• Sonuç bulunamadı

Halkevleri ve Halkodaları

Belgede Artvin âşıklık geleneği (sayfa 114-120)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.2. İcra Ortamları

3.2.1. Sözlü Kültür Ortamı/Aktif Ortamlar

3.2.1.5. Halkevleri ve Halkodaları

Yukarıda görüldüğü gibi Artvin sahasında âşık sanatının icra mekânları Anadolu’nun diğer yerlerindekilerle hemen hemen aynıdır. Bu konuda özellikle köy odaları öne çıkmaktadır.

Bizim tüm bu tespitlere ekleyebileceğimiz en önemli değişik icra mekânı (özellikle 1932-1950 arası için) HALKEVLERİ’dir. Tam olarak kayıt altına alınabilmiş, dolayısıyla

günümüze ulaşabilmiş âşık karşılaşmalarını Halkevlerinde30

düzenlenen âşık fasıllarına borçluyuz. Genel itibarıyla bu tür yerlerde yapılan etkinlikler resmî bir hüviyette olduğu için kayıt altına alınmıştır.

Özder, “Doğudaki Halkevleri ve Halkodaları salonlarında sık sık “saz şairleri geceleri” tertiplerdi. O yıllardaki gençlerin bu mesleğe karşı gösterdikleri ilgi sonucudur ki bugünün genç saz şairleri yetişmiştir (1965: 5)” diyerek Halkevleri’nin âşık sanatına yaptığı tarihî hizmetin önemini vurgulamaktadır.

Yöre âşıklarının bugüne kaybolmadan gelebilen karşılaşmalarının (1934-1950 arası) çoğu Halkevleri ve halkodaları aracılığıyla düzenlenen programlardaki karşılaşmalardır. Buna en güzel örnek tam metnini ileride dördüncü bölümde vereceğimiz Huzûrî-Müdâmî karşılaşmasıdır. Bu karşılaşmanın bazı fasılları 13 Ağustos 1941’de Kars Halkevi’nde yapılmıştır (Dizdaroğlu, 1949: 165). Ayrıca 8 Mayıs 1942’de Şavşat Halkodası’nın düzenlediği programa Huzûrî davet edilmiş ve irticalen şiirler söylemiştir (Özder, 1960: 117. şiirin dipnotu)

Âşıklar, eski ozan/baksı geleneğinin mirasçıları olarak diyar diyar gezip halkı bilinçlendirmeye çalışan kanaat önderleridir. Sözün, özellikle şiirin büyülü tesirini müzikle birleştirerek daha da artıran bu sanatkârlar tarih boyunca toplumun önünde olan, onu eğiten ve yönlendiren birer iletişim odağı olmuşlardır. Bu özellikleri onları ve sözlerini halkın gözünde önemli kılmıştır.

Okullaşma oranının düşük, yazılı ve işitsel medyanın yetersiz olduğu; görüntülü iletişim araçlarının ise henüz olmadığı Cumhuriyet’in ilk yıllarında yeni rejimin ve inkılâpların yurdun her bucağındaki halka ulaştırılıp içselleştirilmesinde âşıklara da büyük görev düşmüştür. Bu dönemde; yaşadıkları toplumun sözcüleri ve halkın hayatından seçtiği konuları halkın diliyle anlatan, güncel olayları halkın ilgisini canlı tutacak biçimde kurgulayarak işleyebilen dolayısıyla sözlerinin geniş halk kitleleri üzerinde büyük tesiri olan âşıklardan birer propaganda ve eğitim aracı olarak yararlanılmıştır (Öksüz, 2012b: 436).

30

101

Sözlerinin toplum üzerindeki tesirinden istifade etmek için belirli günlerde anma-kutlama gibi nedenlerle yapılan etkinliklere il yöneticileri tarafından yöre âşıklarını davet ederek halka hitap etmelerini sağlama yurdumuzun çoğu yerinde olduğu gibi Artvin’de de Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren adeta bir gelenek olmuştur. Özellikle 1937’de 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Artvin Halkevi’nin düzenlemiş olduğu “Çoruh Şenlikleri”ne davet edilen âşıkların söylediği Cumhuriyet Güneşi, Zafer Bayramı I-II, Kurtuluş Destanı, Otuz Ağustos… vb. şiirler, yeni rejimin halka benimsetilmesi için âşıkların halk üzerindeki tesirinden yararlanma çabalarının birer örneğidir.

