• Sonuç bulunamadı

İletişim süreci “bir olayın düzenli olarak birbirini izleyen değişmelerle gelişmesi, başka bir olaya dönüşmesidir” (Schramm, 1992:113).

İletişimin sağlanması için temel unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurlar iletişim süreci açısından zorunlu olmakla birlikte kaynak, mesaj, hedef, kanal, geri bildirim ve gürültü aşamaları bulunmaktadır (Mısırlı, 2003:7).

1.1.4.1.Kaynak: İletişimi başlatan kişi, başka bir kişiyle araç, sembol ve kanallar ile iletişimi başlatan kimsedir (Gökçe, 2006:27). Sinyali veya mesajı ortaya çıkarıp, veren kişidir (Erdoğan, 2005:50). Hangi iletişim türü ele alınırsa alınsın, bir kaynak söz konusudur. İletiyi hedefe gönderen kaynak, kişi, kurum, toplum olabilir (Demiray, 2003:11).

1.1.4.2.İleti (Mesaj): Göndericinin, alıcıya gönderdiği veriler, kodlanmış sembollerdir (Tutar ve Yılmaz: 25). İletişimin başarısında ana etmen olan, iletişimde kaynak ile hedef arasında köprü vazifesi gören ileti; belli ortamlar tarafından üretilen sözlü veya sözsüz işaretlerin tümüdür (Gökçe, 2006:28).

“Düşünce, duyu ya da bilginin kaynak tarafından kodlanmış biçimi olarak tanımlanan mesaj, bir duygu veya düşünceyi aktarmayı isteyen kaynağın ürettiği sözel, görsel ve işitsel simgelerden oluşan somut bir üründür”. Mesaj bilgi içermektedir ve insanlar arasında konuşma, yazma şeklinde iletilir. Jestler kullanılarak sözsüz olarak da iletilebilirler (Tutar vd., 2003;14).

Alıcıya ait ne kadar çok duyu organı mesajı algılarsa, anlatım dolayısıyla iletişim o derece etkin hale gelir ve mesajın gücü artar (Altıntaş ve Çamur, 2001:12).

1.1.4.3.Hedef: İletişim sürecinde kaynaktan gelen iletileri alan, iletileri algılayıp tepki veren kimse ya da kimselere hedef denilmektedir. Sağlıklı bir iletişim için hedefin de iletişim becerisinin iyi olması gerekliliği bulunmaktadır (Mısırlı, 2003:3).

İnsan, içinde yaşadığı toplum kültürüne göre bir kimlik ve düşünce sistemine sahiptir. Bu bakımdan kaynak ve hedefin iletişim kurmasında her iki tarafın istekleri, geçmiş yaşantıları, birikimleri, statüleri gibi etmenlerin de dikkate alınması gerekir.

İletişim için iletimde kullanılan sembollerin daha önceden öğrenilmiş olması gereklidir (Zıllıoğlu, 2003:98).

1.1.4.4.Kanal: İletinin alıcıya gitmesini sağlayan yol, yöntemdir, iletim aracıdır. Yüzyüze iletişimde ya da kitle iletişiminde iletilerin ulaştırılması için mutlaka bir kanal diğer adıyla oluk gereklidir. Etkin bir iletişim için kanal ve ileti birbiri ile uyumlu olmalıdır (Mısırlı, 2003:3). İletişim sürecinde iletiler kanal veya kanallar ile taşınmaktadır. Örneğin telefon ile görüşürken elektronik bir kanal kullanırken, bazı durumlarda iletiyi yollamak için fiziksel irtibat kurarak karşımızdakinin omzuna dokunarak dokunma kanalı kullanılabilir (Roy vd., 2004:10).

1.1.4.5.Geribildirim: Kaynak tarafından gönderilen iletilerin alıcı tarafından alınıp alınmadığı, anlaşılıp anlaşılmadığı, nasıl alındığı hakkında kaynağın enformasyon elde ettiği bir süreçtir (McQuail ve Windahl, 2005:18; Tutar ve Yılmaz, 2002:29). Hedefin algıladığı iletilere sözlü ya da sözsüz olarak tepki vermesi

şeklinde de tanımlanabilir (Gökçe, 2006,34). Alıcı iletilerin alınıp alınmadığını sözlü veya sözsüz reaksiyonlarla bildirir, bu cevaba geribildirim denir. Geribildirim, alıcının anlamadığını (başını sallayarak), yanlış anlamaları (omuz silkerek), kaynağı devama teşvik (öne eğilip evet sözcüğü ile onay vererek) veya etmiyorsa (geri çekilip onaylamama) şeklinde cevaplama eylemi göndermesi ile de olur (Roy vd., 2004:10).

