• Sonuç bulunamadı

2. GAZNELİLER DÖNEMİNE KADAR GAZNE

2.3. İslâmî Dönemde Gazne

2.3.1. Sistân Bölgesine Yapılan Fetih Hareketleri ve Gazne’nin Durumu

2.3.1.2. Emevîler Döneminde Gazne

Emevîler devrinde Sistân’a yaklaşık yirmi vali tayin edilmiş, bunların çoğu bazı nedenlerden dolayı azledilmiş ve bazıları da bölgede şehit olmuşlardır. Emevî birlikleri Sistân bölgesinde sadece halk ile savaşmamış; aynı zamanda söz konusu bölgede çıkan bir takım iç isyanları da bastırmak zorunda kalmışlardır. Bunlar bölgede hem fetihlerin yapılmasını hem de İslâmîyet’in yayılmasını geciktiren faktörler olarak sayılabilir. Sistân bölgesinin ilk Emevî valisi olan Abdurrahman b. Semüre’nin 41/661 yılı sonlarına doğru193

Sistân’a ikinci kez gelişiyle birlikte itaatten ayrılıp isyan eden yerleri tekrar ele geçirdiğine şahit olmaktayız. Bu bağlamda Zâbülistân, Ruhhâc ve Kâbil’e kadar olan vilayetlerin tekrar alındığı ve çok sayıda esirin ele geçirildiğine işaret edilmektedir.194

Hatta diğer yandan bir kısım tarihçilere göre, 44/665 yılında Kâbil uzun kuşatmanın ardından, barış yoluyla İslâm ordusunun eline geçmiştir.195

Bütün bunlara bakılacak olursa Gazne’nin, Ruhhâc ve Kâbil arasında bulunduğundan, bir şekilde bu olayların içerisinde olduğu uzak bir ihtimal değildir.

Emevîler’in ikinci Sistân valisi olan Rebî’ b. Ziyâd 46/666 yılında196 Muaviye’nin üvey kardeşi Basra ve Horasan valisi Ziyâd b. Ebû Süfyân tarafından Sistân valisi olarak atanmıştır.197

Târih-i Sistân yazarı onun Sistân bölgesinde yaptığı icraatlarından övgüyle bahsederek Kur’an ve Tefsir ilimlerini zorunlu kıldığını, adalet dağıttığını, onun sayesinde birçok gayr-i müslimin İslâm ile müşerref olduğunu ve Hasan Basrî’nin yönlendirmeleri ile divân-ı haracı ilk defa onun tesis ettiğini ve müstevfilerin göreve başladığını vurgular.198

Rebî’ b. Ziyâd el-Hârisî’nin iki yıl süre içerisinde görev yaptığı söz konusu bölgede askerî anlamda fazla bir

193

Taberiye göre 43/663-4 yıllarındadır. Geniş bilgi için Bkz. Taberî, Târîhü’l-Ümem, III, 199; Dadan, Ali, Taberî Tarihinde Türkler, Adal Ofset Yay. Konya, 2010, s. 73.

194 Halîfe B. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. .22; Belazurî, Fütühü'l-Büldan, s. 384; Taberî, Târîhü’l-Ümem, V, 170.

195 Halîfe B. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. .22; Ya’kûbî, Târîhu Ya’kûbî, II, 217-218. 196

Gerdîzî, Abdurrahman b. Semüre’den sonra bölgeye atanan valinin sene 43/664’te Müşâci’ b. Mesûd olduğunu Büst ve Zmîni Dâver’i ele geçirdiğini nakleder. Bkz, Gerdîzî, Zeynu’l-Ahbâr, s. 85. 197 Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 208; Aycan, İrfan ve Sarıçam İbraim, Emveîler, TDV yayıları, 5. Baskı, Ankara, 2008, s. 23-24.

