• Sonuç bulunamadı

2.1 Kuramsal Çerçeve

2.1.1 İnternet Kavramının Tanımı ve Tarihçesi

Globalleşmenin gölgesinde, dünya çapında çarpıcı bir etki yaratan ve teknolojik gelişmelerin en yeni ürünü olarak karşımıza çıkan internet; olağanüstü sayıdaki bilgisayarın, ağlar ve özel donanımlar yardımıyla birbirine bağlanarak oluşturduğu, bilgi/veri aktarımının ve iletişimin kolayca sağlanabildiği bir iletişim aracı olarak tanımlanmaktadır (Korkmaz, 2014). İnternet kavramı İngiliz dilinde, ‘INTERconnected’ ve ‘NETworks’ kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır (Odabaşı, Kabakçı ve Çoklar, 2007). ‘‘Ağ’’ anlamına gelen "Inter" kelimesi ile "Arasında" anlamına gelen ‘‘Net’’ kelimesinin bir araya gelmesiyle oluşan internet kavramı, dilimize ‘kendi aralarında bağlantılı ağlar’ şeklinde çevrilmiştir (Çavuş, 2011; Sevindik, 2011).

İnternet teknolojisi kişilerce çeşitli şekillerde tanımlanmaya çalışılmıştır. İnternet, milletler arası olan ve uzantıları bütün evrene dağılmış, dinamik canlı büyük sanal bir kütüphane, ayrıca milyonlarca kişinin katılımının sağlanmasıyla gerçekleştirilen bir iletişim, dayanışma ve paylaşım ortamıdır (Yılmaz, 2006’da belirtildiği üzere, s. 23). İnternet, herhangi bir sınıf, cinsiyet, soy, kültür, millet

20

ayrımı olmaksızın tüm insanoğlunun doğrudan iletişim sağlayabildiği, demokratik katılımı güçlendiren, evreni adeta kocaman bir sanal dünya haline dönüştürebilen bir teknolojik üründür (Deryakulu ve Eşgi, 2001). Pitter (1995) ise interneti, ‘‘konu bakımından geniş bir yelpazeye sahip, tetkiklerin ve incelemelerin yapılabildiği, bilgilerin sürekli olarak değiştiği ve aktarılabildiği akışkan ve dinamik bir platform’’ şeklinde tanımlamaktadır (Gülaşık, 2011’de belirtildiği üzere, s. 65). Daha açıklayıcı ve kapsamlı bir tanımlama yapmak gerekirse, internet; kablolar yardımıyla yahut kimi zaman kablo bağlantısız olarak (Wİ-Fİ), internet protokolü ve uydu destekli bağlantılar yardımıyla, ağ sistem ve gereçlerini, iletişimi sağlayan cihazları, işletmeleri, bilgiye ulaşmaya çalışan kişileri ve her türlü sanal paylaşımı gerçekleştirmek isteyen bireyleri ortak bir platformda buluşturan, dünyadaki milyonlarca bilgisayarın bir araya gelmesiyle oluşan, yöneticisi bulunmayan ve sınırlandırılamayan sistemler bütünüdür (İçel, 2015; Kul, 1998).

İnternet, tarihte bugüne değin ortaya çıkan tüm teknolojik ürünler arasında toplumları oldukça hızlı şekilde değişmek zorunda bırakan icat olarak nitelendirilmektedir (Karaca, 2007). 20. yüzyılın sonlarına doğru, bilhassa mikro elektronikte gerçekleşen değişimler sonucunda ortaya çıkan internetin, bilgi toplumunun en önemli toplumsal ve teknik kazanımlarından biri olduğu yönündeki düşünceler oldukça fazladır (Çavuşoğlu, 2005).

İnternet, günümüzde halen kullanılmakta olan televizyon, radyo vb. geleneksel kitle iletişim araçlarının bir uzantısı olarak düşünülebilir. Fakat bu teknoloji, televizyon, radyo gibi teknolojik ürünlerden farklı olarak edilgen ve tek yönlü bir iletişim modelinin aksine kullanıcılara, birbirleriyle karşılıklı olarak iletişim kurma ve etkileşim sağlama olanakları sunmaktadır. Böylece kişiler

21

diledikleri zaman diledikleri konularda rahatça bilgi alışverişinde bulunabilmektedirler (Janoschka, 2004).

20. yüzyılın sonlarına doğru ilerleyen zaman diliminde teknolojinin –özellikle de elektronik bilişim ve iletişim teknolojilerinin- değer kazanmasıyla birlikte, yalnızca askeri birimlerde kullanılan internet ağı, üniversiteler, özel işletmeler, evler vb. birimlerde de kullanılmaya başlamış ve internetin, günümüzdeki yaygın kullanım halini alması için ilk adımlar bu dönemde atılmaya başlamıştır (Aktaş, 2007).

İnternet, dünya genelinde sayılamayacak kadar fazla bilgisayarı, imzalanan evrensel anlaşmalar ve protokoller yardımıyla birbirine bağlayan ve git gide artarak kullanımı sürdürülmekte olan bir iletişim ağıdır (İnal, 2005). İnternet ağının dünyaya yayılmasında etkili olan en bilinen protokol ‘‘Transmission Control Protocol/ Internet Protocol’’ dür (Yıldırımoğlu, 2006, s. 3). TCP/IP, dünya genelinde bilgisayarlar arasındaki veri alışverişini sağlayan ve bir yerden başka bir yere gönderilen bilginin karşı tarafa iletilmesini olanaklı hale getiren iletişim protokolünün genel ismidir (Tutar ve Altınöz, 2003).