Artvin Halkevi 1937 yılı 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla “Çoruh Şenlikleri” adıyla bir kutlama programı düzenlemiştir. Bu programa âşıklar ve ünlü atma türkücüler31

de davet edilmiştir.

Zafer Bayramı- I

Çoruhlu mutlu olsun/ Bu büyük bayramumuz, Ne kadar güzel oldi/ Hep birden seyranumuz.32

Bugün kazanılmışti/ Şanli istiklalulumuz, Ondan sonra başladi/ Yüce inkılabumuz. Kocatepe’de idi/ Büyük kahramanumuz, Bugün emir vermişti/ O başkumandanumuz. Hedefunuz Akdeniz/ Hayde odularumuz, İnöni, Dumlipunar/ Harika meydanumuz.

Dört gün, dört gece sürer/ O son büyük harbumuz, Dokuz gün daha sürdi/ Kurtuluş savaşumuz. Helâl olsun orada/ Hep dökülen kanumuz, Onunla şeref buldi/ Nice vatandaşumuz. Yükseldi semalara/ Zafer dolu şanumuz, O günün hatirasi/ En büyük nişanumuz. Kurtuldi esaretten/ Bu güzel vatanumuz, Bu şanli zafer günü/ Düğünle bayramumuz.

31 Atma türkü, menşei, özellikleri, çeşitleri, yapı özellikleri… vb. konular hakkında ayrıntılı bilgi için bk.: Çelik, Ali (1995), Rizeli Bir Halk Şairi Osman Efendioğlu, s.4- 30.

32

Dünyalar tarihinde/ Pek şöhretli namumuz, Milletler arasında/ Yer aldi unvanumuz. Böyle güzel vatana/ Feda olsun canumuz, Ey sevgili Atatürk/ Ebed olsun yaşunuz. Evlatlaruna lâzım/ Daha işaretunuz, O günleri gösteren/ Yaşa büyük Atamuz. Fazla sevinç içinde/ Çoruh vilayetumuz, Hepumuzi topliyan/ Vali Koraltan’umuz. Bizi af buyursunlar/ Belki vardur hatamuz,

Oni kalpten severuz/ Yoktur şikâyetumuz (Tokdemir, 1993: 553).

Zafer Bayramı-II

Böyle kıymetli günün/ Bahsedelum şanından, Memnun olduğu gündür/ Zabitan nişanından. Atatürk bugün için/ Geçti tatli canından, Başbakan İnönü’yi/ Ayırmadi yanından. İnönü’nde sel akti/ Düşmanların kanundan, Bize bugün gösterdi/ Ter akitti alnından. Türkler ölür vaz geçmez/ Sevgili vatanundan, İlimuz ziyalandi/ Bu Zafer Bayramı’ndan. Öyle idare kurdi/ Kuş uçmuyor dalindan, Nasıl ana doğurdi/ Türk milleti kanından.

Bitun halk memnun olduk/ Hudud kumandanundan, İlbay da memnun imiş/ Bitun Çoruh halkından. Bu akşam davetiliyuz/ Artvin’un Halkevundan, Temelde kurban kestuk/ Sel akıttuk kanından,

Ha o şerefli koyun/ Bugün geçti canından (Tokdemir, 1993: 554).

Kurtuluş Destanı

On Temmuz yirmi dörtte/ Meşrutiyet ilâni, Atatürk çizmiş idi/ O tarihte plani.

Yirmi beş Mart otuzbir/ Stanbol basti cihanı, O gün yere gömüldi/ Bir irtica yılani.

103 Üç yüz yirmi üçte de/ Saldırdılar Balkani, Cephelerde döküldi/ Binlerce Türk’ün kani. Vatan kurtarmak içun/ Feda herkesun cani, Çok hainler var idi/ Fena idi imani.

Üç yüz otuz Temmuz’da/ Kopti dünya tufani, Yıllarca devam etti/ Harp inletti cihani. Kars, Sarıkamış, Artvin/ Kazanduk Ardıhan’i, Otuzbeş’da İzmir’e/ Saldurdilar Yunan’i. Semaya cephe tutti/ Kurdi orda mekâni, O zaman Venizelos/ Yunanın başbakani. Atatürk alıyordi/ Hiç durmadan imkâni, Yapti teşkilatıni/ Kuşatti her bir yani. Çünki azmetmiş idi/ Kurtarmağa vatani, Yaşasun Cumhuriyet/ Ey şen olsun mekâni. Düşmani kovmak lâzım/ Budur Türk’ün imani, Dağıldi kâinata/ Türk’ün yayıldı şani.

