• Sonuç bulunamadı

Namık Kemal’in romanı İntibah’ta kişiler romanın sonunda birer birer ölürler.19 Bu ölümler iki kısma ayrılabilir. Roman kişilerinden bir kısmı cinayet sonucunda bir kısmı da fakirlik ve üzüntüden hayattan ayrılırlar. Romanın iki güzel kadını Mahpeyker ve Dilâşub cinayete kurban gider. Romanın baş kişisi Ali, hapishanede üzüntüden yaşamını yitirir. Ali’nin annesi Fatma Hanım da üzüntü ve düştüğü fakirlikten dolayı ölür. Ali’yi öldürmek için tutulan Hırvat ise aldığı yaralar yüzünden sorgu sırasında can verir. Romanda ölüm, kişilerin yaşamına son verirken romanın kurmaca dünyasının da

sonu olmuştur. Mahpeyker, terk edilmenin öcünü Ali’den almak için onu öldürtmeye çalışırken Ali’nin elinde can verir. Mahpeyker öç alma tasarısının bir parçası olarak Ali’nin öldürülüşünü Dilaşup’a izletmek ister. Ali’nin öldürülmesini engellemek isteyen Dilaşup, onun yoluna can verir. Ali, Dilâşub’un öldüğünü öğrendikten sonra Mahpeyker’i öldürür.

Romanın girişinde bahar betimlemesi yapılmaktadır. Bu betimlemede yeniden doğuş, bahar bayramı mitinin yerine İslamiyet ve ahiret inancı geçmiştir.

“Bahar eyyamı bu köhne cihanın subh-ı safa-yı nev-civanîsidir. Bahar erişince toprağın her tarafı serapa taravet kesilerek ‘Yuhyil-arzi ba’de mevtiha’ sırrı aşikâr olur. O kuru kuru ağaçlar –mahşere tesadüf etmiş i’zam gibi– yeniden can bulmaya başlar. Bir hâlde ki, taravetlerine dikkat olunsa nazar-ı ibretle vücutlarına serapa eden hayatı görmek kabildir. Bir hâlde ki, en ednasındaki neşv ü nemaya bakılsa âlemin her zerresinde bir ruh tecelli ediyor zannolunur. Bir hâlde ki, sahranın her tarafına tecessüm etmiş zevk-i ruhanî, belki ruh bulmuş safa-yı cismanî denilse mübalâğa edilmemiş olur.”

Rum suresinin ellinci ayetinden alıntı yapılarak baharın gelmesinin bu ayetin sırrını açığa çıkardığı, her baharın bir yeniden diriliş olduğu ifade edilmektedir.20 Baharın gelmesi yeniden doğuşun simgesi olarak görülmektedir. Bugün bahar bayramı olarak kutlamaları sürdürülen bu gelenek Sümer tanrıçası İnanna’ya kadar dayanmaktadır. İnanna ve İsis-Osiris mitlerinde baharın gelmesi, yeniden doğuş anlatılmaktadır. Burada her bahar yaşanan bu diriliş ile İslamiyet inancına göre kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilmeye olan inanç arasında bir benzerlik kurulmuştur. Baharın gelmesi kıyametten sonra yeniden dirilecek olunmasına delil olarak sunulmaktadır. İntibah romanında ayrıca Çamlıca cennetin yeryüzüne inmiş hali olarak tasvir edilerek çamlıca suyunun da ab-ı hayat’a benzediği belirtilmektedir. Anlatıcı Çamlıca’yı İslamiyet inancına göre ödül mekânı olan cennete Çamlıca’da çıkan suyu da ölümsüzlük suyuna benzeterek insanların ulaşmak istediği şeylere dünyada ulaştıklarını ifade etmektedir. Ölümsüzlük suyu diye bir şey olsaydı bu suyun çamlıca suyu olacağının söylenmesi insanın ölümsüzlük isteğine yönelik olarak dile getirilmektedir. Çamlıca ise İslamiyet’e inananların cennette ulaşacakları ödüllerin daha dünyada iken alacakları bir yer olarak okuyucuya sunulmaktadır.

1.3.4.1. Ölme Biçimleri

1.3.4.1.1. Ölümüyle İlgili Bilgi Verilmeyenler

Ali’nin babası: Ali’nin babasının irtihal ettiği ifade edilir ancak ölümüyle ilgili bilgi verilmez.

1.3.4.1.2. Üzüntüden ölüm

Fatma Hanım: Oğlunun kendisini düşkün bir yaşama vermesi sonucunda üzüntüden ve fakirlikten öldüğü belirtilir.

