• Sonuç bulunamadı

Nurhan Yentürk

GENÇ YOKSULLU⁄U

Küreselleflmenin ve teknolojik geliflmelerin do¤urdu¤u/pekifltirdi¤i ifl- sizlik, belirsizlik ve yoksulluk (Yentürk, 2006; Bu¤ra, 2005) gençlerin de gündemindedir. Yukar›da ele ald›¤›m›z çal›flma hakk›, sosyal güven- lik a¤›na dahil olma hakk› ve bar›nma hakk› d›fl›nda, gençlerin insanca yaflayacak bir gelir hakk›na ve yoksulluk döngüsünü k›rmakta önemli etkisi olan e¤itim hakk›na ulaflabilmeleri konular› da çok önemlidir.

Gençlerin Hanehalk› Gelirleri

Genç yoksullu¤unu ele almak için, ülkelerin ortanca (medyan) geliri- nin %60’›n›n alt›nda gelir elde etmek anlam›na gelen göstergelere bafl- vurulmaktad›r. Bu aç›dan Türkiye AB ülkeleri aras›nda en kötü du- rumda olan ülkelerdendir. Yoksul genç oran› Türkiye’de %26’d›r. Bu oran 25 AB ülkesinde ortalama %19’dur (‹statistiklerle Gençlik, 2007). Pultar’›n bu kitapta yer alan makalesine göre Türkiye’de yafla- yan gençlerin %56’s›n›n hanesine giren ayl›k gelir 700 YTL veya daha düflüktür. %30’unun 700 ile 1.200 YTL aras›nda, %14’ünün 1.200 YTL’nin üzerinde hane halk› geliri vard›r.

Gençlerin yaflad›klar› hanelerine giren gelirin bölgesel da¤›l›m› incelendi¤inde çok ciddi bölgesel eflitsizlikler göze çarpmaktad›r. Ör- ne¤in Pultar’›n bu kitapta yer alan çal›flmas›na göre, Kuzeydo¤u Ana- dolu’daki gençlerin %67’sinin, Ortado¤u Anadolu’daki gençlerin %79’unun ve Güneydo¤u Anadolu’daki gençlerin %83’ünün hanesi- ne giren ayl›k gelir 700 YTL veya daha düflüktür. Hanesine giren ay- l›k gelirin 700 YTL’den az olma oran› ‹stanbul için %33, Bat› Marma- ra için %57, Ege için %48 ç›kmaktad›r.

Türkiye’de yoksullu¤un boyutu yoksul bireylere yönelik ihtiyaç temelli yard›mlar› çok önemli k›lmaktad›r. Ancak yoksullukla mücadele- de Türkiye’de çok parçal› bir sosyal yard›m sistemi yayg›nd›r. Bu kurum- lar aras›nda Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Genel Müdürlü¤ü, Sos- yal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve Vak›flar Genel Müdürlü- ¤ü say›labilir. Ayr›ca, Türkiye’de AB ve OECD ülkelerinin oldukça alt›n- da ihtiyaca ba¤l› sosyal yard›m da¤›t›lmaktad›r (Bu¤ra ve Adar, 2007).

Ancak yoksullara ve genç yoksullara yönelik ihtiyaç temelli yar- d›mlar yard›m alan› damgalayan ve yard›m alan› baflkalar›n›n iyi niye- tine ba¤l› b›rakan dolay›s›yla bireylerin özerkli¤ini zedeleyen niteli¤e sahiptir. ‹htiyaç temelli sosyal yard›mlar d›fl›nda, toplumdaki bireylere yoksulluk s›n›r›n›n üzerinde tutacak bir temel gelirin çal›flma duru- mundan ba¤›ms›z ve eflit vatandafll›k hakk› anlay›fl›na dayal› olarak sa¤lanmas›n›n yoksullukla ve sosyal d›fllanmayla mücadelede önemli katk›lar› olaca¤› dikkate al›nmal›d›r (www.bien.org). Bu tür uygula- malara çeflitli ülkelerde sosyal politikan›n unsuru olarak birçok ülke- de baflvurulmaktad›r. Bu uygulama özellikle açl›k tehlikesiyle mücade- le, belirsizlik ve risklere aç›k olman›n yoksullar üzerinde yaratt›¤› y›k›- c› etkinin hafifletilmesi aç›s›ndan son derece önemlidir (Standing, 2006; Bu¤ra ve Keyder, 2007). Temel gelir 18 yafl›n›n üzerindeki aile kurmam›fl gençler için aileye de¤il gencin kendisine ödenecek flekilde tasarlanmal›d›r.

