• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI POLİTİKADA SİSTEM, GÜÇ VE AKTÖR ANALİZİ

1.1 ULUSLARARASI SİSTEM, GÜÇ KURAMI, GÜÇ DENGESİ KAVRAMLAR

1.1.1 Uluslararası Sistem ve Analiz Düzey

1.1.1.3 Güç Kuramı

Uluslararası iliĢkilerde güç kavramına verilen anlamlar oldukça farklıdır. Güç kavramını en çok kullanan ve uluslararası politika analizinin merkezi yapan Morgenthau38, politikayı güç mücadelesi olarak tanımlamasına rağmen güç kavramını ayrıca değerlendirip açık bir tanım getirmemiĢtir. Morgenthau için güç kavramı bir anlamda politikanın ana amacını ve herhangi bir siyasal davranıĢın ana güdüsü iken bir anlamda da güç kavramının bir iliĢki biçimi ya da amacı

38

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 27

gerçekleĢtirmek için bir araç olduğunu belirtmektedir. Kenneth Waltz‟a göre39

ise güç bir amaç olmaktan çok bir araç olarak devletin varlığını sürdürmesinin ve güvenliğini sağlamasının aracıdır. Waltz‟a göre devletin nihai amacı güç değil güvenliktir40

ve bu bağlamda Morgenthau‟dan bir farklı yaklaĢım içindedir. Waltz devletin daha fazla güvenliğe sahip olmasının bir aracı olarak güce önem vermektedir. Holsti ve Frankel41 gibi birçok yazarca kapasite olarak tanımlanan güç Morgenthau‟ya göre bir ulusu diğer uluslar karĢısında güçlü kılan etmenlerdir ve nicel ve nitel unsurlardan meydana gelmektedir. Bunlardan coğrafya, doğal kaynaklar, endüstriyel kapasite, askeri hazırlık derecesi ve nüfus nicel unsurlar; ulusal moral, ulusal karakter, diplomasinin niteliği ve hükümetin niteliği ise nitel unsurlardır42

.

Bu bağlamda birçok yazar Morgenthau gibi gücün nitel ve nicel unsurları ayrımını dikkate alarak özellikle askeri ve ekonomik kaynaklar olarak iki ana grupta toplanan fiziksel güç unsurlarının dıĢında devletlerin sahip olduğu fiziksel olmayan güç unsurları da göz önüne almaktadır. Ayrıca sadece fiziksel kapasitelerin karĢılaĢtırılması bir devletin gücünü ölçmede zaman zaman yanılgılara yol açabilir. Bir devletin gücünü etkileyen ölçülemez ya da fiziksel olmayan nitel unsurlar olarak görülen liderlik özellikleri, diğer ülkelerle etnik ve kültürel yakınlık, tarihsel etmenler, imaj, dostluklar, ittifak iliĢkileri, gelenek ve görenekler43 gibi unsurlar bir devletin uluslararası politikadaki veya diğer devletler karĢısındaki gücünü göstermede oldukça açıklayıcıdır.

Geleneksel realistler güç kavramını daha resmi bir Ģekilde tanımlayarak gücü bir devletin sahip olduğu fiziksel unsurlar olarak tanımlayıp, buradan yola çıkarak daha çok ulusal güç ve bunu oluĢturan öğeler konusuna eğilmektedirler. Bu yüzden genelde realistlerin gücün tanımı konusunda belli bir noktada birleĢemedikleri görülse de Morgenthau ve Niebuhr gibi klasik realistler gücü bir devletin sahip

39

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 27

40

Tayyar Arı; a.g.e s. 27

41

Tayyar Arı; a.g.e s. 27

42

Tayyar Arı; a.g.e. s. 27

olduğu baĢta askeri ve ekonomik güçten oluĢan kapasiteler44

olarak değerlendirmektedirler. Ancak realistlerin gücü yalnızca fiziksel kapasite toplamı olarak düĢünmedikleri bunun maddi olmayan güç unsurlarını da içerdiğine önem verdikleri görülmektedir. Ekonomik ve askeri gücün diğer unsurlardan ayrılamayacağını kabul eden Waltz45

gibi neo realistler gücün devamlı değiĢen ve dinamik bir anlama sahip bir kavram olduğunu belirtmektedirler. Bu yüzden devletleri bir güç derecesine göre yerleĢtirmek kolay değildir.

