• Sonuç bulunamadı

2.1 Kuramsal Çerçeve

2.1.8 Eleştirel Düşünme

2.1.8.3 Eleştirel Düşünme Kavramının Tanımlanması

Birçok alanda etkili olarak kullanımı tercih edilen eleştirel düşünmenin anlamını kavrayabilmek için öncelikle eleştiri sözcüğünden ne algılandığı ve bu sözcüğün hangi anlamları içerdiği konusuna açıklık getirmenin fayda sağlayacağı düşünülmektedir. ‘Eleştiri’ kelimesi dilimizde çoğu zaman bir kişiye, bir şeye yöneltilen, genellikle negatif yönde değerlendirme (tenkit) anlamını taşımaktadır (Parlatır, Zülfikar & Gözaydın, 1994). Eleştiri sözcüğünün Türk toplumunda negatif bir izlenim bırakarak, genellikle bireylerin zihinlerinde, insanları, olayları ya da herhangi bir şeyi menfi taraflarıyla değerlendirmek, kimi zaman ayıplamak kimi zaman da reddetmek şeklinde algılanabilmektedir (Tuncer, 2013). Eleştiri kavramına ilişkin tanımlamalarda geçen olumsuz anlamın aksine ‘Eleştirel Düşünme’ deki eleştiri kelimesi hiçbir olumsuz anlam taşımamakla birlikte bu sözcük ile ifade edilmek istenen; kriter kelimesiyle özdeşleşen, mantıklılık üst kriterlerini karşılayan düşünme stilidir (Görücü, 2014).

91

Kısaca eleştiri sözcüğüne genellikle önyargı anlamının yakıştırılması, eleştiri yapmanın, değerlendirilen bir şeyin yalnızca aksak, yanlış ya da negatif yönlerinin ele alındığı şeklindeki yargılamalara neden olabilmektedir. Oysa ki bu sözcük, hata arama, ayıplama ya da sadece kötü düşüncelerle yargılama anlamında kullanılmayıp, daha çok birşeyleri açıklığa kavuşturmak amacıyla yapılan çözümleme ve değerlendirmeyi ifade etmektedir (Banks, McCarthy ve Rasool, 1993). Daha doğrusu eleştiri yapmak, bir problemin varlığında probleme karşı çıkmak değil; o sorunun özüne inerek yanlış ve doğru taraflarını ortaya çıkarma işlemidir (İprişoğlu, 1992).

Türk dilinde eleştiri olarak geçen kavram, İngiliz dilinde “critic” olarak geçmektedir ve ‘‘değerlendirme, yargılama ve ayırt etme’’ anlamlarını taşımaktadır (Kaya, 1997, s. 8). Sözcüğün Latin dilindeki karşılığı ise “kritikos” dur (Kaya, 1997, s. 8). İlk zamanlar eleştirel düşünme kavramı, felsefe rehberliğinde, “mantıklı düşünebilme” anlamını içerirken daha sonraları, “olayların doğru biçimde tanımlanması” (Kaya, 1997, s. 8) şeklinde ele alınmış fakat günümüze kadarki olan zaman diliminde daha kapsamlı tanımları yapılmaya çalışılmıştır (Karadeniz, 2006).

Tarih içerisinde çeşitli kuramların ve düşünürlerin gölgesinde tanımlanmaya çalışılan eleştirel düşünmenin ne gibi anlamlar içerdiği ve hangi durumları ifade etmek amacıyla kullanıldığını anlayabilmek için çeşitli tanımlara değinilmesinde fayda görülmektedir. Bu anlayış doğrultusunda aşağıda eleştirel düşünmenin çeşitli tanımlarına yer verilmektedir.

Eleştirel düşünme kavramı, felsefi yaklaşımın gölgesinde ele alındığında; “iyi düşünmenin normları, insan düşüncesi kavramı ve gerçekçi,tarafsız bir dünya görüşü için gerekli olan becerileri” (Şahinel, 2002, s.3) ifade ederken, psikolojik yaklaşımlarla açıklanmaya çalışıldığında ise “düşünce ve düşünmeyi temel alan

92

deneysel çalışmaları, karmaşık görüşlerin öğrenilmesindeki bireysel farklılıkları ve problem çözme stratejilerini” (İşlekeller, 2008, s. 46-47) ifade etmektedir.