Yurdu çiğnetmemektur/ Türk’ün esas imani, Kimse ayak basamaz/ Feda ederuz cani. Atatürk söyledi ki/ Ordu hedefi tani, Hedef Akdeniz idi/ Oydi onun plani.

Türklere leke oldi/ Vahdettin’un zamani, Türk Milleti kurtardi/ Satmış idi vatani. Hazır idi kaçmağa/ Yağlamişti tabani, Ona nasip olmadi/ Türkler mezaristani, En nihayet defoldi/ Geyinerek fistani, Yakın düşünüyordu/ O Türk ile duşmani. Düşman Dumlipunar’da/ Çevirdi arkasuni, İnönü, Fevzi Çakmak/ Yapışti yakasuni. Ondört günün içinde/ Ağlatti anasuni, Türk doktoru bağladi/ Duşmanun yarasuni.

Masrafi bağışladi/ Almadi parasuni, O tarihte Türk kurdu/ İnkılâp esasuni. Dumli ile İzmir’un/ Bir düşün arasuni, Tamam üç ayluk yoldur / ölçtilar orasuni. Mudanya’da kurdilar/ Her düvel imzasuni, Orada İnöni’nün/ Aldilar rizasuni.

Orda haksuz olanın/ Verdiler cezasuni, O tarihte Atatürk/ Bittirdi gezasuni.

Türk’ün büyük ülküsi/ Sevmektur Ata’suni (Tokdemir, 1993: 554-555).

Otuz Ağustos

Otuz Ağustosumuz/ Günlerun en şenidur. Kutlu olsun kardeşler/ Bugün zafer günüdür. Bugüne kavuşmamuz/ Ordumuzun şanidur. Nice başarılarda/ Fevzi Çakmak banidur. Düşünmeden müsellem/ Kumandası anidur. Kutlu olsun imani/ Subaylarım önidur. Sakarya kahrumani/ Başbakan İnönü’dur. Yüksel sancağım yüksel/ Sana meydan ganidur. Kocalmaz Cumhuriyet/ İlelebet yenidur. Başkumandan Savaşi/ İstibdadun sonidur. Hem düşünür hem yapar/ Devrimlerim yolidur. Bin yaşasun Atatürk/ Canumuzun canidur. Cengâverluğumuzi/ Her düşmana tanidur.

Esasen Türk milleti/ Bir damarun kanidur (Tokdemir, 1993: 555).

Cumhuriyet Güneşi

Yaşasun ilbayımuz33/ Hasumdur hıyanete, Artuk nihayet verduk/ O menfur cinayete. Bizi himaye etsun/ Muhtacuz siyanete, Omri çok uzun olsun/ Yaşasun kıyamete.

33

105 Cumhuriyet güneşi/ Saçmak içun millete, Başbakan, Koraltan’i/ Verdi bu vilâyete. Çoruh’tan ayrılmasa/ Yaşasak maiyette, Çok zaman burda kalsa/ Tam ersek saadete. Böyle ilbay olur mi/ Uygun urfi adete, Gitme diye emri var/ Eski urfi adete. Cumhuriyet’te olmaz/ Gitmek eski zulmete, Bu verdiği emirler/ Çok uygun hakikate. Sahibiz istiklale/ Düşmeyiruz zillete, Atalum peştemali/ Tam girelum zinete. Peştemal çürüdi da/ Manto bindi kıymete, Kadunlere peştamal/ Uygun değil hilkate. Kara kara peştamal/ Uymayur bu sifete, Yakışmaz kadunluğa/ El vurmayun sepete. Sepet erkekler alsun/ Öyle duşti nöbete, Bu hakki kadun almak/ Uygundur adalete. Hem yük vur hem peştamal/ Binmişti rezalete, Kadun şimdiye kadar/ Mahkûmdu sefalete. Kadunlar yüze çıkti/ Uğramaz hesarete, Kadunlar erkekleri/ Bağladi kefalete. Kadunlar davacidur/ Danışti vekâlete, Cumhuriyet aşkuna/ Çıktilar selâmete. Atatürk rejimidur/ Bakun bu alamete, İlbay geldi girişti/ Tamamen delalete. Köylüyü ıslah etti/ Koydu hüsnü niyete,

Artık herkes koşuyor/ Güzel medeniyete (Tokdemir, 1993: 555-556).

Belgede Artvin âşıklık geleneği (sayfa 114-120)