Ancak bir devletin fiziksel olan ve olmayan güç unsurlarına sahip olması realistlerin birçoğu için yeterli görünmektedir. Holsti ve diğerleri46

için bunların güç olarak tanımlanabilmesi diğer devlet ve devletlerin davranıĢları üstünde etki yapabilmesi gerekmektedir. Bu da söz konusu devletin bunları siyasi amaçları doğrultusunda kullanabilmesi halinde mümkündür. Çünkü geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de bir devleti büyük devlet olarak değerlendirirken sahip olduğu gerçek kapasiteler kadar bunları dıĢ politika amaçları için kullanabilmesi de göz önüne alınmaktadır.

Birçok yazar gücün fiziksel biçiminden çok bunun kullanabilirliği üstünde durarak gerçek gücün kullanılabilen ve diğer devletler üstünde etki oluĢturan güç olduğunu söylemektedirler. Örneğin Raymond Aron47

gücü diğer devlet üstünde etki yapabilme, davranıĢlarını değiĢtirebilme ve isteklerini kabul ettirebilme yeteneği olarak değerlendirmiĢtir. Birçok bilim adamı da kullanılmayan ve diğer devletler üstünde bir etki oluĢturmayan ya da bu amaçla kullanılma olasılığı olmayan fiziksel unsurları48

güç olarak değerlendirmenin gerçekçi olmadığını iddia etmektedir.

Buradan yola çıkarak güçlü devletlerin bu unsurları diğerleri üstünde etki oluĢturabilecek biçimde kullanabilen ya da bu yeteneğe sahip olan devletler olduğu dile getirilmektedir. Bu bağlamda A devletinin B devletine karĢı uyguladığı ve

44

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 28

45

Tayyar Arı; a.g.e s. 28

46

Tayyar Arı; a.g.e s. 29

47

Tayyar Arı; a.g.e s. 29

48

normalde B devletinin yapmak istemeyeceği bir Ģeyi yapmasını sağlayacak etkiye güç denilmektedir. A‟nın sahip olduğu kapasitenin fiziksel olup olmaması önemli değildir. Bu yüzden güç etki ve kapasite gibi iki ana unsurdan oluĢmaktadır. Ancak kapasitenin istenilen etkiyi yaratabilmesi için kullanılması veya kullanılma olasılığının yüksek olması gerekmektedir.

Devletin ekonomik, siyasi ya da baĢka gerekçelerle ya da ulusal ve uluslararası konjonktür nedeniyle kullanılmayan ya da kullanılma olasılığı olmayan bir kapasitesini güç olarak değerlendirmek mümkün değildir. Bu yaklaĢıma göre gücün bir baĢka unsuru ise kapasiteyi kullanan devletin diğer devletle iliĢkisinin olması gerektiğidir. Aralarında hiçbir iliĢki olmayan iki devletin sahip olduğu kapasitelerin birbirlerine karĢı bir anlamı49

yoktur.

Ayrıca bir devletin gücü bir baĢka devletle karĢılaĢtırılarak ölçülebilir.50

Gücün oransal karĢılaĢtırılması bağlamında yani A devleti B devletine aksi halde yapmayabileceği bir Ģeyi yaptırabildiği halde B devleti A üstünde bu tür bir etkiye sahip değilse A‟nın B‟den daha güçlü olduğunu söylemek mümkündür. Eğer B de A üstünde aynı etkiye sahipse bu devletlerin güçlerinin birbirine karĢı anlamı yoktur. Kısaca özetlersek karĢılaĢtırmaya iliĢkin bir kavram olan gücün etki, kapasite ve iliĢki gibi ana unsurları vardır.

