• Sonuç bulunamadı

Bağdat Paktı ve Merkezi Anlaşma Örgütü’ne ( CENTO ) Dönüşümü

3.1 2 DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİNDE TÜRKİYE İRAN İLİŞKİLERİ

3.2. İKİ KUTUPLU SİSTEMDE TÜRKİYE İRAN İLİŞKİLERİ

3.2.4 Bağdat Paktı ve Merkezi Anlaşma Örgütü’ne ( CENTO ) Dönüşümü

2. Dünya SavaĢı sonrasında komünizme karĢı düĢmanlık Türkiye ve Ġran arasındaki iliĢkileri geliĢtirmiĢtir. Türkiye ve Ġran batının SSCB‟yi çevreleme politikasında rol oynayan önemli iki devlet752

olmuĢtur. Soğuk SavaĢ döneminde her iki devlet de güvenlik, kalkınma yardımı ve uluslararası arenada saygı arayıĢı içinde batı liderliğindeki bölgesel güvenlik yapılanmasının istekli katılımcıları753

olmuĢlardır. Bağdat Paktı, Ortadoğu‟daki siyasi yapı üzerinde önemli etkilerde bulunmuĢtur. Bu fikir Sovyetler Birliği‟nin Ortadoğu‟da etkin olmasını önlemek ve Ortadoğu ülkeleri arasında bir ittifak kurmak amacıyla ABD‟ce ortaya atılmıĢ ve Türkiye‟ce gerçekleĢtirilmiĢtir. ġubat 1955‟te Türkiye ile Irak arasında Bağdat‟ta bir

747

Ethem Ruhi Fığlalı; “ ġiiliğin Ortaya ÇıkıĢı ve Ġran‟da Din Siyaset ĠliĢkisi ” Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları Avrasya Dosyası 2007 Cilt: 13 Sayı: 3 Sayfa: 16

http://asam.org.tr/tr/yazilar.asp?pkat1=31&pkat2=&pyil=2008&start=11 ( 23.09.2008 )

748Ethem Ruhi Fığlalı; a.g.m s. 16 749Ethem Ruhi Fığlalı; a.g.m s. 17 750

Ethem Ruhi Fığlalı; a.g.m s. 17

751

Ethem Ruhi Fığlalı; a.g.m s. 17

752

Öner Pehlivanoğlu; Ortadoğu ve Türkiye, KastaĢ Yayınevi, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 79

ittifak anlaĢması imzalanmıĢtır754. Nisan 1955‟te Ġngiltere, Eylül 1955‟te Pakistan ve

Kasım 1955‟te Ġran Bağdat Paktı‟na katılmıĢtır. 1955‟te Ġran, Irak, Türkiye, Pakistan ve Ġngiltere‟nin katıldığı Bağdat Paktı kurulmuĢtur. Bu katılımlar ittifakı geniĢletmiĢtir. Pakt 1959‟da CENTO olarak ismini değiĢtirmiĢtir.

Balkan Paktı NATO‟nun güney kanadını Ġtalya ile birleĢtirmiĢtir. Türkiye‟de biten bu cepheyi doğuya doğru devam ettirerek SEATO ile birleĢtirmek için Ġran ve Pakistan‟ı içine alacak yeni bir kuruluĢ755

gerekmektedir. Foster Dulles‟a ait olduğu bilinen bu düĢüncenin gerçekleĢmesinde pakta üye olacak 5 devlet de değiĢik yararlar beklemiĢlerdir.

Türkiye bakımından NATO‟ya girmiĢ olmakla beraber kanat savunmasının zorluğu ve nankörlüğü756

baĢka savunma düzenleri düĢünmek zorunluluğuna neden olmuĢtur. Çünkü Türkiye, Rusya‟nın arazi taleplerini unutmamıĢ olduğu gibi iki devlet arasındaki gerginlik de henüz varlığını sürdürmüĢtür. Aslında 1953‟ten itibaren BarıĢ Ġçinde Bir Arada YaĢama757

dönemi baĢlamıĢtır. Bu dönem iki büyük devletin birbirine tahammül etmesi ve her birinin silah ve güç açısından diğerinden geri kalmaması mücadelesi758

olarak görülmüĢtür. Böyle bir ortamda Türkiye gibi küçük devletlerin sınırlarını mümkün olduğu ölçüde daha fazla güvenlik altına almak için hiçbir fırsatı kaçırmamaları759

gerekmektedir. Ayrıca Türkiye, Atatürk döneminde Sadabat Paktı ile doğu komĢularıyla bir ittifak gerçekleĢtirmiĢtir. Aynı ittifakın daha güçlü bir biçimde yenilenmesi Türkiye‟nin dıĢ politikası açısından da bir yenilik oluĢturmayacaktır.

