• Sonuç bulunamadı

4. FRİGLERİN ANADOLU’YA GELİŞLERİ

VE FRİG SİYASAL TARİHİ

Harita 2. Frig Siyasi Sınırları.

İÖ 1200 göçleri ile gerçekleşen ve dönemin tüm Önasya kültürlerini tehdit eden, bir kısmının da yıkılmasına sebep olan deniz kavimleri göçlerinin ardından Anadolu’ya pek çok yeni etnik grup giriş yapmıştır108. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılış sürecinde ve sonrasında Anadolu’da merkezi bir devletin yeniden oluşabildiği İÖ 10. yy’a değin dalgalar halinde devam eden bu göçler Balkanlar, Kafkaslar ve Ege Adaları üzerinden gerçekleşmiştir109. Yaşanan bu geniş çaplı göç dalgası öncesi Balkanlar ve Trakya’da yoğun bir nüfus hareketliliği yaşanmıştır. Günümüz Yugoslavya-Arnavutluk bölgesinde varlığını sürdüren İlliryalılar’ın toplu nüfus hareketleri sonucu Batı ve Doğu Trakya halklarının başka bölgelere kaçma zorunluluğu, yaşanan göç dalgasının en önemli

108 Bu göçlere dair en ayrıntılı bilgiler Mısır yazılı kaynaklarındadır. 19. Hanedan firavunlarından Merneptah dönemiyle birlikte (İÖ 1236-1223) ayrıntılı bir şekilde değinilen deniz kavimleri hareketleri hakkında son bilgiler Mısır’a da saldıran kavimleri Nil Vadisi’nin doğusunda durduran III. Ramses dönemindendir (İÖ 1198-1166). Şerden, Şekeleş, Ekveş, Lunka, Turuş, Peleset, Denyen, Tekker, Veşveş gibi kavim isimleri Mısır yazılı kaynaklarında yer almakta, bu insanlar kalpleri güvenle dolu istilacılar olarak gösterilmektedir. Mansel 2004, 88.

109

sebeplerinden birisidir110. Seferler sonucunda güneyde Teselya’dan, doğuda Vardar Vadisi’ne, Bulgaristan ve Romanya’nın batısına ve tüm Makedonya topraklarını kontrol altına alan İlliryalılar’ın, daha sonra adları Frig olarak değişecek olan Briglerin Anadolu’ya geçiş yapmalarına sebep oldukları öne sürülmektedir111.

İlkin Strabon ve Herodotos tarafından değinilen ve Demir Çağı başlarındaki Balkan Göçleri ile Anadolu’ya giriş yaptığına inanılan Frigler, sözü edilen antik çağ yazarları tarafından Trako-Balkan kavimlerinden Brigler ile bir tutulmaktadır112. Makedonya’dan Bulgaristan’a geniş bir coğrafyanın İÖ 1. binyıl başlarındaki yerel halkı olduğu düşünülen Brigler, Makedonca’da “dağ ve tepe” anlamına gelen “breg” kelimesinden hareketle “tepe insanları” olarak tanımlanmaktadır113.

Antik kaynaklarda, Brigler’le eşleştirilen Frigler ile ilgili çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Bu kaynaklardan başlıcaları Homeros, Herodotos ve Strabon’un eserleridir. Homeros ünlü İlyada destanında Troyalılar’ın yanında savaştığını belirttiği Friglerin, Askanios tarafından yönetilen ve uzak Asania’dan114 gelen savaş tutkunu bir halk olduğunu belirtmektedir115. Frig kralları olarak Otreus ve Mygdan isimlerini de veren Homeros’dan116 sonra Friglerden bahseden ilk yazar ünlü tarihçi Herodotos’dur. Herodotos, Frig kralı Gordios’un oğlu kral Midas’ın Delphoi kentine armağanlar gönderdiğini belirtmektedir117. Makedonya üzerinden Anadolu’ya giriş yaptıktan sonra Brig adının değişikliğe uğrayarak Frig’e dönüştüğünü belirten Herodotos ile aynı vurguyu yapan Strabon, iki halkın aynı topluluk olduğunu belirtmektedir118. Troia Savaşı’nın ardından bölgede Mysialılar’la birlikte egemen gücün Frigler olduğunu belirten Strabon, Frigler ile ilgili söylencelerin bu savaşın öncesine dayandığını

110 Borza 1992, 74; Shea 2008, 47. 111

Carrington 1977, 117; Shea 2008, 47; Kınal 1991, 231; Wilkes 2006, 111. 112 Strab. XII, 544; Hdt. VII, 73.