Gücün ana unsurlarından sayılan iliĢkinin tek yönlü olmaması gerektiği gibi bunun sonucunda oluĢan etkinin de süreklilik taĢıması gerekmektedir. Bir kereye ya da tek bir iliĢkiye özgü olan etkileme bir devletin diğeri karĢısında güçlü olduğunu göstermez. Yani güç yalnızca A devletinin B‟yi herhangi bir Ģeyi yapmaya zorlaması değil aynı zamanda B‟nin bir Ģeyi yapmayı sürdürmesini veya yapmamasını belli bir süre sağlayabilmesidir. Bu yüzden gücün bu anlamda bir süreklilik gösterdiği görülmektedir. Bunun da dıĢında A devletinin etkisiyle onun istediği davranıĢı gösteren B‟nin bu tutumu, A‟nın davranıĢını da B‟nin çıkarları yönünde değiĢtirebilir.

49

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 30

Bu yüzden etkileĢim yalnızca tek yönlü değil çok yönlü de olabilir. Bunlara göre güç bir devletin uluslararası sisteme katılımıyla da ilgilidir. Bir devletin uluslararası sisteme katılımı artıkça diğer devletlerle iliĢkileri de artacak ve diğerleri üstünde bir etkisi olacaktır. Güç kavramıyla ilgili bir diğer kavram da algılamadır.51

Gücün gerçek miktarına ve bunun kullanılıp kullanılmayacağıyla ilgili algılama oldukça önemlidir. Aynı biçimde abartılı verilere dayanan rakamlar ya da kullanılacağı sanıldığı halde kullanılmayan kapasite diğerleri üstünde olduğundan daha çok etki yaratacaktır. Gücü zorlama kapasitesi olarak değerlendirenler bunun baĢarısının rakibe bağlı olduğunu belirtmektedirler. Bu yüzden gücün karĢı taraf üstünde bir etkiye sahip olabilmesi için amaçlandığı Ģekilde algılanması gerekmektedir.

Gücün farklı kullanımı üstünde duran Stefano Guzzini52

de realistlerce genellikle kapasite dağılımı olarak görülerek gücün hem karĢılaĢtırma sonucu açığa çıkan hem de bir iliĢki sonucu anlam kazanan bir kavram olduğunun inkar edildiğini söylemektedir. Henderson53

da gücün bir iliĢki sonucu ortaya çıkan bir kavram olduğunu belirtmektedir. Çünkü bir devletin gücü bir baĢka devletle iliĢkiye geçtiğinde anlam kazanmakta tek baĢına kaldığı ya da kullanılmadığı sürece önem taĢımamaktadır. Ayrıca iliĢkiye girilen devletin kim olduğu da önemlidir çünkü iliĢkide bulunduğu devletlere göre gücü farklı değerlendirilebilir. Bunun dıĢında bir devletin gücü farklı durumlarda farklı görünebilir. Bir devlet belli bir kriz sırasında farklı bir etkiye sahip olduğu halde bir diğer krizde gücü farklı bir görüntü verebilir. Bunlar krizin durumuna, devletçe algılanıĢına, yaĢamsal çıkarlarını etkileyip etkilememesine, diğer devletlerin kim olduklarına ve uluslararası konjonktüre bağlı olarak değiĢebilir.

Frankel54 de kapasite olarak tanımladığı gücün diğer devletlerle karĢılaĢtırıldığında anlamlı olacağını belirtmektedir. Herhangi bir devletin nüfusunun Ģu veya bu miktarda olmasının bir baĢka devlet veya devletlerle

51

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 31

52

Tayyar Arı; a.g.e s. 31

53

Tayyar Arı; a.g.e s. 31

54

karĢılaĢtırılmadığında anlamsız olacağını söylemektedir. Frankel‟e göre güç ayrıca diğerlerinin davranıĢları üstünde etki yapabilme kapasitesidir.55

Her ne kadar güç deyince genelde askeri kapasite anlaĢılsa da artık günümüzde askeri gücün kullanım alanı sınırlandığından gücün anlamını bu derece dar tutmak doğru değildir. Bu nedenle Frankel‟e göre56

güç maddi ve maddi olmayan unsurlardan meydana gelmektedir.

