• Sonuç bulunamadı

Gazne’nin İslâmî Dönem Kaynaklarında Teleffuz Şekilleri

3. GAZNE’NİN İSİMLERİ

3.2. Gazne’nin İslâmî Dönem Kaynaklarında Teleffuz Şekilleri

Gazne şehrinin, İslâmî dönemde veya Müslüman müellifler tarafından kaleme alınan eserlerde genel olarak “Gazne, Gazneyn/Gaznîn, Gaznî ve Gaznev” şekillerinde yazıldığına rastlanılmaktadır. Aşağıda da üzerinde detaylı bir şekilde durulacağı üzere, Gazne ismi, ilk olarak, 4/10. yüzyılda yazılan eserlerde görülmektedir. Ancak yukarıda zikredilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi Gazne’nin, İslâmî dönem öncesi bulunduğu başkentlik konumuna vurgu yapılmaktadır. Bu durum mukaddem tarih kaynaklarında geçmese bile Gazne’nin mevcudiyetinin çok eskilere dayandığını göstermesi bakımından önem arz etmektedir.

284 Sarvarî, Kala’t-i Gazneyîn, s. 96; Hısârıyân, Edebiyât-ı Faarsi Dari der Devre-yi Gazneviyân, s. 71.

285 Hsüan-Tsang, Si-Yu-Ki, çev. Samuel Beal, Trübner Yay. London, 1884, c. II, s. 283.

286 Hsüan-Tsang, Si-Yu-Ki, II, 283. 2. Difnot; Raverty, Henry George Major, Ghazin nt İts Environs, s. 15.

287

Bosworth, Historic City of the Islamic World, s. 146.

288 Marqurat, Josef, İrân Şehr der Coğrafya-yi Batlamyus, çev. Maryam Mîr Ahmadî, nşr. İntişârât-ı Tûhûr, Tahran, 1383, s. 188.

Gazne şehrinin ismi İslâmî kaynaklarda ise genellikle Gazne, Gazneyn ve Gaznî biçiminde geçmekle beraber; az da olsa Gaznu(ونزغ), Gazniçi (یچینزغ) şekillerine de rastlamak mümkündür. Diğer taraftan özellikle divan kitaplarında, saygı anlamında, Hazret kelimesinin Gazneyn kelimesinin önüne getirildiğine ve bazen de Hazret kelimesinin tek başına Gazne anlamında kullanıldığına şahit olmaktayız. Anlam itibarı ile şehirlerin en güzel ve en temizi anlamına gelen290 Gazne şehrinin Gazne, Gazneyn ve Gaznî biçimlerinin İslâm coğrafyacıları ve tarihçileri tarafından tümünün veya ikisinin ya da birinin tercih edildiğine şahit olmaktayız.

Gazne’nin kaynaklarda rastladığmız İslâmî döneme ait isimleri şunlardır:

Gazne (هنزغ): İslâm coğrafyacı, tarihçi ve diğer alanlarda eser yazan

müelliflerin kaynaklarına bakıldığı zaman Gazne kelimesini ilk kullanan müellifin, 340/951-2 yılında öldüğü söylenilen,291 İstahrî olduğuna rastlanılmaktadır. O eserinde Gazne kelimesine çokça yer vermiş ve (ةنزغ) şeklini tercih etmiştir.292 Gazne kelimesini kullanan diğer bir müellif Büst’lü İbn Hibbân’dır. (v. 354/965)293 İbn Hibbân Gazne şehriyle ilgili verdiği bilgileri oldukça orjinaldır. Özellikle İslâmî kaynaklarda Gazne kelimesini kullanan ilk tabakatçı olan İbn Hibbân, Haccâc’ın Irak genel valisi olduğu dönemlerde Sistân’a cihat için gelen gazi Ebû’s-Sabaha’nın Büst’ten Gazne’ye geçtiğini ve oradan da Kâbil’e gelip orada şehit olduğunu aktarmaktadır.294

el-Bed ve’t-Târîh yazarı Makdisî de ( 355/966) Gazne kelimesini nakleden ilk İslâm tarihçisidir.295 Mu’cem kitaplarına bakıldığı zaman bu alanda Gazne kelimesini “ةنزغ – Gazne” şeklinde ilk kullananın Tehzîbü’l-Luga müellifi