1.1.4.6.Gürültü: Çevre koşulları sağlıklı bir iletişim için önemli bir etkendir.

İletişimi bozan unsurların başında, çevredeki gürültü bulunmaktadır. Çevre

şartlarının iletişime sağladığı olumlu yönleri de vardır ancak iletişimi engelleyen, algıyı zorlaştıran her türlü durum gürültü olarak adlandırılır (Tutar ve Yılmaz, 2002:33).

Berko ve arkadaşlarına göre gürültü, iletişim sürecinin iç ve dış parazitlerce etkilenmesi biçiminde tanımlanmaktadır. Aynı yazarlar gürültünün sebepleri olarak çevresel şartları, psikolojik bozulmaları, anlamsal problemleri, söz dizimi ile ilgili problemleri saymaktadırlar. Buna göre çevresel gürültü çevresel faktörlerle insanlardan, çeşitli araçlardan kaynaklanan gürültüdür. Psikolojik gürültü, önyargılar ya da dikkat eksikliği gibi sebeplerden oluşmaktadır. Anlamla ilgili gürültü, özellikle spesifik alanlara ilişkin kelimelerin o alanlara dahil olmayanlarca anlaşılamamasıdır. Sözdizimsel (syntactical) gürültü, her dilin sahip olduğu gramer yapılarındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. İnsanlar kendi anadilleri dışındaki dile hakim olana kadar bu tür gürültü durumu ortaya çıkar (Roy vd., 2004:11).

1.1.5.İletişim Biçimleri

Üç başlık altında incelenen iletişim biçimleri sözlü, sözsüz ve yazılı iletişim

şeklinde ele alınabilir. Biçimi ne olursa olsun gönderici mesajının alıcı tarafından tam olarak algılanması arzulanan iletişimdir.

1.1.5.1.Sözlü İletişim

İletişim kurmak amacıyla konuşma dilinin kullanılmasıdır. Başka bir deyişle sembollerin veya sözün söylenmesi ile oluşturulan iletişimdir (Erdoğan, 2005:198). Sözlü iletişime resmi ve resmi olmayan hitaplar, sohbetler de dahil edilmektedir. Bu bakımdan sözlü iletişim insanların en önemli iletişim kurma yöntemidir, çünkü günün çok büyük bir kısmında insanlar sözlü iletişim halindedirler (Gökçe, 2006:45). Sözlü iletişimin birçok avantajı vardır ve en etkili iletişim biçimidir. Verilen iletinin anlaşılma derecesi kontrol edilebilir, anlaşılmayan bir ifade açıklanabilir, eş zamanlı geribildirim söz konusudur. “Gönderici ve alıcı arasındaki konuşmanın her türlü iletişimidir”. Sözlü iletişim radyo, televizyon ve telefonla da kurulabilir (Tutar vd., 2003:32).

Sözlü iletişim yüzyüze olabileceği gibi teknoloji ile aracılanmayla yer ve zamanda aynı olma zorunluluğu ortadan kalkmış olur. Teknoloji ile aracılanmış sözlü iletişimde telefon ile iletişim kurulabilir. Mesaj bırakma ile aynı zamanda olma koşulu ortadan kalkar, görüntülü iletişim ile yüzyüze olma farklı yerlerden de sağlanabilir (Erdoğan, 2005:198).

1.1.5.2.Sözsüz İletişim

Sözsüz iletişim sözlü iletişimi tamamlayan, söz içermeyen ifade, bilgi verme ya da davranış şeklinde tanımlanabilir. Jestler, mimikler, giyim tarzı, hareketler sözsüz iletişimde kullanılan unsurlardır (Erdoğan, 2005:198). İletişimde insanların duygularını anlayabilmek, insanların davranışlarında, konuşmalarında hangi duygular içerisinde olduklarını kestirmek çok zordur. İnsanların herhangi bir iletişimde kendilerini nasıl hissettikleri, hangi duygular içerisinde oldukları az çok sözsüz iletişimin unsurları dikkat ile takip edilerek anlaşılabilir (Gökçe, 2006:45).