Ayrıca askeri kapasiteyi göz önüne alırken silah cinsleri ve sayıları önemli olduğu gibi, nüfus öğesi üstünde dururken de yaĢ, cinsiyet ve eğitim durumu57

gibi etkenlerin unutulmaması gerekmektedir. Diğer yandan tek baĢına herhangi bir güç unsuru diğer unsurların önemli bir değere sahip olmaması halinde pek fazla dikkate alınmayabilir. Örneğin bir devletin endüstriyel kapasitesi, teknolojik düzeyi, ekonomik durumu ve nüfusu gibi öğeler olumsuzsa tek baĢına askeri gücün iyi olması fazla önemli değildir. Çin ve Hindistan örneğinde görüldüğü gibi tek baĢına çok büyük nüfusa sahip olmak da bir devletin güçlü devlet olarak görülmesi için yeterli değildir.

Diğer yandan karĢılıklı bağımlılık teorisi bağlamında Keohane ve Nye58

gücün sadece kapasite olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmektedirler. Eğer güç bir devletin diğeri üstünde etki uygulayabilme kapasitesiyse bu her zaman nicel anlamda sahip olunan güçle orantılı olmayabilir. Daha fazla kaynağa sahip olan devletin diğeri üstünde baskı uygulaması karĢılıklı bağımlılık nedeniyle her zaman mümkün olmayabilir. Yani karĢılıklı bağımlılıktan dolayı daha çok bağımlı olan daha fazla etkiye açıktır. Bu yüzden Keohane ve Nye asimetrik karĢılıklı bağımlılığı59

güç kaynağı olarak görmektedirler. Örneğin Japonya‟nın Ortadoğu sorunlarıyla ilgili yaklaĢımlarında Arap tezlerini desteklemesi bölge petrolüne aĢırı bağımlılığındandır. Aynı zamanda OPEC ( Organization of Petroleum Exporting Countries - Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Örgütü ) devletlerinin petrolü Avrupa

55

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 32

56

Tayyar Arı; a.g.e s. 32

57

Tayyar Arı; a.g.e s. 32

58

Tayyar Arı; a.g.e s. 33

devletlerine karĢı bir siyasi silah olarak kullanma olasılığı bu devletlerin bölge sorunlarına karĢı daha dengeli bir politika takip etmesine neden olmaktadır.

Ayrıca bazı yazarlar kurumsal güç kavramı üstünde durarak uluslararası kurumsal yapıların ve özellikle uluslararası rejimlerin etkisine önem vermektedir. Örneğin Krasner60, rejimde yaĢanacak değiĢikliklerin bazı devletlerin etkileme

kapasitesini değiĢtirdiğini söyleyerek rejimlerin zaman içinde güç ve etkinin kaynağını oluĢturduğunu iddia etmektedir. Gücün bu Ģekilde anlaĢılması aslında iliĢkisel güç61

kavramıyla da yakından iliĢkilidir. ĠliĢkisel güç uluslararası geliĢmelerin sonuçları veya diğerlerinin davranıĢlarını etkileyebilme olarak tanımlanmıĢtır.

Bir devletin sahip olduğu kapasiteyle ilgili unsurlarda zaman içinde değiĢim olabileceği gibi bir devletin sahip olduğu ve kapasitesi diğerleri karĢısında avantaj oluĢturan bir unsur zaman içinde değer kaybedebilir. Örneğin petrolün yerini doğal gaz ya da uranyum alırsa petrol üreten devletler yerine doğalgaz ya da uranyuma sahip olan devletler daha güçlü olacaktır. Aynı biçimde nükleer gücün kullanılmaması ya da zaman içinde konvansiyonel silahların belli cins ve modellerinin artık kullanım değerini kaybetmesi buna sahip olan devletlerin gücünü olumsuz bir Ģekilde etkileyebilir.

Bunların yanında devletin sahip olduğu kapasitenin kullanıma hazır olup olmaması62

da oldukça önemlidir. Bu durum askeri unsurların bir savaĢa hazırlıklı olup olmamasıyla ilgili olabileceği gibi diğer kapasitelerin de kullanılabilecek durumda olması ya da devletin bu kaynakları kullanabilme yeteneğine ve olanaklarına sahip olmasıyla bağlantılıdır.