113 Shea 2008, 46. 114

Asania Makedonya’da yer alan bir nehir adı olarak belirtilmektedir (Beeton 2010, 56). Asania’nın İznik Gölü’nün antik çağlardaki adı olan Askania olduğu da belirtilmektedir (Çapar 1987, 45). Strabon, Lidyalı Ksanthos’dan alıntı yaparak Friglerin Troia Savaşı’ndan sonra Avrupa’dan ve Pontos’un sol tarafından geldiklerini, Frig kralı Askanios’un bu halkı uzak Askania’dan getirdiğine değinmektedir (Strab.XIV, 29).

115

Homeros, Il., II, 861-864. 116 Homeros, Il., III, 181 vd. 117 Homeros, Il., I, 14. 118 Hdt. VII, 73; Strab. XII, 4.

vurgulamaktadır119. Kendisinden önce yaşamış ancak isimlerini vermediği bazı eskiçağ yazarlarının bilgilerini aktaran Plinius, Naturalis Historia adlı eserinde Frigler’in adlarını Brigler’den aldığını, kendileriyle aynı zamanda Anadolu’ya giriş yapan Mysia’lıların Moesi’ler, Bithynialılar’ın ise Thyni adı ile anılan topluluklar olduğunu belirtmektedir120. 6. yy’ın ünlü coğrafyacılarından Stephanus Byzantinus’da Ethnica adlı eserinde Brygler’in İlliryalılar gibi bir Makedon ulusu olduğunu belirtmektedir121.

Antik dönem yazarlarından öğrendiklerimizin dışında bazı yerleşim merkezlerinden ele geçen somut verilerden de Balkan göçleri hakkında bilgiler edinilmektedir. Bu yerleşimlerden Gordion'da Hitit yerleşmesinin hemen üzerinde Erken Demir Çağı'na tarihlenen (İÖ 1200-950) arkeolojik kanıtlar, Balkan kökenli göçerlerin İÖ 12. yy’a doğru Polatlı yakınlarındaki daha sonra başkentleri olacak olan Yassıhöyük'e ulaştığını göstermektedir. Bu toplulukların başlangıçta basit köy düzeyinde yerleşik bir yaşamı benimsedikleri görülmektedir. Gordion’da 1988 ve 1995 yılları arasında gerçekleştirilen kazılarda Trakya ve Troia VIIb2 çanak çömleği ile karşılaştırılabilecek el yapımı yeni bir tür seramiğin varlığı kanıtlanmıştır. Bu seramik türü öncü Balkan göçerlerinin Anadolu’ya geliş süreci hakkında önemli bilgiler sunmaktadır122. Frigler’in Anadolu’ya ayak bastığı zaman ile ilgili olarak antik kaynaklarda değişik görüşler bulunmaktadır. Eski Yunan yazarlarının Troia Savaşı öncesine dayandırdığı bu göç hareketi ile ilgili olarak Lidyalı tarihçi Xanthos, hareketin savaş sonunda Mysialılar’la birlikte gerçekleştirildiğini savunmaktadır123. Nitekim Troia VIIb'deki yeni araştırmalar, kentin yangınla tahrip edilmesini takip eden süreçte bölgeye Balkan kökenli, “buckelkeramik” adı verilen kaba bir kap kullanan yeni bir kavimin gelmiş olduğunu açığa çıkarmıştır124 (Levha 1a-b). “Kabartmalı Seramik” olarak da adlandırılan bu seramik grubu, Frigler ve diğer Balkan kökenli kavimlerin bölgeye yerleşmiş olması ile açıklanmaktadır125 zira Erken Demir Çağı boyunca Balkanlar’da bulunan tümülüslerde en göze çarpan buluntu buckelkeramik kaplardır. Bu

119

Strabon önceleri Olympos (Uludağ) civarına yerleşen Mysialılar’ın zamanla Friglerle savaşlara giriştiklerini, bunun neticesinde topraklarını terk ederek Kaikos (Bakırçay) ırmağının üst tarafına göç ettiklerini belirtmektedir. bkz: Strab. XII, 4.