başarı elde edemediği anlaşılmaktadır. O tıpkı kendisinden önceki valiler gibi Rutbil ile çok çetin mücadele etmiş, Türkler’in toparlanıp güç birliği ettikleri Zâbülistân ve Ruhhac bölgelerine akınlar düzenlemişse de Büst bölgesine kadar ilerleyebilmiştir. Yine onun dönemindeki Müslümanların Kâbil’den ihraç edilmesi de dikkate alınacak olursa, bölgede pek başarı sağlayamadığı görülmektedir.199 Bölgedeki bu Türk nüfusunun yoğunluğu, ileride de değinileceği üzere, Alp Tegin’in Gazne’yi seçmesindeki faktörlerden biri olabilir. Çünkü bu dönemdeki Arap akınlarıyla mücadele eden kitlenin Türkler olduğu konusunda tarihçilerin hem fikir oldukları görülmektedir. Hatta Gerdizî’nin, el-Hârisî’nin Heyatile ile yaptığı savaşa işret etmesi, bölge halkının özelikle ümerasının, Akhun imparatorluğunun bakiyeleri olan Türklerden oluştuğunu göstermesi bakımından önem arz etmektedir.200

Hatta, bu bölge halkının Türkler olduğunu ve dinlerinin de Budizm veya Hinduizm olduğunu gösteren diğer bir husus da son Sâsânî Kisrasının Müslümanlardan kaçarken Sîstân’ı tercih etmemiş olmasıdır. Eğer kisra din veya nesep açısından bölgeyle benzerliği olsaydı bu bölgeyi seçmesi icap ederdi.

Muâviye döneminde Sistân valilerinin bir diğeri de Ubeydullah b. Ebû Bekre’dir. Sene 50/670’de201

bölgeye gelen vali Ubeydullah bölgedeki tüm ateşgedelerini yani Zerdüşt tapınaklarını yıkmakla görevlendirilmiş fakat bir takım itirazlar sonunda bu işten vaz geçilmîştir.202 Ziyâd’ın vefatına kadar iki yıl vali olarak kaldığı bölgede Rutbil ve Kabulşâh bölgelerine akınlar düzenlemiştir. Rutbil ve onun hısımları olan Kabulşâh, İslâm’ın ilk dönemlerinde Hindûkûş dağının güneyine yayılan Ak Hun İmparatorluğunun kalıntılarıdır.203

Halîfe b. Hayyât 52/672 yılında onun Rutbil ile Kâbil ve onun beldeleri üzerine yüz bin dirhem karşılığında barış antlaşması yaptığını rivayet etmektedir.204

Belâzürî ise Kâbil’in kendisinde kalması

199 Halîfe B. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 208. 200 Gerdîzî, Zeynü’l-Ahbâr, s. 237.

201 Târîh-i Sîstân’da geçen bilgilere göre ise Ubeydullah’ın bölgeye geldiği tarihi 51/671’dir. Târîh-i Sistân, s. 92-93.

202

Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 210. 203

Bosworth, C. Edmond, “ Ubaidullah b. Abî Bakra and the “Army of the Destruction” In Zâbulistân”, The Medieval History of Iran Afghanistan and Central Asia, Variorum Reprints, London, 1977, s. 269-271.

karşılığında barış anlaşmasının yapıldığını belirtmektedir.205

Bundan sonra Muâviye’nin son Sîstân valisi olan Abbâd b. Ziyâd’la ilgili nakledilen bilgilere göre onun Gazne’ye kadar gelemediği anlaşılmaktadır.206

Görüldüğü gibi Muâviye döneminde bölge çok hareketli olaylara sahne olmuştur. Zâbülistân bölgesine yapılan akınlar ve Rutbil ile valiler arasında geçen olaylara baktığımız zaman, söz konusu dönemde bu bölgelerin hâkimiyetinin, yapılan anlaşmalar neticesinde, Rutbil’in elinde kaldığı görülmektedir. Çünkü Büst şehri İslâm ordusunun konakladığı daimi karargâh özelliğine sahip bulunuyor ve Gazne’ye yapılan akınlar bu şehirden idare ediliyordu.207

Bu bilgiye göre Gazne ve Zâbülistân bölgeleri Rutbil’in hâkimiyetinde olup zaman zaman Müslüman akınlarına maruz kalan bölgeler olarak göze çarpmaktadır.

Yezîd b. Muâviye döneminde ise Sîstân bölgesinin tamamen Müslümanların hâkimiyetinden çıktığı ve Abbâd b. Ziyâd’ın sadece beytü’l-mali kurtarabildiği nakledilmektedir.208 Ayrıca Basra valisi Ubeydullah b. Ziyâd’ın209 kardeşleri Yezîd ve Ebû Ubeyde’nin Sîstân bölgesine yollandığı210

ancak onların Sîstân bölgesindeki isyanın bastırılmasında etkili olamadıkları görülmektedir. Nitekim Yezîd b. Ziyâd askerleriyle birlikte şehit edilmiş ve Ebû Ubeyde ise askerleri ile birlikte esir edilmiştir.211 Belâzürî bu hadisenin Cenze’de (ةزنج) yaşandığını nakletmektedir.212 Cenze kelimesinin muarrabinin Gazne olduğu ifade edilmekte ve Yâkût el- Hamevî’nin eserinin yazmalarında da olduğu vurgulanmaktadır.213

Fakat Mü’cemü’l-

205

Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 218; Belâzürî, s. 385.