Gerçek güç ile potansiyel güç arasında da ayrım vardır. Özellikle devletin sahip olduğu askeri ve ekonomik kaynaklar gerçek gücü hesaplarken göz önüne

60

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 33

61

Tayyar Arı; a.g.e s. 33

62

alınan fiziksel unsurlardır. Ekonomik gücü karĢılaĢtırırken daha çok gayri safi milli hasıla ( GSMH ) veya kiĢi baĢına düĢen milli gelir kavramları kullanılmaktadır. Devletlerin potansiyel güçlerinden bahsederken de henüz kullanmadığı ama ilerde kullanabileceği kaynaklar ifade edilmektedir. Bununla birlikte devletlerin diğerleri üstünde etki uygulayabilme durumu dikkate alınarak bir devletin diğeri karĢısında güçlü olduğunu ifade etmek de bazen gerçeği ifade etmeyebilir. Bu kapsamda B devletinin A devletinin isteği doğrultusunda davranmasını gerektirecek baĢka etkenler de olabilir.

Bu yüzden çok taraflı bir uluslararası iliĢkiler atmosferinde tek bir iliĢki ya da etkileĢimden yola çıkarak devletlerin gücünü ölçmeye çalıĢmak her zaman gerçeği ortaya çıkarmayacağından baĢka etmenlerin ya da değiĢkenlerin de göz önüne alınması gerekebilir. Ayrıca bir devlet diğer devletlerin istediği yönde hareket ederken bunun aynı zamanda kendi çıkarlarına da uygun olduğu konusunda ikna olmuĢ olabileceği gibi uğrayacağı zararın baĢka türlü araçlarla telafi edilmesi veya ilerde de kazanacağı olası kazançlar için kısa vadedeki kaybı kabul etmiĢ olabilir.

1.1.1.4 Güç Dengesi

Uluslararası iliĢkiler alanında farklı anlamlara gelebilen bir kavram olan güç dengesinin tek bir tanımının olmaması ve çok farklı anlamlarda kullanılmakta oluĢu nedeniyle kavram neredeyse belirsizdir. Güç dengesi bazen bir denge durumunu, bazen gücün herhangi bir biçimde dağılımını ve bazen kendi lehinde olan güç dağılımını anlatırken, bazen bir durumu tanımlamak için kullanılan, bazen kendi üstünlüğünü sürdürebilmek için kullanılan ve bazen de kendi yaptığı eyleme meĢruiyet kazandırmak için propaganda amacıyla kullanılan bir kavramdır63

.

Bu nedenle kavram bazı durumlarda gerçekten bir denge durumunu yansıtırken bazen devletler arasında hiçbir dengeden bahsedilemeyeceği halde mevcut durum yine güç dengesi kavramıyla anlatılmaktadır. Bu yüzden güç dengesi

63

hem emperyalist politikaların hem de statükocu politikaların bir aracı64

olarak kullanılmaktadır. Yani bölgedeki mevcut duruma müdahale eden taraflar birbirlerini güç dengesini bozmakla suçlayabilirler. Hatta bu devletler kendi politikalarının güç dengesini korumak ya da kurmak için yapılan politikalar olduğunu iddia edebilirler. Bu nedenle güç dengesi kavramı o kadar değiĢik anlamlarda kullanıldığından tek bir tanımını yapmak oldukça zordur. KiĢi bu anlamlardan birini ya da birçoğunu aynı anda kastederek kullanıyor olabilir.

Claude “Güç ve Uluslararası ĠliĢkiler” adlı eserinde güç dengesine verilen anlamları üçlü bir Ģekilde sınıflandırmıĢtır. Bunlar bir durum olarak güç dengesi, bir politika olarak güç dengesi ve bir sistem olarak güç dengesi65

dir.

A ) Bir Durum Olarak Güç Dengesi: Bu Ģekilde güç dengesi bir durumu

yani uluslararası alanda ya da iki veya daha fazla devlet arasında herhangi bir andaki güç dağılımını tanımlamak, yani devletler arasındaki güç iliĢkilerini durumunu anlatmak için kullanılmaktadır.

