• Sonuç bulunamadı

İlköğretim Birinci Kademe Beden Eğitimi Öğretim Uygulamaları İçin Gereken Araç ve Gereçler Uygulamaları İçin Gereken Araç ve Gereçler

VARIABLES, PHYSICAL EDUCATION, GAME AND SPORT PARTICIPATION

1.1. Problem Durumu

1.1.1. Beden Eğitimi

1.1.1.11. İlköğretim Birinci Kademe Beden Eğitimi Öğretim Uygulamaları İçin Gereken Araç ve Gereçler Uygulamaları İçin Gereken Araç ve Gereçler

İlköğretim birinci kademe beden eğitimi öğretim uygulamaları için bazı araç ve gereçler gerekli olsa da, sınıf öğretmenliği ve ülkemiz okulları gerçeğinden hareketle en kolay ulaşılabilir araç ve gereçleri düşünmekte yarar bulunmaktadır. Daha da önemlisi ilköğretim birinci kademedeki sınıf ve öğrenci sayılarının çokluğu nedeni ile araç ve gereçsiz beden eğitimi öğretim uygulamaları daha da önem kazanmaktadır. Aslında ilköğretim beden eğitimi dersleri öğretim etkinlikleri genel olarak çok çeşitli araç ve gereç gerektirmemektedir (Topkaya, 2012: 260).

Ulaşılabilirliği ve edinebilirliği kolay olan, gerek sınıf öğretmenleri için ve gerekse öğrenciler için sorun olmayacak beden eğitimi dersleri öğretim etkinliklerinde kullanılabilecek araç ve gereçleri şu şekilde belirtmek mümkündür:

a) Çeşitli ağırlık ve ebatlarda toplar (ucuz plastik toplar, masa tenisi topları vb.),

b) Değişik uzunluk ve kalınlıkta ipler, c) Balonlar,

d) Ahşap sopalar, e) Plastik çemberler,

f) Değişik ebatlarda pet şişeler,

g) Okulda olabilecek üstünden atlama ve altından geçme engelleri veya yerleri,

h) Okulda olabilecek arasından geçme, etrafından dönme yerleri, i) Kaldırma, taşıma için değişik materyaller,

j) Ahşap tahta parçaları,

k) Merdiven (Okuldaki merdivenler ve bordürler) (Topkaya, 2012: 260). 1.1.1.12. İlköğretim Birinci Kademe Beden Eğitimi Öğretim

Uygulamaları İçin Gereken Temel Sağlık Hijyen ve İlkyardım Bilgileri

İlköğretim birinci kademe beden eğitimi dersi öğretim etkinlikleri, etkinlik öncesi, sırası ve sonrasında bazı sağlık kuralları ve gerekliliklerine uymayı gerekli kılmalıdır. Sınıf öğretmenleri bunları hem anlatarak hem de örnek olarak çocuklara kazandırmalıdır. Bunlar en basit şekliyle şunlardır;

a) Etkinlikten hemen önce yemek yenmemesi gerekir.

b) Etkinlik için uygun giysiler giyilmelidir. Özellikle pamuklu giysiler tercih edilmelidir.

c) Terlemeler sonrası değiştirmek için atlet/ fanila getirilmeli, ders bitiminde atlet veya fanilalar değiştirilmelidir.

d) Etkinlik anı ve sonrasında su içilebilir ancak içilecek su soğuk olmamalıdır.

e) Etkinlik sonrası temizlik için havlu ve sabun getirilmeli ve bunlar mutlaka kullandırılmalıdır.

f) Etkinlikler sonrası hemen yemek yenmemelidir (Topkaya, 2012: 261). İlköğretim birinci kademede sık rastlanabilecek olumsuzlukların başında düşme ve çarpışmalar gelmektedir. Beden eğitimi dersleri içinde bu durumlar sık yaşanabilir. Bunlara ilaveten karşılaşılacak durumlarda aşağıdaki gibi davranılmalıdır. a) Derslerin yapılacağı alanda düşmelere ve çarpmalara neden olacak

nedenler bertaraf edilmelidir.

b) Mutlaka ilkyardım seti yakın bir yerde bulundurulmalıdır. c) Okulda soğuk buz veya jel bulundurulmalıdır.

d) Ezilme ve travmatik olmayan çarpmalar ve şişkinliklerde buz uygulaması yapılmalıdır. Öğrenci etkinlikten alıkonmalıdır.

e) Burkulmalarda buz uygulaması yapılmalı, öğrenci etkinlikten alıkonmalıdır.