Yoksullu¤un bir di¤er tezahürü sermayeye eriflim konusunda ol- maktad›r (Adaman ve Keyder, 2006). Yoksul gençlerin aras›ndan ha- yatlar›n› kazanabilecekleri bir ifl kurmak isteyenlerin yak›n çevrelerin- den sermaye temin etmeleri kadar kredi almak konusunda gerekli te- minatlar› göstermeleri de zordur. Bu anlamda mikrokredi uygulamas›, gençlerin yapmak istedikleri ifle yönelik sermaye ihtiyaçlar›n›n kolay- laflt›r›lmas› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. Türkiye’de ilk kez 2003 y›l›nda Dünya Bankas› ve Baflbakanl›k’›n bütçe katk›s›yla uygulanm›fl ve ilk uygulama Türkiye ‹sraf› Önleme Vakf›, Diyarbak›r Valili¤i ve Grame- en Trust iflbirli¤iyle Diyarbak›r’da yap›lm›flt›r. Türkiye’de mikrokredi- nin uygulamas›yla ilgili bir kanun henüz yoktur. Uygulama, faiz oran- lar›n›n çok yüksek olmas› aç›s›ndan elefltirilmektedir. Kredi uygulama- s›n›n gençleri de kapsayacak flekilde geniflletilmesi ve sivil toplum ör- gütleriyle birlikte mikrofinans kurulufllar› aras›nda yap›lacak ortakl›k- larla sürdürülmesi anlaml› sonuçlar yaratacakt›r. Uygulaman›n sadece mikrofinans kurumlar›yla yap›lmamas› ve sivil toplum kurulufllar›yla ortak olarak yap›lacak kredi da¤›t›m›, kredi olanaklar›n› sunman›n yan›s›ra çeflitli konularda güçlendirme, bilgilendirme yap›labilecek bir

kesimiyle daha yak›n bir iliflki kurulmas›na olanak sa¤layabilmesi aç›- s›ndan önemlidir. Ancak yoksul gençlere ifl gelifltirme ve pazarlama deste¤i içeren üretim ve kredi kooperatiflerinin gelifltirilmesinin, birey- sel giriflimlerle gelir sa¤lamaktan daha etikili oldu¤unu gösteren çeflit- li sivil toplum kurulufllar›n›n deneyimleri mevcuttur (Estivill, 2003).

