yönetime katılması sağlanmış olmaktadır.

72

Bir yanda koyu bir hiyerarşiye bağlanmış yönetsel sistem, öbür yanda bal-kın doğrudan katılımına olanak veren süreçler Sovyet yönetsel modelinin, kanımızca, en başat özelliğidir.

Yönetimlerin yürütme organı meclisçe kendi üyeleri arasından seçilmektedir.

Yürütme kurulunda başkan, yardımcıları, yazman ve 3—15 arasında değişen sayıda üye bulunur. Yalnız başkan, yardımcıları ve yazman ücret alır.

Başkanlık (presidium), bir bakıma, asıl yürütme organıdır. Planlama, örgüt-sel yapının oluşturulması, denetimi, halk dileklerinin incelenmesi başkanlığın görev TC yetkileridir.

Yürütme kurulunun en önemli görevi, üst düzey yönetimlerin buyruklarının yerine getirilmesini denetlemektir. Aynca, aktivistlerin de katıldığı kurullardan gelen öneri ve görüşleri değerlendirmek görevleri arasındadır.

Anılan yönetimler, kuramsal olarak, sınırsız görevler yüklenmiştir. Batıdaki yerel hizmetlere ek olarak, Sovyet yönetimleri parekende dağıtım, endüstriyel girişim ve yatırımlar, değişik nitelikli işletmeler gibi yaşamın her boyutuyla ilgili toplumsal ve ekonomik görevler üstlenmişlerdir. Yapı endüstrisi tümüyle ellerinde olduğu gibi, smırlan içindeki bütün topraklar mülkiyetleri altındadır ve kullanımları konusunda geniş yetkileri vardır. Doğrudan kendilerine bağb olmayan sanayi kuruluşlarını bile güvenlik, sağlık ve ulusal yöneltilen uygunluk açısından denetleyebilmektedirler.

Kuşkusuz ki, bu denli geniş yetkilerini kullanırken yerel yönetimler bağımsız değillerdir. Hem üst düzey yönetimlerin hiyerarşik, hem de Komünist Partisinin si-yasal denetimi altındadırlar.

Yerel yönetimlerin öz gelirlerinin toplam gelirleri içindeki payı oldukça dü-şüktür. Sınırlan içindeki, kendi ya da başka kuruluşların çiftliklerinin tanm gelirlerin-den ve taşınmaz mallardan aldığı Vergilerle kira gelirleri öz kaynaklanın oluşturur.

öz kaynak gelirlerinin payı %5—20 arasındadır. Asıl önemli kaynak üst yönetimlerin yaptığı yardım ve bağışlardır (Humes ve Martin, 1969:630—631).

Genel kural olarak, alt yönetimlerin merit ve hukuksallık denetimi üst düzeyce yapılır. Anlaşmazlık durumunda hiyerarşik basamaklar izlenerek, ilgili cumhuriyet yö-netimine kadar gidilebilmektedir.

Harcamalar da ilkin yerel denetçilere* incelenmekte, ancak asıl yetki cum-huriyetin maliye bakanlığında bulunmaktadır.

Buraya kadar ilk üç küme incelenmiş bulunmaktadır.

İzleyen alt bölümlerde güçlü — bağımlı yerel yönetim sistemleri Hollanda, Belçika ve İngiltere asıl alınarak daha ayrıntılı biçimde tartışılmaktadır.

73

Güçlü-Bağımlı Yerel Yönetimler:

Hollanda örneği

Hollanda yaklaşık 36.000 kn>2 toprağı olan, 14 milyon nüfuslu bir krallık-tır, ülkenin kamu yönetimi açısından en belirgin özelliği yerel yönetime dayalı tek-çi (unitary) bir devlet olmasıdır. Hollanda da 11 il (province), 832 yerel yönetim (municipality) ve 600 çevresinde özel "polder"

1

yönetimi vardır.

Bu alt bölümde, il yönetimlerinin özelliklerini kısaca ortaya koyduktan sonra,

Belgede YÖNETİMLERARASI İLİŞKİLER (sayfa 83-86)