• Sonuç bulunamadı

Gazne’nin İslâm Öncesi Durumu

2. GAZNELİLER DÖNEMİNE KADAR GAZNE

2.2. Gazne’nin İslâm Öncesi Durumu

Bugün Afganistan olarak bilinen ülke birçok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Fakat özellikle İslâmîyet öncesi söz konusu topraklarda kurulan devletler ve onların medeniyetlerine dair bilgiler zamanla efsanevi bir şekle bürünmüştür.119 Bu bilgilerde, milattan önce bölgede tesis edilen devletlerin özellikle İran kökenli oldukları görülmektedir. Birûnî söz konusu devletlerle ilgili zikredilen malumatı hikâye ve efsane olarak niteleyerek, nakledilen bilgileri mantık dışı ve akıldan uzak hikâyeler olarak tarif etmektedir.120 Söz konusu bu bilgilerde Gazne’nin içerisinde yer aldığı Zâbülistân bölgesinde yaşanan bir takım gelişmelere yer verilmiştir. Ancak Zâbülistân, sınırda olmasından dolayı Hindistan, İran ve Türklerin arasında zaman ve şartlara göre el değiştiren bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü Zâbülistân’ın coğrafi konumuyla ilgili aktarılan bilgilere bakıldığında onun Sind,121 Sîstân’a bağlı122

veya ayrı bir eyalet olduğu123 bilgilerine rastlanılmaktadır. Ayrıca sakinlerinin Halaç Türklerinden oluştuğu zikredilen Zâbülistân’ın124 Horasan, Sistân ve Sind’in ihata ettiği dağlık bir bölgede oldup Gazne, Dâver,125 Kâbil ve Meymend gibi mamur şehirleri kapsayan bir eyalet olduğu nakledilmektedir.126

119

Bkz. Habîbî, Adulhay, Târîh-i Afganistan Ba’d ez İslâm, nşr. İntişârât-ı Afsûn, 3. Baskı, Tahran, 1380/2001, s. 16.

120 Birûnî, el-Âsârül-Bâkiye, s. 100.

121 Sind-دنسلا: Hind, Kirmân ve Sîstân arasında yer alan bir ülkedir. Başkenti Maksûre şehridir. Mukrân, Turân, Sind, Veyhend ve Multân isimiyle bilinen beş büyük yanında birçok küçük şehrinin olduğu da rivayet edilir. Bkz. İbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, s. 56; Ya’kûbî, el-Büldân, s. 102; Makdîsî, Asenü’t-Tekâsîm, s. 474-476; Yâkût el- Hamevî, Mücemü’l-Büldân, III, 267.

122 Halîfe b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât, s. 205; Ebû Ubeyd el-Bekrî, (v. 487/1049), Mu’cem, II, 691.

123 Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, s. 382; Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-Büldân, III, 125; İbnü’l-Esîr, el- Kâmil, III, 35.

124

Hûdûdu’l-Âlem, s. 125; Sîrâfî, Ebû Zeyd Hasan b. Yezîd, Rihletu’s-Sîrâfî, nşr. el-Macmau’s- Sakafî, Abu Dabi, 1999, s.126.

125 Bu kelime İslâm coğrafyacıları tarafından Bilâdü’d-Dâver, Zemin-i Dâver, İklimü’d-Dâver, Beledü’d-Dâver, Arzu’d-Dâver ve Dâver şekillerinde kaydedilmiştir. Günümüz Afganistan’ının Helmend nehri kıysında yer alan bu tarihî bölge Herat ve Kandahar il sınırları içerisinde kalmıştır.

Zâbülistân kelimesinin farklı şekillerde yazıldığı görülmektedir. Bunlardan birisi Zâvul/لواز127 diğeri de Zâvulistân/128ناتسلواز şeklindedir. Bu ismin Zâvul/لواز adıyla bilinen bir kavmin isminden geldiği ihtimali yüksektir.129

Bu Kâbile Akhunların önemli kollarından olup Hindûkûş dağının güneyinde mesken tutmaşlar ve zamanla bunların yaşadıkları yere Zâvul-Zâulistân veya Zâbülistân ismi verilmiştir.130