Çal›flan Gençler ve Yoksulluk

Yap›lan çal›flmalar istihdam›n yoksullu¤u çözmekte yeterli olmad›¤›n› göstermektedir. ILO çal›flan yoksullu¤unu, çal›fl›p 1 ya da 2 dolar›n al- t›nda gelir elde eden bireyleri tan›mlamak için kullanmaktad›r (ILO, 2006b). Örne¤in 2005 y›l› için, dünyada 15-24 yafl aral›¤›nda 1 mil- yar genç yaflamaktad›r, bunlar›n yaklafl›k 600 milyonu iflgücüne kat›l- makta ve 300 milyona yak›n istihdam edilen genç çal›flan yoksul kate- gorisinde kabul edilmektedir. Bir baflka deyiflle, çal›flan gençlerin %50’den fazlas›n›n çal›flan yoksul olarak kabul edilmesi mümkündür (ILO, 2006b). Adaman ve Keyder (2006)’in araflt›rmas›nda Türki- ye’de yoksullu¤un en önemli nedenlerinden biri iflsizlik iken di¤er ne- den enformel kesimde ve düflük nitelikli ifllerde ücretlerin çok az olma- s› ç›kmaktad›r. Türkiye’de, yukar›da söz edildi¤i gibi, k›sa süreli, mev- simsel ifllerde çal›flan gençlerin, ev eksenli çal›flan genç kad›nlar›n, gün- delikçi olarak çal›flan genç kad›nlar›n; ev kad›n› olarak yaflayan genç kad›nlar›n, tar›mda ücretsiz aile iflçisi olarak çal›flan gençlerin ço¤un- lu¤unun herhangi bir sosyal güvenlikleri yoktur ve sa¤l›k hizmetlerine ulafl›m için ödenmesi gereken ücretler bu gençlerin yoksulluklar›n› pe- kifltirmektedir.

‹flsiz gençlerin istihdam›na yönelik e¤itim, ifl efllefltirme ve reh- berlik kurumlar›n›n, niteliksiz ve geçici ifllerde çal›flan ve bu nedenle yoksullu¤u devam eden gençlere ikinci bir e¤itim ve nitelik kazanma olana¤› sa¤lamas› önemlidir. E¤itimi erken b›rakm›fl, iflsiz ve niteliksiz gençlerin iflgücü piyasas›na kat›labilmeleri ve ifl aramaya devam ede- bilmeleri, ifl bulmak için gerekli mesleki e¤itimlere devam edebilmele- ri ve staj yapmalar› kofluluyla bir iflsizlik tazminat›na hak kazanmala- r› gere¤inden söz etmek mümkündür. Yoksulluklar› nedeniyle e¤itime

dahi ara vermek zorunda kalm›fl olan böyle bir kesimin mesleki nite- lik kazanmalar› ve uygulamal› e¤itimlere devam edebilmeleri ancak bir asgari gelir olmas› durumunda mümkün olabilecektir.

Yoksul Gençler ve E¤itimde F›rsat Eflitli¤i

Yoksullukla mücadelede gençlerin e¤itimde kalmalar›n› desteklemek üzere üç ana politikadan söz etmek mümkündür: Bunlardan birincisi kamunun e¤itim alan›na sa¤layaca¤› kaynaklar, ihtiyaç sahibi gençle- re e¤itimde kalmalar› için do¤rudan destekler, sonuncusu ise ailelere yap›lacak koflullu yard›mlard›r. Gençlik için Beyaz Kitap’ta e¤itime ulafl›m bir yandan tüm gençler için bir hak olarak tan›mlan›rken, e¤i- timin kalitesi, ihtiyaçlara uygunlu¤una da dikkat çekilmifltir. Ayn› ra- porda, yukar›da bar›nma ve sa¤l›k hakk›n›n da gençlerin e¤itimde kal- malar› için kaç›n›lmaz olarak kamu taraf›ndan sunulmas› gereken bir hizmet olarak tan›mlanm›flt›r (AB, 2001).

Türkiye’de sosyal olarak d›fllanm›fl ailelerde, e¤itimden uzak kalma nedenlerinin bafl›nda ekonomik güçsüzlük ve e¤itimin gerektir- di¤i masraflar› karfl›layamamak gelmektedir (Adaman ve Keyder, 2006). Gençlerin yoksullu¤unu telafi edebilecek, özellikle e¤itime de- vam edebilmek için al›nan destekler en yayg›n baflvurulan deste¤i olufl- turmaktad›r. Özellikle yoksulluk döngüsünü k›rmak ve f›rsat eflitli¤i ve sosyal adalet aç›s›ndan e¤itime yönelik ö¤rencilere verilen çeflitli des- tekler bulunmaktad›r. Bunlar kamu taraf›ndan verilenleri burs, kredi ve e¤itim yard›m› bafll›klar› alt›nda toplanabilir. Di¤er yandan beledi- yelerin de ö¤rencilere bu tür destekler verdi¤i bilinmektedir. Türki- ye’de Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flma Genel Müdürlü¤ü e¤itime yönelik burs ve yard›mlar d›fl›nda Dünya Bankas›’n›n finanse etti¤i fiartl› Nakit E¤itim Transferleri gibi uygulamalar yoksul çocuk ve gençlerin e¤itime kat›labilmeleri için çok önemli bir destek olufltur- maktad›r.