206 Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 219; Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, s. 418; Târîh-i Sistân, s. 95.

207 Bosworth, “ Ubaidullah b. Abî Bakra and the “Army of the Destruction” In Zâbulistân”, The Medieval History of Iran Afghanistan and Central Asia, s. 269.

208

Taberî’ye göre ise kölelerine dağtmştır. Bkz. Taberî, Târîhu.l-Ümem, III, 343; Dadan, Taberî Tarihinde Türkler,s 78-79.

209 Ubaydullah b. Ziyâd hakkında geniş bilgi için bkz. Yüksel, Ahmet Turan, İhtirastan İktidara Kerbelâ, Yediveren Yay. Konya, 2001.

210 Belâzürî’ye ve Taberî’ye göre ise Yezîd b. Muâviye’nin Horasan ve Sîstân vâlisi Selm b. Ziyâd’dır. O da Kardeşi Yezîd b. Ziyâd’i Sîstân Vâlisi olarak görevlendirmiştir. Bkz. Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, s. 385; Taberî, Târîh’l-Ümem, III, 343.

211 Teberî, Târîhü’l-Ümem, III, 345, 386; Târîh-i Sîstân, s. 100. 212 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, s. 385.

Büldân’da bu Cezne-ةنزج şeklinde geçmektedir.214

Diğer taraftan Merâsidü’l-Ittılâ’ yazarı İbn Abdülhak, Cezne’nin bütün Zâbülistân beldeleri için kullanılan genel bir isim olduğuna işaret edildiğini belirterek eserinin başka bir yerinde ise Gazne’nin eski isminin Cezne olduğunu kaydetmektedir.215 Bu rivayetlere bakıldığında, Gazne şehri de bölgede cereyan eden tüm olaylardan etkilenmiştir. Bundan sonraki Emevî valilerinin söz konusu bölgede fazla etkin olamadıkları görülmektedir. Rivayet edildiğine göre Talha b. Abdullah Sistân bölgesine vali olarak atanmış ve beş yüz bin dirhem karşılığında Rutbil’in elinde olan esirleri kurtarmış ve oradan Büst şehrine geçerek orayı düzene soktuktan sonra valiliğini yaptığı Sistân’a dönmüş ve orada vefat etmiştir. Fakat Sistân’a döndükten sonra Rutbil ve bölgesine karşı her hangi bir faaliyeti görülmezken onun vefatı ile birlikte bölgede birliğin sarsılıp taassubun arttığı, dolayısı ile Rutbil’in iştahlandığı ve Gazne bölgesine de herhangi bir fetih hareketinin gerçekleşmediği rivayet edilmektedir.216

Böylelikle Emevîler’in Süfyânî kolunun Sîstân macerası da böyle sonuçlanmıştır. Olayların tümüne bakıldığında Zâbülistân ve Gazne bölgeleri söz konusu dönemlerde çetin mücadelelerin yaşandığı bir bölge olarak göze çarpmaktadır.

Zâbülistân ve Gazne bölgelerinde bu hadiseler yaşanırken Hilafetin merkezi olan Şâm ve Hicâz bölgeleri çok büyük olaylarla çalkalanıyordu. Şâm’da Mervân b. Hakem’e (64/684) biat edilirken; Mekke’de ise Iraklılar da olmak üzere Abdullah b. Zübeyr’e biat ediliyordu. Durum böyle olunca da Sistân ve Gazne bölgeleri de doğrudan Abdulah b. Zübeyr’in yönetimine girmiş oluyordu. Basra, Horasan ve Sistân genel valiliğine atanan Hâris b. Abdullah, Sistân âmili olarak Abdülaziz b. Abdulah’ı görevlendirmiştir.217 O Zerenc bölgesinde Rutbil ile savaşmış ve Rutbil Ebû Afrâ tarafından öldürülüdükten sonra218 Kâbil ve Zâbülistân bölgeleri onun eline geçmiştir.219 Bu bilgi ve rivayetlere bakıldığında, Gazne’nin de içerisinde bulunduğu

214 Yâkût el-Hamevî, Mü’cemü’l-Büldân, II, 134.

215 İbn Abdülhak el-Bağdâdî, Merâsidü’l-Ittıla, I, II, 331, 993.

