• Sonuç bulunamadı

3.3. Habere Dayalı Delillendirme Konuları

3.3.8. Hz. Musa ve Mucizeleri

Hz. Musa Kur’an’da adı geçen önemli peygamberlerden birisidir. Hayatı boyunca karşılaştığı meşakkatler, içinde yaşadığı toplumun tevhid inancına aykırı bir yapıya sahip olması ve mensup olduğu kavmin firavunun köleleri konumunda bulunması vb. gibi hususlar onun peygamberliği esnasında birçok sıkıntılarla karşı karşıya getirmiştir. Bu nedenle Kur’an’da adı geçen peygamberler arasında şüphesiz ki en farklı sima Hz. Musa’dır. Onun başından sonuna kadar hemen her yerinde Musa ve kavmi arasında geçen olaylara temas edilir. Hz. Musa’nın karşı karşıya geldiği en önemi muhatapları ise ya firavun veya kendi halkı olmaktadır.

Hz. Musa İsrailoğullarına gönderilen bir peygamber4 olup kendisine Tevrat indirilmiştir.5 Tebliğle görevlendirildiği zaman bu kutsal vazifeyi tek başına yapamayacağını belirterek kardeşi Harun’un kendisine yardımcı olarak verilmesini istemiştir.

Kur’an’da Hz. Musa ile ilgili ayetlerde sıkça onun mucize gösterdiğine işaret edilir. Belki de ondan daha fazla mucize gösteren bir peygambere rastlamak mümkün

1 Hûd 11/84.

2 Şuarâ 26/189.

3 Şuarâ 26/190:

َّني ۪نِم ْؤُمّْمُهُرَثْكَاّ َناَكّاَمَوَّۜ ةَيٰ َلَّْكِل ٰذّي۪فّ َّنِا

“Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş değillerdir.”

4 Harman, Ömer Faruk, “Musa” DİA, C. XXXI, s. 210, ss. 207-213, İstanbul 2006.

5 Harman,“Musa”, s. 207.

değildir. O nedenledir ki İslam külliyatında onun gösterdiği mucizelerin sayısı tartışılmaktadır. Ancak biz bu mucizelerin mahiyetinden ziyade Kur’an’ın bu mucizelere yüklemiş olduğu kavramların çağrıştırdığı hedefe yönelmek istiyoruz.

Bununla birlikte onun gösterdiği her bir mucize Kur’an tarafından nasıl isimlendirilmişse bu doğrultuda onlara değineceğiz.

Kur’an Hz. Musa’nın firavuna karşı gösterdiği delillere apaçık Sultân / ّناطلس نيبم adını vermektedir.1 Hatta bu kavramla birlikte ayet kavramını da yer aldığı başka bir ayet daha bulunmaktadır. 2 Bazılarına göre bu ayetlerde delil kelimesine ‘çok açık Sultân’ adı verilmesinin hikmeti onların Sultân ve padişahın başkalarını ezip geçmesi gibi, Sultânı olan kimsenin de tartışma sırasında muarızını alt etmesi sebebiyledir.

Râzî’ye göre mucize anlamında kullanılan ayet kelimesi zan ifade eden alametlerle yakîn ifade eden deliller arasında müştereklik bulunan kısma, Sultân ise kesinlik ve yakîn ifade eden delillere denilmektedir. Ancak Sultân, duyu organlarıyla kuvvetlenen deliller ile duyu organlarıyla kuvvetlenmeyen deliller arasında ortak bir isimdir. Ancak duyu organlarıyla kuvvetlenen delile sultân-ı mûbin adı verilir. Hz.

Musa’nın mucizeleri de böyle bir bir özelliğe sahip olduğu için onun gösterdiği tüm mucizeler sultân-ı mûbin vasfını kazanmıştır.3 Hz. Musa’nın göstermiş olduğu bu mucizelerin apaçık delil/Sultân olarak isimlendirilmesinin arka planında “Kuşkusuz ülkesinde Firavun ululuk taslamış, (ayırımcılık yaparak) halkını da gruplara ayırmıştı.

Gruplardan birini, erkek çocuklarını kıyımdan geçirip kızlarını sağ bırakarak güçsüz düşürmek istiyordu. Hiç kuşkusuz o huzur ve güveni bozanlardandı”4 ayetinin de ifade ettiği firavunun Tanrı tanımaması ve kendisini ilah ittihaz etmesinin yattığını düşünüyoruz. O bir anlamda iblisin adımlarına uymuş ve kibirlilik taslamıştır. Bu nedenle Hz. Musa’nın firavuna ve kendisini inkâr edenlere karşı gösterdiği her mucize bir öncekinden daha büyüktür.5 Bununla birlikte bütün hisleriyle bu mucizlere şahit olan firavun küfründe ısrarcı olmuştur. 6

1 Bkz. Mü’minûn 23/45, 46; Mü’min 40/23; Zariyat 51/38.

2 Hûd 11/96, 97.

ٍٍّۙني۪بُمٍّناَطْلُسَوّاَنِتاَيٰاِبّى ٰسوُمّاَنْلَسْرَاّْدَقَلَو

“Gerçekten Mûsâ’yı da mûcizelerimizle ve apaçık bir delille (Firavun ve onun adamlarına) gönderdik.”