Sözsüz iletişimin, iletişimde önemli bir yeri bulunmaktadır. Kişiler arası iletişimin temel öğeleri sözcükler, ses tonu ve beden dilidir. Yapılan bir araştırmaya

göre ortalama bir iletişimde önem düzeyleri şöyledir; sözcükler %10, ses tonu %30, beden dili %60’dır. Bu bakımdan sözsüz iletişim, sözlü iletişimi pekiştirerek onun akıcılığına katkıda bulunması ve bir takım anlamlar iletmesi açısından son derece önemlidir (Altıntaş ve Çamur, 2001:40).

1.1.5.3.Yazılı İletişim

Sözlü iletişime göre daha güvenilir olan yazılı iletişim özellikle bilgi ve düşüncelerin yayılmasında önemli rol oynamıştır. Yazılı iletişim yoluyla bilgi ve düşüncelerin yayımı temel okuryazarlık oranı olarak belirlenmiş bir kriter haline gelmiştir (Altıntaş ve Çamur, 2001:35).

Yazılı iletişimin özellikle toplumların temel kurumları için önemli rolleri vardır, örgütsel iletişimde ve özellikle bürokraside yazılı iletişim kullanımı kaçınılmazdır. Yazılı iletişim, mektuplar, raporlar, makaleler, kitaplar ya da iletişim teknolojileri kullanarak gönderilen çeşitli yazıları içermektedir. Günümüzde yazılı iletişim gecikmeli olarak işlese de önemli işlevlere sahiptir (Gökçe, 2006:45).

Yazılı iletişim; mektuplar, makaleler, tutanaklar, bültenler, aylık yıllık raporlar faaliyet sonuçlarını gösteren bilgilendirici raporlar olabileceği gibi, elektronik ortamlarla gönderilen çeşitli yazıları, mesajları da içerir. Örgütsel iletişimde kullanımı artmaktadır. Bunun sebepleri arasında, bilgi alanında artan uzmanlaşma, araştırma faaliyetlerinin artan önemi ve bilgiye duyulan ihtiyacın artması sayılabilir. (Tutar vd., 2003:35).

1.1.6.Kitle İletişimi

Kitle iletişiminin tarihçesi çok gerilere gitmektedir. Tarihsel açıdan bakıldığında şu aşamaların gerçekleştiği görülmektedir. İşaretlerle iletişim (sözsüz iletişim), dilin gelişimi ve konuşarak iletişim (sözlü iletişim), yazının icadı ve yazılı iletişim, baskı makinesinin icadı ve basılı materyaller ile iletişim ve kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve kitle iletişimi şeklindedir (Atabek ve Dağtaş, 1998:299).

Kitle sözcüğü kaynak açısından belirsiz, heterojen, birbiriyle bağlantısız sayıca fazla geniş bir nüfusu ifade etmektedir. Kitle sözcüğü, iletilerin birçok insana aynı anda yöneldiğini ifade etmektedir (Gökçe, 2006:121,122).

Kitle iletişimi kavramı “mesajların teknik bir araç aracılığıyla kamusal, dolaylı ve tek yönlü olarak dağınık bir seyirci - dinleyici kitlesine iletildiği süreçtir” (Gökçe, 2006: 124). Tanımdan anlaşılacağı gibi kitle iletişiminde yüzyüze bir ilişki sözkonusu değildir. Genellikle tek taraflı olarak işleyen bu iletişim türünde, uzmanlaşma ve kurumsallaşma önem taşır. Kitle iletişimi kitle iletişimini sağlayan araçlar vasıtasıyla gerçekleştirilir (Işık, 2006:35; Gökçe, 2006:124; Gümüş, 2004:13).

Çeşitli türdeki mesajların büyük bir kitleye bir amaç için belli araçlar kullanılarak iletilmesi kitle iletişimini tanımlamaktadır. Genellikle tek taraflıdır, gönderici mesajını mekanik araçlarla hızlı ve kesintisiz olarak alıcılara iletmektedir. Bu araçlar gazete, radyo, televizyon olabilir (Işık, 2000:31). Günümüzde gelişen teknolojiler ile bu araçların sayısal halleri de kitle iletişim araçları olarak yerlerini almışlardır.

Kitle iletişiminde hedef kitle kavramı önemlidir. Çünkü iletişim sürecinin kişi, grup, ya da kesimler; hedef kitle konumundadırlar. Kitle iletişiminde çok farklı ve geniş insan topluluklarına hitap edildiği için mesaj biçim ve içeriği çok önemli bir konudur (Işık, 2000:51).