120 Plin. Nat. 5.145. 121 Sevin 1982, 231. 122

Wittke 2006, 14. 123 Sevin 1982, 231.

124 Hüryılmaz 1990, 151 vd; Ebeling-Meissner 1993, 84; Sevin 1982, 231; Sevin 2007, 193. 125 Becks-Thum 2001, 419.

pişmiş toprak kapların en sık görülen formları tek kulplu kantharoslar, büyük tören kapları ve küçük çömleklerdir126. Genellikle siyah, ender olarak da kırmızı renkte olan bu kaplar oluk, yiv, çizi ve ip baskı yöntemleri ile bezenmiştir127. Kazılar sırasında bulunan bu seramiklere Bulgaristan’daki çağdaş ve benzeri kültür guruplarından Sboryonovo Tümülüsü, Çatalka ve Pseniçevo’da da rastlanılmakta, ayrıca Bulgaristan’da yer alan Karanovo ve Romanya’daki Vinçe höyüklerinin Erken Demir Çağı’na tarihlendirilen kültür tabakalarında da sıklıkla görülmektedir128. Doğu Trakya’da, Edirne’de Hacılar, Arpalık dolmenlerinde, Taşlıcabayır Tümülüsü ve Çakıllı Tümülüsü’nde bu seramik örneklerinden bol miktarda bulunmuştur129. Trakya ile sınırlı kalmayan Buckelkeramik yayılım alanı Erken Demir Çağı’nda Anadolu’nun içlerine dek uzanmıştır130. Gordion'da, Troia VIIb2 katı ile çağdaş tabakada elde yapılmış kaba siyah seramik birdenbire ortaya çıkmakta ancak daha sonra bu seramik ve üreticilerinin varlığına dair bilgiler kesilmektedir131. Öncü Balkan göçlerinin Anadolu’daki izlerini yansıtması açısından son derece önemli sayılan Buckelkeramik örneklerine Taşlıcabayır132, Troia133, Gordion134, gibi önemli merkezlerin yanısıra günümüz Hatay ili sınırları içerisinde yer alan Tell El Cüdeyde’de de rastlanılması135, deniz kavimleri olarak adlandırılan göç dalgasının doğrudan Balkan kavimleri ile ilgili olduğunu düşündürmektedir. Troia VIIb2 yerleşmesi ile Anadolu’ya giriş yapan yeni unsurlardan biri de giyimde bir yenilik olarak karşımıza çıkan fibulalardır136. Gordion Büyük Tümülüs’de 145 adet ele geçmiştir137.

Balkan, Ege, 1200 ya da Deniz Kavimleri Göçü olarak adlandırılan toplu yer değiştirme hareketi, beraberinde pek çok yenilik getirmiştir. İÖ 2. binde Trakların işgali altında bulunan Balkan Yarımadası’nın güney-batı bölgelerine İlliryalılar girmiştir. İliryalıların gelmesi üzerine yerlerinden oynatılan bazı Trak toplulukları, en çok Brigler, 126 Yıldırım 2008, 43. 127 Özdoğan 2000a, 158. 128 Yıldırım 2008, 43. 129 Yıldırım 2008, 43-44. 130 Sevin 1982, 231; Sevin 2007, 193. 131 Ebeling-Meissner 1993, 84; Wittke 2006, 14. 132 Özdoğan 2000a, 158-159. 133 László 2012, 50. 134 Polat 2002, 212. 135 Akurgal 1956, 45. 136 Becks-Thum 2001, 419. 137 Young 1959, 286.

Boğazlar üzerinden Anadolu’ya geçmiştir. Anadolu’nun batısında ve kuzeyinde oturan bazı savaşçı toplulukların katılmasıyla günden güne büyüyen bir güçle Hitit devletine saldırmışlar, şehir ve kasabaları yakıp yıkarak bu devleti ortadan kaldırmışlardır138. Saldırılar sonucunda Anadolu’nun ve Yakındoğu’nun etnik ve sosyal bünyesinde büyük değişiklikler meydana getirmişler, Yakın Doğu’nun güçlü Hitit, Babil, Mitanni gibi devletlerinin tarih sahnesinden çekilmelerine sebep olmuşlardır.