290 Fîrûzâbâdi, el-Kâmsûs’l-Muhît, s. 1220; Zebidî, Ebü’l-Feyz Muhammed el-Murtazâ b. Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk ez-Zebîdî el-Bilgrâmî el-Hüseynî (v. 1205/1791), Tâcü’l- Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, thk. Mecmû’atu mine’l-Muhakkîkîn, nşr. Dâru’l-Hidâye, yyy., tsz., XXXV, 475.

291 Geniş bilgi için Bkz. Tolmacheva, Marina A. “İstahrî”, DİA, TDV Yay. İstanbul, 2001, XXIII, 203-205.

292 Bkz. İstahrî, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, s. 251-253. 293

İbn Hibbân ile ilgili geniş bilgi için Bkz. Sönmez, Mehmet Ali, “İbn Hibbân”, DİA, TDV Yay. İstanbul, 1999, XX, 63-64.

294 İbn Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed el-Büstî (v. 345/956), Meşâhiru Ulemâi’l-Emsâr ve A’lâmü Fukahai’l-Aktâr, thk. Merzûk Ali İbrahim, nşr. Dâru’l-Vefâ, Mansura, 1991, s. 145.

olduğuna şahit olunmaktadır. O Gazne’yi acem beldelerinden biri olarak saymaktadır.296

Burada vurgulanması gereken önemli hususun, Gazne kelimesinin ilk kez hangi tarihte ve hangi şekillerde kullanılmış olduğunun tespit edilmesi çabasıdır. Çünkü 4/10. yüzyıldan sonra kaleme alınan kaynaklarda Gazne, Gazneyn ve Gaznî şekillerine sıkça rastlanılmaktadır.

Mezkûr âlimlerin yanı sıra İstahrî, İbn Havkal, Mühellebî, Birûnî, Ebü’l-Fidâ ve ez-Zührî gibi meşhur İslâm coğrafyacılarının eserlerinde de Gazne kelimesinin kullanıldığı görülmektedir.297

Gazne kelimesinin Gazneli dönemi tarihçi ve şairleri tarafından da kullanıldığına şahit olunmaktadır. Örneğin Utbî “Ebû İshâk ve Alp Tegin’i Gazne’ye yolladılar…, Ebû İshâk Gazne’ye geldikten bir müddet sonra vefat etti…”298

derken Gazne kelimesini kullanmıştır. Burada altı çizilmesi gereken bir konu da Büst’lü Makdisî ve İbn Hibbân ile Herat’lı Ezherî’nin Orta Çağın erken dönemlerinde Gazne biçimiyle şehir hakkında bilgi vermeleridir. Ayrıca bunlar Gazne’ye en yakın bölgelerde doğup büyüyen şahıslar olması dolayısıyla o dönemde Gazne isminin daha yaygın bir şekilde kullanıldığına işaret edilmesi bakımından önemlidir.

Gazneyn/Gaznîn (نینزغ): Gazneyn veya Gaznîn kelimesinin de Gazne ile

müteradif bir isim olarak kullanıldığına şahit olunmaktadır. Ayrıca, bu kelimenin ulema nezdinde makul görüldüğüne vurgu yapılması bu ismin Gazne şehrinin doğru ismi olduğunu göstermesi bakımından önem arz etmektedir.299

Kronoloji bakımından Gazneyn/Gaznîn kelimesine ilk olarak Hudûdü’l-Alem’de rastlanmaktadır. Yine Makdisî’nin de sıkça Gaznyin kelimesini kullandığı görülmektedir.300 Diğer taraftan Târîh-i Sisân yazarı ve Gazneli Dönemi tarihçilerinin ve şairlerinin konuyla aktardığı

