• Sonuç bulunamadı

Gemi sicili, gemilerin mülkiyetine, üzerindeki aynî ve şahsi haklara ilişkin kayıtların tutulduğu bir sicil olup gemilere ilişkin kayıtlar, şerhler, itirazlar ile uyrukluk ve isimleri bu sicil üzerinde belirlenmiştir94 . Gemi sicili üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar, Millî Gemi Sicili95, İnşa Halindeki Gemilere Özgü Sicil96 ve Türk Uluslararası Gemi Sicilidir97. Millî Gemi Sicili, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 98 ve Gemi Sicili Nizamnamesi’nde 99 belirlenmiş olan sicildir. Bu nizamnameye dayanılarak, 13/03/1957 tarihli ve 4-8778 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile sicil çevreleri belirlenmiştir100.

Türk Uluslararası Gemi Sicili ise, Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanun101 (TUGS) ile bu Kanunun uygulama yönetmeliği102 düzenlenmiştir. İnşa Halindeki Gemilere Mahsus Sicil ise Millî Gemi Sicilinin tutulduğu sicil daireleri ile aynı yerdedir. Söz konusu daireleri de MGS’ler gibi belirtilen Bakanlar Kurulu Kararı’na göre hukuki dayanağa kavuşturulmuştur103.

Milli Gemi Sicili, deniz ticareti faaliyetindeki geminin tabi olduğu hukuku göstermekte olup, ülkemizde TTK’ya göre MGS oluşturulmuştur. Aynı şekilde İnşa

93 M. Emin BİLGE, “İlanın Ticaret Sicilinin Sahip Olduğu Hukuki Etkiler Üzerindeki Rolü”, A.Ü.

Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt III, Sayı:1, s. 263.

94 M. Emin BİLGE, Ticaret Sicili, Beta Yayınları, İstanbul, Haziran 1999, s. 28-30.

95 Tahir ÇAĞA/Rayegan KENDER, Deniz Ticareti Hukuku, C. I, İstanbul 1997, s.72; Fahiman Tekil, Deniz Hukuku, İstanbul 2001, s.106.

96 ÇAĞA/KENDER, a.g.e, s. 84; KENDER/ÇETİNGİL: a.g.e., s. 50; TEKİL, a.g.e., s.112.

97 ÇAĞA/KENDER, a.g.e, s. 86.

98 14/2/2011 tarihli ve 9353 numaralı Resmî Gazete; 29/06/1956 tarihli ve 6762 sayılı TTK.

99 04/02/1957 tarihli ve 9526 numaralı Resmî Gazete, EK-XII.

100 Mertol CAN, Deniz Ticareti Hukuku, Ders Kitabı, C.I., Ankara 2000, s. 32.

101 6/12/1999 tarihli ve 4490 sayılı Kanun.

102 23/06/2000 tarihli ve 24088 sayılı Resmî Gazete

103 Mertol CAN, a.g.e, s. 49.

51 halindeki gemiler için kendisine has bir sicil mevcuttur. Bu sicil grubu gemi yapımı için gerekli olan kredinin temin edilmesi için yapım halindeki gemi üzerinde ipotek konulmasını zorunlu kılmaktadır104.

Gemi sicilleri arasında kıyı ötesi sicilleri diye isimlendirilen, vergisel avantajları olan bir takım siciller de vardır ki, getirmiş olduğu vergisel kolaylıklar dolayısıyla bugün çoğu teşebbüs tarafından tercih edilmektedir. Bu sicil grubu, gelişmiş ülke filolarının kolay bayrak diye de isimlendirilen kıyı ötesi sicillere geçmelerine sebep olmuştur.

Ülkemizde kolay bayrağa kaçışların azaltılması için oluşturulan sicil Türk Uluslararası Gemi Sicili olup 4490 sayılı Kanunla kurulmuştur105. TUGS, müstakil bir sicil sistemi olarak gemilere ilişkin hukuki işlemlerin tescil ve şerh edilebildiği bir sicil olarak kurgulanmıştır. Bu sicil üzerinden geminin mülkiyet devri, ipotek, finansal kiralama sözleşmeleri gibi hukuksal işlemler yürütülebilmektedir.