Durumdan kastedilen farklı Ģeyler olabileceği gibi güç dengesi bazen gerçekten mevcut güç dağılımında denge66

anlamındadır. Dengeleme terazinin her iki yanındaki ağırlığın aynı olduğunu ifade ettiği gibi burada da belli bir devletin ya da devletlerin gücünün diğer devlet ya da devletlerin gücü tarafından dengelendiği durumu anlatmaktadır. Avrupa‟daki dengeyi göstererek herhangi bir gücün kendi isteklerini diğerlerine dayatarak üstünlük elde etmesinin önlenmesinin gereği üstünde duran Ġngilizler güç dengesini bu anlamda kullanmıĢlardır. 19. yüzyıl Avrupa tarihini inceleyenler Ġngiltere‟nin kıta ile iliĢkisinde herhangi bir gücün bu dengeyi bozmasını önlemeye dönük bir politika izlediğini, Avrupa tarihini ise karĢılıklı güçler arasındaki mücadelenin tarihi67

olarak değerlendirmektedirler. Büyük bir uluslararası hukukçu olan Oppenheim68

bir uluslar hukukunun iĢleyebilmesi için

64

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 38

65

Tayyar Arı; a.g.e s. 39

66

Tayyar Arı; a.g.e. s. 39

67

Tayyar Arı; a.g.e. s. 39

68

denge durumunun yani uluslar ailesinin üyeleri arasında bir güç dengesinin gerekli olduğunu belirtmiĢtir. Becker69

ise hem bir ülkede hem de dünyada ya istikrarlı bir güç dengesi ya da istikrarsız bir güç dengesi bulunmakta ya da güç dengesi bulunmamakta derken güç dengesini yukarıdaki anlamda kullanmıĢtır.

Uluslararası güç dağılımındaki durumu anlatmak için kullanılan güç dengesi bazen dengesiz bir durumu da anlatabilir. KarĢılıklı rekabet halindeki güçler arasında bir denge durumu gerçekte mevcut değildir. Spykman‟ın70 da belirttiği gibi devletler genelde gerçek bir dengeden çok kendi yararlarına olan dengeyi isterler. Dengeyle istenen Ģey diğer devlet ya da devletleri etkisiz hale getirecek, kendisinin ise serbest hareket edebilecek ve güç kullanabilecek hale gelmesidir. Avrupa güç dengesini koruma politikası izleyen Ġngiltere bu durumun devamını kendisine geniĢ bir politik hareket alanı sağladığından istemektedir. Benzer biçimde Fransa da 1. Dünya SavaĢı‟ndan sonra güç dengesi kavramını geçmiĢte kullandığından farklı olarak Fransa‟ya Almanya karĢısında üstünlük sağlayacak bir durumu anlatmak için kullanmaya baĢlamıĢ ve savaĢ sonunda Avrupa güç dengesinin restorasyonundan bahsedilirken, Fransa‟nın karĢı konulamaz bir üstünlüğe sahip olmasını sağlayacak bir durum71 istenmiĢtir.

Bu iki durumdan hangisi kastedilirse edilsin ister gerçekten bir dengenin olduğu isterse gerçek bir dengenin olmadığı durumu ifade etmek için kullanılsın, sonuçta uluslararası alandaki herhangi bir andaki güç dağılımını ifade etmektedir. Ancak yine de kavramın bu kadar farklı kullanılması karıĢıklığa neden olmaktadır. Güç dengesinden bahsedildiğinde güç dengesi bir denge durumunu ya da denge halindeki güç dağılımını anlatırken, örneğin Wilcox72

ABD‟nin SSCB‟nin güçlenmesini engellemesi gerektiğini, aksi halde güç dengesinin bozulmasının mümkün olacağını söylerken, ABD‟nin güçlü konumunu sürdürmesinin gerekliliğini ifade etmiĢtir.

69

Tayyar Arı; IRAK, İRAN ve ABD: Önleyici Savaş, Petrol ve Hegemonya, Alfa Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 39

70

Tayyar Arı; a.g.e s. 40

71

Tayyar Arı; a.g.e s. 40