296 Ezherî, Tezhîbü’l-Luga, VIII, 78.

297 İstahrî, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, s. 239; İbn Havkal, Sûretü’l-Arz, II, 450; Muhallebî, Hasan b. Ahmed el-Azizî (v. 380/971), el-Mesâlik ve’l-Memâlik, der., Tîsir Halef, yev, yyy, trasz, s. 134; Birûnî, Ebû Reyhân Muhammed b. Ahmed (v 440/1048), Tahkîku Ma’l-Hind, nşr. Âlemü’l-Kütüb, Beyrut, 1403/1983, s. 146, 242, 525. Amlf., el-Cemâîr fî’-Cevâhir, thk. Yusuf Hâdî, nşr. İtişârât-ı İmî ve Ferhangî, Tahra, 1374/1995, s. 124, 278; Zührî, Kitâbü’l-Coğrafya, s. 50.

298 Utbî, Târîhu’l-Yemînî, s. 20.

299 Yâkût el-Hamevî, Mû’cemü’l-Büldân, IV, 202.

bilgilere bakıldığı zaman ağrılıklı olarak Gaznîn şeklini tercih ettikleri görülmektedir. Örneğin Gerdizî “ Alp Tegin Garcistan tarafına gitti ve oradan da Gaznîn’e döndü…,Gaznîn tarafına gitti…, Gaznîn’den Multan’a azm-i sefer eyledi…”301

cümlelerinde Gaznîn’i kullanmaktadır. Ayrıca Gerdizî ile Beyhakî’nin Gaznîn kelimesini, diğer müteradif kelimelere nazaran daha çok kullandıkları vurgulanmaktadır.302

Utbî’nin Gaznîn/Gazneyn kelimesini, Gazne kelimesine göre daha az kullandığı görülürken; Gazne Saray şairlerinin şiirlerinde ise Gaznîn kelimesinin sıkça kullanıldığına şahit olunmaktadır. Örneğin Ferrûhî Sîstânî’nin “ Yüzünüzle Gazneyn/Gaznîn’i güzelleştirmek için ne zaman azmı- sefer eyleyeceksiniz”, Firdevsî’nin “ Büst, Gaznîn ve Kâbilistân’ın da içinde bulunduğu Zâbülistan onundur”, Senâî-yi Gaznevî’nin “ Gaznîn toprakları feleğin de fevkindedir (çünkü) desen ve yapı açısından Arş’la Gaznîn eşittir…, Gaznîn’i görmediysen Bihişt-i Berrîn’i tanımazsın”303

şiirlerinde böyle geçmektedir.

Ancak söz konusu kelimenin söyleniş tarzı ile ilgili, tesniye şeklinde (Ganzeyn) mi yoksa Gaznîn şeklinde mi olacağı hususunda, bir takım görüşler öne sürülmüştür. İngiliz müsteşrik G. Strange (v. 1933) hilafetin doğu bölgeleri hakkında yazdığı eserinde Makdisî’nin, Gazne’yi tesniye sigası ile Gazneyn şekli ile yazdığına fakat bununla neyin kast edilmek istendiğinin belirtilmediğine işaret etmektedir.304 Burhânü’l-Kâti’ yazarı Muhammed Hüseyin b. Halef Tebrizî (v. 1062/1662) Gazne kelimesinin, Gazneyn ve kısaltmasının da Gazney (یَنزَغ ) şeklinde olduğunu belirterek tesniye kipi ile yazmıştır.305 Gazneyn kelimesinin, Gazneliler döneminin tanınmış şairlerinin divanında geçen şiirlere baktığımız zaman, şairlerin kafiye ve vezin bağlamında konuyu ele alarak Gaznîyîn şeklini tercih ettiklerini görmekteyiz. Örneğin Senâî Gazne ulemalarından birini medh ederken şöyle demektedir: “ ez kemâlet füzûdeyi dîn râ = şâdi cân-ı ehli Gaznîyîn râ..” Kemalinden dinî ve Gazne