216 İbn Kuteybe, el-Maârif, s. 419; Gerdîzî, Zeynü’l-Ahbâr, s. 241; Târîh-i Sîstân, s. 101-104; İbnü’l- Esîr, el-Kâmil, III, 199; Hayderî, Ferhang ve Temeddün-i İslamî-yi Gazneyn s. 39.

217

İbn Kuteybe, el-Maârif, s. 415; , Târîh-i Sistân, s. 104-105.

218 Târîh-i Sîstân yazarı ise Rutbil’in katili olarak Amr b. Şân el-Alevî’yi zikreder. bkz. Târîh-i Sîstân, s. 105-106.

Zâbül ve Kâbil bölgeleri çatışmaların yoğun bir şekilde yaşandığı ve İslâm ordusunun sadece akınlar düzenlemekle yetindiği ve kalıcı olmak yerine bölgeyi sürekli gelir sağlayan bir hazine gibi gördükleri anlaşılmaktadır. Özellikle Târîh-i Sistân yazarının kullandığı “ Muzaffer bir şekilde Sistân’a döndü” ifadeleri bunun açık bir göstergesidir.

Abdullah b. Ümeyye, Abdülmelik döneminin ilk valisi olarak Sistan’a gelmiş ve öldürülen Rutbil’in yerine geçen Rutbil ile savaşmıştır. Abdullah Büst’e geldiğinde Rutbil onunla bir milyon dirhem karşılığında antlaşma yapmak için bir sürü hediye ve köle göndermiş fakat Abdullah bunları reddederek kendisine altından dolu olarak vermesi için bir çardak yollamış bunun üzerine Rutbil şehri tahliye ederek İslâm ordusunu iyice içeriye girdikten sonra dağ ve boğazları tutarak kuşatmıştır. Bunun üzerine Abdullah onlardan bir şey almamak üzere barış yapmak istedi ise de Rutbil ona üç yüz bin dirhem vererek bir daha İslâm ordusunun kendilerine saldırmamaları ve yakıp yıkıcı yağmalarda bulunmamaları şartıyla antlaşma yapmıştır.220

Bundan sonra Ubeydullah b. Ebî Bekre tekrar Sîstân valisi olarak gelmiş ve Ruhhac’ı alarak Kâbil’in yakınlarına kadar ilerlemeyi başarmıştır. Ancak Rutbil tarafından kuşatmaya alınan İslâm ordunsu ağır kayıplar vermiştir. Hatta savaştan kaçıp Büst çölüne sığınanların da çoğu susuzluktan helak olmuş ve Ubeydullah da üzüntüden vefat etmiştir.221

Târîh-i Sistân yazarı bu savaşın Hâricilerle yapıldığına, Rutbil ile ise Büst’te savaşıldığına ve yapılan antlaşma sonucunda barışın sağlandığına işaret ederek İbn Ebî Bekre’nin Büst’te öldüğüne ve türbesinin hala bilindiğine işaret etmiştir.222

Bu yüzden bu orduya “Ceyşü’l-Fenâ” ismini vermişlerdir.223

Yukarıdaki rivayetlerde de görüldüğü üzere İbn Ebî Bekre’nin, Kâbil’in yakınlarına geldiği anlaşılmaktadır. Durum böyleyken Gazne’ye

220 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, s. 386.

221 Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 295; Taberî, Târîhu’l-Ümem, III, 614-618; Belâzürî, Fütuhu’l-Büldân, s. 386-387; İbn A’sem, Kitâbü’l-Fütûh, VII, 74-78.

222

Târîh-i Sistân, s. 110-112; Sellâbî, Ali Muhammed, ed-Devletü’l-Ümeviyye, nşr. Dâru’l-Ma’rife, Lübnan, 2005, II, 39-40; Aycan, Emevîler, s. 51.