Uluslararas› karfl›laflt›rma yapmak gerekirse, üniversite öncesi e¤itim süresince, ö¤rencilere devlet taraf›ndan verilen burs, kredi ve yard›m gibi maddi desteklerin GSY‹H’ya oran›n›n, 2002 y›l› için, en

yüksek oldu¤u ülke Danimarka’da %0,69’d›r. Bu oran Macaristan’da %0,21, Slovakya’da %0,20, Çek Cumhuriyeti’nde %0,16, Brezilya’da %0,10, Polonya’da %0,08, Tayland’da %0,07, Türkiye’de %0,02’dir (‹statistiklerle Gençlik, 2007). Görüldü¤ü gibi, Türkiye’de devletin üniversite öncesi e¤itim için verdi¤i maddi destekler çok k›s›tl›d›r. Yok- sul ailelerin çocuk ve 15-18 yafl grubu gençlerinin e¤itimlerini sürdü- rebilmeleri için verilen destekler art›r›lmal›d›r ve karfl›l›ks›z olmal›d›r. Üniversiteye devam etme olana¤› olmad›¤› sürece, lise e¤itimi getirisi maliyetinin alt›nda bir e¤itim olarak de¤erlendirilmektedir. Bu e¤iti- min bir iflgücü piyasas›nda üstünlük sa¤layamayaca¤› düflünülürse kredi formunda olmamal›d›r. Bu nedenle bu tür desteklerin karfl›l›¤› sadece e¤itime devam olabilir.

Üniversite ö¤rencilerine yönelik olarak, Yüksek Ö¤renim Kredi ve Yurtlar Kurumu’na üniversite katk› pay› kredisi için baflvuranlar›n kredi alma oran› %39’a; ö¤renim kredisi için baflvuranlar›n alma ora- n› %40’a düflmüfltür. 2004 y›l›nda toplam kredi alabilen üniversite ö¤- renci say›s› 295.000’dir. Üniversiteye girebilen tüm gençlerin üniversi- te katk› pay› kredisi ve e¤itim kredisi karfl›lanabilmelidir. Bu krediler, ifl bulduktan sonra geri ödemeli olabilir. Bu krediler yoksul gençlerin üniversite e¤itimini sürdürebilmeleri için kaç›n›lmazd›r.

GENÇL‹K VE SOSYAL DIfiLANMA

Türkiye’de yoksul ve dezavantajl› gençlere göre özel tasarlanm›fl, bu gençlerin dezavantajl› ya da güçsüz olduklar› konu ve alanlar› dikkate alacak flekilde esnek ve bölgesel/kiflisel ihtiyaca göre tasarlanm›fl poli- tikalara ihtiyaç vard›r. Bu politikalar›n tart›fl›lmas› için sosyal d›fllan- ma olgusunun ele al›nmas› gerekmektedir. Sen, (2000)’e göre yoksul- luk ve sosyal d›fllanma sadece gelirin az olmas› de¤il yaflam koflullar›- n›n yoksul olmas›d›r ve buna temel hak ve hizmetlere ulafl›mdan yok- sun olmak da dahildir.