Ege Göçleri ile Anadolu’ya giriş yapan İonlar, Dorlar ve Aioller İÖ 11. yy. sonunda Ege adalarına ve Anadolu’nun batı kıyılarına yerleşmeye başladıklarında topluluklar halinde organize olmuşlardı. Akurgal’a göre bu toplulukların aksine Anadolu’ya batıdan güneydoğuya kadar akınlar yapan Balkan kökenli topluluklar ve bunların arasında sayılan Brig yani Frigler Anadolu yarımadası içinde bir yerden ötekine sürekli göç etmişlerdir139. Antik kaynakların yanında arkeolojik verilerin de doğruladığı üzere Anadolu’ya girdikten sonra ilkin Troia ve çevresine yerleşen Frigler, olasılıkla buradan İznik Gölü kıyıları ile Sakarya Nehri Vadisi'ne doğru yayılmışlardır. Friglerin yaşadıkları ve Frigya olarak adlandırılan alan esas olarak Yüksek Orta Anadolu Yaylası, Kızılırmak, Konya yöreleri ve Tuz Gölü’ne dek olan bölgeyi içine almaktadır.

Daha önce belirttiğimiz üzere Anadolu’ya ilkin İÖ 12. yy’da girdiklerine inanılan ve daha sonra başkentleri olacak Yassıhöyük’de basit bir köy yerleşimi kurdukları düşünülen Frigler İÖ 10. yy’ın ilk yarısında güçlü merkezi yönetime sahip bir krallık görünümüne ulaşmış olmalıdırlar. Gordion’da yürütülen son çalışmalar bu düşünceyi desteklemekte, daha İÖ 10. yy içlerinde kompleks yapılardan oluşan ve üretime dayalı ekonomik bir sistem benimseyen bir topluluğun varlığını ortaya koymaktadır. Friglerin bilinen ilk kralı olan babası Gordios’dan tahtı İÖ 742 ya da İÖ 738 yıllarında oğlu efsanevi Kral Midas devralmıştır. Midas, Doğu’da Urartu ve Asur ile, Batı’da ise Kıta Yunanistan ile iyi ilişkiler kurmuştur140. Delphoi Apollon Tapınağı’na kendi tahtını adayan ve Heredotos’un çok sonraları övgü ile bahsedeceği Midas’ın Kyme prensesi Hermodike ile evlendiği de antik kaynaklardan

138 Özdoğan 2000b, 311. 139 Akurgal 1995, 137. 140 Tüfekçi Sivas 2007a, 10.

bilinmektedir141. Bunların yanısıra Frig başkenti Gordion’da ele geçen ve M.Ö 8. yy’a tarihlenen az sayıda ithal Yunan kaplarının varlığı Midas’ın bölge ile kurduğu iletişim ile açıklanmak istenmektedir142.

İÖ 12. yy. başlarından itibaren Balkanlar üzerinden geldikleri düşünülen Frigler/Brigler’e karşın hemen hemen aynı dönemde Anadolu’ya Kafkaslar üzerinden, Asur yazılı kaynaklarında Muşkiler olarak anılan bir başka etnik topluluğun da giriş yaptığı bildirilmektedir143. Hitit İmparatorluğu’nun sonlarına tarihlenen bir belgede düşman prens “Pahuwalı Mita” isminin geçmesi imparatorluğun yıkılış sürecinde doğuda giderek büyüyen bir Muşki tehdidinin varlığına kanıt olarak gösterilmektedir144. Muşkiler’in kökeni ve Anadolu’ya gelişleri hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Barnett, bu topluluğun Doğu Karadeniz kökenli olduğunu, buradan güneye yönelerek Kızılırmak Bölgesi’ne göç ettiklerini ve burada Frigler ile birleşmiş olabileceklerini öne sürmektedir145. Akurgal ise Muşkilerin Brigler ile birlikte Anadolu’ya Balkanlardan giriş yapan Mysialı’lar olabileceğini belirtmektedir146. Konu hakkında görüşlerini bildiren bilim insanlarından Yakar, Muşkilerin Anadolu, Kafkas ve Güneydoğu Avrupa kökenli halkların bir araya gelmesiyle oluşturulan bir federasyon olabileceğine değinmektedir147. Yakar, Friglerin politik bir güç olarak ortaya çıkışını Muşkili Mita olarak da anılan148 Frig kralı Midas’ın Orta Anadolu’da dağınık durumda yaşayan halkları bir araya getirmesiyle oluşmuş olduğunu düşünmekte ve Muşki-Frig eşitlemesine destek vermektedir149.