Bugün kullanılan internet teknolojisi, ABD’ye (Amerika Birleşik Devletleri) bağlı Savunma Bakanlığı’nın bir kolu olan ‘Savunma İleri Düzey Araştırma Projeleri Kurumu’ (DARPA) tarafından, çeşitli askeri araştırma projelerini desteklemek amacıyla tasarlanmıştır (Sterling, 1993, ss. 6). ABD Savunma Bakanlığı’nın anahtarlamalı bir ağ olarak tasarladığı bu sistem “ARPANET” (Advanced Research Project Agency) adıyla anılmaktadır (Balcılar, 2008, s. 187). Bu ağın en önemli özelliği, bu ağı oluşturan teknik birimlerin herhangi bir kısmında meydana gelebilecek en ufak bir arızanın, diğer birimlere aktarılmaması ve diğer birimler arasındaki iletişimin bu zaiyattan etkilenmemesidir (MacKie-Mason ve Varian, 1993).

22

ARPANET ağı, 1971 yılında Ağ Kontrol Protokolü (NCP-Network Control Protocol) adı verilen bir protokol ile ilk kez çalışmaya başlamış, 1972 yılında gerçekleştirilen Uluslararası Bilgisayar İletişim Konferansı’nda da (ICCC) ARPANET’in NCP ile başarılı bir demontrasyonu gerçekleştirilmiştir (Kulu, 2012). Aynı sene içerisinde ARPANET yardımıyla ilk kez Ray Tomlinson tarafından elektronik posta ve bununla birlikte elektronik postanın ayrılmaz eklentisi olan “@” sembolü kullanılmıştır (Özbay ve Yetişener, 2004, s. 14).

Gün geçtikçe askeri alandan akademik alanlara doğru genişleyen bu ağ 1973 yılında protokol setini geliştirmek amacıyla ilk olarak, Stanford Üniversitesi’ni bünyesine katmıştır (Başlama, 2008). 1978 yılına kadar olan süre zarfında TCP’nin (İletim Kontrol Protokolü) dört uyarlaması geliştirilmiş ve işlerlikleri sırayla sınanmış, 1980 yılında ise bu ağ sistemi sabitleştirilerek, ARPANET’e bağlı bulunan bilgisayarlar arasındaki bilgi alışverişinin kolaylaşmasını sağlamıştır (Başlama, 2008). Aynı yıl içerisinde ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı bulunan bilgisayar ağı ARPANET’ten ayrılarak ‘MilitaryNet’ ismiyle kendi ağını yaratmıştır (Çağıltay, 1997, s. 6). 1983 yılı Ocak ayında ise ARPANET, İletişim Kontrol Protokolü olan TCP/IP (Transmission Control Protocol/ internet protocol) ile birleştirilerek bugünkü internet ağının ana çekirdeği oluşturulmuştur (Kulu, 2012). Böylece ARPANET kullanıcıları, ARPANET’e ek olarak TCP/IP’ye de (İnternet Protokolüne) geçiş yapmışlardır. Başka bir değişle, internetin çekirdeğini oluşturan ARPANET, TCP/IP protokolleri sayesinde dünyaya mal edilmiştir (Gönenç, 2003). 1990 yılında ARPANET’in kullanımına son verilerek, yalnızca TCP/IP protokolü kullanımına devam edilmiş ve bu protokol sayesinde internet ağı birçok kişiye ulaştırılmıştır (Mestçi, 2007).

23

İnternetin dünya içerisindeki dağılımının artmasında, internet işletiminin ABD’den özel işletmecilerin eline geçmesi etkili olmuştur (Sabancı, 2005; Ilgaz, 2002). Özel işletmecilerin ve şirketlerin yönetimindeki internet ağı, web sistemini de bünyesine katarak daha çok güçlenmiş, bununla birlikte dünya genelinde internet kullanımında bir patlama yaşanmıştır (Kulu, 2012). O günlere denk gelen 1995 yılında kullanıcı sayısı altmış milyon olan internetin, günümüzde iki milyarı aştığı varsayılmaktadır (Akpınar, 2005; Sabancı, 2005).

İnternet, 1983 yılında bilgisayar teknolojisinin gelişini takiben ilk olarak 1987 yılında Ege Üniversitesi vasıtasıyla Türkiye’ye giriş yapmıştır. 1987 yılında üniversitelerin katkısıyla ilk kez kullanılmaya başlayan internet, 1991 yılında ise Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile TÜBİTAK işbirliği içerisinde geliştirilen bir projeyle ‘‘TR-NET’’ adıyla 1993 tarihinde Ankara (TC) ile Washington (ABD) arasında kurulan kiralık bir hat ile İlk 64 kbit/saniye hızında kullanımına devam edilmiştir (Aslan, 2011’de belirtildiği üzere, s.5). İnternet bağlantısının ilk defa bir üniversitede gerçekleştirilmesinden de anlaşılacağı üzere, internet avantajlarından yararlanma konusunda ilk imkânı akademik birimler bulmuştur (Aslan, 2011).

Uzun bir müddet internet bağlantısının tek sağlayıcısı olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin ardından internet bağlantısına erişim sağlayan üniversiteler sırasıyla; 1994 yılında Ege, 1995 yılında Bilkent, 1996 yılında ise Boğaziçi ve İstanbul Teknik olmuştur (Işık, 2007). Bu üniversiteler aracılığıyla gerçekleştirilen internet bağlantı süreci, 1996 yılında Türkiye’nin kendi internet ağı olan TURNET’in (Türkiye Ulusal İnternet Altyapı Ağı) ortaya çıkışıyla birlikte devam etmiştir (Başlayan, 2008). Anavatan’da üniversiteler öncülüğünde başlayan internet erişimi daha sonraları TÜBİTAK’ a dâhil olan Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi ile devam etmiştir (Gençer, 2011). Bu merkez, en yeni teknolojileri kullanarak günümüzde Türkiye