2. Dünya SavaĢı sırasında ülkesi Rusya ve Ġngiltere tarafından iĢgal edilen ve savaĢ bittikten sonra da yapılmıĢ olan anlaĢmaya karĢın Rusya tarafından uzun dönem boĢaltılmayan üstelik iĢgal ettikleri bölgelerde Rusya tarafından bağımsız bir

754

Fahir Armaoğlu; 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınevi, Ġstanbul, 1984 Sayfa: 491

755

Kamuran Gürün; Dış İlişkiler ve Türk Politikası ( 1939’dan günümüze kadar ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1983 Sayfa: 354

756 Kamuran Gürün; a.g.e s. 354 757 Kamuran Gürün; a.g.e s. 354 758 Kamuran Gürün; a.g.e s. 354 759 Kamuran Gürün; a.g.e s. 354

Azerbaycan Cumhuriyeti kurulan Ġran‟ın da kuzey komĢusuna karĢı kendisini koruması için her türlü neden vardır.

Pakistan ise SSCB ile yakın dostluk kurmuĢ olan ve kendisi açısından asıl düĢman sayılan Hindistan760

karĢısında güçlenebileceği ve askeri yardım alabileceği bir anlaĢma yapmakta sakınca görmemiĢtir. Ayrıca Afganistan‟ı kendi tarafına çekebilmek761

için Paktunistan sorununu ortaya çıkarmaya çalıĢan Rusya‟ya karĢı kendisini korumak, Pakistan için kaçınılmaz bir davranıĢ762tır.

Irak‟ta ise HaĢimi hanedanı eskiden beri Mısır hanedanı ile rekabet halindeyken Mısır ihtilalinden sonra tamamen geliĢmeye baĢlayan ve Nasır‟ın liderliğini üstlendiği Arap milliyetçiliği karĢısında Mısır ile daha fazla sorun yaĢamaya baĢlamıĢ nerdeyse varlığını koruma zorunluluğu763

hissetmeye baĢlamıĢtır. Bu ortam Irak‟ı batı ile iyi iliĢkiler içinde olup gerektiğinde batının yardımını isteyebilme764 olanağına sahip olmaya yöneltmiĢtir.

Ġngiltere ise özellikle böyle bir pakt ile Irak‟taki askeri üslerini koruyabileceğini sonra da pakt içinde Ortadoğu‟daki liderlik politikasını sürdürerek yerini ABD‟ye kaptırmayabileceğini765

düĢünmüĢtür.

Ağustos 1953‟te CIA darbesiyle devrilen Musaddık‟ın yerine tekrar iktidara gelen ġah Muhammed Rıza Pehlevi döneminde Türkiye-Ġran iliĢkileri bir gecede kriz ortamından766

kurtulmuĢ ve iĢbirliğine yönelmiĢtir. Bu tarihten sonra iliĢkilerin esas konusu Bağdat Paktı olmuĢtur. Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası baĢlayan Sovyet tehdidi Türkiye ve Ġran‟ın kollektif güvenlik modellerine daha çok ilgi göstermesine neden olmuĢtur. Türkiye, Avrupa‟nın kollektif savunma sistemi içinde yer almak isterken, Ġran, Sadabat Paktı‟nın değiĢtirilerek askeri ittifaka çevrilmesini istemiĢtir. Bunun

760

Kamuran Gürün; Dış İlişkiler ve Türk Politikası ( 1939’dan günümüze kadar ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1983 Sayfa: 355

761 Kamuran Gürün; a.g.e s. 355 762 Kamuran Gürün; a.g.e s. 355 763 Kamuran Gürün; a.g.e s. 355 764 Kamuran Gürün; a.g.e s. 355 765 Kamuran Gürün; a.g.e s. 355 766

için Ġran, 1949‟da hem Pakistan‟ın Sadabat Paktı‟na davet edilmesini hem de Sadabat Paktı‟nın metninin değiĢtirilmesini767 Türkiye‟ye önermiĢtir. Türkiye ise Afganistan ve Pakistan arasındaki sınır uyuĢmazlığı çözülmeden bu davetin yapılmasını768

doğru bulmadığını ve Sadabat Paktı için ise ABD pakta taraf olmazsa SSCB‟yi tahrik etmekten baĢka bir iĢe yaramayacağını769

belirtmiĢtir.