223 Ayrıca bkz. Bosworth, “Ubaydullah b. Abû Bakra and the "Army of Destruction" In Zâbülistân”, Medieval History of Iran Afghanistan and Central Asia, s. 277-278.

uğramaması uzak bir ihtimal olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta onun Kâbil’in 18 fersah yakınlarına kadar ilerlediği ve ordusunun da Kâbil’in batısında kuşatıldığına dair bilgiler bulunmakta;224 bu bilgiler ışığında, Gazne’nin de Kâbil’in batısında olduğunu da dikkate aldığımızda, İbn Ebî Bekre’nin ordusunun Gazne üzerinden geçmiş ve hatta orada bir takım hadiselerin de cereyan etmiş olabileceği mümkün gözükmektedir.

Bundan sonra bölgeye Abdurrahman b. el-Eş’as vali olarak gelmiş ve Gazne havalisini ele geçirdikten sonra Kâbil’e doğru öncü birlikler sevk etmiştir. Ancak Haccac’a karşı Rutbil ile birleşti ise de hedefine ulaşamamış ve başı kesilerek Haccac’a yollanmıştır225

. Bu rivayetlere göre bundan sonra Haccac yedi yıl bir diğer rivayete göre ise dokuz yıl savaşmamak üzere Rutbil ile anlaşmıştır.226 Abdurrahman Ruhhac’ta vefat etmiştir.227 Târîh-i Sistân yazarı ise Abdurrahman’ın Zâbül’de bulunan Rutbil’e sığındığını ve Haccâc’ın heyetleri ile Zâbülistân’da görüşüldüğünü ve İbnü’l Eş’as’ın burada vefat ettiğini rivayet etmektedir.228 Belâzürî ise İbnü’l Eş’as’ın Sistân’dan Rutbil’in yanına geldiğini rivayet etmekle yetinip Rutbil’in nerede olduğuna dair her hangi bir bilgi vermemektedir.229

Abdurrahman’ın çok büyük bir orduyla üzerine geldiğini duyan Rutbil, daha önce yaşananlardan dolayı özür dileyerek haraç karşılığında, Abdurrahman ile barış yapmak istemiş; fakat o bunu kabul etmemiştir. Bu bağlamda İbnü’l-Eş’as’ın hangi yolları takip ettiği ve Gazne şehrine gelip gelmediği konusu açık olmamakla beraber kendisinden önceki valinin Ruhhac’ı aldığı ve hatta Kâbil’e kadar ilerlediği haberi klasik kaynaklarda

224 Kohzâd, Ahmed Ali, Bâlâ Hisâr ve Pîş Âmedhâ-yî Târîh-i Ân, nşr. Encimen-i Târîh-i Afganistan, Matba’-ı Devletî, Kâbil, 1339, I, 15.

225 İbnü’l-Eş’as’ın Haccac’a karşı başlattığı isyanı ve ikisi arasında vuku bulan ve Deyrülcemacim adı ile İslâm Târîh literatüründe yerini alan savaş hakkında detaylı bilgi için bkz. Ünlü, Nuri, “Deyrülcemacim”, DİA, İstanbul, 1994, IX, 270; Yıldız, Hakkı Dursun, “İbnü’l-Eş’as Abdurrahman b. Muhammed”, DİA, TDV, Yay. İstanbul, 2000, XXI, 32-33; Dalkılıç, Mehmet, “Emevîler Dönemi Muhalif hareketlerden Birisi:Abdurrahmân bin Muhammed b. el-Eşa’s İsyânî”, Bilimname, Kayseri, 2012/1, sayı: 22, s. 189-203.

226 Belâzürî, Fütuhu’l-Büldân, s. 387; Târîh-i Sistân’a göre Haccac’ın elçisi olarak bölgeye gelen Ammâre b. Temîm el-Kaysî’nin Rutbil ile baş başa görüşerek, Abdurrahman ve arkadaşlarının kendilerine vermeleri karşılığında, onlardan ne haraç alınacağını ve nede savaşılmayacağını beyan ettiği ve Rutbil’in de bu teklifi kabul ettiği beyan edilmiştir. bkz. Târîh-i Sistân, s. 117.

227 Ya’kûbî, el-Büldân, s. 177. 228 Târîh-i Sistân, s. 117.

nakledilmektedir.230 Bu bilgilere göre Ubeydulah’ın, Ruhhac ve Kâbil yolu üzerinde bulunan Gazne bölgesine geldiği ve hatta kuşatmanın bu bölgelerde gerçekleşmiş olması muhtemeldir.