301 Gerdîzî, Zeynü’l-Ahbâr, s. 356, 382, 388.

302 Hayderî, Fereng ve Temeddün-i İslâmî-yi Gaznîn/Gazneyin der Ahd-ı Gazneviyân, s. 20. 303

Senâî, Ebü’l-Mecd Hakîm Mecdûd b. Âdem Senâî-yi Gaznevî (v. 525/1131 [?]), Hadîkatu’l- Hakîka ve Şerîatu’t-Tarîka, nşr. Ali Muhammed Sabırî vd. yey., yyy., tsz., s. 434.

304 Strange, Guy le (v. 1993), Büldânü’l-Hilâfeti’ş-Şarkıyye, çev. Beşir Fransıs. Müessesetü'r-Risâle Yay. Beyrut 1985, s. 387.

ehlinin mutluluğunu yükselttin.)306

Senâî diğer bir şiirinde ise “ Belh’ten Gaznîn tarafın yol al (çünkü) o kendisi İllîn için sana yol gösterir” şeklinde Gaznîn ve İllîn kelimelerini kafiye olarak kullanmıştır. 307

Bu şiirlerden anlaşılacağı üzere Gaznîn şeklinin daha doğru olduğu açıktır. Diğer taraftan kimi araştırmacıların da Gaznîn şeklinin daha uygun olduğu konusunda görüş beyan ettikleri görülmektedir.308 Nitekim Muhtâr Gaznevî de şiirlerinde Gaznîn kelimesini çokça kullanmıştır. Onun, Behram Şah’ı methettiği bir şiirinin mısralarında “ Henüz savaşının tozlarını rüzgar Gaznîn’den götürmezken- Peşaver’de de, rüzgar gibi sürülerin içersine daldın, Artık atının tozları Gaznîn duvarlarına sinmiştir-Kıyamete kadar onun topraklarını sedd-i İskender sayabilirsin” Gaznîn şeklini kullandığı görülmektedir.309

Gaznî (ینزغ): Gaznî kelimesi bugün Afganistan’da Gazne’nin resmi ismi

olarak kullanılırken; Türkçe ve Arapça literatürlerde ise Gazne kelimesine rastlanmaktadır. Ama bu durum kelimenin yeni türedildiği anlamına gelmemeli zira bu kelimeyi Gazneli tarihçisi Beyhakî’nin ve Gazneli şairlerinin kendi eserlerinde çokça kullandıklarına şahit olunurken;310 ayrıca eski kaynaklarda da geçtiği görülmektedir. Nitekim Gaznî kelimesini ilk olarak Hudûdü’l-Âlem’de kullanılmıştır.311 Fakat bu kelimenin kullanılışına, Hudûdü’l-Âlem dışındaki, eski coğrafi ve tarihi kaynaklarda pek rastlanılmamaktadır.

Tebrîzî’nin Gaznîn/Ganeyn’in kısaltması şeklinde açıkladığı Gaznî kelimesine312 Gazne şairlerinin şiirlerinde de rastlanılmaktadır. Nitekim Senâî Gaznî kelimesini kullanan saray şairleri arasında yer almaktadır. O Behrâm Şâh’ın saltanatıyla ilgili yazdığı şiirinin mısralarında Gaznî kelimesine “ Şah’ın Hümay kuşu ortaya çıkar çıkmaz-Gaznî’nin baykuşları Çin ve Rum’a uçtular” şeklinde yer

306 Senâî, Hadîkatu’l-Hakîka, s. 336. 307 Senâî, Divân, s. 173.

308 Sarvar, Hakîm Senâî ve Cihân Bînî-i Ûv, s. 6.

309 Mûhtârî, Ebû Ömer Sirâcüddîn Osmân b. Ömer Muhtârî-yi Gaznevî (v. 513/1119’dan sonra), Dîvân-i Hekîm Mûhtârî-i Gaznevî, haz., Rüknüddîn H. Ferruh, Müessessî Matbûâ’tî Ali Akber, yyy., 1336/1957, s. 60-61.