Sosyal d›fllanma,

– ifl ve insan gibi yaflamak için gerekli gelir gibi ekonomik ola- naklara/haklara;

– sa¤l›k, e¤itim, bar›nma, sosyal güvenlik gibi temel sosyal hak- lara;

– farkl› etnik, dini kimliklere, farkl› cinsiyet ve cinsel tercihlere dayal› kültürel haklara;

– örgütlenme, ifade özgürlü¤ü, siyasi karar süreçlerine kat›lma ve temsil etme/edilebilme gibi siyasi haklara bireyler taraf›ndan ulafla- mama/bu haklar› kullanamama olgular›n›n biri ya da birkaç›n›n üst üste binmesi nedeniyle, birey ya da bir grubun toplumun geri kalan›y- la iliflkilerini sürekli k›lamama durumu olarak kendini göstermektedir. Adaman ve Keyder (2006)’in çal›flmalar›na göre Türkiye’de yoksulluk sosyal d›fllanman›n en temel nedeni olarak ç›kmaktad›r. An- cak, her yoksul sosyal d›fllanm›fl olmayabilir, yoksul olmayan sosyal d›fllanm›fl bireyler/gruplar olabilir (Estivill, 2003). Hangi öznelerin sosyal d›fllanma riskiyle karfl› karfl›ya kald›¤›na odaklan›ld›¤›nda, ilgi- li yaz›nda en fazla vurgu yap›lan öznelerin yoksullar ve e¤itimsizler; hakim etnik kimlik ve kültürün d›fl›nda yaflayanlar, göçmenler ve ro- manlar; madde ba¤›ml›s› ve farkl› cinsel tercihleri olanlar; yafll›lar, en- gelliler ve gençler oldu¤u görülmektedir. Gençler çocukluktan, yetifl- kinli¤e geçifl dönemi içinde olan bireyler olarak, sosyal d›fllanma ve yoksulluk aç›s›ndan önemli risk tafl›yan bir gruptur. Adaman ve Key- der (2006)’in çal›flmas›na göre yoksul gençler genç olduklar› için ken- dilerini sosyal d›fllanm›fl hissetmektedirler. Uyan bu kitaptaki makale- sinde yoksullu¤u, gençlerin gençliklerini yaflayamamalar›n›n, h›zla ye- tiflkin olmak zorunda kalmalar›n›n en temel nedeni olarak belirtmek- te, yoksul gençlerin toplumdaki dezavantajl› konumlar›n›n fark›nda olduklar›n› ve yoksul gençler kendilerini özgür ve eflit hissetmedikleri- ni vurgulamaktad›r.

Türkiye’de tüm dünyada oldu¤u gibi, her ekonomik kesimden gençlik art›k gittikçe daha çok teknolojinin olanaklar›ndan yararlan- maktad›r. Bu kitapta yer alan Yentürk vd. (2006)’nin çal›flmalar›na gö- re, gençlere sunulan ve gençler taraf›ndan kullan›lan iletiflim teknolo- jileri, internet ve televizyon olanaklar› çok artm›fl durumdad›r. Genç- lerin hayatlar› birçok alanda haberdar olduklar›, fakat ailelerinin eko-

nomik durum ve kültürel yap›lar›ndan dolay›, ulaflamad›klar› seçenek- lerle çevrilidir. Bu ulaflamad›klar› seçeneklerin fark›nda olmalar› yok- sunluk hissini art›rmaktad›r.

Türkiye’de gelir da¤›l›m› ve e¤itimin bölgelere göre da¤›l›m› çok bozuktur (‹statistiklerle Gençlik, 2007). Gençlerin yoksullu¤u ve sos- yal d›fllanm›fll›¤›yla ilgili çözüm öneren politikalar›n ihtiyaç odakl› ve yerele özel gelifltirilmesi önemlidir ve d›fllanm›fll›k nedenlerine göre farkl› politikalar dikkate al›nmal›d›r. Örne¤in yüksek gelirli flehirlerin içindeki gecekondu mahalleleri, çöküntüye u¤ram›fl ve cinsel tercih ve madde ba¤›ml›l›¤› nedeniyle d›fllanm›fl kiflilerin yerlefltikleri bölgeler, farkl› kültür ve kimlik olarak “d›flar›da” say›labilecek kesimlerin yer- lefltikleri bölgeler, romanlar›n yerleflti¤i bölgeler, göç ettirilmifl kiflilerin yo¤un oturduklar› mahallelerde sa¤l›k, e¤itim, bar›nma hizmetlerine yat›r›m yap›lmal› ve özel olarak dezavantajl› gençlere yönelik merkez- ler öncelikle art›r›lmal›d›r.