f) Bayılmalarda su vb. şeyler asla verilmemeli ağız açılmalı, dilin boğaza kaçması engellenmelidir.

g) Çıkık ve kırıklarda öğrenci kıpırdatılmamalı, sağlık kuruluşuna haber verilmeli ya da zorunluluk durumunda kırılan ve çıkan yer sabitlenerek taşıma işlemi yapılmalıdır (Topkaya, 2012: 261).

h) Kanamalı yaralara tampon uygulaması, çok kanamalı yaralara tampon ve yaraya yakın kasık, omuzdan turnike uygulanmalıdır ve hemen sağlık kurumuna götürülmelidir.

i) Cisim batması gibi durumlarda cisim yerinden çıkarılmadan kişi sağlık kurumuna götürülmelidir (Topkaya, 2012: 262).

1.1.2. Oyun

Yeryüzündeki insanlar için oyun öyle yeni keşfedilmiş olgulardan biri değildir. Yüzyıllar içinde oyun hep vardı ve var olmaya da devam edecektir (Poyraz, 2012: 1). Oyunun tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur (Koç, 2011: 7). İlk çağ insanları avlarını daha kolay avlayabilmek için avcılığı taklit ederek en basit oyunların doğmasını sağlamışlardır (Koç, 2011: 9). Tapınaklarda toplanıp müziğe uyarak dans eden insanların hareketleri bir çeşit oyundur. Önceleri dini törenler ve şenliklerle gelişen oyun daha sonra din dışı konulara yönelmiştir (Koç, 2011: 7). Ritüelistik törenlerin, çocuklar tarafından oyun kabul edilerek oynandığı görülür (Özdemir, 2006: 151). Sel (1990)’e göre ilkel insan topluluklarında oyun, tanrılara yaklaşabilmek için bir takım mimikli danslar ve belli bir kurala uymayan ritmik hareketler topluluğu olarak tanımlanmaktadır (Poyraz, 2012:4). Tarihin ilk dönemlerinden bu güne kadar bütün insanlar benzer şekillerde oyun oynamışlar ve oynamaktadırlar. Oyun oynamak, toplumun (çocuk-genç-yaşlı, kadın-erkek, idareci-tüccar, öğrenci-işsiz, zengin-fakir, köylü-kentli vb.) bütün kesimleri veya üyeleri tarafından zevk almak amacıyla gerçekleştirilen gönüllü bir

etkinliktir (Özdemir, 2006: 21). Her çağda ve her sınıftan çocuk oyun oynamıştır. Tarihte çocuklar oyunlarını kendileri yaratmışlar ya da büyükler arasında oynanan oyunları değiştirerek oynamışlardır (Koç, 2011: 8). İnsanlık tarihi kadar eski olan çocuk oyunlarında her çağ ve toplumda oyun aracına ihtiyaç duyulmuştur (Özdemir, 2006: 129). Mısır, İran, Girit uygarlığına ait kalıntılarda birçok oyuncağa rastlanmıştır. En eski oyun aracı taştır. Ülkemizde "Beştaş" olarak bilinen oyun en eski oyunlardan biridir. Eski Mısır' da tahtadan yapılmış bebekler, tahtadan veya taştan yapılmış topaçlar, kepek doldurulmuş toplar en eski oyun araçları olarak bulunmuştur. Tarihçiler uçurtmanın 3000 yıl önce Çin' de bulunduğunu, Romalı çocukların çember, araba ve topla oynadıklarını yazmışlardır. Eski çağlardan kalan tahta, kil, bronz, fildişi gibi malzemelerden yapılan oyuncaklar çeşitli ülkelerin müzelerinde sergilenmektedir. Çin kaynaklarında uçurtma oyununun üç bin yıldan fazla geçmişi olduğu bilinmektedir. Çok eski oyunlardan biri de "ip" oyunlarıdır. Bu oyun dünyanın birçok yerinde daha karşılaşılmadan önce biliniyor ve oynanıyordu. 1885 yılında Wallace adındaki İngiliz gezgin Borneo’da "Dayak" kabilesi çocuklarının iple oyun oynadıklarını, o zamana kadar hiç görmediği son derece şaşırtıcı figürleri iple yaptıklarını belirtmiştir. Arkeoloji müzelerindeki buluntular Anadolu topraklarında da oyuncak bulunduğunu göstermektedir. Pişmiş topraktan çıngırak, topaç, aşık kemiği, davul o çağ çocuklarının oyuncaklarındandır. Anadolu'muz da çocuk oyunları bakımından oldukça zengindir. Ancak çocukların oynadıkları oyunların pek çoğu hem çocukların, hem de yetişkinlerin oynadıkları oyunlardır, Karagöz-Hacivat oyunu gibi. Asya ve Anadolu da ağaç gövdesinden çıkarılan uzun kabukları bükerek ve ağız kısmına gelen küçük deliğe "sipsi" denilen içi oyulmuş bir deliği bulunan dalı "zırcana"yı takarlar ve bu boruyu üfleyerek çocuklar askerlik ve cengaverlik oyunları oynarlardı. Bunun gibi dilli ve dilsiz düdük gibi üflemeli çalgılarda Anadolu' da çocukların oynadıkları oyuncaklardır. Hilbert’in çizdiği “düğünü" tablosunda kız ve erkek çocukların, erkek izleyicilerin ortasında davul, iki bağlama ve bir zil eşliğinde oynadıkları tasvir edilmiştir (Koç, 2011: 8). Eskiden oynanan oyun ve oyuncaklar dünyada ve ülkemizde şekil değiştirmiş ve yerini günümüzde atari, bilgisayar, yap-boz, ninja kaplumbağalar, uzaktan kumandalı oyuncaklar, F-40'lar, barbi bebekler, sindi bebekler, robotlar vb. oyuncaklar almıştır. Elektronik oyuncak yapımı ve bu oyuncaklara olan ilgi oldukça artmaktadır. Bu oyuncakların bazı zihinsel yararlarının