Zâbülistân ile alakalı tarihî bilgileri incelediğimizde, Zâbülistân ve şehirlerinin tarihi geçmişinin m.ö 4000-1500 yıllarına kadar dayandırıldığına şahit olmaktayız. Bu bilgiler daha çok Hinduizm’in kutsal kaynakları, Vedaların en eski bölümlerini oluşturan Rigveda ve Mecûsîlerin kutsal kaynağı kabul edilen Avesta’ya dayandırılır. Bu bölgelere İslâm dinî gelene kadar bölge halkının maneviyatına yön veren bu kitapların bu bölge veya çevresinde yazıldığı ifade edilmektedir.131 Avesta’da zikri geçtiğinden dolayı, 16 ahverâ-i şehrin, beşi Zâbülistân bölgesinde geçmektedir. Bunların biri de Ûrve ismi ile zikri geçen Gazne’dir.132

Ancak bu isim ile ilgili, ileride üzerinde durulacağı gibi Avestâşinâslar tarafından birbirini tutmayan zıt görüşler beyan edildiğini vurgulamak

Orta çağ coğrafyacılarının rivayetlerine göre geniş bir il olan Dâver Gûr, Büst ve Ruhhac illerine sınırdı. Hz. Osman döneminde Sîstân valisi Abdurrahman b. Semüre tarafından barış yoluyla ele geçirilen Dâver Sîstân nahiyelerinden sayılmaktadır. Özellikle yerli halkının Halaç Türklerinden olduğu vurgulanan bu bölgenin yöneticisinin Rutbil olarak kaydedildiği görülmektedir. Ayrıca ona bağlı birçok köy ve şehirlerinden de bahsedilmektedir. Bkz. İbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, s. 50; İbnü’l-FAkîh, el-Büldân, s. 416; İstahrî, el-Mesâlik ve’l-Memâlik, s. 244-245; İbn Havkal, Sûretü’l-Arz, II, 418-419; Hudûdü’l-Âlem, s. 124; İdrîsî, Nüzhetü’l-Müştâk, I, 455; Yâkût el-Hamevî, Mücemü’l-Büldân, II, 434; Şâhturâbî, S. Mürtezâ Hüseynî, “ Zemîn-i Dâver ez Sidde-i Evvel tâ Şeşim-i Hicrî”, Sûhen-i Târîh: İmâm Humeyni Ün., Tarih Bölümü Mevsimlik İlmî ve İhtisâsî Fasılnâmesi, Kazvin, yıl: 5, Kış, 1390/2011, sayı: 15, s. 3-19; Nâzimü’l-Atıbbâ, Ferheng-i Nefîsî, III, 1730.

126

Mes’ûdî, Ali b. Hüseyin Ebü’l-Hasen Alî b. el-Hüseyn b. Alî el-Hüzelî (v. 345/956) et-Tenbîh ve’l- İşrâf, tsh. Abdullah İsmail Es-Sâvî, nşr. Dârû’s-Sâvî, Kahire, tsz., s. 50,271; Şemseddîn Sâmî, Kâmus’l-âlâm, Mihran Yay. İstanbul, 1306, IV, 2403-2404.

127 Müstevfî, Hamdulah b. Ebû Bekir ( v. 740/134), Kİtabu Nüzhetü’l-Kulûb, tsh. Guy le Strange, Brill Yay. Leiden, 1813. s. 179; Tebrîzî, Bürhân-i Kâti’, II, 1001; Reşîdî, .Ferheng-i Reşîdî, I, 771. 128 Nâzimü’l-Atıbbâ, Ferheng-i Nefîsî, III, 1736.

129

Nâzimü’l-Atıbbâ, Ferheng-i Nefîsî, III, 1735. 130

Hayderî, Ferheng ve Temeddü-i İslâmî-i Gaznîn, s. 32-3.

131 Geyânî, Mohammad Fâzıl, Şevket Ali ve M. Ali, Gaznî, Bister-i Temeddun-i Şark-ı İslâmî: Simâ- yi Gaznî der Manzumahâ-i Târîh-i Âryânâ, Müessese-i İrfân, c. I, Tahran, 1393. I, 94-96.

durumundayız. Kaldı ki Avesta’da geçen bu bilgilerin ne derece güvenilir olduğu da müphem ve tartışmalıdır.