Rudinov & Barry (2004), eleştirel düşünme kavramını, nesnel ve yaratıcı bir akıl yürütme şekli olarak tanımlanmıştır. Tanımda sözü geçen akıl yürütme biçimi, bireyin tüm karmaşık bilişsel aktivitelerini gösterebildiği süreci ifade etmekte, kişinin yer aldığı her ortam ve alanda üretken olabilmesi için gerekli bir yetenek olarak görülmektedir (Rudinov & Barry).

Beyer (1988) eleştirel düşünmeyi; kişilerin duydukları ya da karşılaştıkları bilgileri direkt olarak almak/algılamak yerine bu bilgileri değerlendirme süzgecinden geçirerek analiz etmeleri, mantık çerçevesinde ele almaları, karşılaştırma yoluyla bilginin doğruluğunu kanıtlamaya çalışmaları olarak tanımlamış, ayrıca bu düşünme türünün, irdelenen ve doğruluğuna inanılan bilginin etkili şekilde kullanabilme yeteneğini de içerdiğini söylemiştir.

Cüceloğlu (1999) ise eleştirel düşünmenin, “bireyin kendi düşünce sistem ve yöntemlerinin bilincinde olarak, aynı zamanda diğerlerinin düşünce sistemlerini de elinde tutarak, öğrendiklerini etkin bir şekilde uygulayıp, önce kendisini daha sonra da çevresinde olan biteni kavrayabilmek için aktif olarak kullandığı, amaçlı ve koordine edilmiş zihinsel süreçler” olduğunu öne sürmüştür (s. 255).

Sternberg (1999) eleştirel düşünmenin, "bireylerin sorunlarını ve problemlerini çözmeye çalışırken kullandıkları zihinsel ve bilişsel süreçler, problemlerle başa çıkmada izledikleri stratejiler" (s. 46) şeklinde tanımlamaktadır.

Demircioğlu (2012), insanların yaradılışı gereği düşünebilen canlılar olmasından yola çıkarak eleştirel düşünmeyi; kişinin fikirlerini doğrulayan, düzelten, organize eden, yönelten ve entelektüel ölçütleri karşılayacak bir kıvama getiren

93

düşünme yöntemi olarak tanımlamış, ayrıca bu durumun düşüncenin kalitesini de artırdığını savunmuştur.

Akınoğlu (2001) ise eleştirel düşünmenin, bilgiye ulaşma esnasında bireylerin kullandıkları sorgulama, irdeleme, farklı bakış açılarıyla düşünme gibi süreçleri içerdiğini ve bu süreçleri kullanan bireylerin etkili objektif ve disiplinli, sistemli, çeştili standartlara dayalı düşünen, bilişsel ve duyuşşal becerilerini etkili bir biçimde kullanan kişiler olduklarını söylemektedir (s. 20).

Eleştirel düşünmeyi; davranış, yetenek/beceri ve bilgi birleşiminden oluşan bir süreç olarak tanımlayan Watson ve Glaser (1964), bu düşünme sürecinin; sorun ya da problemi tanıma, geçerli görülen görüşlerin gerçekliğini, güvenilirliğini ve niteliklerini mantık çerçevesinde inceleme, görüşler hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olmaya çalışma, bilgi edinme ve bilgiye yaklaşımda eleştirel tavrı sürdürme, süreçlendirilmiş ve yapılandırılmamış çıkarımları tanımlama, geçerli-güvenilir sonuçlara ulaşmaya çalışma ve elde edilen bulgular doğrultusunda oluşan çıkarsamaların geçerliliğini sorgulamaya çalışma şeklinde ilerlediğini ifade etmektedir (Uysal, 1998, s. 53).

Eleştirel düşünme, bir konu üzerinde yalnızca düşünmek değil; düşünme esnasında herhangi bir olay ya da durumun doğru-yanlış, olumlu-olumsuz yanlarının irdelenmesi ve neden-sonuç ilişkilerinin ele alınarak incelenmesidir (Wohlpart, 2007).