TUGS, öngördüğü vergisel avantajların yanında bir sicilin sahip olması gereken her türlü hukuki korumaya da sahip kılınmıştır. Bunun dışında sicil üzerindeki hakların devri, rehin, ipotek, haciz gibi işlevlere sahip olması da TUGS’un müstakil bir sicil işlevine sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Gemi sicilinin düzenlendiği 6102 sayılı TTK ile 4490 sayılı TUGSK, gemi sicilini ayni ve şahsi hakların kayıt altına aldığı müstakil bir sicil olarak kabul etmiştir. Söz konusu Kanunlarda düzenlenmeyen hususlar TTK ve TMK’ya atıf yapılmak suretiyle çözüme kavuşturulmuştur.

Gemi sicili sistemindeki bu atıfların maden sicil sisteminde bulunmadığını da belirtmek isteriz. Zilyetlik, mülkiyet, ipotek, intifa hakları gibi ayni hakların düzenlendiği TMK, sicile kayıt edilen bu haklar bakımından temel kanun niteliğindedir. Maden siciline ilişkin de aynı yaklaşımın benimsenmemesi uygulamada sorunlara yol açmaktadır. Bu açıdan, maden sicilinde de gemi sicili gibi TMK’ya atıf yönteminin benimsenmesi faydalı olacaktır.

104 Y. 19.HD, E.2002/4247, K.2002/7931, T.19.12.2002.

105 4490 sayılı Kanun.

52 Gemi siciline kaydedilen haklar, bildirici ve kurucu etkiye sahiptir. Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi geminin maliki sayılmaktadır106. Bununla birlikte 6102 sayılı Kanunun 1001.maddesinin birinci fıkrasına göre gemi siciline kayıtlı bir geminin devri için malik ile devralanın devir hususunda anlaşmaları ve zilyetliğin geçirilmesi gerekmekte olup burada sicilin etkisi bildiricidir. Zira mülkiyet sicile tescilden önce geçirilmektedir. Sicil karineleri bakımından önemli olan bir husus da sicile güven ilkesi açısındandır. Zira gemi sicilinde lehine bir gemi ipoteği ya da ipotek üzerinde bir hak ya da intifa hakkı tescil edilmiş olan kişi o hakkın sahibi sayılmaktadır. Ancak sicile güven ilkesi maden sicilinde düzenlenmemiştir107.

Ç. Esnaf ve Sanatkâr Sicili

Esnaf ve sanatkârlar sicili, hizmet ve meslek sahiplerinin, odalara bağlı olarak mesleki faaliyetlerini sürdürebilmelerine imkân veren, mesleğin korunması, güçlendirilmesi, geliştirilmesi ile bunların ulusal bir kayıt sisteminden izlenmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuş resmi bir sicildir108. Söz konusu sicil, daimi olarak bir mesleki faaliyetin sürdürülebilmesi, vergi mükelleflerinin bilinmesi, örgün ve yaygın olarak bir mesleğin öğretilmesini sağlamak gibi işlevlere sahiptir. Ülkemizde bu sicil 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu ile düzenlenmiştir.

Bu sicil, ticaret davalarına bakan asliye hukuk mahkemeleri gözetiminde ve kurulu bulunduğu il idari sınırları içerisinde çalışmak üzere birlik bünyesinde ayrı bir birim olarak Esnaf ve Sanatkâr Sicil Müdürlüğü şeklinde örgütlenmiştir. Esnaf ve sanatkârlar sicili, oda üyelerinin sicile kaydedilmesi, kayıt ücreti, aidat, katılma payı ile mesleki faaliyetlerden dolayı düzenlenecek belge ve hizmet ücretlerine ilişkin bir takım bilgilerin kaydedildiği bir sicil olup, daha çok oda üyelerine yönelik bir sicildir.

106 6102 sayılı Kanun m. 974, “Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kişi, geminin maliki sayılır.”

107 Rayegan KENDER/Ergon ÇETİNGİL/Emine YAZICIOĞLU, Deniz Ticareti Hukuku, Temel Bilgiler, Cilt-1, On İki Levha Yayınları, İstanbul, Ekim 2012, s. 56; Bülent SÖZER, Deniz Ticareti Hukuku-I, (Ders Kitabı), Giriş-Gemi Donatan ve Navlun Sözleşmeleri, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012, s. 52.