Bölgenin İslâm öncesi siyasî durumu ile ilgili tarih kitaplarında bir takım bilgiler aktarılmaktadır. Bu bilgilere göre Gazne Pişdâdîler,133 Keyânîler,134 Makdûnîler,135 Mülûkü’t-Tevâif,136 Eşkânîler/Kûşânîler,137 Sâsânîler ve Heptalitler/Akhunların sınırları içerisinde yer almıştır. Pişdâdîler zamanında Zu b. Tahmasıp138 tarafından ele geçirildiği nakledilen139 Zâbulistân bölgesinin Keyânîler’in ikinci Kisrası Keykâvus140 tarafından Rüstem b. Zal’a ikta olarak verildiği rivayet edilmektedir.141

Ayrıca Keyhüsrev b. Siyâvuş b. Keykâvus zamanında Zabülistân bölgesinin diğer komşu bölgeler ile birlikte tekrar Rüstem ve oğullarına ikta olarak verildiği ifade edilmektedir.142

133

Kiyumersiyân/نایثرمویک olarak da bilinen bu hanedan Fars kökenli devletlerin ilk sırasında gelmektedir. Pişdâdîlerin ilk hükümdarı Kiyumers kimi tarafından ilk Adem olarak tanıtılırken; kimileri tarafından da Adem’in oğlu ve Hz. Nuh’un evlatlarından olarak tanıtılmaktadır. Bkz. Makdîsî, el-Bed ve’t-Târîh, II, 155; Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 102-103; Şebânkâreî, Mecmau’l- Ensâb, I, 197.

134

Milatten önce 900-775 yıları arasında hüküm süren İran Hânedânidir. Geniş bilgi için bkz. Kurtuluş, Rıza, “Keyânîler”, DİA, Ankara, 2002, XXV, 346.

135 Yunanistan’ın kuzeyinde mö. 336 yıllarında kurulan bu devletin toprakları özellikle Büyük İskender zamanında Keyânîler’in hükümranlığına son verildikten sonra günümüz Afganistan’nının tüm toprakları ele geçirilerek Hindistan topraklarına kadar uzanıyordu. Bkz. Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 92; Habîbî, Târîh-i Muhtasar-i Afganistan, s. 39-44.

136

İskender’in vefatından Urdşîr b. Babek zamanına kadar olan dönemde hüküm süren İskender’in ele geçirdiği topraklarda kurulan devletlere verilen isimdir. Bkz. Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 112-113. 137 Partlar olarak da bilinen Fars kökenli bu hanedan mö. 247-ms. 224 yılları arasında hüküm sürmüştür. İran kökenli Fars hanedanları arasında 3. sırada yer alan bu hanedan özellikle Büyük İskender’in ölümünün ardından oluşan Mülûkü’t-Tavaif’in en büyüklerindendir. Yazılış şeklinin bazen Eşkân/ناکشا ve bazen de Eşğâniyân/نایناغشا şeklinde görünen bu hanedanla ilgili zikredilen bilgilerde ihtilaflar söz konsudur. Bkz. Taberî, Târihü’l-Ümem, I, 341; Makdîsî, el-Bed ve’t-Târîh, III, 155; İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-Ümem, I, 105; Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 112-113; İbn Haldûn, Târîhu İbn Haldun, II, 197-198.

138 Pîşdâdîlerin Şehinşâhlarından olan bu zatla ile ilgili kaynaklarda farklı imla türlerine rastlanılmaktadır. Taberî’nin tarihinde Zû b. Tahmasıb/بسامهط نب وز şekli görülürken; Bîrûnî’nin kaydlerinde ise Zâb b. Tahmâsip/پیسامهت نب باز şeklinde göze çarpmaktadır. Bkz. Taberî, Târîhü’l- Ümem, I, 268-269; Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 104.

139

Gerdîzî, Zeynu’l-Ahbâr, s. 42. 140 Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 107.

141 Gerdîzî, Zeynu’l-Ahbâr, s. 46; Yâkût el-Hamevî, Mücemü’l-Büldân, III, 125. 142 Gerdîzî, Zeynu’l-Ahbâr, s. 49.

Key Geştâsib143 döneminde ise İran’a Zerdüştlüğün yayıldığı ve Rüstem’in bu dinî kabul edemeyeceğini izhar ederek; kendisine elçi olarak gelen İspendiyâr’ı öldürdüğü ve İspendiyâr’ın oğlu Behmen’in, babasının öcünü almak için Zâbülistân’ı ele geçirerek Rüstem’in hanedanını top yekûn öldürdükten sonra bölgenin tüm mal varlığına el koyduğu rivayet edilmektedir.144