3 Râzî, Tefsîr-i Kebir, Ankara 1992, C. XIII, s. 112-113.

4 Kasas 28/4.

5 Zuhruf 43/48.

6 Ta Ha 20/56.

Hz. Musa’nın mucizeleri bazen de ‘besair’ olarak isimlendirilir. Kur’an’da onunla ilgili ayetlerin ikisinde farklı anlamlarda kullanılmıştır.1 Besair, ayetin birinde apaçık hüccetler2 anlamına gelmekte olup Hz. Musa’nın gösterdiği olağanüstü olayların, onun söylediğinin doğru olduğunun açık bir delili olarak yorumlanmaktadır.3 Basiret kavramının geçtiği diğer ayette ise besair Hz. Musa’ya indirilen Tevrat anlamına gelmektedir.4 Çünkü o, bu kitapla delil getirmiştir.5

Bizzat Kur’an, Hz. Musa’ya verilen mucizelerin dokuz tane olduğunu söyler.6 Bunlar bazen beyyine7 şeklinde münferit, bazen de çoğul olarak beyyinat sıfatıyla nitelendirilir. Ayetlerin birinde Hz. Musa, firavuna Allah’tan açık delil getirdiğini dile getirir.8 Çünkü onun mucizesi hitap ettiği kitlenin gayet açık bir şekilde anlayabileceği türdendi. Ayrıca onun getirdiği mucizeye kâhinler de beyyine adını vermişlerdir.9 Çünkü sihirbazlar ile Hz. Musa’nın birbirlerine meydan okumaları sırasında onlar bu delilin çok açık olduğunu anlamışlar ve bu nedenle onu beyyine diye isimlendirmişlerdir.

Kur’an Hz. Musa’ya verilen iki mucizesine ‘burhan’ adını vermesi oldukça dikkat çekicidir. Bu iki burhandan biri onun elinin beyazlaması10 diğeri ise asasının yılana dönüşmesidir.11 gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitabı (Tevrat'ı) verdik.”

2 İsrâ 17/102:

ِّفّاَيَّكُّنُظَ َلّْي۪ نِاَوّ ًَۚرِئآَ۪صَبِّضْرَ ْلْاَوِّتاَو ٰمَّسلاّ ُّبَرّ َّلِْاِّء َ۪ٓلْ ُؤٰ۪ٓهَّلَزْنَاّآَ۪مّ َتْمِلَعّْدَقَلَّلاَق

ّ اروُبْثَمّ ُنْوَعْر

“Mûsâ ise, "İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir.

Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helak olmuş bir kişi olarak görüyorum" demişti.”

3 Râzî, Tefsîr-i Kebir, Ankara 1993, C. XV, s. 78.

4 Kasas 28/43:

ِّساَّنلِلَّرِئآَ۪صَبّىٰل وُ ْلْاّ َنوُرُقْلاّاَنْكَلْهَاّآَ۪مِّدْعَبّ ْنِمّ َباَتِكْلاّىَسوُمّاَنْيَتٰاّْدَقَلَو

َّنوُرَّكَذَتَيّْمُهَّلَعَلّ ةَمْحَرَوّى دُهَوّ

“Andolsun, ilk nesilleri yok ettikten sonra Mûsâ'ya -düşünüp ibret alsınlar diye- insanların kalp gözünü açan deliller ve bir hidayet rehberi, bir rahmet olarak Kitabı (Tevrat'ı) verdik.”

5 Râzî, Tefsîr-i Kebir, Ankara 1994, C. XVII, s. 525.

6 İsrâ 17/101.

7 A’râf 7/105; Tâhâ 20/72; Ankebût 29/39; Câsiye 45/17; Mü’min 40/28.

8 A’râf 7/105.

“Elini koynuna sok. (Alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.

Korkudan açılan kolunu kendine çek (toparlan). İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir. Çünkü onlar fasık bir kavimdirler.”

11 Kasas 28/31.

Hz. Musa asasıyla İsrailoğullarına hayret verici mucizeler göstermiştir. Asanın, sihirbazların gösterdiği marifetleri yutan bir ejderhaya dönüşmesi,1 denize vurduğunda yarılması,2 yere vurulduğu zaman su pınarlarının fışkırması3 gibi harikuladelikler gösterdiği Kur’an’ın ifadesidir. Bu mucizelerin gösterilmesinde önemli bir etkene sahip olan asa, Hz. Musa’nın risalet ve nübüvvetinin delili olmasının yanında4 halk arasında Musa’nın asası şeklinde darb-ı mesel olarak meşhur olmuştur.

Hz. Musa’nın mucizelerine “hakk” adı da verilmektedir.5 Hakk kelimesi kapSadığı anlam bakımından mucize olarak değerlendirilebilir. Çünkü mucize de hakk kelimesi gibi bâtılı yok etmektedir. Şüphesiz o, bir nevi hak ve bâtılın savaşında inananların Allah tarafından desteklemesi halidir. Mucizeyi karşılayan her kavramda amaç doğruyu yanlıştan ayırmaktır.

Kur’an’da bahsedilen bu mucizelerden yola çıkarak Hz. Musa’nın en çok mucize verilen peygamber, İsrailoğullarının da çokça mucize gösterilmiş kavim6 olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Hz. Musa’ya Kur’an’da sık sık yer verilmesinin nedeni, Hz. Peygamberin tebliğ görevini ifa ederken, muhatapları arasında Yahudilerin de bulunmasıdır. Böylece Hz. Peygamberin, onların peygamberi hakkında bir takım haberler vermesi, Kur’an’ın Allah tarafından gönderilen kutsal bir kitap olduğunun delilidir.