Bu noktada İbnü’l-Eş’as’ın ele geçirdiği bölgeler zikredilmeyip genel manada Rutbil’in beldeleri ifadesi kullanılmıştır.231 Ancak Taberî’nin rivayetleri arasında Rutbil’in, Ubeydullah’ı çektiği tuzağa onu da çekmek istediği yönünde nakledilen bir haber; fakat Abdurrahman’ın bu hileden haberdar olduğundan aldığı yerlere koyduğu tecrübeli naib, asker ve amiller ile tehlike gelebilecek derbentleri tuttuğu bilgilerine vâkıf olmamıza imkân vermektedir.232

Diğer taraftan bir kısım tarihçilerin verdiği bilgiler konuyu daha açık bir hale getirmektedir. Bunlara göre İbnü’l-Eş’as 82/701 yılının sonlarında Rutbil ile yaptığı savaşta çok sayıda düşmanını telef etmeyi ve ganimet elde etmeyi başararak Zemîn-i Daver, Büst, Zâbülistân, Kâbil ve Sind bölgelerine kadar onun hâkimiyetine girdiği görülmektedir.233 Olayların seyrine bakıldığında İbnü’l-Eş’as’ın, kış mevsiminden dolayı fetihlere ara verdiğini Haccâc’a mektupla bildirdiği ve Haccâc’ın da bu durumu onaylamayarak gönderdiği mektupla yeniden emir verdiği ifade edilmektedir. Burada bizim için önemli olan Haccâc’ın “ … Müslüman kardeşlerinin helak edildiği yere var”234

cümlesidir. Burada kast edilen yer Ubeydullah’ın askerlerinin katledildiği yer midir? Eğer orası ise bu, Ruhhac- Kâbil arasında bulunan Gazne bölgesi olmalıdır.235 Daha önceki harekâtın başarsızlıkla sonuçlanmasından kaynaklanıyor olacak ki Emevî ordusu daha düzenli bir şekilde hareket etmiş ve alınan bölgelerin elde tutulabilmesi için bir dizi tedbirler

230 Belâzürî, Fütuhu’l-Büldân, s. 386; Makdîsî, el-Bed ve’t-Târîh, VI, 34. 231

Taberî, Târîhü’l-Ümem, III, 617-618; İbnü’l-Cevzî, Cemâlüddîn Abdurrahmân b. Alî b. Muhammed el-Bağdâdî (v. 597/1201), el-Muntazam fî Târihi’ül-Mülûk ve’l-Ümem, thk. Muhammed ve Musafa A. Kadir A’tâ, nşr. Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1992, XI, 212; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil,

III,483; Zehebî, Târîhü’l-İslâm, V, 343; İbn Kesîr,

Ebü’l-Fidâ’ İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer el-Kureşî eş-Şâfiî (v. 774/1373), el-Bidâye ve’n- Nihâye, thk. Ali Şirî, nşr. Dâru’l-İhâ, byy, 1988, IX, 40; Sellâbî, , ed-Devletü’l-Ümeviyye, 638. 232

Taberî, Târîhu’t-Taberî, III, 618; 233

Târîh-i Sistân, s. 113-114; İbn A’sem el-Küfî, Kitâbü’l-Fütûh, XII, 78; Makdîsî, el-Bed v’t-Târîh, XI, 35; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-Ümem, II, 356.

234 İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-Ümem, II, 334.

alınarak236bölgenin tamamen tasfiye amacının güdüldüğü ortadadır. Diğer yandan da İbnü’l-Eş’as’in ordusunun bölgedeki başarılı politikası sayesinde ele geçirilen bölgeler arasında Ruhhac ve Kâbil’in de isminin zikredilmesi araştırma konumuz olan Gazne şehrinin de ele geçirilmîş olabileceği ihtimalini doğurmaktadır. Bir takım araştırmacılar taafından harekâtın başlangıç noktası olarak Büst şehri gösterilmektedir. Asıl hedefnin Kâbil’in ele geçirilmesi olan bu akınlar esnasında Büst ve Kâbil yolu üzerinde bulunan Gazne’nin ele geçirmiş olabileceği vurgulanmaktadır.237