Yentürk ve Bafllevent’in bu kitapta yer alan makalelerinde be- lirttiklerine göre, Türkiye’de dezavantajl› gençlere yönelik hizmet ve- recek merkezlere olan ihtiyaçla ilgili say›sal bir kestirim yapabilmek çok zordur. Çünkü dezavantajl› gençler aras›nda ayn› zamanda yok- sul, göç etmifl, e¤itimsiz, farkl› etnik kimlik tafl›yan dolay›s›yla birçok dezavantaj› üstüste binmifl bu anlamda sosyal d›fllanm›fl genç say›s›na ulaflmak çok kolay de¤ildir. Yentürk ve Bafllevent çal›flmalar›nda 2000 Nüfus Say›m›’nda yer alan sorular içinden 15–19, 20-24 yafl grubun- da, 5 y›l önce göç yaflam›fl, iflsiz ya da iflgücüne kat›lmayan, lise alt› okul mezunu, hanedeki kifli say›s› 6 ve üzeri, evdeki oda say›s› 2 ve da- ha az ve banyosu konutunun d›fl›nda olan ya da hiç olmayan gençle- rin say›s›n› hesaplam›fllar ve yukar›da say›lan özelliklerini çeflitli bile- flimlerine göre, 15-24 yafl grubundaki gençlerin içinden yaklafl›k 6.000 ile 170.000 aras›ndaki gençten dezavantajl› diye söz edilebilece¤ini öne sürmüfllerdir.

Gençlerin sosyal d›fllanmas›yla mücadelede STK’lar›n rolü çok önemlidir. Bu kitapta yer alan Yentürk vd.’nin çal›flmalar›na göre aile çevreleri, gittikleri okullar›n niteli¤i ve maddi olanaklar› nedeniyle kü-

reselleflmeye ve bunun iletiflim ve tüketim kal›plar›na ayak uydurabi- len gençlerin, STK’lara kat›lma oran›n›n daha yüksek oldu¤u görül- mektedir. D›flar›da kalma, e¤itimden ve çal›flma olana¤›ndan uzak kal- ma kadar, gençlerin biraraya geldikleri STK’lar›n da d›fl›nda kalma an- lam› tafl›maktad›r. Ayn› çal›flmaya göre, gençlerin STK üyeli¤i düflük olmakla birlikte, ankete cevap veren gençlerin yar›s› bir STK’ya üye ol- may› düflünmektedir. Üye olunanla üye olunmas› düflünülen aç›s›ndan karfl›laflt›r›ld›¤›nda fark›n en düflük oldu¤u dernek türü ö¤renci kulüp ve dernekleri olarak ç›kmaktad›r. Gençlerin yar›s› di¤er derneklere/ku- rulufllara üye olmay› düflündükleri halde üye olmamaktad›rlar. Bu so- nuç gençlerin kendi kuflaklar›ndan insanlar›n oluflturduklar› örgütlen- melerde kendilerini daha rahat hissettiklerini, karar mekanizmalar›na daha do¤rudan kat›labildikleri için bu tür örgütlenmelere ra¤bet ettik- lerini göstermektedir. Buradan ç›kar›lacak en temel sonuç, gençlerin kendi aralar›nda yapacaklar› örgütlenmelerin teflvik edilmesinin sosyal içerme aç›s›ndan önemli oldu¤udur.