1953 darbesi sonrası ġah Muhammed Rıza Pehlevi‟nin Ġran‟a tamamen hakim olmasıyla beraber ABD‟nin Ġran üzerindeki etkisi belirgin hale gelmiĢtir. Bu sayede Ġran‟ın dıĢ politikada mutlak Ģekilde önceliği Sovyet tehdidi770

olmuĢtur. Bu dönemde benzer dıĢ politika önceliği olan Türkiye‟nin öncülüğünde komünist yayılmacılığına karĢı bir Kuzey KuĢağı ( Northern Tier ) oluĢturulması771

yolundaki ABD planı uygulamaya konulmuĢtur. Bu sürecin sonucu olan Bağdat Paktı ise 1955‟te ortaya çıkmıĢtır. Son olarak da Ġran, Kasım 1955‟te pakta katılmıĢtır.

Ġran‟ın pakt ortaya çıkar çıkmaz katılmasını beklemekte olan ancak bu umudu gerçekleĢmeyen Türkiye durumdan rahatsızdır. ġahı ikna etmek için CumhurbaĢkanı Celal Bayar Eylül‟de Ġran‟a gitmiĢtir772. Ġran‟ın aceleci olmamasının tek nedeninin

ABD‟den mümkün olduğunca çok askeri malzeme yardımı olmak olduğu773

kanaatine varan Bayar oldukça rahatlamıĢtır. Türkiye‟nin de NATO‟ya girmeden önce yeterli yardım alamadığını ama üye olduktan sonra tatmin edildiğini774

belirten Bayar‟ın gezisinden kısa bir süre sonra Ġran pakta dahil olmuĢtur. Gerçekte Ģahın temkinli olmasının nedeni ülkedeki Musaddık yanlılarının ve sol grupların gösterebileceği tepkiden korkmasıdır. Ama Ġran‟ın “sepetteki çürük elma775” olduğu

yönünde bir izlenim yaratmak istemeyen Ģah bu konuyu gündeme getirmemiĢtir. Oysaki Türkiye‟nin de içinde bulunduğu Ortadoğu ülkeleri içinde tabandan tavana

767

Baskın Oran; Türk Dış Politikası, Cilt: 1, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 651

768

Baskın Oran; a.g.e s. 651

769Baskın Oran; a.g.e s. 651 770Baskın Oran; a.g.e s. 651 771Baskın Oran; a.g.e s. 651 772

Baskın Oran; a.g.e s. 651

773

Baskın Oran; a.g.e s. 651

774Baskın Oran; a.g.e s. 651 775

kitle hareketlerinin görüldüğü776

tek ülke olan Ġran‟ın sosyo ekonomik yapısı nedeniyle muhalefetin çıkmaması söz konusu olamamıĢtır. ġahın ülke içindeki muhalefetin gücünü müttefiklerinden gizleme politikası777

1979‟da devrilene kadar sürmüĢ ve tahtını kaybetmesine neden olmuĢtur.

Pakta katılmakta tereddüt eden Ģahın askeri yardım ile milliyetçi ve sol muhalefetten baĢka bir nedeni daha vardır. Bu neden SSCB‟yi tahrikten çekinmektir778. 1940‟ların sonunda Sadabat Paktı‟nın değiĢtirilmesini gündeme

getiren Ġran, SSCB‟yi tahrikten çekinen Türkiye iken, 1950‟lerin ortasında roller değiĢmiĢtir779. Ancak Türkiye‟nin NATO üyesi olmasının rahatlığını Ģah

hissedememiĢ ve ABD‟nin aktif katılımını istemiĢtir.

Türkiye, Ağustos 1954‟te Balkan Ġttifakı‟ndan sonra Ortadoğu‟da bir savunma ittifakı sistemi kurulmasını istemiĢtir. Bu düĢüncenin kaynağı ABD DıĢiĢleri Bakanı John Foster Dulles‟in tasarısıdır780