Bundan sonra Haccac’ın emri ile bölgeye atanan valilerin yine onun tarafından azledildiğine şahit oluyoruz. Bunlardan birisi de el-Eşheb b. Bişr el-Kelbî’dir. Belâzürî sadece bu valinin ismini zikrederken; Halîfe b. Hayyât, Ya’kûbî ve Târîh-i Sistân yazarı Umâre’nin de Sistân valisi olarak görev yaptığını ve Rutbil’in onu tanımaması üzerine Haccâc tarafından azledildiğini aktarırlar.238

Ya’kûbî, Umâre’den sonra bölgeye atanan valileri şu şekilde sıralar: Abdurrahman b. Süleym el- Kinânî, Misma’ b. Mâlik ve kardeşinin oğlu Muhammed b. Şeybân ve sonra da el-Eşheb b. Bişr.239

Târih-i Sistân yazarına göre ise Umâre’den sonra Sistân’a atanan vali Mesme b. Şeybânî dir. O 86/705 yılında atanmış ve orada vefat etmiştir.240

Fakat bu valilerin Rutbil karşısında fazla etkili olamadıkları ve Dolayısıyla Gazne’nin, bu dönemlerde, tamamen Rutbil’in kontrolünde olduğu anlaşılmaktadır.

Ya’kûbî’nin rivayetine göre Haccâc Sistân’ı Horasan’a ilhak ederek Kuteybe b. Müslim’i genel valisi olarak atamıştır. Bu, Velîd b. Abdülmelik döneminde olmuştur.241

Kuteybe, kardeşi Amr b. Müslim’i Sistân’a yollamıştır. Belâzürî’nin rivayetlerine bakıldığında Haccac’ın yaptığı anlaşma hükmünün geçerliliğini

236 Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Rd., Hakkı Dursun Yıldız, Çağ Yay. İstanbul, 1987, II, 355; Apak, Adem, İslâm Tarihi III, Ensar Yay. 8. Baskı, İstanbul, 2013, s. 149.

237 Velî Arab, Evzâ’-ı Ferheng-i Şehr-i Gaznîn, s. 28-29. 238

Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 295; Ya’kûbî, el-Büldân, s. 108; , Târîh-i Sistân, s. 118.

239 Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 295; Ya’kûbî, el-Büldân, s.108. 240 Târîh-i Sîstân, s. 118-119.

korunmuştur.242

Daha sonra Kuteybe İbn Abdillah b. Umeyr el-Leysî’yi oraya vekil bırakmıştır. Burada Gerdîzî’nin, Kâbil’in Kuteybe tarafından ele geçirildiğine dair aktardığı rivayetin diğer tarih kitaplarında zikredilmemesi, onun rivayetinin, haber-i vahit olduğunu göstermektedir.243

Fakat bundan sonra Rutbil ne Emevî halifelerine ve ne de Ebû Müslim’in valilerine vergi ödemiştir.244

Diğer tarihi rivayetlerden de anlaşıldığı üzere Kuteybe’nin Sîstân valiliğini elinde bulundurduğu dönemlerde (86- 94/705-713) Zâbülistân bölgesine geçilememiştir. Yalnız Taberî’nin kaydına göre Zâbülistân’ın Rutbilu Uzmâ dediği bölgenin hâkimi ile sekiz yüz bin dirhem karşılığında barış antlaşması yapıldığı anlaşılmaktadır.245

Emevîlerin son dönemleri ve Abbâsîler’in ilk dönemlerinde Sistân bölgesine gönderilen valilerin Rutbil’in hâkim olduğu Zâbülistân bölgesiyle, burada çıkan haricî isyanları ve Kâbile taassubu sonucu çıkan iç savaşlar nedeniyle fazla ilgilenemediği görülmektedir. Sadece Hişâm b. Abdülmelik döneminde bölgeye vali olarak yollanan Esfah el-Kelbi’nin246 Rutbil ile sıcak temasından bahseden kaynaklar onun birçok askeri ile şehit edildiğine işaret etmekle birlikte savaşın yaşandığı bölgeler hakkında herhangi bir bilgiye yer vermemişlerdir.247

Böylece Emevîler’in ilk dönemlerde haraç yoluyla kendilerine bağladığı Rutbil ve bölgesi; ne yazık ki Emevîlerin son dönemlerinde güçlenmiş ve haraç ödemekten vaz geçmiştir. Bu da Gazne’nin söz konusu dönemde İslâm şehri hüviyetine kavuşmasını geciktirmiştir.