310 Hayderî, Ferheng ve Temeddûn-i Gaznîn, s. 18. 311 Hudûdü’l-Âlem, s. 124.

vermektedir.313 Diğer taraftan Unsûrî Belhî’nin mısralarında da Gaznî kelimesini görmek mümkündür. O hüsn-i ta’dîl sanatını kullanarak yazdığı bir şiirinde “Gaznî’de düşmanı kavak ağacına dikerler ki Gaznî dağlarında ondan ok çıksın diye”314 Gaznî kelimesini tercih etmiştir. Elbette burada şiir sanatının üzerinde durmuyor; ancak 5/11. yüzyılda kaleme alınan bu eserlerde Gaznî kelimesinin kullanılmış olmasını konumuz açısından önemli buluyoruz. Bu şairlerin, Gazne saray şairlerinden olmaları hasebiyle, diğer coğrafya ve tarih kitaplarında fazla yer bulamayan Gaznî kelimesini kullanmaları bu ismin de yaygın bir şekilde kullanıldığına delil olması bakımından önemlidir.

Gaznev(ونزغ): Gazne ile müteradif kullanılan diğer bir isim de “Gaznev”dir. Bu daha çok şiirlerde rastlanılan bir durumdur. Örneğin Nuruddîn Zuhûrî “ Firdevsî’nin Gaznev şahinden istediğinden daha çok-Hindistan şahı tarafından, mücevher Zuhûrî’ye verildi”315

mısralarında görülmektedir. Ayrıca buradaki Gaznev’den kastın Gazne olduğundan dolayı, Gazne’ye mensup olanlara Gaznevî dendiği nakledilmektedir.316

Diğer taraftan Gazne’ye nispet edilenler için yaygın olarak Gaznevî kullanılıyorsa317

da daha çok halk arasında yaygın olan Gazniçi/Gaznici kelimesinin de kullanıldığına rastlanmaktadır.318

Bu lafzın özellikle Gazneli Tarihçisi Beyhakî tarafından kullanılmış olması o dönemde yaygın ve halk arasında kullanımda olan bir kelime olduğunu göstermektedir. Beyhaki eserinin değişik yerlerinde “ Gaznici ve Sekzilerden oluşan 3 bin piyade…, Gaznici, Gurî, Belhi ve Segzîlerden oluşan 2 bin savaşçı…” ifadelerine yer vermektedir.319

Diğer taraftan Senâî-yi Gaznevî de bu

313 Senâî-yi Gaznevî, Hadikat’l-Hakîka, s. 276. 314 Unsrî, Divân, s. 43.

315 Rencber, Ahmed, Horasân-i Bûzrüg, nşr. Encimen-i Ferhengî-i Dâ’iyân-ı Horasan, Kâbil, hş.1391/2013, s. 195.

316

Hayderî, Ferheng ve Temeddûn-ı Şehr-i Gazneyn, s. 16; Rencber, Horasân-ı Kebîr, s. 195. 317

Sem’ânî, el-Ensâb, X, 35.

318 Hüseynî, Ferheng-i Reşîdî, II, 1004; Hayderî, Ferheng ve Temeddûn-ı Şehr-i Gazneyn, s.19. 319 Beyhakî, Ebü’l-Fazl Muhammed b. Hüseyn (v. 470/1077), Târîh-i Beyhakî, tsh. Azizullah Alizâde, nşr. İntişârât-ı Firdevs, Tahran, hş.1387/2008, s. 281, 575.

lafzı “ Sen Gazne’ye Şah olduğundan beri hiç Gaznici fakir kalmamıştır”320 şeklinde kaydetmiştir.