108 Detaylı bilgi için bkz. 7/6/2005 tarihli ve 5362 sayılı Kanun m.67-70; bkz. Y. 21. HD, E. 2009/16167, K. 2009/16022, T.08.12.2009; Y. 4.HD, E. 2004/9376, K.2005/3754, T.11.04.2005; Y. 4. HD, E.

2010/8304, K. 2010/9143, T.20.09.2010; Y. 18. HD, E. 2014/9508, K. 2014/18357, T. 15.12.2014; Y.

21. HD, E. 2003/11246, K. 2004/421, T. 22.01.2004; Y. 21. HD. E. 2001/7868, K. 2001/8378, T.06.12.2001.

53 Esnaf ve sanatkârlar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren otuz gün içinde durumlarını bağlı oldukları sicile tescil ve sicil gazetesinde ilan ettirmek zorundadırlar109.

Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde, Esnaf ve Sanatkârlar Birliği, ruhsat vermekle yetkili kurum ve kuruluşlara durumu bildirir ve bunun üzerine ilgili kurum ve kuruluşlar sicil kaydı yapılana kadar faaliyeti durdurur110. Esnaf ve sanatkârların mesleki faaliyette bulunabilmeleri ancak sicile kayıtla mümkündür111. Sicile kaydedilen esnaf ve sanatkârların ilgili odaya kayıt bilgilerinin gönderilmesi, sicil tarafından elektronik ortamda Ticaret Bakanlığı e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında gerçekleştirilir112. 5362 sayılı Kanunun 68.maddesinin üçüncü fıkrasına göre, esnaf ve sanatkârlar kayıt beyannamelerindeki hususlarda meydana gelen değişiklikleri en geç otuz gün içinde sicile bildirmek zorundadırlar.

Yine aynı maddenin dördüncü fıkrasında Esnaf ve Sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanlar kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayda zorlanamazlar. Ancak, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların kayıtları, sicil marifetiyle ticaret siciline aktarılır.

5362 sayılı kanunun 68.maddesinin beşinci fıkrasına göre, tescili gerektiren olay veya işlemlerin tamamen veya kısmen sona ermesi veya ortadan kalkması halinde sicildeki kayıt ilgilinin talebi üzerine kısmen veya tamamen silinir. Sicil müdürü tarafından öldüğü belirlenen ve varisleri tespit edilemeyen esnaf ve sanatkârların sicil kayıtlarının silinmesi ve bu hususun Sicil Gazetesinde ilanı doğrudan ve ücretsiz olarak yapılır.

109 Esnaf ve Sanatkârlar Sicili yerel sicillerden oluşmakta olup maden sicili gibi merkezi bir sicilden ayrışmaktadır.

110 5362 sayılı Kanun m. 68/1. Esnaf ve sanatkârlar sicilinde re’sen işlem yapılabilirken maden sicilinde sicil memurunun re’sen işlem yapma yetkisi bulunmamaktadır.

111 Burada sicile kayıt kurucu etkiye sahiptir.

112 Maden sicilinde de elektronik sicil kayıt sistemi tutulmaktadır.

54 Yine aynı maddenin altıncı fıkrasına göre ise, bu durumdaki işlemlerden 492 sayılı Harçlar Kanununda belirtilen harçlar tahsil edilmez. Sicil işlemleri, sicil müdürleri ve personeli tarafından elektronik ortamda Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında gerçekleştirilir. Görüleceği üzere Esnaf ve Sanatkârlar sicili, maden sicil sisteminden farklı olup mahkemeler gözetiminde ve kurulu bulunduğu il idari sınırları içinde çalışmak üzere kurulmuştur. Maden sicili ise bağlı bulunduğu idarenin nezaretinde olup ayrıca bir mahkeme denetimi ve gözetimi altında tutulmamaktadır.

Ancak mahkeme denetiminin bulunmaması bu sicilin tamamen denetimsiz olduğu anlamına da gelmez. Zira, devletin sicil üzerindeki denetleme yetkisi her zaman için mümkün bulunmaktadır. Diğer taraftan maden sicilinin de tıpkı bu sicil gibi bir mahkeme gözetiminde faaliyet göstermesi sicil işlemlerine ilişkin itirazların daha hızlı ve çözüm alıcı bir yapıya sahip olmasını sağlayacaktır.