yanı sıra çocuğun sosyal gelişimini ve oyun faaliyetlerini olumsuz yönde etkilediği söylenebilir (dar bir mekanda sıkışıp kalma gibi) (Yavuzer 1993: 176; Akt., Poyraz, 2012: 28).

Türkiye’de oyunun önemi eğitimciler tarafından 19. yüzyıl sonu ile 1900’lerin ilk dönemlerinden itibaren belirtilmeye başlanmıştır (Özdemir, 2006: 438). Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanından sonra Türk halkbilimi sahasında çocuk oyunları ile ilgili olarak yapılan çalışmalar, derleme ve birkaç kitap dışından makalelerden ibarettir. Kültürel açıdan oyun hakkındaki en önemli bilimsel çalışma 1974 yılında Prof. Dr. Metin And tarafından yapılmıştır (Özdemir, 2006: 15). Türkiye’de genel olarak oyun ve özel olarak da çocuk oyunlarının sınıflandırılması konusunda ilk ciddi çalışma Prof. Boratav tarafından yapılmıştır. “100 Soruda Türk Folkloru” adlı eserinde oyunları “oyuncunun davranışları ve başardığı baskın işler; anlatım biçimleri (tekerleme, uyaklı sözler, önceden belirlenmiş hareketler, ezgiler, dramatik sahneler, geometrik çizgiler veya biçimler, jestler, güç gösterileri, törelik anlatımlar ve sözler); oyunun amaçları ve işlevleri; oyunun yararlandığı maddeleri oyunun yeri, zamanı; oyunun kişileri” olarak belirttiği ilkelere göre sınıflandırmasını gerçekleştirmiştir (Özdemir, 2006: 93).

Antik dönem düşünürlerinden Plato, Aristoteles ve Antik Roma düşünürlerinden Cicero ve Quintilianus çocukların bedensel ve ruhsal gelişimleri için oyunun önemini vurgulamışlardır (Poyraz, 2012: 1). Oyun ve oyun yöntemlerinin çeşitli alanlardaki işlevleri sebebiyle XX.yüzyılda da oyunun öneminin azalmadığı aksine daha da önem kazandığı görülmekledir (And 1974: 50; Akt., Poyraz, 2012: 3). Günümüzde modern eğitim anlayışında, çocuğun çok yönlü ve sosyal bir birey olarak gelişmesine katkı sağlayan tüm beden eğitimi ve spor etkinliklerinde oyunun yeri yadsınmayacak şekilde büyük önem taşımaktadır (Onay, 2008: 25). Oyunla eğitim, beden eğitimi, spor eğitimi, sosyal bilimler ve bilimlerinin öğretim metodu olmasının yanı sıra, genç bireylerin toplu kültürü, iyiyi-kötüyü, meslekleri, sosyal rolleri, kişilik haklarını, saygıyı ve sevgiyi öğrendikleri en elverişli ortamdır (Özer ve Özer, 2004: 128). Çocuk oyunları, eğitim sürecinde eşi bulunmaz bir araç olarak kabul edilmektedir. Bir diğer deyişle çocuk oyunları, en etkin öğrenme ortamlarıdır. (Özdemir, 2006: 364).