Keyâniler’in son şahı Dârâ’yı öldürerek tüm topraklarını ele geçiren Büyük İskender Gazne’ye civar bölgeleri ele geçirmiştir. Onun önce Herat’ı, sonra Sîstân ve Kandahar’ı ele geçirdikten sonra Gazne’ye doğru ilerlediği ve hatta Gazne yakınlarında İskenderiyye isminde bir şehir inşa ettiği nakledilmektedir.145 Helenizm’in yaygınlaştırılması amacıyla kurulan bu şehirlerin günümüz Afganistan’ının Herat, Kandahar gibi şehirlerinde, Gazne etrafında yapılandan önce tesis edildiği ifade edilmektedir.146 İskender’in vefatıyla başlayan Mülûkü’t-Tevâif döneminde Gazne’nin Eşkânîler’in hâkimiyeti altına girdiği düşünülmektedir. Çünkü onların topraklarının Kâbil’e kadar uzandğına işaret edilmektedir.147

Sâsânîlerin ikinci Kisrâsı Şâpûr b. Erdeşîr148 tarafınfan m. 250 yılında hâkimiyetlerine son verilen Eşkânîlerden sonra, Sâsâniler’in Gazne’ye hâkim olduklarına dair net bilgiler olmamakla birlikte Zâbülistân’ın Enûşirvân149 döneminde Sâsânîlerin eline geçtiğine işaret edilmektedir.150

Çünkü dedesi Fîrûz Akhunların hâkimi Huşnuvâz tarafından öldürülmüş olan Enûşirvân intikam için onu öldürerek topraklarını ele geçirdikten sonra Mâverâünnehre doğru ilerlemişti.151 Söz konusu kisra dönemindeki Heyatile

143

Keyânîlerin beşinci hükümdarı olan bu zat Bîrûn’i’nin kaytlarında Keybiştâsib olarak geçmektedir. bkz. Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 107.

144 Seâlibî, Târîhu Seâlibî, s. 230-232; Gerdîzî, Zeynu’l-Ahbâr, s. 43-55; Şebânkâreî, Mecmau’l- Ensâb, I, 210.

145 Seâlibî, Târîhu Seâlibî, s. 268; Habîbî, Târîh-i Muhtasar-i Afganistan, s. 40-41; Velî Arab, Evzâ’-i İctimâ’-i Şehr-i Gaznîn, s. 21-22.

146

Enârî, Gazne ve Gazneviyân der Târîh, s. 34-35. 147 Velî Arab, Evzâ’-i İctimâ’-i Şehr-i Gaznîn, s. 23.

148 Bu isim Bîrûnî’nin kayıtlarında Sâbûr/روباس olarak görünürken; Şebânkâre’nin rivayetlerinde ise Şâpûr/روپاش olarak görünür. Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 127; Şebânkâreî, Mecmau’l-Ensâb, I, 233. 149 Kubâd b. Fîrûz’un oğlu olan Enûşirvân Sâsânî hanedanının yirminci Kisrasıdır. Kimine göre de Sâsânilerden sonra Ekâsire olarak bilinen hanedanın birinci kisrasıdır. Bîrûnî, el-Âsârü’l-Bâkiye, s. 127; Şebânkâreî, Mecmau’l-Ensâb, I, 244.

150 Dîneverî, Ebû Hanîfe Ahmed b. Dâvud (v. 282/895), el-Ahbârü’t-Tuvâl, thk. Abulmuna’im Âmir, nşr. Dâru İhyâi’l Kütübi’l-Arabiyye, Kahire, 1960, s. 68.

topraklarının Zâbülistân, Kâbilistân, Toharistan ve Saganiyân bölgeleri olduğu nakledilmektedir152 Dolayısıyla Zabülistân’ın başkenti olan Gazne şehrinin Enûşirvân’ın topraklarına dâhil edilme olasılığı yüksektir. Çünkü Gazne’nin 200 yıl kadar Akhunlar'ın hâkimiyeti altında kaldığı ifade edilmektedir.153

Yukarıda da ifade edildiği gibi Zâvul Akhunların önemli boylarından olup Zâbülistân isimi de onların yaşadıkları bölgeye nispetle meşhur olmuştur.

Akhun Devleti’nin yıkılmasıyla mahallî teşekküllerce idare edildiği belirtilen Gazne şehrinin eski çağda küçük bir yer olduğu için büyük imparatorlukların hâkimiyetine kolaylıkla dâhil edilebildiği aktarılmaktadır.154Sâsânîler’in son kisrası III. Yezdicerd’in İslâm ordusundan kaçarken Zâbülistân bölgesini seçmeyip Horasan bölgesine gittiği dikkate alınacak olursa da söz konusu bu bölgenin Sâsânîlerin rakiplerinin elinde olduğu anlaşılmaktadır.