. Kore SavaĢı sonrası ABD DıĢiĢleri Bakanı Sovyet yayılmacılığına karĢı daha güçlü tedbirler alma yanlısıdır. Dulles, Balkanlar ve Uzakdoğu gibi Ortadoğu için de ittifak sistemi ile güçlü tedbirler istemiĢtir. Dulles bu amaçla Mayıs 1953‟te bütün Ortadoğu ülkelerini gezmiĢtir. Bu süreçte 25-27 Mayıs 1953‟te Ankara‟ya da gelmiĢtir. Bu dönemde Ġngiltere ile Mısır arasındaki SüveyĢ sorunu henüz çözülmemiĢtir ve Arap devletleriyle Ġsrail arasında sorunlar vardır. Bu nedenlerle Dulles, Ortadoğu‟nun tümünü kapsayacak bir savunma sisteminin kurulması için781

uygun ortamı bulamamıĢtır. Dulles, Washington‟a dönerken yaptığı açıklamada Arap devletlerinin Ġsrail, Ġngiltere ve Fransa ile ilgili olan sorunlarıyla ilgilendiklerini ve bu nedenle Sovyet tehdidine önem vermediklerini belirtmiĢ ve “ Bir Ortadoğu Savunma TeĢkilatı meselesi, yakın bir ihtimal olmaktan ziyade, ancak geleceğe ait bir iĢtir.782

demiĢtir.

776

Baskın Oran; Türk Dış Politikası, Cilt: 1, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2004 Sayfa: 651

777

Baskın Oran; a.g.e s. 651

778

Baskın Oran; a.g.e s. 651

779

Baskın Oran; a.g.e s. 651

780

Fahir Armaoğlu; 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınevi, Ġstanbul, 1984 Sayfa: 525

781

Fahir Armaoğlu; a.g.e s. 525

19 ġubat 1954‟te Türkiye ve Pakistan ortak bir bildiri yayınlamıĢlardır783

. Burada iki devlet için “ aralarındaki dostluk anlaĢmasının ruhuna uygun olarak her iki hükümet siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda sıkı ve dostane iĢbirliğine varmak ve aynı zamanda kendi çıkarları için olduğu kadar tüm barıĢsever milletlerin çıkarları için de barıĢ ve güvenliğin güçlenmesi için gereken yolları incelemek konusunda mutabık kalmıĢlardır” denilmiĢtir.

Bu bildiride öngörülen anlaĢma 2 Nisan 1954‟te Pakistan DıĢiĢleri Bakanı Muhammed Zafirullah Han ile Türkiye Büyükelçisi Selahattin Arbel arasında Karaçi‟de imzalanmıĢtır784. Bu anlaĢma ile taraflar “ ortak çıkarlarını

ilgilendirebilecek milletlerarası sorunlarda görüĢmelerde bulunmayı, savunma sanayi konusunda iĢbirliği yapmayı, bir saldırıya uğranıldığı takdirde ne biçimde iĢbirliği yapılabileceğini incelemeyi ” kararlaĢtırmıĢlardır. Mayıs 1954‟te Pakistan, ABD ile bir askeri yardım anlaĢması imzalamıĢtır785

.

Türkiye, ABD‟ce ortaya atılan fikri takip etmiĢtir. 27 Temmuz 1954‟te SüveyĢ anlaĢmazlığını sona erdiren Ġngiltere ile Mısır arasındaki anlaĢma parafe edilmiĢ ve 19 Ekim 1954‟te imzalanmıĢtır786. Bu anlaĢmada ilgi çeken bir unsur 17 Haziran 1950 tarihli Arap Ligi Devletleri Ortak Savunma AnlaĢması‟nı imzalayan devletlerden birine ya da Türkiye‟ye silahlı bir saldırı olursa Ġngiltere, SüveyĢ Kanalı‟na asker sokacaktır. AnlaĢmanın bu hükmünün ve Mısır‟ın buna razı olmasının Türkiye‟nin Ortadoğu savunma sistemi konusunda büyük bir umuda kapılmasına neden olmuĢtur. Çünkü Irak BaĢbakanı Nuri Said PaĢa‟nın Ankara‟ya yaptığı on günlük ziyareti sırasında 18 Ekim 1954‟te yayınladığı bildiride Türkiye ile Irak‟ın Ortadoğu‟da bir güvenlik örgütü kurmaya karar verdikleri ve Türkiye‟nin Arap devletlerinin meĢru çıkarlarına aykırı politika izlemeyeceği bildirilmiĢtir. Bu ifade ile anlatılmak istenen787

Türkiye‟nin Ġsrail sorununda Arapların meĢru

783

Kamuran Gürün; Dış İlişkiler ve Türk Politikası ( 1939’dan günümüze kadar ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayın Yüksekokulu Basımevi, Ankara, 1983 Sayfa: 355

784

Kamuran Gürün; a.g.e s. 355

785

Kamuran Gürün; a.g.e s. 355

786

Fahir Armaoğlu; 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, Alkım Yayınevi, Ġstanbul, 1984 Sayfa: 525

787