Şahinel’e (2010) göre alanyazında problem çözme, karar verme, muhakeme yapmak, mantık çerçevesinde düşünmek ve yaratıcı düşünme gibi kavramların eleştirel düşünmeyle benzer anlamlar taşıdığı varsayılmaktadır. Fakat daha sonraları fazlaca irdelenen eleştirel düşünme kavramının, sözü geçen diğer kavramlarla aynı anlamı taşımadığı kanısına varılmıştır. Eleştirel düşünme bir bilgiyi, yeteneği ya da

94

davranışı birebir aynı biçimde kabul etmeyerek, belli hedefler ve misyonlar doğrultusunda, çeşitli bilgilerin, donelerin elde edilmesi, bu donelerin organize şekilde anlamlandırılması, elemelerden geçerek ve bir kıstasa dayandırılması (Gürkaynak, Üstel ve Gülgöz, 2008), olguların analiz edilerek bir düşüncenin üretilmesi, üretilen düşüncenin örgütlenerek, diğer yaklaşım ve fikirlerle kıyaslanması sonucunda, çıkarımlarda bulunulması, tartışmaların değerlendirmesi ve problem çözmek için gerekli olan yeteneklerin kazanılması olarak da ifade edilmektedir (Chance, 1986).

APA’nın (Amerikan Felsefe Birliğinin) 1990 senesinde paylaştığı Delphi Raporu’nda ise eleştirel düşünmenin tanımı aşağıdaki sunulmuştur (Yaman, 2014’te belirtildiği üzere, s. 61);

Eleştirel düşünme; yorumlama, analiz, değerlendirme ve çıkarımla birlikte kararın dayandığı delilsel, kavramsal, metotsal, ölçütsel ya da içeriksel incelemelerin açıklamasıyla da sonuçlanan amaçlı, öz düzenleyici bir karar mekanizması ve kendisini sürekli düzelten-düzenlemek isteyen ve yenileyen bireyler için bir görüngüdür (Yaman, 2014’te belirtildiği üzere, s. 61).

Ele alınan tüm bu tanımlar sonucunda eleştirel düşünmenin, bireylerin problem/sorun çözme ve karar verme esnasında bazı amaçlar belirleyip bu amaçlar ışığında, bir takım bilişsel özelliklerden yararlanarak bilgileri organize edebilmeleri, sorgulama, kavramlaştırma, anlam oluşturma, çıkarımlar yapmaları ve varsayımlar oluşturmaları, aynı zamanda; açıklık, kesinlik, incelik, uygunluk vb zihinsel standartları da kullanarak, eğilimlerin tutuma dönüşmesi süreci olduğu söylenebilir (Yaman, 2014).

Eleştirel düşünme kavramı, kimi çalışmalarda üst düzey düşünme, yaratıcı veya üretken düşünme, sorgulayıcı, çözümleyici düşünme, mantıklı, akılcı düşünme ya da yansıtıcı düşünme kavramları ile eş değerde görülmekte ve bu gibi farklı isimlerle anılmaktadır (King & Kitchener, 1994; Johnson, 1998). en fazla karıştırılan düşünme türlerinden olan eleştirel düşünme ve yansıtıcı düşünme kavramları bazen

95

birbirleri yerine kullanılmasına rağmen süreç bakımından birbirlerinden ayrılmaktadırlar (Tican, 2013). Eleştirel düşünme kavramı, elde edilen bilgilerin, gözleme dayalı verilerin,n düşüncelerin, olayların, argümanların ve iletişime dayalı insan ilişkilerinin akıcı ve mantıklı bir biçimde yürütülmesini ve değerlendirilmesini ifade ederken; yansıtı düşünme, insanların öğrendikleri, yaşadıkları ve edindikleri tecrübeleri eleştirel bir tarzda değerlendirerek yaşamlarına dair karşılaşabilecekleri sorunları tanımalarını ve ileriye dönük planlarını bu tanımlara göre yeniden düzenleyebilme becerisini içermektedir (Tican, 2013). Ayrıca, Slattery (1990), eleştirel düşünmenin etkili ve yerinde soru sorma, sorun teşkil eden problemleri tanımlama, bir görüşle ilgili delil ve kanıtları inceleme, varsayım ve önkabulleri çözümleme ve analiz edebilme, duygusal akıl yürütmelerden, önyargılardan ve genellemelerden uzak durabilme,farklı görüş ve yargıları algılayabilme ve belirsizlik gösteren durumlara karşı toleranslı olabilme gibi becerileri de içerdiğini vurgulamaktadır (Demir, 2006’da belirtildiği üzere, s. 158).