Ayn› çal›flmaya göre, hiçbir derne¤e üye olmayan çocuklar›n ebeveynlerinin e¤itim düzeyleri daha düflük, STK üyesi gençlerin ebe- veynlerinin e¤itim seviyesinin önemli ölçüde yüksek oluflu dikkat çeki- cidir. STK üyesi gençlerin ailesinin hane geliri daha yüksek ç›kmakta- d›r. STK’lara üye olanlar›n ailelerinin ev sahipli¤i oran› %85’tir. Bu gençlerin banka hesab›, kredi kart›, bilgisayar ve internet olana¤› var- d›r. Bu nedenle Yentürk, vd., çal›flmalar›nda sosyal d›fllanm›fl gençlerle ilgili iki politika önerisinde bulunmaktad›rlar. Bunlardan birincisine gö- re ekonomik ve e¤itim düzeyi olarak daha s›n›rl› ve k›s›tl› olanaklara sahip gençlerin örgütlenebilmeleri için olanaklar sa¤lanmas› önerisidir. ‹kincisi ise var olan STK’lar›n (özellikle gençlik STK’lar›n›n) sosyal içer- meye, farkl› kimlik ve kültürdeki gençleri biraraya getirmeye iliflkin ça- l›flmalara a¤›rl›k verilmeleridir. Bu yap›lmad›¤› takdirde STK’lar›n yük- sek sosyo-ekonomik kesimlerin örgütlenmeleri olarak kal›p, sosyal d›fl- lanmay› pekifltiren bir rol oynamas› söz konusu olabilecektir.

Bu nedenle ekonomik olarak, e¤itim olarak, kültür ve kimlik olarak “d›flar›da” say›labilecek, göçe maruz kalm›fl ya da sosyo-eko-

nomik olarak d›fllanm›fl gençlerin örgütlenebilmeleri için özel olarak olanaklar sa¤lanmal›d›r. Farkl› ekonomik ve e¤itim düzeyine sahip, farkl› kimlik ve kültürdeki gençlerin, kendi bafllar›na birarada buluna- bilecekleri sosyal içermeye yönelik çal›flmalar ve örgütlenmeler geliflti- rilmelidir. Bu konuda temel görev STK’lara ve yerel yönetimlere düfl- mektedir. Bunlar gerek sosyal d›fllanm›fll›¤›n yafland›¤› bölgelerde gençlik merkezleri ve gençlik STK’lar›n›, gerekse farkl› co¤rafyalarda- ki gençler aras› iliflkiyi art›rabilecek faaliyetleri (festivaller, okullarara- s› iliflkiler) desteklemek olarak aç›klanabilir. Özellikle gençlerin hare- ketlili¤ini artt›racak faaliyetler hem çeflitli gruplar taraf›ndan üretilen de¤erlerin farkl› sosyallikler arac›l›¤›yla k›r›lmas›n› sa¤layabilecek, hem de gençlerin aktif özneler olarak kendi de¤erlerini farkl› co¤raf- yalarda edindikleri deneyimlere dayanarak gelifltirmelerine katk›da bulunabilecektir. Bu olanaklar ve faaliyetler ne kadar çok ve yayg›n olursa, ne kadar sosyal olarak d›fllanan ya da d›fllanma riski tafl›yan gençleri kapsayan etkinlikler olursa ve ne kadar uluslararas›/çokkül- türlü olarak gerçeklefltirilirse, gençlerin kimliklerinin oluflma sürecine o denli katk›da bulunacakt›r. Bu olanaklar, kendi kimli¤ini önceli¤i ha- line getirme, farkl›l›klar› tan›mama ve ötekine s›n›rlar çizerek olufltu- rulacak bir kimlik yerine, farkl› görüfllere ve “farkl› olmaya” aç›k, dünya ve çevresiyle iliflkili bireylerin geliflmesine zemin sa¤layabilir (Kentel, 2005).