1.1.6.1.Kitle iletişim Araçları

Çağımızın karmaşık yapısı, insanların çevrelerini kendi kendilerine kavrayabilmelerini mümkün kılmamaktadır. “İnsanlar, karmaşık çevrelerine uyum sağlamada, gündelik yaşamlarını düzenlemede, dışlanma ve yalnız kalma korkusu olmadan yaşamlarını sürdürmede başka araçların yardımına ihtiyaç duyarlar” (Gökçe, 2006:121). Bu araçlar kitle iletişim araçları olarak adlandırılır. İletilerin büyük çapta dağıtımının yapılmasını sağlayan kitle iletişim araçları; yazılı olanlar, sözlü olanlar, hem yazılı hem sözlü olanlar ya da görsel, işitsel, hem görsel hem işitsel araçlar şeklinde sınıflandırılmaktadır.

1.1.6.1.1.Görsel Araçlar:

Görsel araçlar yazılı olarak sunulan gazete ve dergilerdir. Görsel araçlardan faydalanabilme, okuma yazma bilmeyi gerektirdiği için bu araçlar radyo ve televizyon kadar etkili değildir. Ancak gazete kalıcıdır, bir haber tekrar tekrar

okunabilmektedir. Olayları bildirme, ülke sorunları üzerinde halkın dikkatini toplama, genel kültürün geliştirilmesi gibi pek çok önemli rolleri bulunmaktadır.

1.1.6.1.2.İşitsel Araçlar:

Radyo işitsel araçlardan en önemlisi ve yaygın olanıdır. Radyoda mesajlar sözlü olarak iletilmektedir, radyo gazete ve dergiler gibi okuma yazma bilmeyi gerektirmediği için ve günümüzde her an her yerde ucuz bir şekilde temin edilebilmesi ve boyut olarak küçülmesi sebebiyle yaygındır.

1.1.6.1.3.Görsel İşitsel Araçlar

Aynı anda hem göze hem de kulağa hitap edebilen araçlardan olan televizyon bu özelliği açısından hedef kitlede inandırıcılığı büyüktür. Bu bakımdan izleyici sayısı da büyüktür. Yapılan araştırmalar da radyo ve gazeteye göre televizyon haberlerinin daha fazla takip edildiği tespit edilmiştir (Işık, 2000:53–56).

1.1.6.2.Kitle İletişim Araçlarının İşlevleri

Kitle iletişiminin, temel unsuru olan kitle iletişim araçlarının çeşitli fonksiyonları vardır. Öncelikle kitle iletişim araçları toplumsal etkileşimi ve bütünleşmeyi sağlar. İnsanları eğlendirir. Haber ve bilgi verir. Böylece insanların tek başlarına ulaşamayacakları bilgilerden, gözlemlerden, siyasi ve ekonomik gelişmelerden haberdar olmalarını sağlar. Kitle iletişim araçlarının çok önemli bir fonksiyonu da denetim ve eleştiridir. Bu sayede seçim yoluyla iş başına gelen kişilerin çalışmaları, görevlerini yapıp yapmadıkları, eksik veya yanlış uygulamalar izlenebilmektedir. Kitle iletişim araçları ayrıca kamuoyu oluşmasını da sağlamaktadır. Böylece ülkedeki çoğulculuğun, katılımın dolayısıyla demokrasinin gelişmesine imkan vermektedir (Işık, 2000:44; Gökçe, 2006:126; Yıldız; 2005:47; Gümüş, 2004:14).

Kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki etkileri konusunda pek çok araştırma yapılmış ve kuram geliştirilmiştir (Gökçe, 2006:133; Işık, 2000:55). Mc Quail ve Windahl sözkonusu etkileri üç ana başlık altında toplamıştır. Bunlar; zihinsel etkiler (belirsizlik ortaya çıkarma veya belirsizliği çözme, tutum oluşturma, gündem kurma, halkın inanç sistemlerini geliştirme ve yayma, değer açıklama veya

netleştirme), duygusal etkiler (korku veya endişe meydana getirme, moral yükseltme veya bozma) ve davranışsal etkiler (bireyi aktifleştirme veya pasif hale getirme, konu oluşturma veya çözme, hareket stratejisine ulaştırma, örneğin bir yürüyüş ve gösteri için harekete geçirme, yardım sağlayan davranışa sebep olma, yardımlaşmaya itme)

şeklindedir (Aktaran Işık vd., 2006:56).