Antik kaynaklar tarafından Frigler ile bir arada değerlendirilmeyen, bağımsız bir başka topluluk olarak görülen Moschiler’in150 Muşkiler ile ilişkisi henüz çözülememiş olsa da bu iki ismin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanılmaktadır151. Muşkiler 141 Sevin 2003, 242; Sams 2007, 60. 142 Sams 2007, 60. 143 Mellink 1965, 318; Özkaya 1995, 7. 144 Sevin 1982, 232; Bryce 2009, 155. 145 Barnett 1975, 420. 146 Akurgal 1955, 111 vd. 147 Yakar 2007, 66. 148

Young 1981, 271; Muscarella 1998, 149; Leick 1999, 107. 149 Yakar 2007, 67.

150 Hdt. III, 94. 151 Mellink 1965, 319.

hakkındaki bilgilerimiz Asur yazılı kaynaklarında, Asur Kralı I. Tiglat Pileser (İÖ 1115-1077) dönemiyle başlamaktadır152. I. Tiglat Pileser, Muşkiler’in Kutmuhi’ye saldırmaları üzerine yapılan savaşta Muşki ordusunun 20000 askerini ve 5 kralını yenerek esir aldıklarını anlatmaktadır153. Sırasıyla Asur Belkala154 (İÖ 1074-1057) ve II. Adad Nirari155 (İÖ 911-891) dönemlerinde de anılan Muşkiler İÖ 9. yy’da yeniden güçlenmiş olmalıdırlar zira bir diğer Asur kralı II. Tukilti-Ninurta döneminde (İÖ 890-884) yine Muşkiler üzerine bir sefere çıkıldığı bilinmektedir156. II. Asurnasirpal (İÖ 883-859) tarafından vergiye bağlanmalarının ardından Muşkiler’in gücünün bir süre azaldığı bilinmektedir157. II. Sargon dönemiyle birlikte (İÖ 722-705) Asur yazılı kaynaklarında ilk kez Muşki kralı olarak Mita’nın ismi geçmektedir. Frig kralı Midas ile aynı kişi olduğuna inanılan158 bu krala dair ilk yazıt Kargamış ile ilgili çıkan bir sorun üzerine Kral Mita ile yapılan anlaşmadır ve bu yazıt II. Sargon’un 5. krali yılına yani İÖ. 717’ye tarihlenmektedir159

. Bu yazıttan yaklaşık 2 yıl sonra İÖ. 715’e tarihlenen bir başka metinde II. Sargon Mita’yı Muşki topraklarında yendiğini ve Que kentini Muşkilerden geri aldığını belirtmektedir160. Aynı kralın İÖ. 709 tarihli bir yazıtta geçen “benden önceki krallara boyun eğmeyen Mita” ifadesi kralın Gordion tahtına İÖ. 8. yy. ortalarında geçtiğine bir kanıt olarak gösterilmektedir161. Bu tarihlerde Mita Asur’a karşı bağımsızlık savaşı veren Tabal Ülkesi beyleriyle ilişkiler kurarak Anadolu üzerindeki Asur baskılarına karşı direnişe geçmiştir. Kargamış kralı Pisiris ile yaptığı antlaşma onu artık yalnızca Anadolu’nun değil tüm Yakındoğu’nun önemli liderlerinden biri yapmakla kalmamış, aynı zamanda Asur’un büyük tepkisine yol açmıştır162. İÖ. 713 yılında bölgedeki Asur gücünü kırmak üzere Tabal ve Urartu ile işbirliği yapan Mita ile ilgili bilgileri, İÖ. 711 yılında II. Sargon’un bu direnişe karşı gerçekleştirdiği seferini anlatan yazılı belge takip etmektedir163. Asur yazılı

152

Luckenbill 1926, 101; Wiseman 1965, 18; Lloyd 1999, 68; Özkaya 1995, 8; Leick 1999, 140. 153 Luckenbill 1926, 101; Barnett 1975, 420; Özkaya 1995, 7; Burney 2004, 66; Bryce 2009, 360. 154 Luckenbill 1968, 77. 155 Luckenbill 1968, 119. 156 Özkaya 1995, 8. 157 Özkaya 1995, 8.