Ali: Dilâşub’u kaybedip Mahpeyker’i öldürdükten sonra hapishanede pişmanlık içinde üzüntüden öldüğü belirtilir.

1.3.4.1.3. Kazayla Ölüm

Hırvat: Dilâşub’u öldürdükten sonra kaçmaya çalışırken yaralanan Hırvat, sorgu sırasında can verir.

1.3.4.1.4. Cinayet

Mahpeyker: Ali’yi bir Hırvat’a öldürtmek isterken kendisi Ali tarafından öldürülür. Ali elindeki bıçağı Mahpeyker’in beynine saplayarak onu öldürür. Mahpeyker, Ali’ye kendisini öldürürse mücazat-ı uhreviyeyi düşünmesi gerektiğini söyleyerek kendisini öldürmek üzere olan kahramana, öbür dünyada cezalandırılacağını hatırlatır.

Dilaşup: Ali Bey’in öldürüleceğini öğrendikten sonra onu kurtarıp Ali Bey’in paltosunu giydiği için Hırvat tarafından yanlışlıkla öldürülür. Burada Dilaşup, başkasının ölümünü üstlenmemiştir. Ali Bey’in yerine geçtiği için öldürülmüş ancak Ali Bey’i yalnızca o anda ölümden kurtarmıştır. Dilaşup her insan gibi yalnızca kendi ölümünün gerçekliği ile karşılaşabilir. Deneyimlediği ölüm Ali Bey’in ölümü değil Ali Bey için planlanan ama kendisinin karşılaştığı öldürülme biçimidir. Her insan ancak bir kere ölebilmektedir ve bu doğal olarak o kişinin kendi ölümü olmaktadır. Dilaşup’un yanlışlıkla öldürülmesi Ali Bey’in bir süre daha yaşamasını ve gerçekleri anlamasını sağlamak için gerçekleştirilir. Böylelikle Dilaşup ölümüyle Ali Bey’in gerçekleri görmesini sağlar.

1.3.4.2. Ölümle İlgili Düşünceler

1.3.4.2.1. Anlatıcının Ölümle İlgili Düşünceleri

Anlatıcı baharın gelişini ve Çamlıca’yı betimlerken İslamiyet’in ölümden sonra yaşam ve ahiret inancına uygun cümleler kurar.

“Bahar eyyamı bu köhne cihanın subh-ı safa-yı nev-civanîsidir. Bahar erişince toprağın her tarafı serapa taravet kesilerek ‘Yuhyil-arzi ba’de mevtiha’ sırrı aşikâr olur. O kuru kuru ağaçlar –mahşere tesadüf etmiş i’zam gibi– yeniden can bulmaya başlar. Bir hâlde ki, taravetlerine dikkat olunsa nazar-ı ibretle vücutlarına serapa eden hayatı görmek kabildir. Bir hâlde ki, en ednasındaki neşv ü nemaya bakılsa âlemin her zerresinde bir ruh tecelli ediyor zannolunur. Bir hâlde ki, sahranın her tarafına tecessüm etmiş zevk-i ruhanî, belki ruh bulmuş safa-yı cismanî denilse mübalâğa edilmemiş olur.”

Sümer tanrıçası İnanna’ya kadar giden bahar ve yeniden doğuş miti bu romanda anlatıcı tarafından İslamiyet’te var olan ölümden sonra yeniden dirilme inancının bir delili olarak okuyucuya sunulur.

“Çamlıca’ya Firdevs-i alânın yere inmiş bir kıtası denilse şayestedir. Feyyaz-ı kudret âlemde ab-ı hayat icadını irade etmiş olsaydı o hasiyeti Çamlıca suyuna verirdi.”

Çamlıca ile ilgili olarak burada yapılan benzetmeyle anlatıcının bir öbür dünya inancına sahip olduğu görülmektedir. Ab-ı hayatın Çamlıca suyu olacağı düşüncesi ise insanların ölümsüzlük arayışının boşuna olduğunun ifadesi niteliğindedir. Burada Allah’ın ölümsüzlük suyu yaratmayı tercih etmediği, dolayısıyla insanların ölümlü oldukları dile getirilmektedir. Ölümsüzlüğü arayan insanlar için ölümsüzlüğü sağlayacak bir aracın yaratılmadığının ifadesi olan bu cümlelerle insanların ölümlü olmalarının bir yaratıcı tarafından tercih edildiği dile getirilmektedir. İntibah romanının anlatıcısı İslamiyet dinine mensup biri olarak ölümden sonra bir öbür dünya hayatı olduğunu düşünmektedir.