Eleştirel düşünme kavramını çeşitli bilimler ve yaklaşımlar tanımlamak ve ele almak mümkündür. Psikolojik çerçevede eleştirel düşünmeyi değerlendirmek için Sternberg’in görüşlerinden yararlanılabilir. Sternberg (1986), psikoloji ile eleştirel düşünmeyi birlikte ele alırken, eleştirel düşünmenin üç olmazsa olmaz özellikleri olan üst düzey biliş ve düşünme, etkinlik ve performans, bilgiyi kazanmadan bahsetmiştir. Bunun dışında düşünmeyi ve düşünmeyle ilgili tim süreçleri işleyen araştırmaların incelenmesi, bireylerin problemlerle baş etme yöntemlerinin değerlendirilmesi ve kompleks bir sorun karşısında kişisel farklılıkların etkisinin de incelenmesi, eleştirel düşünme ile psikoloji bilimini buluşturan konular olarak değerlendirilebilir (Şahinel, 2007). Felsefe ile eleştirel düşünmenin buluşması ise çok zor olmamıştır. Zaten felsefe ilke ve esaslarından yola çıkılarak oluşturulan eleştirel

96

düşünme ile tabi olarak felsefe arasında sıkı bağlar bulunmaktadır (Bozoğlu, 2008). Felsefi yönden eleştirel düşünme ele alınacak ve tanımlanacak olursa; genellikle insanların nasıl iyi, mantıklı, tutarlı ve üst düzey düşünme becerilerine sahip olabilecekleri, objektif ve gerçekçi bir dünya görüşü kazanmak için ne gibi becerilere ihtiyaç duydukları ve insana has olan düşünme yetisinin her yönüyle irdelenerek nasıl daha iyi açıklanacağı konularıyla ilgilendikleri söylenebilmektedir (Şahinel, 2007). Tüm bu yaklaşım ve görüşlerle birlikte eleştirel düşünmenin ne kadar fazla alana yayıldığı ve bünyesinde birçok bilimi barındırdığı yargısına varılabilir. Kısaca eleştirel düşünmenin psikoloji, eğitim ve felsefe bilimlerinin harmanlanmasından meydana geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Nitelik ve biçim bakımından kusursuz düşünme sistemlerini ifade eden eleştirel düşünmeyi, ‘zayıf duyulu eleştirel düşünme’ ve ‘güçlü/sağlam duyulu eleştirel düşünme’ şeklinde ikiye ayırarak ele almak mümkündür (Demirel ve Şahinel, 2005). Buna göre;

Zayıf duyulu eleştirel düşünme: Zihinsel / bilişsel süreçlerin, özel bir

grubun, topluluğun ya da kişinin çıkarlarına hizmet edecek biçimde kullanılması ve yalnızca bu kişilerin ya da grupların insiyatiflerinde düzenlenmesidir. Düşünce yapılarının ve zihinsel süreçlerin belli bir topluluğa ya da belli kişilere göre düzenlenmesi demek, toplumda yer alan diğer üyelerin göz ardı edilerek, subjektif davranılması anlamına gelmektedir. Bu eleştirel düşünme biçimi, eleştirel düşünmenin, yalnızca düşünce analizi, sentez ve değerlendirme gibi küçük bir kısmından yararlanmaktadır (Demirel ve Şahinel, 2005).

Güçlü / sağlam duyulu eleştirel düşünme: Bu düşünme biçimi, yalnızca

özel bir gruba ya da kişilere hizmet eden bilişsel süreçleri değil; diğer karşıt grupların ve kişilerin çıkarlarını da göz önünde bulundurarak düzenlenen zihinsel ve bilişsel

97

süreçleri ifade etmektedir. Bu görüş tarafsız ve objektif olmayı gerektirmektedir. Güçlü/sağlam eleştirel düşünme tekniğiyle hareket eden bir birey tarafsız perspektifleri benimseyeceğinden; benmerkezcilikten v bencil yargılardan arınarak, fikir olarak kendini öznel görüşlerle aldatmaktan doğacak tüm sorunları da ekarte etmiş olacaktır (Demirel & Şahinel, 2005).