158 Young 1981, 271; Muscarella 1998, 149; Leick 1999, 107; Yakar 2007, 67. 159 Mellink 1965, 318; Muscarella 1998, 149; Kurt 2010a, 74.

160

Drews 1995, 18; Muscarella 1998, 149 161 Sevin 2003, 241.

162 Sevin 2003, 241. 163 Kurt 2010a, 74.

kaynaklarında Muşkilere dair ifadeler İÖ. 709 yılında Tabal Krallığı’nın kontrolü ile ilgili bir metinle sona ermektedir164.

Gerek Asur, gerekse antik çağ kaynaklarında Anadolu’nun İÖ. 12. yy. sonrasına dair görünümü ile ilgili bilgiler sınırlı ve karışık gözükse de batılı kaynaklarda Frigler ve kral Midas’dan, Asur yazılı kaynaklarında ise sadece Muşkiler ve kralları Mita’dan bahsediliyor olması ilkin Winckler tarafından dile getirilen ve sonraki yıllarda yaygın kabul gören iki halk ve kralın aynı topluluk olduğu düşüncesini destekler niteliktedir165. Sagona ve Zimansky, Frig-Muşki karışıklığını Germenlerin Fransızlarca “Allemand”, Ruslar tarafından ise “Nemets” olarak anılmasına benzetmekte, ancak Frigya’nın seramiklerde görülen farklılıklar sebebiyle doğu ve batı olarak ayrı değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadırlar166. Bolaris, modern Gürcistan’da yer alan ve dağlık bir bölge olan Meskheti bölgesinde yaşamış olan Meshki’leri antik dönem yazarları aracılığı ile İlyada’da da adı geçen Moschoi’lere dayandırmakta ve bu halkın daha sonra Anadolu’ya giriş yaptığına değinmektedir ve Bolaris’e göre bu halk Asur yazılı kaynaklarında adı geçen Muşkiler’den başkası olmamalıdır167.

Frigler ve Muşkiler olasılıkla batılı komşuları tarafından Frigler, doğulu komşuları tarafından Muşkiler olarak tanınmakta, bünyesinde sanatsal açıdan yöresel farklılaşmaları açıklayabilecek çeşitli etnik grupları barındırmaktadır168. Yukarıda değindiğimiz üzere Frigler’in Anadolu’ya ne zaman ve hangi yollar ile geldikleri tartışma konusudur. Ancak Frigler, en azından İÖ 9. yy’da Gordion merkez olmak üzere169, Orta Anadolu’da Ankara, Sinop, Alacahöyük, Pazarlı, Boğazköy, Konya’nın bir bölümü170; Doğu Anadolu’da Malatya, Batı’da da Afyon ve Manisa’ya kadar uzanan topraklar üzerinde yerleşmişlerdir. İÖ 676’da İskitler’in sıkıştırması sonucu Kafkaslardan Anadolu’ya giriş yapan Kimmerlerin dönemin iki büyük devleti Urartu ve

164 Young 1981, 271; Muscarella 1998, 150; Kurt 2010a, 80-81; Kurt 2010b, 132. 165

Winckler 1901, 136; Körte 1904, 17-18; Akurgal 1955, 113; Mellink 1965, 318; Barnett 1975, 417; Muscarella 1998, 149 vd. 166 Sagona- Zimansky 2009, 353. 167 Bolaris 2010, 2. 168 Özkaya 1995, 13; Lloyd 1999, 68. 169 Henry 2003, 185.

170 Bugün yalnızca kuzey kesimi Frigya sınırlarında kabul edilen Konya önceleri tamamen Frigya kapsamında sayılmaktadır. İÖ 401 de Konya’dan geçen Xenophon burayı Frigya’nın son kenti olarak nitelemektedir. Sevin 1982, 230; Umar 2008, 1 vd.

Frig Krallıkları’nın yıkılmasına sebep olduğu düşünülmesine karşın yazılı kaynaklarda Frig-Kimmer savaşına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır171. Yassıhöyük/Gordion’da yürütülen çalışmalarda Erken Tunç Çağ ve Ortaçağ dahil olmak üzere toplam 11 tabaka belirlenmiştir. Bunlardan 6A tabakasında görülen yoğun tahribat Kimmerler’in baskını ile ilişkilendirilmektedir172. Erken Frig tabakası olarak da adlandırılan 6A tabakasının tarihlendirilmesi, son yıllarda ortaya çıkarılan sonuçlar ile daha da karışarak yeni soruları beraberinde getirmiştir. 1959 yılında ortaya çıkarılan ve “Tahrip Tabakası” olarak adlandırılan bu tabakada bulunan teras yapısı ile 3 ve 4 no’lu megaronlar, yıkımdan en çok etkilenen alanlar olmuştur173. Diğer yapılara oranla daha az hasar gören 2. megarondan alınan 256 ağaç örneği dendrokronolojik olarak incelenmiş ve ağaçların İÖ 861 yılında kesildiği anlaşılmıştır174. Gordion kazı ekibi geçmiş yılların sonuçları ve çevre yerleşimlerden elde edilen verileri son dendrokronolojik sonuçlarla bir arada değerlendirerek YHSS (Yassıhöyük Stratigraphic

Sequence) 6A evresindeki tahribatın İÖ 700 yıllarından ziyade İÖ 800 yıllarına

tarihlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir175. Ayrıca kentin en büyük yerleşmesinin YHSS 6 değil YHSS 5 olduğu, YHSS 6’da görülen tahribatın izlerinin çok kısa sürede giderildiği ve krali yönetimde bir boşluk doğmadığı dile getirilmiştir176. Gordion’da yapılan son çalışmalar ortaya iki yeni sonuç koymaktadır. Bunlardan ilkinin YHSS 6A tabakasını sonlandıran yangından hemen sonra inşaa hareketlerine ivedilikle başlanmıştır. Bir diğer sonuç ise Gordion’un en geniş yerleşim ölçülerine YHSS 6A tabakasında değil, YHSS 5 tabakasında ulaştığının ortaya çıkarılmış olmasıdır177.

Erken Demir Çağı’nda Frigler ve diğer Trak kavimleri arasında bazı benzerlikler bulunmaktadır. Ölü gömme gelenekleri bağlamında hem Traklar’ın hem de Frigler’in tümülüs geleneğini tercih etmeleri bu benzerliklerin başında gelmektedir. Erken Demir Çağı’nda Güneydoğu Avrupa ve Anadolu’da yaşayan nüfusun ölü gömme törenleri ve bölgesel yakınlıklarla açıklanan birçok ortak özelliği bulunmaktadır178. Trakya ve 171 Sevin 2003, 250; Durmuş 1997, 277. 172 Voigt 2007, 71. 173 Young 1975, 40-41; DeVries 1980, 36. 174 Voigt 2005, 30. 175 Voigt 2005, 28 vd. 176 Voigt 2005, 31. 177 Voigt 2005, 31. 178 Georgieva 1998, 61.

Frigya arasındaki karşılaştırmalar genellikle her iki bölgede de yaygın olan tümülüsler, kaya mezarları ve megalitler üzerine yoğunlaşmaktadır. Dolayısıyla başta tümülüsler olmak üzere sözü geçen diğer mezar türleri yalnızca ölü gömme gelenekleri açısından değil aynı zamanda Frigler’in kökeni ile ilgili sorulara verdiği cevaplar açısından da oldukça önemlidir.

Tümülüsler çeşitli coğrafyalarda çeşitli adlar ile anılmaktadır. Rusya, Ukrayna, Kafkasya ve Orta Asya’daki tümülüs şeklindeki yığma mezar tepelerine “kurgan” adı verilirken, Güneydoğu Avrupa, Balkanlar, Kuzey Karadeniz ve Anadolu’da görülen örnekler “tümülüs” adıyla anılmaktadır. Trakya’ya ilk olarak İÖ 3. binyıl içinde girdiği bilinen tümülüs geleneğinin kökleri Avrasya steplerinde İÖ 4. binyıla tarihlendirilen mezar tepelerinde yani kurganlarda aranmaktadır179.

Birbirleriyle kronolojik ya da kültürel açıdan herhangi bir bağı olmayan farklı coğrafyalardaki bu mezar geleneğinin Orta Asya’dan İskitler aracılığı ile Kafkaslara ve Kuzey Karadeniz’e yayıldığı düşünülmektedir180. Orta Asya coğrafyasında son yıllarda konu ile ilgili çalışmalar yoğunlaşmış, Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından Kuzey